Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Çocukla Kişisel İlişki Nasıl Kaldırılır? – Av. Ozan Soylu

Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, ana ve babanın en temel haklarından biri olmakla birlikte, belirli durumlarda bu hakkın kaldırılması zorunlu hale gelebilmektedir. Çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda, fiziksel ve ruhsal gelişimini tehlikeye sokan, eğitim hayatını olumsuz etkileyen veya ciddi risk faktörlerinin bulunduğu durumlarda, mahkemeler kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verebilmektedir. Yazımızda çocukla kişisel ilişki kurma hakkının kaldırılmasına neden olacak koşullar incelenecektir.

1. Çocuğun Huzurunun Tehlikeye Girmesi

1.1. Bedensel Tehlike Durumları

1.1.1. Fiziksel Şiddet

Çocuğa yönelik her türlü fiziksel şiddet, kişisel ilişkinin kaldırılması için öncelikli sebeplerden biridir. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, çocuğun tokat, itme, çekme gibi fiziksel müdahalelere maruz kalması veya daha ağır şiddet türlerine uğraması durumunda, kişisel ilişkinin derhal kaldırılması gerekmektedir. Bu durumun ispatı için doktor raporları, tanık ifadeleri ve varsa kamera kayıtları önem taşımaktadır.

1.1.2. Temel Sağlık İhtiyaçlarının İhmali

Çocuğun temel sağlık ihtiyaçlarının karşılanmaması veya ihmal edilmesi durumu da bedensel tehlike kapsamında değerlendirilmektedir. Örneğin, çocuğun düzenli beslenmesinin sağlanmaması, gerekli tıbbi bakımının yapılmaması veya hijyen koşullarının gözetilmemesi gibi durumlar bu kapsamdadır.

1.1.3. Sağlığı Tehdit Eden Ortam Koşulları

Çocukla kişisel ilişki kurulan mekanın fiziksel koşullarının çocuğun sağlığını tehdit etmesi durumu da kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektirebilir. Bu kapsamda, yaşam alanının sağlıksız olması, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmaması veya çocuğun yaşına uygun olmayan tehlikeli ortamlarda bulundurulması gibi durumlar değerlendirilmektedir.

1.1.4. Tehlikeli Faaliyetlere Maruz Bırakma

Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olmayan, bedensel bütünlüğünü tehdit eden faaliyetlere zorlanması veya bu faaliyetlere maruz bırakılması durumları da kişisel ilişkinin kaldırılması sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda, tehlikeli sporlar, ağır fiziksel aktiviteler veya çocuğun yaşına uygun olmayan iş ve görevlere zorlanması gibi durumlar yer almaktadır.

Bu sebeplerin varlığı halinde, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verebilmektedir. Ancak her somut olayın kendi özelliklerine göre değerlendirilmesi ve tehlikenin ciddiyetinin titizlikle incelenmesi gerekmektedir.

1.2. Ruhsal Tehlike Durumları

1.2.1. Psikolojik Şiddet

Çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen her türlü davranış, kişisel ilişkinin kaldırılması sebebi olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, çocuğu aşağılama, küçük düşürme, tehdit etme, korkutma veya sürekli eleştirme gibi davranışlar yer almaktadır. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, çocuğun psikolojik şiddete maruz kalması durumunda, uzman raporları doğrultusunda kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilebilmektedir.

1.2.2. Duygusal İstismar

Çocuğun duygusal gelişimini zedeleyen istismar durumları, kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektiren önemli sebeplerdendir. Duygusal istismar kapsamında, çocuğun diğer ebeveyne karşı kışkırtılması, ebeveynler arası çatışmanın içine çekilmesi, çocuğun sevgi ve ilgiden mahrum bırakılması gibi durumlar değerlendirilmektedir. Özellikle “Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu” olarak adlandırılan durumlarda, çocuğun diğer ebeveyne karşı olumsuz duygular geliştirmesine sebep olan manipülatif davranışlar bu kapsamda ele alınmaktadır.

1.2.3. Ağır Duygusal Yük Altına Sokma

Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan ağır duygusal yükler altında bırakılması da kişisel ilişkinin kaldırılması sebebidir. Bu durumlar şu şekilde ortaya çıkabilmektedir:

  • Ebeveynler arası anlaşmazlıkların çocuğa yansıtılması
  • Çocuğun ebeveynler arasında haberci olarak kullanılması
  • Çocuğa yaşının üstünde sorumluluklar yüklenmesi
  • Diğer ebeveyn hakkında olumsuz bilgiler verilerek çocuğun taraf tutmaya zorlanması

1.2.4. Sürekli Stres Altında Bırakma

Çocuğun düzenli olarak strese maruz bırakılması, kaygı ve endişe yaratacak ortamlarda bulundurulması da ruhsal tehlike kapsamında değerlendirilmektedir. Örneğin, çocuğun sürekli olarak ebeveynler arası gerginliğe tanık olması, görüşme saatlerinde yaşanan tartışmalara maruz kalması veya düzensiz görüşme programları nedeniyle sürekli belirsizlik içinde bırakılması gibi durumlar bu kapsamdadır.

Bu ruhsal tehlike durumlarının tespitinde, çocuk psikologları, pedagoglar ve sosyal hizmet uzmanlarının hazırladıkları raporlar büyük önem taşımaktadır. Mahkemeler, bu uzman görüşleri doğrultusunda çocuğun ruhsal gelişiminin korunması için gerekli tedbirleri almakta ve gerektiğinde kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar vermektedir.

2. Ana-Babanın Yükümlülük İhlalleri

2.1. Çocuğun Eğitimini Engelleme

2.1.1. Okul Hayatına Müdahale

Ana veya babanın çocuğun okul hayatını olumsuz yönde etkileyecek müdahalelerde bulunması, kişisel ilişkinin kaldırılması sebeplerinden biridir. Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, özellikle çocuğun okul saatleri içinde görüşme talep edilmesi, okul etkinliklerinin aksatılması veya okul yönetimi ile gereksiz iletişime geçilerek çocuğun okul düzeninin bozulması gibi durumlar bu kapsamda değerlendirilmektedir.

2.1.2. Eğitim Sürecini Aksatma

Çocuğun eğitim sürecinin sistemli bir şekilde aksatılması durumu, mahkemelerce ciddi bir yükümlülük ihlali olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda:

  • Çocuğun ödev yapmasına engel olma
  • Sınav dönemlerinde görüşme konusunda ısrarcı olma
  • Ders çalışma saatlerini ihlal etme
  • Okul dışı eğitim faaliyetlerini engelleme gibi durumlar değerlendirilmektedir.

2.2. Kişisel İlişki Hakkının Kötüye Kullanımı

2.2.1. Belirlenen Sürelere Uymama

Mahkemece belirlenen görüşme gün ve saatlerine riayet edilmemesi, kişisel ilişkinin kaldırılması sebebi olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay kararlarında özellikle vurgulanan hususlar şunlardır:

  • Görüşme saatlerinde sürekli gecikmeler yaşanması
  • Görüşme sürelerinin keyfi olarak uzatılması
  • Belirlenen tarihlerde görüşmeye gelmeme
  • Görüşme takviminde tek taraflı değişiklikler yapma

2.2.2. Çocuğu Teslim Etmeme

Kişisel ilişki kapsamında en ciddi yükümlülük ihlallerinden biri olarak kabul edilen çocuğu teslim etmeme durumu, doğrudan kişisel ilişkinin kaldırılması sebebi olabilmektedir. Bu durumlar:

  • Görüşme sonrası çocuğu zamanında teslim etmeme
  • Çocuğu kaçırma girişiminde bulunma
  • Velayeti olmayan ebeveynin çocuğu yanında alıkoyması
  • Teslim noktasına gelmeme şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bu yükümlülük ihlallerinin tekrarlanması ve sistematik bir hal alması durumunda, çocuğun üstün yararı gözetilerek kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilebilmektedir. Ancak bu kararın verilmesinde, ihlalin ağırlığı, sıklığı ve çocuk üzerindeki etkileri detaylı şekilde değerlendirilmektedir.

3. Çocuğa Karşı Ciddi İlgisizlik

3.1. Uzun Süreli İhmal

3.1.1. Görüşmeleri Aksatma

Kişisel ilişki hakkı sahibi ebeveynin, haklı bir sebep olmaksızın uzun süre çocukla görüşmeyi aksatması, mahkemeler tarafından ciddi bir ihmal olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, özellikle düzenli olarak belirlenen görüşmelere katılmama, son dakika iptaller veya mazeretsiz devamsızlıklar, çocuğun duygusal gelişimini olumsuz etkilemekte ve kişisel ilişkinin kaldırılması sebebi olarak kabul edilmektedir.

3.1.2. İletişim Kurmama

Ebeveynin çocukla olan iletişimini tamamen kesme veya minimum düzeyde tutma durumu, uzun süreli ihmalin önemli göstergelerinden biridir. Bu kapsamda:

  • Telefon görüşmelerini gerçekleştirmeme
  • Çocuğun özel günlerinde (doğum günü, karne günü vb.) iletişim kurmama
  • Çocuğun hastalık gibi özel durumlarında ilgisiz kalma
  • Okul etkinlikleri ve sosyal faaliyetlere katılmama gibi durumlar değerlendirilmektedir.

3.2. Düzensiz ve Yetersiz İlgi

3.2.1. Düzensiz Görüşmeler

Görüşmelerin düzensiz ve plansız şekilde gerçekleştirilmesi, çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir. Yargıtay kararlarında vurgulanan hususlar:

  • Görüşmelerin keyfi şekilde ertelenmesi
  • Belirsiz aralıklarla görüşme talep edilmesi
  • Görüşme süresinin ebeveynin durumuna göre değişken olması
  • Çocuğun program ve rutinlerinin göz ardı edilmesi şeklindedir.

3.2.2. Görüşmelerde İlgisiz Davranma

Kişisel ilişki kapsamında gerçekleşen görüşmelerde ebeveynin çocuğa karşı ilgisiz tutumu, nitelikli bir ihmal durumu olarak değerlendirilmektedir. Bu durumlar:

  • Görüşme süresince çocukla yeterli vakit geçirmeme
  • Çocuğun ihtiyaç ve isteklerine karşı duyarsız kalma
  • Çocuğu başkalarının gözetimine bırakma
  • Çocukla kurulan iletişimin yüzeysel ve yetersiz olması
  • Çocuğun gelişim düzeyine uygun aktiviteler planlamama şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

Mahkemeler, bu tür ihmal durumlarının tespitinde uzman görüşlerine başvurmakta ve çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda değerlendirme yapmaktadır. Özellikle ciddi ve süreklilik arz eden ilgisizlik durumlarında, kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilebilmektedir. Ancak bu kararın verilmesinde, ihmalin derecesi, süresi ve çocuk üzerindeki etkileri detaylı şekilde incelenmektedir.

 

4. Ağır Risk Durumları

4.1. Cinsel İstismar Riski

4.1.1. Somut Şüphe Durumları

Cinsel istismar riski, kişisel ilişkinin kaldırılması için en ciddi sebeplerden biridir. Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, çocuğa yönelik cinsel istismar şüphesinin varlığı halinde, acil koruyucu tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu kapsamda:

  • Çocuğun davranışlarında gözlenen anormal değişiklikler
  • Çocuğun ifade ve beyanlarındaki şüpheli durumlar
  • Uzman raporlarında belirtilen risk faktörleri
  • Çocukta gözlenen fiziksel ve psikolojik belirtiler değerlendirilmektedir.

4.1.2. Geçmiş İstismar Vakaları

Kişisel ilişki talep eden ebeveynin geçmişte cinsel istismar vakalarına karışmış olması, mahkemeler tarafından kesin ret sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu durumlar:

  • Daha önceki mahkûmiyet kararları
  • Devam eden soruşturma ve kovuşturmalar
  • Başka çocuklara yönelik istismar iddiaları
  • Psikiyatrik raporlarda belirtilen risk faktörleri olarak sıralanabilir.

4.2. Çocuk Kaçırma Riski

4.2.1. Yurt Dışına Kaçırma Tehdidi

Çocuğun yurt dışına kaçırılma riski, özellikle şu durumlarda ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmektedir:

  • Ebeveynin yabancı ülke vatandaşı olması
  • Yurt dışında yerleşik düzeni bulunması
  • Açık kaçırma tehditlerinde bulunması
  • Pasaport ve seyahat belgelerini hazırlamış olması

4.2.2. Somut Kaçırma Girişimleri

Geçmişte yaşanmış veya teşebbüs aşamasında kalmış kaçırma girişimleri, kişisel ilişkinin derhal kaldırılması sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda:

  • Önceki başarısız kaçırma girişimleri
  • Kaçırma planına dair somut deliller
  • Çocuğu habersiz şekilde uzaklaştırma teşebbüsleri
  • İkamet değişikliği hazırlıkları değerlendirilmektedir.

4.3. Şiddet Riski

4.3.1. Şiddet Geçmişi

Ebeveynin geçmişteki şiddet eylemleri, gelecekteki risk değerlendirmesinde önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir:

  • Aile içi şiddet kayıtları
  • Çocuğa yönelik önceki şiddet vakaları
  • Uzaklaştırma kararları
  • Psikolojik şiddet uygulamaları bu kapsamda incelenmektedir.

4.3.2. Tehdit ve Taciz Durumları

Mevcut tehdit ve taciz davranışları, çocuğun güvenliğini tehlikeye sokan faktörler olarak değerlendirilmektedir. Bu durumlar:

  • Sözlü tehditler ve gözdağı verme
  • Sürekli rahatsız etme ve takip etme
  • Diğer aile bireylerine yönelik taciz davranışları
  • Çocuk üzerinden baskı kurma girişimleri şeklinde ortaya çıkabilmektedir.

Mahkemeler, bu ağır risk durumlarının varlığı halinde, çocuğun üstün yararını gözeterek kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verebilmektedir. Özellikle bu risklerin varlığına ilişkin somut delillerin bulunması durumunda, tedbir niteliğinde acil kararlar alınabilmektedir.

 

5. Çocuğun Kişisel İlişkiyi Reddetmesi

5.1. Haklı Sebeple Reddetme

5.1.1. Çocuğun Somut Gerekçeleri

Çocuğun kişisel ilişkiyi reddetme gerekçeleri, mahkemeler tarafından titizlikle değerlendirilmesi gereken önemli bir husustur. Yargıtay içtihatlarında vurgulandığı üzere, çocuğun ortaya koyduğu somut gerekçeler şu şekilde olabilmektedir:

  • Ebeveynin olumsuz davranışlarına ilişkin spesifik örnekler
  • Yaşanmış travmatik olayların detaylı anlatımı
  • Ebeveynle yaşanan çatışma durumlarının açıklanması
  • Ebeveynin tutum ve davranışlarının çocuk üzerindeki olumsuz etkilerinin belirtilmesi

5.1.2. Korku ve Endişe Durumları

Çocuğun ebeveyne karşı duyduğu korku ve endişelerin varlığı, kişisel ilişkinin kaldırılması için haklı bir sebep olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda:

  • Fiziksel şiddet korkusu
  • Duygusal baskı endişesi
  • Terk edilme kaygısı
  • Güvensizlik duygusu ve bunların somut göstergeleri incelenmektedir.

5.2. İrade Beyanının Değerlendirilmesi

5.2.1. Yaş ve Olgunluk Faktörü

Çocuğun kişisel ilişkiyi reddetme yönündeki iradesinin değerlendirilmesinde, yaş ve olgunluk düzeyi önemli kriterler olarak kabul edilmektedir. Bu değerlendirmede:

  • Çocuğun ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı
  • Yaşının getirdiği bilişsel kapasite
  • Olgunluk düzeyinin uygunluğu
  • Kendi kararlarını verebilme yeteneği dikkate alınmaktadır.

5.2.2. Beyanın Ciddiyeti

Çocuğun red beyanının değerlendirilmesinde, beyanın ciddiyet düzeyi ve tutarlılığı önem taşımaktadır. Bu kapsamda incelenen hususlar:

  • Beyanın süreklilik göstermesi
  • İfadelerin tutarlı ve mantıklı olması
  • Dış etkenlerden bağımsız şekilde oluşması
  • Red sebebinin açık ve anlaşılır şekilde ortaya konulması olarak sıralanabilir.

Mahkemeler, çocuğun kişisel ilişkiyi reddetmesi durumunda, uzman görüşlerine başvurarak kapsamlı bir değerlendirme yapmaktadır. Bu değerlendirmede:

  • Pedagog raporları
  • Sosyal inceleme raporları
  • Psikolog değerlendirmeleri
  • Çocuğun doğrudan dinlenmesi gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, çocuğun haklı sebebe dayanan ve ciddiyet arz eden reddi durumunda, kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilebilmektedir. Ancak bu kararın verilmesinde, çocuğun üstün yararı ilkesi her zaman göz önünde bulundurulmaktadır.

 

Sonuç:

Sonuç olarak; çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması kararın verilmesinde, çocuğun üstün yararı, somut deliller, uzman görüşleri ve Yargıtay içtihatları belirleyici olmaktadır. Özellikle ciddi risk faktörlerinin varlığı, ebeveyn yükümlülüklerinin ihlali ve çocuğun haklı reddi durumlarında, kişisel ilişkinin kaldırılması kararı verilebilmektedir.

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması

Yazıyı paylaşın: