Çocukla Kişisel İlişki Kurma Hakkına Sahip Olanlar Kimlerdir?
Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, velayeti olmayan veya çocuk kendisinden alınan kişilerin çocukla olan bağlarının devamını sağlamayı amaçlar. Türk Medeni Kanunu’nda ana baba için asli bir hak olarak düzenlenen bu hak, belirli koşullarla üçüncü kişilere de tanınmıştır. Yazımızda çocukla kişisel ilişki kurma kakkına sahip olan kişiler ve bu kişilerin sahip olduğu hakkın kapsamı incelenecektir.
I. ANA BABA
A. Ana Babanın Kişisel İlişki Kurma Hakkının Hukuki Niteliği
Ana babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, Türk Medeni Kanunu‘nun 323. maddesinde “Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hak, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliğinde olup, devredilemez ve vazgeçilemez niteliktedir. Örneğin, boşanma protokolünde anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkından feragat etmesi hukuken geçersizdir. Benzer şekilde, baba bu hakkını kendi anne babasına veya başka bir aile üyesine devredemez.
Kişisel ilişki hakkı, soybağına dayanan ve ana babanın kişilik haklarından kaynaklanan bir haktır. Ana babanın bu hakkı, hem bir hak hem de yüküm niteliğindedir. Örneğin anne, belirlenen görüşme günlerinde çocuğunu görmeye gitmek ve sonrasında zamanında teslim etmek zorundadır. Ya da baba, çocuğuyla görüşme sırasında onun eğitimini ve gelişimini olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
Bu hak, ayrım gözetmeksizin evlilik içi, evlilik dışı ve evlat edinilen çocukların tümü açısından söz konusudur. Örneğin, babalığı mahkeme kararıyla belirlenen bir baba da velayete sahip olmasa bile çocuğuyla kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Aynı şekilde, evlat edinme sonrası biyolojik anne babanın da çocukla kişisel ilişki kurma hakları belirli koşullarla devam edebilir. Yargıtay kararlarında da bu hakkın kullanımında çocukların doğum statülerinin bir önemi olmadığı vurgulanmaktadır.
B. Ana Babanın Kişisel İlişki Kurma Hakkının Kapsamı
Ana babanın kişisel ilişki kurma hakkı, çocukla görüşme, ziyaret etme, telefon, mektup gibi iletişim araçlarıyla haberleşme, çocuğu yanına alma ve belirli sürelerle birlikte vakit geçirme gibi hakları kapsar. Bu hakkın kullanılması için ana babanın velayete sahip olmaması veya çocuğun kendisinden alınmış olması gerekir. Kişisel ilişki hakkının kapsamı, her somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından belirlenir.
C. Ana Babanın Kişisel İlişki Kurma Hakkının Sınırları
a. Çocuğun Üstün Yararı İlkesi Bakımından Sınırlar
Ana babanın kişisel ilişki kurma hakkının en önemli sınırı çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyecek her türlü kişisel ilişki talebi reddedilebilir. Hakim, kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığını değerlendirirken uzman görüşüne başvurabilir ve gerektiğinde kişisel ilişkiyi sınırlandırabilir veya tamamen kaldırabilir.
b. Ana Babanın Yükümlülükleri Bakımından Sınırlar
TMK m.324 uyarınca ana babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Ana baba bu yükümlülüklerine aykırı davranırsa, kişisel ilişki hakkı sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Ayrıca ana babanın çocukla ciddi olarak ilgilenmemesi veya diğer önemli sebeplerin varlığı halinde de bu hak sınırlandırılabilir. Ana baba kişisel ilişki hakkını kullanırken belirlenen zaman ve koşullara uymak zorundadır.
Bu hakların kullanılmasında ana babanın ekonomik ve sosyal durumu, yaşadığı yer, mesleği gibi faktörler de göz önünde bulundurulur. Ancak bu faktörler kişisel ilişki hakkının özünü zedeleyecek şekilde yorumlanamaz. Önemli olan çocuğun sağlıklı gelişimi için ana babasıyla düzenli ve sağlıklı bir ilişki kurabilmesidir.
II. ÜÇÜNCÜ KİŞİLER
A. Üçüncü Kişilerin Kişisel İlişki Kurma Hakkının Şartları
a. Olağanüstü Hallerin Varlığı
Türk Medeni Kanunu’nun 325. maddesi uyarınca üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurabilmesi için öncelikle olağanüstü hallerin varlığı gereklidir. Bu düzenleme, Yargıtay’ın 1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı’nda benimsenen ve özellikle büyük anne-babaların torunlarıyla kişisel ilişki kurabilmelerine olanak tanıyan yaklaşımın yasal dayanağını oluşturmaktadır.
Olağanüstü hal kavramı, her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gereken dinamik bir kavramdır. Yargıtay kararlarında çeşitli durumlar olağanüstü hal olarak kabul edilmektedir. Örneğin, annenin vefatı üzerine çocuğun maternal büyükanne ve dayısının çocukla kişisel ilişki kurma talebi kabul edilmiştir. Benzer şekilde, babanın yurt dışında çalışması nedeniyle çocuğun paternal büyükanne ve dedesinin torunlarıyla düzenli görüşme talepleri olağanüstü hal kapsamında değerlendirilmiştir.
Bunların yanında, çocuğun doğumundan itibaren kendisine bakan ve uzun yıllar birlikte yaşadığı koruyucu aileden ayrılmak zorunda kalması, üvey annenin boşanma sonrası çocukla kurduğu güçlü duygusal bağın sürdürülmesi ihtiyacı, çocuğun bakımını üstlenen bakıcının ya da mürebbiyenin çocukla olan yakın ilişkisinin devamı gibi durumlar da mahkeme kararlarında olağanüstü hal olarak değerlendirilmektedir. Ancak Yargıtay, babanın velayete sahip olduğu bir olayda, sadece babaanne ve dedenin torunlarını görme ve sevme arzusunu olağanüstü hal olarak kabul etmemiş, bu kişilerin zaten baba üzerinden çocukla görüşme imkanına sahip olduklarına dikkat çekmiştir.
Her durumda mahkeme, olağanüstü halin varlığını değerlendirirken çocuğun üstün yararını gözetmekte ve uzman görüşlerine başvurmaktadır. Örneğin bir kararda, cezaevindeki babanın anne ve babasının (çocuğun büyükanne ve büyükbabası) torunlarıyla görüşme talebi, çocuğun psikolojik gelişimi açısından yararlı olacağı uzman raporuyla tespit edildiği için kabul edilmiştir.
B. Hak Sahibi Olabilecek Üçüncü Kişiler
a. Hısımlar
Kanun özellikle hısımların çocukla kişisel ilişki kurma hakkından bahsetmektedir. Başta büyükanne ve büyükbabalar olmak üzere, çocuğun kardeşleri, amca, dayı, hala, teyze gibi yakın hısımları bu kapsamda değerlendirilir. Hısımların çocukla olan yakınlık derecesi ve aralarındaki duygusal bağın niteliği, kişisel ilişki kurulup kurulmayacağının belirlenmesinde önemli rol oynar.
(…) Davacı, kişisel ilişki kurulması istenilen 01.08.2006 doğumlu …’nın babaannesidir. Davacının oğlu ve çocuğun babası … 08.09.2009 tarihinde vefat etmiştir. Olağanüstü hallerin varlığı halinde, çocuğun babaannesinin de çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı mevcuttur (TMK m. 325). Davacının oğlu olan baba vefat ettiğine göre, olağanüstü halin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerekir (…) O halde davacı ile torunları arasında, çocuğun eğitim durumunu aksatmayacak, bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkilemeyecek ve davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olmayacak şekilde davacı babaanne ve çocuk arasında uygun süreli kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, yazılı gerekçeyle isteğin reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (…) Yargıtay 2HD Esas:2021/7491 Karar:2021/6748 Tarih:30.09.2021
b. Diğer Üçüncü Kişiler
Türk Medeni Kanunu, hısımlar dışında kalan üçüncü kişilere de olağanüstü hallerin varlığı ve çocuğun menfaatine uygun olması şartıyla çocukla kişisel ilişki kurma imkanı tanımıştır. Bu kapsamda özellikle çocukla aralarında güçlü duygusal bağ oluşmuş kişiler öne çıkar. Örneğin, çocuğu beş yıl boyunca büyüten koruyucu aile, annenin yeni evliliğinde üç yıl boyunca çocukla yakından ilgilenen üvey baba veya çocuğun doğumundan itibaren sekiz yıl boyunca bakımını üstlenen ve adeta aile üyesi haline gelen bakıcı bu kapsamda değerlendirilebilir.
Yargıtay bir kararında, çocuğun doğumundan itibaren dört yıl boyunca onunla birlikte yaşayan ve bakımını üstlenen üvey annenin, babayla boşanması sonrasında çocukla kişisel ilişki kurma talebini, aralarındaki duygusal bağı ve çocuğun gelişimine olan olumlu katkılarını dikkate alarak kabul etmiştir. Benzer şekilde, anne babanın uzun süreli yurt dışı görevi nedeniyle üç yıl boyunca çocuğa bakan büyük teyzenin de kişisel ilişki kurma talebi, çocukla aralarındaki güçlü duygusal bağ gerekçesiyle kabul edilmiştir.
Mahkeme bu tür talepleri değerlendirirken mutlaka pedagog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı gibi uzmanların görüşüne başvurur. Örneğin üvey babanın kişisel ilişki talebinde, çocuğun ruh sağlığı üzerindeki olası etkileri için çocuk psikologundan rapor alınır. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde kişisel ilişkinin ayda bir kez iki saat gibi sınırlı sürelerle ve hatta başlangıçta uzman gözetiminde gerçekleşmesine karar verebilir. Ayrıca anne ya da baba bu görüşmelerin çocuğu olumsuz etkilediğini ispatlayabilirse, tanınan kişisel ilişki hakkının kaldırılmasını talep edebilir.
III. HAK SAHİPLERİNİN HAKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
A. Ana Baba ile Üçüncü Kişilerin Haklarının Karşılaştırılması
Ana baba ile üçüncü kişilerin kişisel ilişki kurma hakları, hakkın kaynağı, kapsamı ve şartları bakımından önemli farklılıklar gösterir. Ana babanın hakkı doğrudan kanundan doğan asli bir hak iken, üçüncü kişilerin hakkı istisnai nitelikte ve olağanüstü hallerin varlığına bağlı bir haktır. Ana babanın hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir kişilik hakkı niteliğindeyken, üçüncü kişilerin hakkı daha ziyade çocuğun menfaati gözetilerek tanınan tali bir haktır. Ayrıca ana babanın hakkı daha geniş kapsamlı ve düzenli bir ilişki kurma imkanı sağlarken, üçüncü kişilerin hakkı genellikle daha sınırlı ve kontrollü bir çerçevede kullanılabilir.
B. Ana Baba ile Çocuğun Haklarının Karşılaştırılması
Ana baba ile çocuğun kişisel ilişki kurma hakları karşılıklı ve birbirini tamamlayan haklardır. Her iki hakkın da temelinde çocuğun üstün yararı ilkesi yer alır. Ancak ana babanın hakkı aynı zamanda bir yükümlülük içerirken, çocuğun hakkı salt bir hak niteliğindedir. Çocuğun hakkı, ana babanın hakkına kıyasla daha güçlü bir korumadan yararlanır. Çocuğun kişisel ilişki kurmayı reddetmesi durumunda, ana babanın hakkı sınırlanabilir veya ortadan kalkabilir. Buna karşılık ana babanın kişisel ilişki kurmayı reddetmesi halinde, çocuğun hakkının korunması için çeşitli yaptırımlar uygulanabilir.
C. Üçüncü Kişiler ile Çocuğun Haklarının Karşılaştırılması
Üçüncü kişiler ile çocuğun hakları arasında hem kapsam hem de öncelik bakımından önemli farklar bulunur. Çocuğun üçüncü kişilerle kişisel ilişki kurma hakkı, üçüncü kişilerin haklarına göre daha geniş bir korumadan yararlanır. Üçüncü kişilerin hakları olağanüstü hallerin varlığı ve çocuğun menfaatine uygunluk şartlarına tabi iken, çocuğun hakkı bu şartlarla sınırlı değildir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, üçüncü kişilerin hakları sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Ancak çocuğun üçüncü kişilerle olan duygusal bağı ve gelişimi için bu ilişkinin önemi dikkate alınarak, her iki tarafın da hakları dengeli bir şekilde korunmaya çalışılır.
Her üç karşılaştırmada da ortak nokta, çocuğun üstün yararı ilkesinin belirleyici olmasıdır. Hakların kullanılmasında ve sınırlanmasında bu ilke temel alınır. Hakim, somut olayın özelliklerine göre hakları dengelerken, öncelikle çocuğun sağlıklı gelişimini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Bu nedenle kişisel ilişki kurma hakkına sahip olan tüm tarafların hakları, çocuğun üstün yararı çerçevesinde şekillenir ve sınırlanır.
SONUÇ
Çocukla kişisel ilişki kurma kakkına sahip olan kişiler öncelikle ana babadır. Bu hak ana baba için kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olarak düzenlenirken, üçüncü kişiler için istisnai nitelikte bir hak olarak öngörülmüştür. Bu hakkın kullanımında çocuğun üstün yararı ilkesi belirleyici rol oynamakta, hak sahiplerinin talepleri bu ilke çerçevesinde değerlendirilmektedir. Mahkemeler uzman görüşlerine başvurarak ve somut olayın özelliklerini dikkate alarak bu hassas dengeyi korumaya çalışmaktadır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.