Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Bilinçli Taksir Kavramı ve Ceza Hukukundaki Yeri

Türk Ceza Hukuku sisteminde, kusurluluğun özel görünüm biçimlerinden biri olan bilinçli taksir, failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen gerçekleşmesi durumunu ifade eder. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun 22. maddesinde düzenlenen bu kavram, taksir ile kast arasında yer alan ve kendine özgü özellikleri bulunan bir kusurluluk türüdür. Özellikle trafik kazaları, iş kazaları ve tıbbi müdahaleler gibi alanlarda sıkça karşılaşılan bilinçli taksir, ceza hukukunun en tartışmalı konularından birini oluşturmaktadır.

Taksirin Hukuki Niteliği

Ceza hukukunda taksir, failin öngörülebilir bir neticeyi öngörmemesi veya öngörmesine rağmen istemeden gerçekleştirmesi olarak tanımlanabilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesinde taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır.

Taksirin Görünüm Biçimleri

Taksir, temel olarak iki şekilde ortaya çıkar: Bilinçsiz (basit) taksir ve bilinçli taksir.

Bilinçsiz taksirde fail, gerçekleşen neticeyi öngörebilecek durumda olmasına rağmen öngörmemekte, bilinçli taksirde ise neticeyi öngörmekte fakat gerçekleşmeyeceğini ummaktadır.

Bu ayrım, özellikle cezanın belirlenmesi aşamasında önem taşımaktadır çünkü kanun koyucu bilinçli taksir halinde cezanın artırılmasını öngörmüştür.

 

1 – Bilinçli Taksir Kavramı

A. Bilinçli Taksirin Tanımı ve Hukuki Niteliği

Bilinçli taksir, Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesinde “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” olarak tanımlanmaktadır.

Bu kusurluluk türünde fail, hareketinin sonucunda ortaya çıkabilecek zararlı neticeyi öngörmekte ancak şahsi yeteneklerine, tecrübesine veya diğer koşullara güvenerek bu neticenin gerçekleşmeyeceğini düşünmektedir.

Hukuki nitelik bakımından bilinçli taksir, taksir ile kast arasında yer alan ve taksirin daha yoğun bir türünü oluşturan bir kusurluluk halidir.

B. Bilinçli Taksirin Unsurları

Bilinçli taksirin temel unsurları şu şekilde sıralanabilir:

  1. Öncelikle hareketin iradi olması gerekir.
  2. İkinci olarak fail, neticeyi öngörmüş olmalıdır. Bu öngörme somut ve belirli olmalı, genel bir tehlike öngörüsünden ibaret kalmamalıdır.
  3. Üçüncü unsur olarak fail, öngördüğü neticeyi istememiş olmalıdır.
  4. Son ve en önemli unsur olarak fail, neticenin gerçekleşmeyeceğine dair bir güven duymalıdır. Bu güven, failin kişisel yeteneklerine, tecrübesine veya olayın özel koşullarına dayanabilir. Örneğin; tecrübeli bir cerrahın, riskli bir ameliyat sırasında hastasının durumunun kötüleşebileceğini öngörmesine rağmen, kendi tecrübe ve uzmanlığına güvenerek standart prosedürleri uygulamaması sonucu hastanın zarar görmesi. Burada cerrah hareketi iradi olarak yapmış, neticeyi öngörmüş ancak istememiş ve kendi tecrübesine güvenerek kötü sonucun gerçekleşmeyeceğine inanmıştır.

C. Bilinçli Taksirin Ayırt Edici Özellikleri

Bilinçli taksiri diğer kusurluluk hallerinden ayıran en önemli özellik, failin neticeyi öngörmesine rağmen bu neticeyi istememesi ve gerçekleşmeyeceğine inanmasıdır.

Bu özellik, bilinçli taksiri hem basit taksirden hem de olası kasttan ayırır.

Basit taksirde fail neticeyi öngörmemekte, olası kastta ise neticeyi öngörmekte ve kabullenmektedir. Bilinçli taksirde ise fail neticeyi öngörmekte fakat gerçekleşmeyeceğine inanmaktadır.

Ayrıca bilinçli taksir, ceza sorumluluğunun belirlenmesinde önemli sonuçlar doğurur. TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca bilinçli taksir halinde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Bu düzenleme, bilinçli taksirin daha ağır bir kusurluluk türü olarak kabul edildiğini göstermektedir.

 

2 – Bilinçli Taksirin Diğer Kavramlarla İlişkisi

A. Bilinçli Taksir – Basit Taksir Karşılaştırması

Bilinçli taksir ile basit taksir arasındaki temel fark, neticenin öngörülmesi noktasında ortaya çıkmaktadır. Basit taksirde fail, gerçekleşen neticeyi öngörebilecek durumda olmasına rağmen öngörmemekte; bilinçli taksirde ise fail neticeyi öngörmekte ancak gerçekleşmeyeceğine inanmaktadır.

Her iki durumda da netice istenmemekle birlikte, bilinçli taksirde failin tehlikeli sonucu öngörmüş olması, onun kusurunun daha yoğun olduğunu göstermektedir.

Bu fark, kanun koyucunun bilinçli taksire daha ağır bir yaptırım öngörmesinin de temelini oluşturmaktadır. Örneğin, bir sürücünün yoğun sis nedeniyle yolda yaya olabileceğini düşünmeden araç kullanması basit taksir iken, yayayı görmesine rağmen kendi sürüş yeteneğine güvenerek hızını azaltmaması bilinçli taksir oluşturacaktır.

B. Bilinçli Taksir – Olası Kast Karşılaştırması

Bilinçli taksir ile olası kast arasındaki ayrım, ceza hukukunun en tartışmalı konularından biridir. Her iki kusurluluk türünde de fail neticeyi öngörmektedir. Ancak olası kastta fail öngördüğü neticeyi kabullenmekte ve “olursa olsun” düşüncesiyle hareket etmekte iken, bilinçli taksirde fail neticenin gerçekleşmeyeceğine inanmaktadır.

Olası kastta fail, neticeyi önlemek için hiçbir çaba göstermezken, bilinçli taksirde fail çoğunlukla kendi yetenek ve tecrübelerine güvenerek neticeyi önleyebileceğini düşünmektedir.

Bu ayrım özellikle mahkemelerin nitelendirme yaparken en çok zorlandığı konulardan biridir. Örneğin, kalabalık bir caddede arabasını yüksek hızla süren bir sürücünün durumu, olayın özelliklerine göre bilinçli taksir veya olası kast kapsamında değerlendirilebilir.

C. Ayrımın Pratik Önemi

Bilinçli taksirin diğer kusurluluk türlerinden ayrılmasının önemli pratik sonuçları vardır. İlk olarak, cezanın belirlenmesi noktasında önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

Olası kastta kasıtlı suçun cezası verilirken sadece alt sınırdan indirim yapılmakta, bilinçli taksirde ise taksirli suçun cezası üzerinden artırım yapılmaktadır.

Ayrıca TCK’nın 50/4. maddesi uyarınca, taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa adli para cezasına çevrilebilirken, bilinçli taksir halinde sadece kısa süreli hapis cezaları para cezasına çevrilebilmektedir.

Bu durum, bilinçli taksirin ceza politikası açısından taksir ile kast arasında bir ara form olarak değerlendirildiğini göstermektedir.

 

 

3 – Yargı Kararlarında Bilinçli Taksir

Yargıtay’ın konuya ilişkin çeşitli kararları incelendiğinde, özellikle trafik kazaları, iş kazaları ve ateşli silahların kullanımı ile ilgili olaylarda bilinçli taksir değerlendirmesi yapıldığı görülmektedir.

Örneğin, Yargıtay bir kararında, kırmızı ışıkta geçen ve yayaya çarpan sürücünün eylemini bilinçli taksir olarak değerlendirmiştir. Çünkü sürücü, kırmızı ışıkta karşıdan yaya geçebileceğini öngörmüş ancak kendi sürüş yeteneğine güvenerek kazanın olmayacağına inanmıştır.

Başka bir kararda ise, düğünde havaya ateş eden kişinin eylemi, olası neticeyi öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine inanması nedeniyle bilinçli taksir kapsamında değerlendirilmiştir.

Ancak benzer olaylarda Yargıtay’ın farklı sonuçlara ulaştığı da görülmektedir.

A. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Bilinçli taksirin uygulanmasında karşılaşılan en önemli sorun, olası kast ile bilinçli taksir ayrımının yapılmasındaki güçlüktür. Özellikle failin iç dünyasına ilişkin değerlendirmelerin objektif kriterlere bağlanmasının zorluğu, uygulamada farklı kararların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Ayrıca bazı olaylarda mahkemelerin, toplumsal tepki ve ceza politikası kaygılarıyla hareket ederek bilinçli taksir yerine olası kastı tercih ettikleri görülmektedir. Bu durum, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedelemektedir.

Bir diğer sorun ise, özellikle trafik kazalarında alkol oranının tek başına bilinçli taksirin varlığı için yeterli sayılması eğilimidir. Oysa her somut olayın kendi özellikleri içinde değerlendirilmesi ve failin öngörme ile gerçekleşmeyeceğine inanma unsurlarının titizlikle araştırılması gerekmektedir.

4. Bilinçli Taksirde Cezalandırma

A. Kanuni Düzenleme

Türk Ceza Kanunu’nun 22/3. maddesi uyarınca bilinçli taksir halinde, taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılmaktadır. Bu düzenleme, bilinçli taksirin basit taksire göre daha ağır bir kusurluluk türü olduğunu göstermektedir. Kanun koyucu, failin neticeyi öngörmüş olmasına rağmen gerekli önlemleri almamasını daha ağır bir yaptırıma tabi tutmuştur.

Ayrıca TCK’nın 50/4. maddesi gereğince, bilinçli taksirle işlenen suçlarda sadece kısa süreli hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilmektedir.

B. Ceza Tayininde Dikkat Edilecek Hususlar

Bilinçli taksirde ceza tayini yapılırken öncelikle taksirli suç için öngörülen temel ceza belirlenir. Bu belirleme yapılırken TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen genel kriterler dikkate alınır. Bunlar arasında failin güttüğü amaç ve saik, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı gibi hususlar yer almaktadır.

Daha sonra bilinçli taksir nedeniyle yapılacak artırım oranı belirlenir. Bu artırımın üçte bir ile yarı arasında belirlenmesinde, failin öngörme derecesi, tehlikeyi ne ölçüde umursadığı ve gerçekleşmeyeceğine dair inancının dayanakları gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

C. Cezanın Bireyselleştirilmesi

Bilinçli taksirde cezanın bireyselleştirilmesi özellikle önem taşımaktadır. Çünkü her somut olayda failin neticeyi öngörme derecesi, gerçekleşmeyeceğine dair inancının niteliği ve dayandığı temeller farklılık gösterebilir. Bu nedenle mahkemeler, cezayı belirlerken failin kişisel özelliklerini, mesleğini, tecrübesini, olay anındaki psikolojik durumunu ve diğer sübjektif faktörleri dikkate almalıdır.

Örneğin, mesleği gereği daha dikkatli olması gereken bir kişinin (hekim, iş makinesi operatörü vb.) bilinçli taksirle hareket etmesi halinde, ceza artırımının üst sınıra yakın belirlenmesi düşünülebilir.

Ayrıca, failin suçtan sonraki davranışları, pişmanlık gösterip göstermediği, zararı giderme çabası gibi faktörler de cezanın bireyselleştirilmesinde rol oynayabilir.

Cezanın bireyselleştirilmesi aşamasında TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenleri de değerlendirilir.

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Bilinçli Taksir Kavramı ve Ceza Hukukundaki Yeri

Yazıyı paylaşın: