
Hak Düşürücü Süre Nedir? İleri Sürülmesi, Zamanaşımından Farkı
Hukuk sistemimizde, hakların belirli süreler içinde kullanılması gerekliliği, hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması açısından büyük önem taşır. Hak düşürücü süre, kanun tarafından belirlenen süre içinde bir hakkın kullanılmaması durumunda, o hakkın tamamen ortadan kalkmasına yol açan süreyi ifade eder. Bu sürelerin en önemli özelliği, durma ve kesilme özelliğinin bulunmaması ve mahkemeler tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınmasıdır.
Hak düşürücü süre, zamanaşımından özellikle üç noktada ayrılır: Sürenin dolmasıyla hakkın tamamen sona ermesi, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması ve sürenin durması veya kesilmesinin mümkün olmaması.
Bu yazımızda, hak düşürücü sürenin hukuki niteliğini, zamanaşımından farkını, ne zaman ileri sürülmesini gerektiğini, uygulanma şeklini ve örneklerini inceleyeceğiz. Özellikle iş hukuku, borçlar hukuku ve medeni hukuk alanlarındaki önemli hak düşürücü süre örneklerine değinerek, konunun pratik önemini ortaya koyacağız.
1. Hak Düşürücü Sürenin Tanımı ve Hukuki Niteliği
Hak düşürücü süre, kanun tarafından belirlenen süre içinde bir hakkın kullanılmaması durumunda, o hakkın sona ermesine yol açan süreyi ifade eder. Bu sürenin en önemli özelliği, sürenin geçmesiyle birlikte hakkın tamamen ortadan kalkmasıdır. Hak düşürücü süre, hak sahibine tanınan süre içerisinde hakkını kullanması için verilen bir imkandır ve bu sürenin geçirilmesi halinde hakkın özü sona erer.
Temel Özellikleri
Hak düşürücü sürenin temel özelliklerinden biri, mahkemeler tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınmasıdır. Ayrıca bu sürelerin durması veya kesilmesi mümkün değildir. Hak düşürücü süreler, kamu düzeni ile yakından ilgilidir ve bu nedenle tarafların anlaşmasıyla değiştirilemez. Örneğin, İş Kanunu’na göre işe iade davası 30 gün içinde açılmalıdır ve bu süre hak düşürücü niteliktedir.
Hukuki Amacı
Hak düşürücü sürelerin temel amacı, hukuki ilişkilerde belirlilik ve güvenlik sağlamaktır. Bu süreler, hukuki durumların uzun süre belirsiz kalmasını önler ve hak sahiplerini haklarını zamanında kullanmaya teşvik eder. Özellikle aile hukuku ve kamu hukuku alanlarında sıkça karşılaşılan hak düşürücü süreler, toplumsal düzenin korunması açısından önemli bir işlev görür.
2. Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı Ayrımı
a. Zamanaşımı Kavramının Niteliği
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme niteliğinin kaybolmasını ifade eder. Zamanaşımı durumunda, hakkın özü ortadan kalkmaz ancak borçlu edimi yerine getirmekten kaçınma hakkı kazanır. Kanunda aksi düzenlenmedikçe, her alacak hakkı 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu sürenin geçmesiyle alacak hakkı bir eksik borç haline dönüşür.
b. Temel Farklılıklar
Hak düşürücü süre ile zamanaşımı arasındaki en önemli fark, hukuki sonuçları açısından ortaya çıkar. Hak düşürücü sürenin dolması halinde hak tamamen ortadan kalkarken, zamanaşımında sadece dava edilebilirlik ortadan kalkar. Zamanaşımı def’i niteliğinde olup borçlu tarafından ileri sürülmesi gerekirken, hak düşürücü süre mahkemece re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır. Ayrıca zamanaşımı süresi durabilir veya kesilebilirken, hak düşürücü sürede böyle bir durum söz konusu değildir.
c. Uygulama Örnekleri
Uygulamada bu ayrım özellikle bazı durumlarda önem kazanır. Örneğin, iş hukukunda işçinin kıdem tazminatı alacağı 5 yıllık zamanaşımına tabiyken, işe iade davası açma süresi olan 30 gün hak düşürücü süredir. Benzer şekilde, satım sözleşmesinde ayıplı maldan doğan haklar için öngörülen 2 yıllık süre zamanaşımı süresiyken, önalım hakkının kullanılması için öngörülen 3 aylık süre hak düşürücü süredir.
3. Hak Düşürücü Sürenin Uygulanması
3.1. Hak Düşürücü Sürenin İleri Sürülmesi
a. Re’sen Dikkate Alınma İlkesi
Hak düşürücü süre, mahkemeler tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınması gereken bir husustur. Bu özellik, hak düşürücü sürenin kamu düzeniyle ilgili olmasından kaynaklanır. Hâkim, taraflar ileri sürmese bile hak düşürücü sürenin dolup dolmadığını incelemek zorundadır. Bu durum, HMK’nın 115. maddesi kapsamında değerlendirilir ve dava şartı niteliğindedir.
b. Yargılama Sürecinde İleri Sürülme
Hak düşürücü sürenin dolduğu, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu özellik, zamanaşımından farklı olarak, itiraz niteliğinde olmasından kaynaklanır. Hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığında, mahkeme davanın esasına girmeden önce bu konuda karar vermek durumundadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, hak düşürücü sürenin dolması halinde dava usulden reddedilir.
c. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde İnceleme
HMK’nın 142. maddesi uyarınca, hâkim ön inceleme aşamasında hak düşürücü süreleri incelemek zorundadır. Bu inceleme, davanın esasına girilmeden önce yapılır ve bir ön mesele olarak karara bağlanır. Ön inceleme aşamasında tespit edilen hak düşürücü süre, dava şartı noksanlığı olarak değerlendirilir ve davanın usulden reddine karar verilir.
3.2 Hak Düşürücü Sürenin Özellikleri
a. Durma ve Kesilme Durumunun Değerlendirilmesi
Hak düşürücü sürelerin en önemli özelliklerinden biri, zamanaşımından farklı olarak durma ve kesilme özelliğinin bulunmamasıdır. Sürenin işleyişi, başladığı andan itibaren kesintisiz devam eder ve belirlenen sürenin sonunda hak kendiliğinden sona erer. Bu durum, hukuki güvenlik ve istikrar ilkesinin bir sonucudur. Örneğin, önalım hakkının kullanılması için öngörülen 3 aylık süre hiçbir şekilde durmaz veya kesilmez.
b. Sürelerin Değişmezliği İlkesi
Hak düşürücü süreler kural olarak tarafların anlaşmasıyla uzatılamaz veya kısaltılamaz. Bu sürelerin kesin niteliği, kamu düzeninden kaynaklanır. Bu özellik, hukuki ilişkilerde belirliliği sağlamak amacıyla kabul edilmiştir. Yalnızca kanunda açıkça öngörülen hallerde, hâkim tarafından ek süre verilebilir. Bu durumda dahi ek süre 60 günü geçemez.
c. Mücbir Sebeplerin Süreye Etkisi
Mücbir sebepler, kural olarak hak düşürücü sürelerin işlemesini etkilemez. Ancak bazı istisnai durumlarda, özellikle adli tatil süresince bazı hak düşürücü süreler işlemeyebilir. Ayrıca mahkemeye başvuru ile ilgili hak düşürücü sürelerde, deprem, salgın hastalık gibi fevkalade hallerde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 95. maddesi uyarınca eski hale getirme talebinde bulunulabilir.
4. Önemli Hak Düşürücü Süre Örnekleri
a. İş Hukukunda Önemli Süreler
İş hukukunda birçok önemli hak düşürücü süre düzenlenmiştir. En önemlisi, işçinin iş sözleşmesinin feshinden itibaren 30 gün içinde açması gereken işe iade davasıdır. Bu süre, fesih bildirimi ile başlar ve kesin niteliktedir. Diğer bir örnek, toplu iş sözleşmesine itiraz için öngörülen 6 işgünlük süredir. Yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı gibi alacaklar ise hak düşürücü süreye değil, 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
b. Borçlar Hukukunda Önemli Süreler
Borçlar Kanunu’nda düzenlenen önemli hak düşürücü sürelerden biri, sözleşmenin irade sakatlığı sebebiyle iptalinde karşımıza çıkar. Yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle sözleşmeyi iptal etmek isteyen taraf, yanılmayı veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak 1 yıl içinde iptal hakkını kullanmalıdır. Ayrıca, aşırı yararlanma (gabin) halinde 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür.
c. Medeni Hukukta Önemli Süreler
Medeni hukukta özellikle aile hukuku alanında önemli hak düşürücü süreler mevcuttur. Örneğin, evliliğin butlanı davası bazı hallerde 6 ay ve 5 yıllık hak düşürücü sürelere tabidir. Soybağının reddi davası için koca, doğumu öğrenmesinden başlayarak 1 yıl içinde dava açmalıdır. Önalım hakkının kullanılması için öngörülen 3 aylık ve her halde 2 yıllık süreler de önemli hak düşürücü sürelerdendir.
d. İcra İflas Hukukunda Önemli Süreler
İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen birçok süre hak düşürücü niteliktedir. İtirazın iptali davası 1 yıl içinde açılmalıdır. İhalenin feshi için öngörülen 7 günlük süre, sıra cetveline itiraz için öngörülen 7 günlük süre ve şikâyet yoluna başvuru için öngörülen 7 günlük süre de hak düşürücü niteliktedir. Bu süreler geçtikten sonra ilgili haklar kullanılamaz ve kesin olarak düşer.
5. Hak Düşürücü Sürenin Sonuçları
a. Hakkın Sona Ermesinin Etkileri
Hak düşürücü sürenin dolmasıyla birlikte, ilgili hak kendiliğinden ve kesin olarak sona erer. Bu sona erme, hakkın özünü ortadan kaldırır ve geriye dönüş mümkün değildir. Hakkın sona ermesi mutlak nitelikte olduğundan, tarafların anlaşmasıyla dahi canlandırılamaz. Bu durum, hukuki güvenlik ilkesinin bir sonucudur ve kamu düzeninin korunmasına hizmet eder.
b. Dava ve Talep Haklarının Durumu
Hak düşürücü sürenin dolmasıyla birlikte, söz konusu hakka ilişkin dava ve talep hakları da ortadan kalkar. Bu durum, zamanaşımından farklı olarak fer’i (ikincil) hakları da etkiler. Örneğin, işe iade davası için öngörülen 30 günlük sürenin geçirilmesi halinde, işçi artık işe iadesini talep edemeyeceği gibi, buna bağlı tazminat haklarını da kullanamaz. Bu sonuç, hakkın özünün tamamen sona ermesinin doğal bir sonucudur.
c. Yargı Organlarının Yaklaşımı
Mahkemeler, hak düşürücü sürenin dolduğunu tespit ettiklerinde, davayı esastan incelemeden usulden reddetmek zorundadır. Bu inceleme, dava şartı niteliğinde olduğundan yargılamanın her aşamasında yapılabilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, hak düşürücü sürenin dolması halinde verilen ret kararı kesin hüküm teşkil eder ve aynı konuda yeniden dava açılamaz.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.