
Borcun Muaccel Olması Nedir? – Av. Ozan Soylu
Borçlar hukukunun temel kavramlarından biri olan muacceliyet, alacaklının ifayı talep edebileceği ve borçlunun ifadan kaçınamayacağı zaman noktasını ifade eder. Borcun muaccel olması, hem temerrüdün gerçekleşmesi hem de borcun ifa zamanının belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada, muacceliyet kavramı, türleri, belirlenmesi ve özel durumları ele alınmaktadır.
Borcun Muaccel Olması
1. Muaccel Olma Kavramı
A. Tanım ve Kavramsal Çerçeve
Muacceliyet, alacaklının alacak hakkının talep hakkına dönüştüğü, başka bir deyişle alacaklının ifayı talep hakkını kullanabileceği ve borçlunun ifadan kaçınamayacağı zaman noktasını ifade eder. Borç muaccel hale geldiğinde, vadesi gelmiş ve ifa için artık herhangi bir süre söz konusu olmadığından, alacaklı borçluyu ifaya zorlayabilmek için bir süre daha beklemek zorunda değildir. Temerrüt açısından da önemli olan bu kavram, borcun zaman unsuru ile ilgili bir özelliğini ifade etmektedir.
B. Benzer Kavramlardan Farkları
a. İfa Edilebilirlik
İfa edilebilirlik borçlunun taahhüt ettiği edimi ifa etme yetkisini ifade ederken, muacceliyet alacaklının borçludan edimin ifasını talep ve dava etme yetkisini ifade eder. Vadeye bağlı olmayan borçlarda muacceliyet anı ve ifa edilebilirlik aynı zamana denk gelse de, vadeye bağlı borçlarda borçlu vadeden önce borcu ifa edebilme yetkisine sahip olmasına rağmen, alacaklı vadeden önce alacağını talep etme imkanına sahip değildir.
b. Borcun Doğum Anı
Borcun muaccel olduğu an ile borcun doğduğu an birbirinden ayrı kavramlardır. Borcun muaccel olabilmesi için, öncelikle geçerli olarak doğmuş ve hukuki etkiye sahip bir borcun varlığı gerekmektedir. Bu bağlamda, borcun doğması muaccel olmasının ön şartıdır ve borcun muacceliyeti en erken borcun doğum anında söz konusu olur. TBK m. 96’ya göre, sözleşme hükümlerinden, sözleşmenin özelliğinden veya durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça, borcun doğumu anından itibaren borç ödenebilir olmasına karşılık, borcun doğum anından itibaren ödenmesi her zaman talep edilemez.
2. Muacceliyetin Şartları
A. Geçerli Bir Borcun Varlığı
Muacceliyet için öncelikle geçerli ve hukuki etkiye sahip bir borcun varlığı gerekmektedir. Hukuki işlemin yokluğu, işlemde bulunanın ehliyetsizliği, işlemin konusunun kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya imkansız olması; işlemin şekil şartına uygun olarak yapılmaması veya muvazaa halinde hukuki işlem kesin hükümsüz olacağından hukuki etkiye sahip bir borcun varlığından söz edilemez. Bu hallerde ifası talep edilebilir bir edimin varlığı söz konusu olmadığından, muacceliyet ve dolayısıyla temerrütten söz edilemeyecektir.
B. Borcun Talep Edilebilir Hale Gelmesi
Borcun talep edilebilir hale gelmesi için, borcun ifa zamanının gelmiş olması ve alacaklının ifayı talep etme yetkisinin bulunması gerekmektedir. İfa zamanı, borçlunun edimi yerine getirmekle yükümlü olduğu zaman dilimini ifade eder. Alacaklının ifayı talep etme yetkisinin bulunması ise, alacaklının bu hakkını kullanmasını engelleyen herhangi bir hukuki engelin bulunmaması anlamına gelir.
C. Muacceliyete Engel Durumların Bulunmaması
Bazı özel durumlar muacceliyetin gerçekleşmesine engel olabilir. Örneğin, geciktirici şarta bağlı olan hukuki işlemlerde şart gerçekleşene kadar olan dönemde borcun muaccel hale gelmesi söz konusu değildir. Benzer şekilde, sınırlı ehliyetsizlerin kendilerini borç altına sokan işlemlerinde yasal temsilcilerin onayı ve yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemin temsil edilen tarafından onaylanması anına kadar söz konusu işlemler askıda hükümsüz olduğundan, bu süre içinde muacceliyet gerçekleşmez.
3. Muacceliyet Türleri
A. Vadesiz (Süreye Bağlanmamış) Borçlar
İfanın talep edilebilmesi için herhangi bir zaman parçasının beklenmesi gerekmeyen borçlar vadesiz borç olarak adlandırılır. TBK m.90’a göre ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur. Ancak doktrinde, borçluya dürüstlük kuralı uyarınca ifa için ihtiyaç duyduğu makul bir sürenin tanınması gerektiği kabul edilmektedir.
B. Vadeye (Süreye) Bağlı Borçlar
Borcun ifası borç doğar doğmaz değil de doğumundan belli veya belirsiz bir süre geçtikten sonra talep edilebiliyorsa, vadeye bağlı borç söz konusudur. Bu tür borçlarda vade çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir: Taraflar bir borcun vadeye bağlı olacağı hususunda anlaşmış olabilirler, vade hukuki ilişkinin niteliğinden kaynaklanabilir veya bir kanun hükmü uyarınca vadeye bağlanmış olabilir. Örneğin, borcun bir şahsın ölümünün veya bağ bozumu başlangıcının vade olarak belirlenmesi belirsiz vadeye örnek teşkil eder.
C. Muacceliyet İhbarına Bağlı Borçlar
Borcun muaccel olacağı an, alacaklı, borçlu veya üçüncü bir şahıs tarafından gerçekleştirilecek bir muacceliyet ihbarına bağlı kılınmış olabilir. Bu durumda muacceliyet ihbarında borçluya bir süre tanınmış ise, sürenin dolduğu günü izleyen gün; süre tanınmamış ise, ihbarın borçluya ulaştığı gün borç muaccel hale gelir. Ancak vadeyi belirleme yetkisinin borçlunun arzusuna bırakıldığı durumlarda vade prensip olarak dürüstlük kuralına göre belirlenmelidir.
4. Muacceliyetin Belirlenmesi
A. Tarafların Anlaşması İle Belirleme
Taraflar ifa zamanını sözleşmeyi yaptıkları sırada belirleyebilirler. İfa zamanının belirlenmesi mutlak veya nispi olabilir. Mutlak belirleme, doğrudan doğruya belirli bir ifa günü veya tarihinin belirlenmesi şeklinde olabileceği gibi, kesin olan ifa zamanının ancak belirli ek bilgilerin göz önünde tutulması yoluyla hesaben belirlenebilir şekilde de yapılabilir. Nispi belirlemede ise, ifa zamanı taraf iradelerine göre gelecekte gerçekleşecek belirli bir olaydır.
B. Kanun İle Belirleme
Bazı durumlarda muacceliyet doğrudan kanun hükmü ile belirlenir. Örneğin, İİK m. 195’e göre, borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle elde edilmiş olan alacaklar hariç olmak üzere, diğer tüm borçlarda iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. Benzer şekilde TBK’nın çeşitli maddelerinde de muacceliyet anı doğrudan kanun tarafından belirlenmiştir.
C. Hukuki İlişkinin Niteliğinden Belirleme
Bazen vade, borç ilişkisinin niteliğinden ve edimin özelliğinden çıkarılabilir. Örneğin, bir kutlama töreninin filme alınması konusunda anlaşılmışsa, borçlanılan edim yalnızca törenin yapıldığı zamanda ifa edilebilir ve muaccel hale gelir. Bu durumda muacceliyet anı, işin niteliğinden kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
D. Üçüncü Kişiye Bırakılan Belirleme
İfa zamanının belirlenmesi, sözleşme ile üçüncü kişiye bırakılmış olabilir. Bu durumda vadeyi belirleme hakkı yenilik doğuran bir hak niteliğindedir ve bu hak karşı tarafa muacceliyet ihbarında bulunmak suretiyle kullanılır. Üçüncü kişi bu yetkiyi hakkaniyete uygun biçimde kullanmadığı takdirde, menfaatine aykırı hareket edilen taraf mahkemeye başvurarak vadenin tespit edilmesini talep edebilir.
5. Erteleme (Tecil) Anlaşması
A. Erteleme Anlaşmasının Şartları
Erteleme anlaşması, alacaklının hakkını ileri sürmesinden geçici olarak feragat etmesi niteliğindedir. Bu sebeple, anlaşmanın geçerliliği için öncelikle alacaklının tasarruf yetkisine sahip olması gerekir. Ayrıca erteleme, borcun muacceliyet anını değiştirdiği için borcun içeriğini değiştirir. Bu nedenle yapılan erteleme anlaşmasının geçerliliği, tarafların fiil ehliyetine sahip olmalarına, irade beyanlarının birbirine uygun ve karşılıklı olmasına bağlıdır.
B. Erteleme Anlaşmasının Etkileri
Erteleme ile birlikte, belirlenen süre boyunca borç muacceliyet kazanamayacağından, alacaklı bu süre içinde ifa talebinde bulunamaz. Borçlu, ertelemeyi itiraz olarak ileri sürebilir ve hakim de ertelemeyi resen dikkate alır. Borçlu temerrüde düştükten sonra yapılan erteleme ise temerrüdü sona erdirir. Bununla birlikte, temerrüdün o ana kadarki sonuçları (örneğin temerrüt faizi) prensip olarak ortadan kalkmaz.
C. Erteleme Anlaşmasının Şekli
Erteleme anlaşması kural olarak şekle tabi değildir ve zımnen dahi yapılabilir. Ancak kanunen şekle bağlı bir sözleşmedeki vadenin ertelenmesi söz konusu ise, TBK m. 13 gereği erteleme anlaşması da asıl sözleşmenin tabi olduğu şekle uygun olarak yapılmalıdır. Kanun vadenin ertelenmesi için açıkça şekil şartı öngörmüşse, bu şekle riayet edilmelidir. Erteleme süre olarak belirlenmiş ve taraflar sürenin ne zamandan itibaren başlayacağını kararlaştırmamışlarsa, TBK m. 95 gereği yeni süre eski sürenin sona ermesini izleyen ilk günden başlar.
6. Muacceliyete İlişkin Özel Durumlar
A. İptal Edilebilirlik Halinde
İptal edilebilirlik yaptırımına tabi olan işlemlerde, hak düşürücü sürenin dolmasına kadar geçen sürede ifa zamanının gelmesi halinde, borç muaccel hale gelecektir. Ancak iptal hakkı kullanılırsa, işlem başlangıçtan itibaren geçersiz hale geleceğinden muacceliyet ortadan kalkacaktır. TBK m. 39’a göre, yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirebilir.
B. Eksik Borçlarda
Eksik borçlarda muacceliyet durumu, borcun niteliğine göre değişiklik gösterir. Kumar ve bahis veya evlenme tellallığı gibi gerçek anlamda borcun doğmadığı hallerde, muacceliyet de söz konusu olmaz. Bu tip eksik borçlarda, borcun ifası borçlunun serbest iradesine bağlı olduğundan, borçlunun temerrüdünden de söz edilemez. Ancak zamanaşımına uğramış borçlar gibi bazı eksik borçlarda, alacaklının alacağını talep etmesinin önünde bir engel bulunmamakta, borç geçerli bir borç olarak varlığını korumaktadır.
C. İflasın Etkisi
İflasın açılması, bazı borçların muacceliyetini etkiler. İİK m. 195’e göre, borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle elde edilmiş olan alacaklar hariç olmak üzere, diğer tüm borçlarda iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. Bu durum, alacaklıların eşit işlem görmesi ilkesinin bir sonucudur ve müflisin malvarlığının bir bütün olarak tasfiyesini kolaylaştırma amacı taşır.
D. Zamanaşımına Uğramış Borçlarda
Zamanaşımına uğramış borçlarda, alacaklının alacağını talep etmesinin önünde bir engel bulunmamakta, borç geçerli bir borç olarak varlığını korumaktadır. Ancak borçlunun def’i hakkını kullanmak suretiyle ifa yükümlülüğünden kurtulma imkanı bulunmaktadır. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi, borcun muaccel hale gelmesini engellemez, ancak borçluyu temerrüde düşmekten kurtarır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Borcun Muaccel Olması Nedir?