Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Görevli Mahkeme Nedir? Nasıl Belirlenir? – Av. Ozan Soylu

Hukuk sistemimizde, bir davanın hangi mahkemede görüleceği konusu, yargılama hukukunun temel meselelerinden biridir. Dava şartlarından biri olan görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerin yargı yetkisinin sınırlarını belirler. Açılacak bir davada görevli mahkemenin doğru tespit edilmesi, hem usul ekonomisi hem de hukuki güvenlik açısından büyük önem taşır. Bu yazımızda görevli mahkeme kavramını, türlerini ve görevsizlik kararının sonuçlarını inceleyeceğiz.

 

Görevli Mahkeme Kavramı

a. Görevli Mahkemenin Tanımı ve Kapsamı

Görevli mahkeme, bir uyuşmazlığa bakmakla yükümlü olan ve kanunla belirlenmiş yargı mercii olarak tanımlanabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve görev kuralları kamu düzenine ilişkindir. Bu durum, görevli mahkemenin belirlenmesinde tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir alan olduğunu gösterir.

b. Görev Kurallarının Temel Özellikleri

Görev kuralları, bir davanın hangi yargı kolunda ve bu yargı kolu içindeki hangi mahkemede görüleceğini belirleyen temel usul kurallarıdır. Bu kurallar dava şartı niteliğinde olup, mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Görevin dava şartı olması sebebiyle, davanın her aşamasında görev konusu incelenebilir ve görevsizlik durumu tespit edildiğinde görevsizlik kararı verilebilir.

c. Kamu Düzenine İlişkin Niteliği

Görev kurallarının kamu düzeninden olması, bu konuda tarafların aralarında sözleşme yapamayacakları anlamına gelir. Taraflar görev konusunda anlaşarak görevsiz bir mahkemeyi görevli hale getiremezler. Ayrıca görev konusundaki itirazlar yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkeme de görev konusunu her aşamada kendiliğinden inceler. Görevsiz mahkemede görülen bir dava sonucunda verilen karar, kanun yollarında bozma sebebi oluşturur ve kesin hüküm teşkil etmez.

 

Görevli Mahkemenin Belirlenmesinde Temel İlkeler

a. Kanunla Düzenleme İlkesi

Mahkemelerin görevi, Anayasa’nın 142. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca yalnızca kanunla düzenlenir. Bu temel ilke uyarınca, idarenin düzenleyici işlemleriyle veya mahkeme kararlarıyla yeni görev kuralları oluşturulamaz ya da var olan görev kuralları değiştirilemez. Görev kurallarının kanunla düzenlenmesi ilkesi, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik açısından büyük önem taşır.

b. Dava Şartı Niteliği

Görevli mahkemede davanın açılmış olması, HMK’nın 114. maddesinde düzenlenen dava şartlarından biridir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan usuli koşullardır. Dava şartlarından herhangi birinin mevcut olmaması halinde mahkeme, davanın esası hakkında inceleme yapamaz ve dava şartı yokluğu sebebiyle davayı usulden reddeder.

c. Kendiliğinden İnceleme Zorunluluğu

Mahkemenin görevli olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husustur. Yargılama sırasında mahkeme, kendiliğinden görevli olmadığını tespit ederse görevsizlik kararı vermek zorundadır. Bu inceleme yetkisi sadece ilk derece mahkemesiyle sınırlı olmayıp, istinaf ve temyiz aşamalarında da görev hususu kendiliğinden dikkate alınır. Taraflar da görev konusundaki itirazlarını yargılamanın her aşamasında ileri sürebilirler ve bu itirazdan feragat edemezler.

 

Hukuk Mahkemelerinde Görevli Mahkemenin Belirlenmesi

a. Asliye Hukuk Mahkemesinin Genel Niteliği

Asliye hukuk mahkemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca genel görevli mahkemelerdir. Bu mahkemelerin genel görevli olması, özel düzenleme bulunmayan hallerde uyuşmazlıkların çözümünde asliye hukuk mahkemelerinin yetkili olacağı anlamına gelir. Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın, malvarlığı haklarına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda, aksine bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.

b. Asliye Hukuk Mahkemesinin Görev Alanı ve Kapsamı

Asliye hukuk mahkemelerinin görev alanı oldukça geniştir. Malvarlığına ilişkin davalar, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları ve şahıs varlığı haklarına ilişkin davalar öncelikli olarak asliye hukuk mahkemelerinde görülür. Ancak bu genel görev kuralının istisnaları mevcuttur. Örneğin, kanunlarda açıkça sulh hukuk mahkemesinin veya özel mahkemelerin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklarda, asliye hukuk mahkemesinin görevi ortadan kalkar.

c. Malvarlığı ve Şahıs Varlığı Davalarındaki Durumu

Malvarlığı ve şahıs varlığı haklarına ilişkin davalarda görevli mahkeme belirlenirken, uyuşmazlığın niteliği esas alınır. Örneğin, taşınır ve taşınmaz mülkiyetine ilişkin davalar, alacak davaları, tazminat davaları gibi malvarlığına ilişkin davalar ile kişilik haklarının korunmasına ilişkin davalar, isim ve soyadı değişikliği davaları gibi şahıs varlığına ilişkin davalar, özel bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesinin görev alanına girer.

 

 

Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevi

a. Özel Görev Alanının Kapsamı

Sulh hukuk mahkemeleri, HMK’nın 4. maddesinde sayılan belirli konularda özel görevli mahkeme olarak görev yapar. Bu mahkemelerin görev alanı, kanunda açıkça belirtilen konularla sınırlıdır ve dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın belirlenir. Sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giren konularda, asliye hukuk mahkemelerinin genel görevli olma kuralı uygulanmaz.

b. Kira İlişkisinden Doğan Davalar

Kira ilişkisinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık sulh hukuk mahkemesinde görülür. Bu kapsamda kira bedelinin tespiti, kira sözleşmesinin feshi, kiralananın tahliyesi ve kira alacağına ilişkin davalar yer alır. Ancak İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla yapılan tahliye talepleri bu kapsamın dışındadır. Kira sözleşmesinden doğan tüm uyuşmazlıkların tek bir mahkemede çözümlenmesi, yargılamada bütünlük ve uzmanlık sağlanması açısından önemlidir.

c. Ortaklığın Giderilmesi ve Zilyetlik Davaları

Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine (izale-i şüyu) ilişkin davalar sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girer. Bu davalar, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine tabi malların paylaştırılması amacıyla açılır. Ayrıca, taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar da sulh hukuk mahkemesinde görülür. Bu davalar, zilyetliğin ihlali halinde açılan ve mülkiyet hakkına dayanmayan davalardır.

d. Diğer Kanunlarla Verilen Görevler

HMK ve diğer kanunlarla sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalar da bu mahkemenin görev alanına girer. Örneğin, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Bu kapsamda veraset belgesi verilmesi, kayyım tayini, vasiyetnamenin açılması gibi işler sulh hukuk mahkemesince yürütülür.

 

Özel Görevli Mahkemeler

a. Aile Mahkemeleri

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun uyarınca aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmekle görevlidir. Bu kapsamda boşanma, nafaka, velayet, evliliğin iptali, mal rejiminin tasfiyesi gibi davalar aile mahkemelerinde görülür. Aile mahkemelerinin en önemli özelliği, bünyesinde uzman personel (psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı) bulundurması ve aile içi sorunların çözümünde uzmanlaşmış olmasıdır. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde bu davalara 2 yıllık süre için asliye hukuk mahkemeleri bakar.

b. İş Mahkemeleri

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kapsamında iş mahkemeleri, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi alacağı, işe iade, iş kazası ve meslek hastalığından doğan tazminat, sosyal güvenlik ve sendika üyeliği gibi uyuşmazlıklara bakar. İş mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar.

c. Tüketici Mahkemeleri

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca tüketici mahkemeleri, tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara bakar. Ayıplı mal ve hizmetler, taksitli satışlar, devre tatil, paket tur, abonelik sözleşmeleri gibi uyuşmazlıklar bu mahkemelerde görülür. Parasal sınırın altında kalan uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetine başvuru zorunludur.

d. Ticaret Mahkemeleri

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında ticaret mahkemeleri, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ile kanunlarda öngörülen diğer ticari davaları görür. Şirketler hukuku uyuşmazlıkları, fikri mülkiyet davaları, haksız rekabet, çek ve kambiyo senetlerinden doğan davalar bu mahkemelerde görülür. Ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri ticari dava sıfatıyla bu davalara bakar.

 

Görevsizlik Kararı ve Sonuçları

a. Görevsizlik İtirazının İleri Sürülmesi

Görevsizlik itirazı, davanın görevli olmayan mahkemede açıldığı iddiasıyla taraflarca ileri sürülebilen bir usuli itirazdır. Görev kurallarının kamu düzeninden olması sebebiyle, görevsizlik itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve bu itirazdan feragat edilemez. İstinaf ve temyiz aşamalarında da görevsizlik itirazı yapılabilir. İtirazı yapan taraf, aynı zamanda hangi mahkemenin görevli olduğunu da belirtmelidir.

b. Kendiliğinden Görevsizlik Kararı Verilmesi

Mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. Görev hususu dava şartı niteliğinde olduğundan, mahkeme tarafların görevsizlik itirazı olmasa bile görevsiz olduğunu tespit ettiğinde görevsizlik kararı vermek zorundadır. Bu inceleme yetkisi sadece ilk derece mahkemesiyle sınırlı değildir. Bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da görev konusunu kendiliğinden inceler.

c. Görevsizlik Kararının Niteliği

Görevsizlik kararı, usule ilişkin nihai karar niteliğindedir ve davanın esasına girilmeden verilir. Bu karar kesin hüküm teşkil etmez ve görevsizlik kararı veren mahkemenin dosyayı görevli mahkemeye göndermesi gerekir. Görevsizlik kararına karşı kanun yolları açıktır ve karar 2 hafta içinde istinaf edilebilir. Görevsizlik kararı kesinleşmeden dosya görevli mahkemeye gönderilemez.

 

Görevsizlik Kararı Sonrası Yapılacak İşlemler

a. Görevsizlik Kararının Kesinleşme Süreci

Görevsizlik kararının kesinleşmesi, kararın verildiği anda kesin olması veya kanun yollarından geçerek kesinleşmesi şeklinde gerçekleşir. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması halinde karar kendiliğinden kesinleşir. İstinaf başvurusu yapılmışsa, bu başvurunun reddi kararının tebliği ile kesinleşme gerçekleşir. Kesinleşen görevsizlik kararından sonra taraflar 2 haftalık süre içinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelidir.

b. Görevli Mahkemeye Gönderme İşlemleri

Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için yapılacak başvuru, yeni bir dava açma işlemi değildir. Bu başvuru, görevsiz mahkemede açılmış bulunan davanın devamı niteliğindedir. Görevsizlik kararı veren mahkeme, dosyayı görevli mahkemeye gönderirken tüm dava dosyası içeriğini, delilleri ve harç makbuzlarını da gönderir. Görevli mahkeme, kendisine gelen dosya üzerine kendiliğinden davetiye çıkararak yargılamaya devam eder.

c. Usuli İşlemlerin Geçerliliği ve Süreler

Görevsiz mahkemede yapılmış olan taraf usul işlemleri (dava açma, cevap dilekçesi verme gibi) geçerliliğini korur ve bunların tekrar yapılmasına gerek yoktur. Ancak görevsiz mahkemede yapılmış olan mahkeme usul işlemleri (keşif, bilirkişi incelemesi, tanık dinleme gibi) kural olarak geçersizdir ve görevli mahkemede tekrarlanması gerekir. Görevsizlik kararı sonrası 2 haftalık süre içinde görevli mahkemeye başvuru yapılmazsa, görevsizlik kararı veren mahkeme tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

 

Görev Kurallarına Aykırılığın Yaptırımları

a. Kesin Hükmün Geçersizliği

Görevsiz mahkeme tarafından verilen kararlar, kural olarak kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu durum, hukuki güvenlik ilkesinin bir gereğidir ve görev kurallarının kamu düzeninden olmasının doğal bir sonucudur. Görevsiz mahkemede görülen bir dava sonunda verilen karar şeklen kesinleşse bile, bu karara karşı her zaman yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir. Görevsizlik durumu, kararın mutlak butlanla sakat olması sonucunu doğurur.

b. Yargılamanın Yenilenmesi İmkanı

Görevsiz mahkeme tarafından verilen ve şeklen kesinleşen kararlara karşı, HMK’nın 375. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir. Bu başvuru için öngörülen süre, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay ve her hâlde 10 yıldır. Yargılamanın yenilenmesi talebi, görevli mahkemeye yapılır ve bu mahkeme öncelikle görev konusunu inceleyerek yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşup oluşmadığına karar verir.

c. Kanun Yollarında İnceleme ve Sonuçları

Görevsiz mahkeme kararlarına karşı kanun yolları açıktır. İstinaf ve temyiz aşamasında görev konusu kendiliğinden incelenir. Kanun yolu incelemesi sonucunda görevsizlik tespit edilirse, kararın bozulmasına karar verilir. Bu durumda dosya görevli mahkemeye gönderilir. Görev konusundaki aykırılık, mutlak bozma nedeni olarak kabul edilir ve diğer temyiz sebeplerinin incelenmesine gerek kalmaz. Görevli mahkeme, kanun yolu incelemesi sonucunda verilen karara uymak zorundadır.

 

Sonuç:

Görevli mahkemeye ilişkin düzenlemeler ve uygulamada dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Görev kuralları kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınır
  • Genel görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemeleri görev yapar
  • Sulh hukuk mahkemeleri ve özel görevli mahkemelerin yetkileri kanunla belirlenen özel alanlarda sınırlıdır
  • Görevsizlik kararı verilmesi halinde dosya 2 haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderilmelidir
  • Görevsiz mahkeme kararları kesin hüküm teşkil etmez ve her zaman yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak ileri sürülebilir
  • Kanun yollarında görev incelemesi kendiliğinden yapılır ve görevsizlik mutlak bozma nedenidir

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Görevli Mahkeme Nedir? Nasıl Belirlenir?

Yazıyı paylaşın: