Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Kira Tespit Davası Açarken Dikkat Edilmesi Gerekenler – İstanbul

Kira bedelinin tespiti davası, Türk hukukunda kiracı veya kiraya veren tarafından açılabilen, mevcut kira bedelinin artırılmasının veya azaltılmasının talep edildiği bir dava türüdür. Bu dava, tarafların kira bedeli konusunda anlaşamadıkları durumlarda, mahkeme aracılığıyla adil ve güncel bir kira bedelinin belirlenmesini amaçlar.

 

Kira bedelinin tespiti davası şu durumlarda açılabilir:

  • Kira sözleşmesinde yenilenen dönemler için kira artışına ilişkin bir hüküm bulunmaması
  • Kira sözleşmesinin beş yıldan uzun süreli olması veya beş yıldan sonra yenilenmesi

Dikkat edilmesi gereken nokta: Kira tespit davası, sadece konut ve çatılı işyeri kiralarında açılabilmektedir. Tarla, taşıt veya diğer taşınır eşyalar için bu dava türü uygulanmaz.

 

Yasal Dayanağı

Türk hukukunda kira bedelinin tespiti davası, temel olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 344. ve 345. maddelerine dayanmaktadır.

TBK madde 344, kira bedelinin belirlenmesine ilişkin temel ilkeleri şu şekilde ortaya koymaktadır:

  • Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki (TÜFE) on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir.
  • Taraflar arasında bir anlaşma yoksa, kira bedeli hakim tarafından TÜFE oranını geçmemek koşuluyla belirlenir.
  • Beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde, kira bedeli hakim tarafından TÜFE oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir.

TBK madde 345 ise, kira bedelinin belirlenmesine ilişkin davanın açılma zamanı ve kararın uygulanma süresi hakkında düzenlemeler getirmektedir. Bu madde, davanın her zaman açılabileceğini, ancak kararın hangi tarihten itibaren uygulanacağını belirleyen kuralları içermektedir.

 

Türk Hukukunda Kira Bedelinin Tespiti Davasının Şartları

Kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için Türk hukuk sisteminde bazı şartların varlığı aranmaktadır. Bu şartlar, davanın kabul edilebilirliği ve yargılama sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

1 – Geçerli Bir Kira Sözleşmesinin Varlığı

Kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için öncelikle taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesinin bulunması gerekmektedir:

  • Kira sözleşmesi yazılı veya sözlü olabilir. Türk Borçlar Kanunu, kira sözleşmeleri için yazılı şekil şartı aramamaktadır.
  • Sözleşmenin geçerliliği, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarına dayanmalıdır.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Kira sözleşmesinin varlığını ispat yükü, davayı açan tarafa aittir. Bu nedenle, özellikle sözlü kira sözleşmelerinde, sözleşmenin varlığını ve içeriğini kanıtlayacak delillerin sunulması önem taşımaktadır.

 

2 –  Hukuki Yararın Bulunması

Türk hukuk sisteminde, her dava türünde olduğu gibi kira bedelinin tespiti davasında da davacının hukuki yararının bulunması gerekmektedir.

Hukuki yarar şu durumlarda var kabul edilir:

  • Tarafların yeni kira dönemi için kira bedeli konusunda anlaşamamış olmaları
  • Mevcut kira bedelinin güncel ekonomik koşullara uygun olmaması
  • Kira sözleşmesinde kira artışına ilişkin bir hüküm bulunmaması veya var olan hükmün uygulanmasının hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurması

Bir Yargıtay kararında “(…) kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için davacının, bu davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Aksi halde dava, hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir (…)” şeklinde hüküm verilerek, hukuki yararın önemine vurgu yapılmıştır.

 

3 – Beş Yıllık Süre Şartı

Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesinin 3. fıkrası, kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için önemli bir süre şartı getirmektedir.

Beş yıllık süre şartı şu şekilde uygulanır:

  • Kira sözleşmesinin beş yıldan uzun süreli olması veya beş yıldan sonra yenilenmesi halinde, taraflar arasında bir anlaşma olup olmadığına bakılmaksızın kira tespit davası açılabilir.
  • Bu süre dolmadan önce, kira bedelinin tespiti davası ancak sözleşmede kira artışına ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde açılabilir.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Beş yıllık süre şartı, kiracının korunması amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. Bu süre dolmadan, sözleşmede kira artışına ilişkin hüküm varsa, kira tespit davası açılamaz ve sözleşmedeki hüküm uygulanır.

 

Türkiye’de kira bedelinin tespiti davalarında, bu üç temel şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bu şartlardan herhangi birinin eksikliği, davanın reddedilmesine neden olabilir. Bu nedenle, dava açmadan önce bu şartların varlığının dikkatle incelenmesi önem taşımaktadır.

Türkiye’de Kira Bedelinin Tespiti Davasının Açılması

Kira bedelinin tespiti davası, belirli usul kurallarına uygun olarak açılması gereken bir dava türüdür. Bu bölümde, davanın açılmasına ilişkin hususları ele alacağız.

 

1 – Görevli ve Yetkili Mahkeme

Türk hukuk sisteminde kira bedelinin tespiti davalarında görevli ve yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:

  • Görevli Mahkeme: Kira bedelinin tespiti davaları, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
  • Yetkili Mahkeme: Dava, kiralanan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde veya davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Yetki sözleşmesiyle farklı bir yer mahkemesi yetkili kılınmışsa, dava bu mahkemede de açılabilir. Ancak, kiracının tüketici sıfatını taşıdığı durumlarda, tüketici lehine olan yetki kuralları uygulanır.

 

2 – Dava Açma Süresi

Türk Borçlar Kanunu’nun 345. maddesi, kira bedelinin tespiti davasının açılma zamanına ilişkin önemli düzenlemeler getirmektedir.

Dava açma süresi ile ilgili temel kurallar şunlardır:

  • Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her zaman açılabilir.
  • Ancak, yeni kira döneminden itibaren geçerli olacak kira bedeli için dava, yeni dönemin başlangıcından en geç 30 gün önce açılmalıdır.
  • Kiraya veren, bu 30 günlük süre içinde kiracıya yazılı bildirimde bulunmuşsa, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar dava açabilir.

Bir Yargıtay kararında “(…) kira bedelinin tespiti davalarında, tespit edilen kira bedelinin hangi tarihten itibaren uygulanacağı, davanın açıldığı tarihe ve kiraya verenin kiracıya yaptığı bildirimin zamanına bağlıdır (…)” şeklinde hüküm verilerek, dava açma zamanının önemi vurgulanmıştır.

 

3 – Dava Dilekçesinin Hazırlanması

Kira bedelinin tespiti davası, usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesi ile açılır.

Dava dilekçesinde bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Davacı ve davalının adı, soyadı ve adresleri
  • Davanın konusu ve talep edilen kira bedeli
  • Davaya konu kira sözleşmesinin tarih ve içeriği
  • Davanın dayandığı maddi ve hukuki sebepler
  • Delillerin nelerden ibaret olduğu
  • Talep sonucu

Dikkat edilmesi gereken nokta: Dava dilekçesinde talep edilen kira bedeli net olarak belirtilmelidir. Kira tespit davalarında ıslah ve bedel artırımı mümkün olmadığından, talep edilen bedelin dikkatle belirlenmesi önemlidir.

 

4 – Harç ve Masraflar

Türkiye’de kira bedelinin tespiti davası açılırken bazı harç ve masrafların ödenmesi gerekmektedir.

Temel harç ve masraflar şunlardır:

  • Başvuru harcı
  • Nispi harç (talep edilen kira bedeli ile mevcut kira bedeli arasındaki fark üzerinden hesaplanır)
  • Peşin harç
  • Posta masrafları
  • Bilirkişi ücreti (yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yapılırsa)

Dikkat edilmesi gereken nokta: Harçlar ve masraflar, davanın açıldığı tarihteki miktarlar üzerinden hesaplanır. Bu miktarlar yıllık olarak güncellenebildiğinden, dava açılmadan önce güncel tutarların öğrenilmesi önemlidir.

 

Türkiye’de Kira Bedelinin Tespiti Davasında Yargılama Süreci

Kira bedelinin tespiti davasında yargılama süreci, Türk hukuk sisteminin genel yargılama ilkelerine tabi olmakla birlikte, kendine özgü bazı özellikler taşımaktadır.

 

1 – Delillerin Toplanması

Kira bedelinin tespiti davasında, tarafların iddialarını destekleyecek delillerin toplanması büyük önem taşır.

Delillerin toplanması sürecinde dikkate alınan başlıca unsurlar şunlardır:

  • Kira sözleşmesi ve ek protokoller
  • Kira ödeme belgeleri
  • Kiralanan taşınmazın özellikleri ve durumunu gösteren belgeler
  • Emsal kira sözleşmeleri ve bedelleri
  • Taşınmazın bulunduğu bölgenin ekonomik ve sosyal özellikleri

Dikkat edilmesi gereken nokta: Türk hukukunda delil serbestisi ilkesi geçerli olsa da, kira tespit davalarında yazılı delillerin ağırlığı daha fazladır. Özellikle emsal kira bedellerinin yazılı olarak belgelendirilmesi, mahkemenin kararını etkileyebilecek önemli bir faktördür.

 

2 – Bilirkişi İncelemesi

Kira bedelinin tespiti davalarında, genellikle bilirkişi incelemesi yapılması zorunludur. Bilirkişi incelemesi şu aşamaları içerir:

  • Mahkeme tarafından konusunda uzman bilirkişilerin atanması
  • Bilirkişilerin kiralanan taşınmazı yerinde incelemesi
  • Emsal kira bedellerinin araştırılması ve değerlendirilmesi
  • Taşınmazın özelliklerinin ve çevresel faktörlerin analizi
  • Detaylı bir rapor hazırlanması ve mahkemeye sunulması

Bir Yargıtay kararında “(…) kira bedelinin tespiti davalarında, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilmesi için, raporun denetime elverişli, gerekçeli ve taraf iddialarını karşılar nitelikte olması gerekir (…)” şeklinde hüküm verilerek, bilirkişi raporunun nitelikleri vurgulanmıştır.

 

3 – Emsal Kira Bedellerinin Araştırılması

Emsal kira bedellerinin araştırılması, kira bedelinin tespiti davasında kritik bir aşamadır. Bu araştırma, genellikle bilirkişiler tarafından yapılmakla birlikte, taraflar da kendi emsallerini sunabilirler.

Emsal kira bedellerinin araştırılmasında şu hususlar dikkate alınır:

  • Kiralanan taşınmazla benzer özelliklere sahip diğer taşınmazların kira bedelleri
  • Taşınmazın bulunduğu bölgedeki genel kira bedeli düzeyi
  • Taşınmazın kullanım amacı (konut, işyeri vb.)
  • Taşınmazın fiziksel özellikleri ve durumu
  • Bölgenin sosyo-ekonomik yapısı ve gelişmişlik düzeyi

 

Dikkat edilmesi gereken nokta: Türk mahkemeleri, emsal kira bedellerinin belirlenmesinde “eski kiracı indirimi” uygulamaktadır. Bu indirim, genellikle %10-20 arasında olmakta ve kiracının uzun süredir aynı taşınmazda oturması nedeniyle bir avantaj sağlamaktadır.

 

Türk Hukukunda Kira Bedelinin Belirlenmesinde Dikkate Alınan Faktörler

Kira bedelinin tespiti davalarında, mahkemeler tarafından adil ve güncel bir kira bedeli belirlenirken çeşitli faktörler göz önünde bulundurulur. Bu faktörler, Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerinden ve yerleşik Yargıtay içtihatlarından kaynaklanmaktadır.

 

1 – TÜFE Oranı

Türkiye’de kira bedelinin belirlenmesinde en temel faktörlerden biri, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranıdır.

TÜFE oranının kira bedeli üzerindeki etkisi şu şekilde ortaya çıkar:

  • Kira sözleşmesinin ilk beş yılı içinde, kira artışı bir önceki kira yılının TÜFE oranını geçemez.
  • Beş yıldan sonra da TÜFE oranı, kira bedelinin belirlenmesinde önemli bir referans noktası olmaya devam eder.

Dikkat edilmesi gereken nokta: TÜFE oranı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her ay açıklanmaktadır. Kira tespit davalarında, davanın açıldığı tarihteki en güncel on iki aylık TÜFE ortalaması dikkate alınır.

 

2 – Kiralananın Durumu

Kira bedelinin belirlenmesinde kiralanan taşınmazın fiziksel ve çevresel özellikleri önemli bir rol oynar.

Kiralananın durumu değerlendirilirken şu faktörler dikkate alınır:

  • Taşınmazın yaşı ve genel durumu
  • Kullanım amacı (konut, işyeri vb.)
  • Bulunduğu konum ve çevresel özellikler
  • Yapılan tadilat ve iyileştirmeler
  • Taşınmazın büyüklüğü ve kullanım alanı

 

3 – Hakkaniyet İlkesi

Türk hukuk sisteminde, kira bedelinin tespitinde hakkaniyet ilkesi önemli bir rol oynar. Bu ilke, tarafların menfaatlerinin dengeli bir şekilde gözetilmesini sağlar.

Hakkaniyet ilkesi uygulanırken şu faktörler dikkate alınır:

  • Kiracının ekonomik durumu
  • Kiraya verenin ihtiyaçları
  • Taşınmazın kullanım süresi
  • Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği
  • Piyasa koşulları ve ekonomik göstergeler

 

Bir Yargıtay kararında “(…) kira bedelinin tespitinde, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kiralananın özellikleri dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi çerçevesinde bir değerlendirme yapılmalıdır (…)” şeklinde hüküm verilerek, hakkaniyet ilkesinin önemi vurgulanmıştır.

 

Türk Hukukunda Kira Bedelinin Tespiti Davasında Mahkeme Kararı ve Sonuçları

Kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilen mahkeme kararı, taraflar arasındaki kira ilişkisini doğrudan etkileyen önemli bir hukuki sonuç doğurur. Bu bölümde, mahkeme kararının uygulanması ve sonuçları üzerinde duracağız.

 

1 – Kararın Uygulanma Zamanı

Türk Borçlar Kanunu’nun 345. maddesi, kira tespit davası sonucunda verilen kararın uygulanma zamanını düzenlemektedir.

Kararın uygulanma zamanı ile ilgili temel kurallar şunlardır:

  • Dava, yeni kira döneminin başlangıcından en az 30 gün önce açılmışsa, karar yeni kira döneminin başından itibaren uygulanır.
  • Kiraya veren, yeni dönemden 30 gün önce kira artışı yapılacağına dair yazılı bildirimde bulunmuşsa ve dava yeni dönem sonuna kadar açılmışsa, karar yine yeni dönemin başından itibaren uygulanır.
  • Bu şartlar sağlanmamışsa, karar bir sonraki kira döneminin başından itibaren uygulanır.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Kararın uygulanma zamanı, kiraya verenin potansiyel kira geliri kaybını önlemek açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, dava açılmadan önce sürelere dikkat edilmesi gerekmektedir.

 

2 – Geriye Dönük Uygulama Sorunu

Türk hukuk sisteminde, kira tespit davası kararlarının geriye dönük uygulanması konusu tartışmalıdır.

Geriye dönük uygulama konusunda şu hususlar öne çıkmaktadır:

  • Genel kural olarak, kira tespit kararları ileriye dönük olarak uygulanır.
  • Ancak, kiraya verenin dava açmadan önce usulüne uygun bir ihtarname göndermesi durumunda, mahkeme kararının ihtarname tarihinden itibaren uygulanması mümkün olabilir.
  • Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları zaman içinde değişiklik gösterebilmektedir.

Bir Yargıtay kararında “(…) kira tespit davalarında, tespit edilen kira bedelinin geriye dönük olarak uygulanması, ancak kiraya verenin usulüne uygun bir ihtarname göndermesi ve bu ihtarnamenin tebliğ edildiğinin ispatlanması halinde mümkündür (…)” şeklinde hüküm verilerek, geriye dönük uygulamanın şartları belirtilmiştir.

 

3 – Kararın Temyizi

Kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilen karara karşı taraflar kanun yollarına başvurabilirler.

Kararın temyizi sürecinde şu hususlar önem taşır:

  • İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
  • İstinaf mahkemesi kararına karşı ise, belirli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilir.
  • Temyiz incelemesi Yargıtay tarafından yapılır.

Dikkat edilmesi gereken nokta: Türkiye’de 2016 yılından itibaren üç dereceli yargı sistemi uygulanmaktadır. Bu nedenle, kira tespit davalarında da öncelikle istinaf yoluna başvurulması, ardından gerekli şartlar sağlanıyorsa temyiz yoluna gidilmesi gerekmektedir.

 

Temyiz sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Temyiz süresi, kararın tebliğinden itibaren iki haftadır.
  • Temyiz dilekçesinde temyiz sebepleri açıkça belirtilmelidir.
  • Temyiz incelemesi kural olarak dosya üzerinden yapılır, ancak Yargıtay gerekli gördüğü hallerde duruşma yapabilir.

 

Türk hukuk sisteminde, kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilen kararlar, taraflar arasındaki kira ilişkisini doğrudan etkilemektedir. Kararın uygulanma zamanı, geriye dönük uygulama sorunu ve temyiz süreci, bu davalarda özellikle dikkat edilmesi gereken hususlardır. Tarafların, kararın sonuçları ve kanun yolları konusunda bilgi sahibi olmaları, haklarını etkili bir şekilde kullanabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.

Türk Hukukunda Kira Bedelinin Tespiti Davasının Diğer Davalarla İlişkisi

Kira bedelinin tespiti davası, Türk hukuk sisteminde kira ilişkileriyle ilgili diğer dava türleriyle yakından ilişkilidir. Bu bölümde, kira tespit davasının diğer davalarla olan bağlantısını ve farklılıklarını inceleyeceğiz.

 

1 – Kira Uyarlama Davası ile Farkları

Kira bedelinin tespiti davası ile kira uyarlama davası, benzer amaçlara hizmet etmekle birlikte, hukuki dayanak ve uygulama açısından farklılıklar gösterir.

 

Kira tespit davası ile kira uyarlama davası arasındaki temel farklar şunlardır:

  • Hukuki Dayanak: Kira tespit davası TBK madde 344 ve 345’e dayanırken, kira uyarlama davası TBK madde 138’deki “aşırı ifa güçlüğü” hükmüne dayanır.
  • Uygulama Şartları: Kira tespit davası için 5 yıllık süre şartı veya sözleşmede hüküm bulunmaması gerekirken, uyarlama davası için öngörülemeyen olağanüstü durumların varlığı aranır.
  • Sonuçları: Tespit davası genellikle ileriye dönük etki doğururken, uyarlama davası mevcut sözleşmeyi değiştirebilir.
  • Mahkemenin Takdir Yetkisi: Uyarlama davasında mahkemenin takdir yetkisi daha geniştir ve TÜFE sınırlamasına tabi değildir.

 

Dikkat edilmesi gereken nokta: Türk mahkemeleri, ekonomik kriz veya yüksek enflasyon gibi durumları genellikle kira uyarlama davası için yeterli sebep olarak görmemektedir. Bu nedenle, uyarlama davası açmak isteyen tarafın, gerçekten öngörülemeyen ve olağanüstü bir durumun varlığını ispat etmesi gerekmektedir.

 

2 – Tahliye Davası ile İlişkisi

Kira bedelinin tespiti davası, bazı durumlarda tahliye davasıyla yakından ilişkili olabilir.

Kira tespit davası ile tahliye davası arasındaki ilişki şu şekilde ortaya çıkabilir:

  • Kira Bedelinin Ödenmemesi: Tespit edilen yeni kira bedelinin ödenmemesi, tahliye sebebi oluşturabilir.
  • Dava Birleştirmesi: Bazen kiraya veren, hem kira tespiti hem de tahliye talebini aynı davada ileri sürebilir.
  • Kira Artışının Reddi: Kiracının mahkemece belirlenen yeni kira bedelini kabul etmemesi, TBK madde 352 uyarınca tahliye sebebi olabilir.

Bir Yargıtay kararında “(…) kira bedelinin tespiti davası sonucunda belirlenen kira bedelinin kiracı tarafından kabul edilmemesi, kiraya verene tahliye davası açma hakkı verir. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi için, yeni belirlenen kira bedelinin kiracıya usulüne uygun şekilde bildirilmesi ve kiracının bu bedeli ödemeyi reddetmesi gerekir (…)” şeklinde hüküm verilerek, kira tespit davası ile tahliye davası arasındaki ilişki vurgulanmıştır.

 

Tahliye davasının açılabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Kira tespit davası sonucunda belirlenen yeni kira bedeli, kiracıya yazılı olarak bildirilmelidir.
  • Kiracıya, yeni kira bedelini ödeme veya taşınmazı tahliye etme konusunda bir ay süre verilmelidir.
  • Kiracının bu süre içinde yeni kira bedelini ödemeyi reddetmesi veya ödemede bulunmaması halinde tahliye davası açılabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Türk hukuk sisteminde kira bedelinin tespiti davası, kiracı ve kiraya veren arasındaki ekonomik dengeyi korumayı amaçlayan önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu dava türü, değişen ekonomik koşullara uyum sağlamak ve tarafların menfaatlerini adil bir şekilde dengelemek için tasarlanmıştır.

 

Kira tespit davalarının temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Beş yıllık süre şartı veya sözleşmede hüküm bulunmaması durumunda açılabilir.
  • TÜFE oranı, kiralananın durumu, emsal kira bedelleri ve hakkaniyet ilkesi gibi faktörler dikkate alınır.
  • Mahkeme kararı genellikle ileriye dönük etki doğurur.
  • Kararın uygulanma zamanı, davanın açılış tarihine veya kiraya verenin bildirim zamanına bağlıdır.

 

Türkiye’de kira tespit davaları, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde daha da önem kazanmaktadır. Bu davalar, kiraya verenlerin mülkiyet haklarını korurken, kiracıların da aşırı kira artışlarından korunmasını sağlamaktadır.

Ancak, kira tespit davalarının karmaşık yapısı ve hukuki incelikleri nedeniyle, bu süreçte profesyonel hukuki yardım almak büyük önem taşımaktadır. Eğer Türkiye’de bir kira tespit uyuşmazlığı yaşıyorsanız veya böyle bir dava ile karşı karşıyaysanız, konunun uzmanı avukatlardan destek almanızı öneririz.

 

Hukuk büromuz, kira hukuku alanında geniş deneyime sahip olup, kira tespit davalarında müvekkillerimize kapsamlı hukuki destek sunmaktadır. Sizin de bu konuda hukuki yardıma ihtiyacınız varsa, büromuzu ziyaret edebilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Kira Tespit Davası Açmadan Önce Bilinmesi Gerekenler

Yazıyı paylaşın: