Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Düğün Takılarının İadesi Davası *2025 – Av. Ozan Soylu

Düğün takılarının iadesi davası, evlilik birliğinin sona ermesi durumunda en çok karşılaşılan hukuki uyuşmazlıklardan biridir. Yargıtay’ın 2024 yılında verdiği yeni kararla birlikte düğün takılarının kime ait olacağı konusunda önemli değişiklikler yaşanmıştır. Bu yazıda düğün takılarının iadesine ilişkin güncel hukuki durum, dava açma koşulları, ispat yükümlülüğü ve mahkeme uygulamaları detaylı olarak ele alınmaktadır.

 

Düğün Takılarının İadesi Davası ve Hukuki Boyutları

1. Düğün Takılarının Hukuki Niteliği

1.1. Kişisel Mal Niteliği

Düğün takıları, Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesi kapsamında kişisel mal statüsündedir. Bu kapsamda düğün takıları, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde hesaba katılmaz ve mal paylaşımına dahil edilmez. Kişisel mal olarak kabul edilen düğün takıları üzerindeki yönetim, yararlanma ve tasarruf hakları takıların sahibine aittir.

1.2. Bağışlama İlişkisi

Düğün sırasında takılan takılar hukuki niteliği itibariyle bir bağışlama sözleşmesidir. Takıyı takan kişinin bağışlama iradesini karşı tarafa tevdi etmesi ve karşı tarafın bu bağışı kabul etmesiyle bağışlama ilişkisi kurulmuş olur. Bu bağışlama ilişkisi Borçlar Kanunu’nun bağışlamaya ilişkin hükümlerine tabidir.

1.3. İçtihat Değişikliği ve Güncel Durum

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2023/5704 E. ve 2024/2402 K. sayılı yeni kararıyla birlikte düğün takılarının mülkiyeti konusunda önemli bir içtihat değişikliğine gidilmiştir. Artık erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine ait kabul edilmektedir. Yalnızca karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir takı varsa o cinse verilmiş sayılmaktadır. Bu yeni içtihat, düğün takılarının iadesi davalarında ispat yükü ve delillerin değerlendirilmesi bakımından önemli değişiklikler getirmiştir.

 

(…) Dairemizin önceki içtihatları, ‘aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır’ yönündeydi.

Ancak toplumun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; ‘Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır (…) – 2HD Esas: 2023/5704 Karar: 2024/2402 Tarih: 04.04.2024

 

2. Düğün Takılarının Mülkiyeti

2.1. Genel İlkeler

2.1.1. Kadına Özgü Takıların Mülkiyeti

Bilezik, küpe, gerdanlık, kolye ve takı seti gibi kadına özgü nitelikteki takılar, 2024 yılında verilen Yargıtay kararına göre erkeğe takılsa dahi kadının kişisel malı sayılmaktadır. Mahkemeler, takının kadına özgü olup olmadığının tespitinde çekişme olması halinde bilirkişi incelemesi yaptırmaktadır. Kadına özgü takıların varlığı ve miktarı düğün fotoğrafları, video kayıtları ve görgü tanıklarının beyanlarıyla ispatlanabilmektedir.

2.1.2. Erkeğe Takılan Takıların Durumu

Erkeğe takılan düğün takıları, kadına özgü nitelikte değilse (örneğin çeyrek altın, yarım altın, tam altın, cumhuriyet altını gibi) erkeğin kişisel malı olarak kabul edilmektedir. Ancak erkeğe takılan takının kadına özgü nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu takıların mülkiyeti kadına ait kabul edilmektedir. Erkeğe takılan takıların tespiti ve niteliği konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir.

2.1.3. Takı Sandığı İçeriğinin Mülkiyeti

Takı sandığına veya torbasına konulan ekonomik değer taşıyan takıların aidiyeti konusunda yeni bir yaklaşım benimsenmiştir. Sandığa konulan takı kadına ya da erkeğe özgü bir takı ise o cinse ait sayılmaktadır. Eğer takı her iki cinse de özgü nitelikte ise veya cinsiyete özgü bir nitelik taşımıyorsa, bu takılar eşlerin ortak mülkiyetinde kabul edilmektedir. Takı sandığının içeriğinin tespiti ve takıların niteliğinin belirlenmesi hususunda mahkemelerce bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunludur.

2.2. İstisnai Durumlar

2.2.1. Yerel Örf ve Adet İstisnası

Düğün takılarının mülkiyetine ilişkin genel ilkeler, yerel örf ve adetlerin varlığı halinde uygulanmayabilir. Örneğin bazı yörelerde erkek tarafına takılan takıların erkekte kalacağına dair yerleşmiş bir örf ve adet bulunabilmektedir. Ancak yerel örf ve adetin varlığının ispatı için oldukça güçlü deliller aranmaktadır. Yargıtay kararlarına göre, sadece tanık beyanları yerel örf ve adetin varlığını ispatlamak için yeterli görülmemektedir. Örf ve adetin varlığını iddia eden tarafın bunu köklü ve yerleşmiş bir gelenek olarak kanıtlaması beklenmektedir.

2.2.2. Taraflar Arasında Anlaşma Bulunması

Eşler arasında düğün takılarının mülkiyeti konusunda önceden yapılmış bir anlaşma varsa, takıların aidiyeti bu anlaşmaya göre belirlenir. Örneğin taraflar düğünden önce veya düğün sırasında takıların paylaşımı konusunda yazılı ya da sözlü bir anlaşma yapmış olabilirler. Bu durumda genel ilkeler yerine tarafların kendi aralarında yaptıkları anlaşma hükümleri uygulanır. Ancak böyle bir anlaşmanın varlığının ispatı da yine iddia eden tarafa düşmektedir. Anlaşmanın varlığı ve içeriği konusunda tereddüt oluşmaması için yazılı şekilde yapılması önem taşımaktadır.

 

3. Düğün Takılarının İadesi Davası

3.1. Dava Açma Koşulları

3.1.1. Davanın Tarafları

Düğün takılarının iadesi davasında davacı genellikle kadın eştir. Yeni Yargıtay içtihatları doğrultusunda erkek eş de kendisine takılan ve kadına özgü olmayan takılar için dava açabilmektedir. Davanın davalısı ise ziynet eşyalarını elinde bulunduran karşı eştir. Bazı durumlarda kayınvalide, kayınpeder gibi üçüncü kişiler de davalı olarak gösterilebilir. Davacının, ziynet eşyalarının davalının zilyetliğinde olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.

3.1.2. Dava Açma Süresi

Düğün takılarının aynen iadesi talebiyle açılan davalar herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Çünkü bu davalar mülkiyet hakkına dayanan istihkak davası niteliğindedir. Ancak aynen iadenin mümkün olmadığı hallerde bedel talebine dönüşen davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Bu süre, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Ayrıca dava, evlilik birliği devam ederken de açılabilir.

3.1.3. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Düğün takılarının iadesi davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri bu davalara Aile Mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır. Yetkili mahkeme ise genel yetki kurallarına göre belirlenir. Buna göre davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak dava boşanma davası ile birlikte açılmışsa, boşanma davasının görüldüğü mahkeme ziynet eşyası davasına da bakmaya yetkilidir.

3.2. İspat Yükü ve Deliller

3.2.1. Takıların Varlığının İspatı

Düğün takılarının iadesi davası esnasında öncelikle takıların varlığının ispatı gerekmektedir. Bu konudaki ispat yükü davacı taraftadır. Davacı, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının cins, miktar ve niteliklerini açıkça belirtmeli ve bunları ispatlayabilmelidir. Takıların varlığının ispatında en güçlü deliller düğün fotoğrafları ve video kayıtlarıdır. Bu görsel deliller üzerinde kuyumcu bilirkişi incelemesi yaptırılarak takıların özellikleri ve değerleri tespit edilmektedir.

3.2.2. Davalıda Kaldığının İspatı

Takıların davalının zilyetliğinde kaldığının ispatı da davacıya aittir. Ancak Yargıtay içtihatlarına göre bazı özel durumlarda ispat yükü yer değiştirebilmektedir. Örneğin kadının fiziksel şiddet görerek evden ayrılması, hastaneye kaldırılması veya evden kovulması gibi durumlarda ziynet eşyalarını yanına alamamış olması hayatın olağan akışına uygun kabul edilmektedir. Bu hallerde takıların davacıda olmadığına dair ispat yükü davalıya geçmektedir.

3.2.3. Delil Değerlendirmesi

Mahkemeler ziynet eşyası davalarında delilleri serbestçe değerlendirmektedir. En önemli deliller:

  • Düğün fotoğrafları
  • Video kayıtları
  • Kuyumcu bilirkişi raporları
  • Tanık beyanları
  • Banka kayıtları
  • WhatsApp yazışmaları olarak sıralanabilir.

Tanık beyanlarının görgüye dayalı olması ve duyuma dayanmaması önem taşımaktadır. Kuyumcu bilirkişi raporlarında takıların ayar, gramaj ve güncel değerleri ayrıntılı şekilde belirtilmelidir. Mahkemeler özellikle görsel delillere ve bilirkişi raporlarına üstün değer atfetmektedir.

3.3. İade Talep Yöntemleri

3.3.1. Aynen İade Talebi

Düğün takılarının iadesi davasında öncelikli talep, takıların aynen iadesi olmalıdır. Aynen iade talebinde ziynet eşyalarının cinsi, ayarı, miktarı ve özellikleri açıkça belirtilmelidir. Mahkeme aynen iadeye karar verirken, kararın infazında tereddüt yaşanmaması için takıların özelliklerini İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesine uygun şekilde ayrıntılı olarak belirtmelidir. Aynen iade kararı verildiğinde, davalı bu takıları bulunduğu hal ve şekilde davacıya teslim etmekle yükümlüdür.

3.3.2. Bedel Karşılığı İade Talebi

Takıların aynen iadesinin mümkün olmadığı hallerde bedel karşılığı iade talep edilebilir. Bedel talebi dava tarihindeki değer üzerinden yapılabileceği gibi, fiili ödeme günündeki değer de istenebilir. Yargıtay, ziynet eşyalarının misli eşya niteliğinde olması sebebiyle fiili ödeme günündeki değerin talep edilebileceğini kabul etmektedir. Bedel hesaplaması için mutlaka kuyumcu bilirkişi raporu alınması gerekmektedir.

3.3.3. Seçimlik Hakların Kullanımı

Davacı, düğün takılarının iadesini talep ederken seçimlik haklarını kademeli olarak kullanabilir. Dava dilekçesinde:

  • Öncelikle aynen iade,
  • Aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedel,
  • Bedel talebinde de dava tarihindeki veya fiili ödeme günündeki değer şeklinde talepte bulunulabilir. Mahkeme, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının seçimlik haklarını aşacak şekilde karar veremez. Bu nedenle dava dilekçesinde seçimlik hakların açıkça ve kademeli olarak belirtilmesi önem taşımaktadır.

 

4.1. İade Yükümlülüğünün Devamı

4.1.1. Ortak Harcamalarda Kullanılan Takılar

Evlilik birliği içerisinde düğün takılarının ortak harcamalar için bozdurulmuş olması, iade yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ev eşyası alımı, kira ödemesi, market alışverişi gibi ortak giderler için takıların bozdurulması halinde dahi davalı eş bu takıların bedelini ödemekle yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, eşlerin ortak yaşamı için yapılan harcamalarda kullanılan takılar da talep edilebilir durumdadır.

4.1.2. Borç Ödemelerinde Kullanılan Takılar

Düğün takılarının kredi borcu ödemesi, düğün masraflarının karşılanması, iş kurma gibi amaçlarla bozdurulması halinde de iade yükümlülüğü devam etmektedir. Hatta tüp bebek tedavisi gibi tıbbi masraflar için bozdurulmuş olsa bile, takıların bedeli talep edilebilmektedir. Yargıtay kararlarında, borç ödemelerinde kullanılan takıların da kadının geleceğinin güvencesi olarak kabul edildiği ve iade edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

4.1.3. İade Yükümlülüğünün Kapsamı

Bozdurulmuş veya harcanmış takıların iade yükümlülüğü, takıların güncel değeri üzerinden belirlenir. Davalı, takıları hangi amaçla bozdurup harcadığını değil, bu takıların iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispatlamak zorundadır. İade yükümlülüğü, evlilik birliği içinde yapılan tüm harcamaları kapsar ve bu harcamaların evlilik birliğine faydalı olup olmadığına bakılmaz. Takıların bozdurulduğu tarihteki değil, dava tarihindeki veya fiili ödeme günündeki değer esas alınır.

4.2. İadeden Kurtulma Halleri

4.2.1. Kadının Açık Rızası ve Bağışlama

Düğün takılarının iade yükümlülüğünden kurtulmanın en temel yolu, takıların iade edilmemek üzere kadın tarafından davalıya verildiğinin ispatlanmasıdır. Kadının açık rızasıyla ve bir daha geri almamak üzere takıları davalıya vermesi halinde, artık bu takıların iadesi istenemez. Ancak burada sadece takıların bozdurulmasına veya kullanılmasına rıza gösterilmesi yeterli değildir; açıkça bağışlama iradesinin varlığı aranmaktadır. Yargıtay, takıların geri alınmamak üzere verildiğine dair açık bir irade beyanı aramaktadır.

4.2.2. İspat Yükü

Düğün takılarında iadeden kurtulma hallerinin ispatı tamamen davalı tarafa aittir. Davalı, kendisine yapılan bağışlamanın tüm unsurlarını kanıtlamak zorundadır. Bu kapsamda:

  • Kadının bağışlama iradesinin varlığı,
  • Bu iradenin açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya konulduğu,
  • Bağışlamanın hangi takıları kapsadığı,
  • Bağışlama zamanı ve koşulları gibi hususların ispatlanması gerekmektedir. İspat için yazılı delil, tanık beyanı, ses kaydı gibi her türlü delil kullanılabilir ancak delillerin inandırıcı ve kesin olması aranmaktadır.

4.2.3. Mahkeme Değerlendirmesi

Mahkemeler, iadeden kurtulma hallerini değerlendirirken oldukça titiz davranmaktadır. Her somut olayın özelliklerine göre detaylı bir inceleme yapılmaktadır. Özellikle takıların bozdurulması sırasındaki koşullar, tarafların ekonomik durumları, evlilik birliğinin devam ettiği süreçteki davranışları gibi hususlar dikkate alınmaktadır. Mahkemeler, salt tanık beyanlarıyla yetinmemekte, bağışlama iddiasının maddi delillerle desteklenmesini aramaktadır. Tereddüt halinde kadın yararına yorum yapılmakta ve iade yükümlülüğünün devamına karar verilmektedir.

 

Sonuç:

Düğün takılarının iadesi davası sonucunda başarılı sonuç alabilmek için takıların varlığının ve davalıda kaldığının ispatı büyük önem taşımaktadır. Özellikle düğün fotoğrafları ve video kayıtları gibi somut delillerin önceden temin edilmesi ve muhafaza edilmesi kritiktir. Dava açılırken seçimlik hakların doğru kullanılması ve talebin terditli olarak ileri sürülmesi de davanın seyri açısından belirleyici olmaktadır. Her durumda uzman hukuki danışmanlık alınması, hak kayıplarının önlenmesi için önemlidir.

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Düğün Takılarının İadesi Davası

 

Yazıyı paylaşın: