Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Hakaret Suçunda Somut Fiil veya Olgu İsnadı

Hakaret suçu, kişilerin onur, şeref ve saygınlığını hedef alan fiilleri cezalandırmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun seçimlik hareketlerinden birisi “somut bir fiil ya da olgu isnat etmek” şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde hakaret ve sövme ayrı suçlar olarak düzenlenmişken, yeni kanunda bu ayrıma son verilerek sövme fiilleri hakaret suçunun bir işleniş biçimi olarak kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile birlikte somut bir fiil ya da olgu isnadı, hakaret suçunun temel görünüm biçimlerinden biri haline gelmiştir.

İsnadın Somut Olması Ne Demek?

İsnadın somut olmasından anlaşılması gereken, doğruluğu ya da yanlışlığı ortaya çıkarılabilen, ispatlanması olanaklı olan bir fiildir. İsnadın somut olması için, isnat edilen fiil ya da olgunun yer, zaman, kişi bakımından belli, bilinen yani muayyen olması gerekmektedir.

Örneğin, “Sen geçen Cuma günü saat 15:00’te Merkez Bankası’ndaki görevin sırasında Ahmet’in dosyasını rüşvet karşılığı hızlandırdın” ifadesi somut bir isnat örneğidir. Çünkü burada yer (Merkez Bankası), zaman (geçen Cuma, saat 15:00), kişi (Ahmet) ve fiil (rüşvet karşılığı dosya hızlandırma) bakımından belirli, doğruluğu veya yanlışlığı araştırılabilir, ispatlanabilir bir durum söz konusudur.

Buna karşılık, “Sen her zaman rüşvetçisin” ifadesi somut bir isnat değildir. Çünkü burada genel bir değer yargısında bulunulmuş, ispatlanması mümkün olmayan soyut bir niteleme yapılmıştır.

Somut Fiil ya da Olgu İsnadı ile Sövme Arasındaki Fark

Somut bir fiil veya olgu isnadı, belli bir durumu ifade etmek için yer, zaman, şekil ve kişilerden bahsetmek biçimindeyken, sövmek genel tarzdaki söz ve davranışlardır. Örneğin, bir kişiye “Dün Mehmet’in saatini çaldın” biçimindeki sözler hakaret niteliğinde somut bir isnat iken, aynı kişiye “hırsız” demek sövme niteliğindedir.

İsnadın Gerçekliği ve İspatı Meselesi

Hakaret suçunu oluşturan somut fiil ya da olgu isnadının gerçeğe uygun olması zorunlu değildir. Başka bir deyişle, isnadın gerçek dışı olması suçun oluşmasına engel değildir. Örneğin bir kişiye “Geçen hafta Ahmet’in evinden televizyon çaldın” şeklinde esasında gerçek olmayan bir isnat da hakaret suçunu oluşturur. Ancak kanun koyucu TCK m.127’de önemli bir düzenleme getirmiştir: Eğer fail, isnat ettiği fiilin gerçek olduğunu ispatlayabilirse kendisine ceza verilmeyecektir.

İsnadın ispatı konusunda özel bir yargılama usulü öngörülmemiştir. Bu durumda CMK m.218 devreye girmektedir. Bu madde uyarınca, hakaret davasına bakan ceza mahkemesi, ispatlanması istenen hususu inceleme yetkisine sahiptir. Örneğin hırsızlık isnadı varsa, bu fiilin gerçekten işlenip işlenmediğini araştırabilir.

Ancak ispatlanması istenen husus mahkemenin görev alanı dışında kalıyorsa, iki yol izlenebilir:

  1. Nisbi muhakeme yapılabilir: Yani mahkeme kendi önündeki davada gerekli olan ölçüde araştırma yapabilir.
  2. Bekletici mesele sayabilir: İspatlanması istenen konunun başka bir mahkemede görülmekte olan davada çözümlenmesini bekleyebilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, mağdur hakkında ispata konu fiil nedeniyle kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı varsa, isnat zaten ispatlanmış sayılır ve ayrıca ispat yoluna gidilmesine gerek kalmaz.

İspat Hakkının Kullanılması

İspat hakkı, hakaret suçu nedeniyle yargılanan kişinin, iddia ettiği fiilin gerçek olduğunu kanıtlama imkanıdır. Bu hak, Anayasa’nın 39. maddesi ve TCK m.127’de düzenlenmiştir. İspat hakkının kullanılabilmesi iki farklı durumda mümkündür:

Birinci durum, kamu görevlilerine karşı yapılan isnatlarla ilgilidir. Eğer bir kamu görevlisine, görevini yerine getirirken yaptığı işlemlerle ilgili bir isnat yöneltilmişse, bu isnadı yapan kişi her zaman ispat hakkını kullanabilir. Örneğin, bir vatandaşın “X belediye başkanı, kent meydanı ihalesini usulsüz olarak kendi yakınlarına verdi” şeklindeki iddiası somut bir isnattır ve vatandaş bu iddiasını ispatlama hakkına sahiptir.

İkinci durum ise kamu görevlisi olmayan kişilere yönelik isnatları kapsar. Bu durumda ispat hakkının kullanılabilmesi için iki koşuldan birinin varlığı gerekir:

  1. İsnat olunan fiilin doğruluğunun anlaşılmasında kamu yararı bulunmalıdır. Örneğin, özel bir hastanenin sahibi olan doktorun hasta verilerini ticari amaçla sattığı iddiası, toplum sağlığını ilgilendirdiği için kamu yararı taşır ve bu iddiayı ileri süren kişi ispat hakkını kullanabilir.
  2. Şikayetçinin ispata razı olması gerekir. Bu durumda, kendisine isnat yöneltilen kişi açıkça “bu iddianın ispatlanmasını kabul ediyorum” demelidir. Örneğin, “Sen geçen ay şirketin kasasından 100 bin lira çaldın” iddiasına muhatap olan kişi, “İspat et” diyerek ispata razı olduğunu gösterebilir.

Bu hak kullanılırken dikkat edilmesi gereken husus, isnadın somut ve ispatlanabilir nitelikte olmasıdır. Soyut, genel nitelikli hakaret içeren sözler için ispat hakkı kullanılamaz. Örneğin “sen şerefsizsin” gibi genel bir değer yargısı içeren sözler ispata elverişli değildir.

TCK m.127 Kapsamında Değerlendirme

TCK m.127 uyarınca, isnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu kapsamda failin ispat hakkından yararlanabilmesi için öncelikle isnat edilen fiil hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunması şarttır. Örneğin bir kişiye “sen zimmet suçu işledin” şeklinde isnat yöneltildiğinde, bu isnadı yapan kişinin ceza almaması için mağdur hakkında zimmet suçundan verilmiş kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmalıdır.

İsnadın ispatlanması konusunda çeşitli ihtimaller söz konusu olabilir:

  • Eğer mağdur hakkında beraat kararı verilmişse (örneğin zimmetten beraat etmişse), isnat ispatlanmamış sayılacak ve hakaret eden kişi cezalandırılacaktır.
  • Benzer şekilde, mağdur hakkında düşme kararı verilmesi (örneğin zamanaşımı nedeniyle) veya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi hallerinde de isnat ispatlanmamış kabul edilecektir.
  • Buna karşılık, mağdur hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi (örneğin akıl hastalığı nedeniyle) veya güvenlik tedbirine hükmolunması hallerinde, fiil gerçekleşmiş kabul edildiğinden, hakarete konu isnat da ispatlanmış sayılacaktır.

Örnek vermek gerekirse: A şahsı, B şahsına “sen iki ay önce C’nin evinden televizyon çaldın” diye hakaret ettiğinde:

  • Eğer B hakkında hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı kesinleşmişse, A ceza almayacaktır.
  • Eğer B hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verilmişse, A hakaret suçundan cezalandırılacaktır.
  • Eğer B hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip güvenlik tedbiri uygulanmışsa, fiil sabit görüldüğünden A ceza almayacaktır.

SOMUT FİİL YA DA OLGU İSNADINDA ÖZEL DURUMLAR

Dolaylı ve İma Yoluyla Yapılan İsnatlar

Mağdura doğrudan hakaret edilmiş olması gerekmez. Dolaylı hakaret olarak nitelendirilen durumlarda, bir kişiye yönelik hakaret fiilinin bu kişiyle irtibatlı başka kişilerin de mağdur olması sonucunu doğurabilir. Örneğin, bir dernek başkanına yönelik olarak “Bu derneğin başkanı ve yönetimi, üyelerinin aidat paralarını zimmetlerine geçiriyorlar” şeklinde bir isnat, hem dernek başkanını hem de yönetim kurulu üyelerini hedef almaktadır. Benzer şekilde, evli bir kadına “Sen eşini aldatan bir kadınsın” şeklinde yapılan isnat, kadının eşinin de saygınlığını zedeleyici nitelikte olduğundan, kocası da bu hakaretin mağduru olabilmektedir.

İma yoluyla yapılan isnatlarda ise fail, açıkça hakaret etmek yerine, dolaylı ifadeler kullanarak veya soru sorarak hakaret etmektedir. Örneğin bir gazetecinin diğer meslektaşına yönelik “Bazıları sizin haber kaynaklarınızın ısmarlama olduğunu söylüyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorusu veya “Tabii ki siz rüşvet alan bir memur değilsiniz, sadece hediye kabul ediyorsunuz değil mi?” gibi ironik ifadeler, ima yoluyla yapılan hakarete örnek gösterilebilir. Yine bir akademisyene yönelik “Sizin makalelerinizin bu kadar çok atıf alması ilginç, acaba başka türlü açıklaması var mıdır?” şeklindeki ima içeren sözler de hakaret suçunu oluşturabilir.

Bu tür isnatlarda önemli olan, kullanılan ifadelerin muhatabı olan kişilerin ve üçüncü kişilerin, sözün hakaret içerdiğini anlayabilecek durumda olmasıdır. Dolaylı ve ima yoluyla yapılan isnatların hakaret suçunu oluşturabilmesi için, failin kastının hakaret etmeye yönelik olduğunun açıkça anlaşılması gerekir.

Basın Yoluyla Yapılan İsnatlar

Basın yoluyla yapılan isnatlar, geniş kitlelere ulaşması ve kalıcı etki bırakması nedeniyle özel önem taşımaktadır. Basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek isnatlar için üç temel kriter aranmaktadır: Haberin gerçekliği, güncelliği ve kamu yararı.

Örneğin bir belediye başkanının ihale sürecindeki usulsüzlüklerini konu alan bir haberde “İhale komisyon başkanı ile belediye başkanının 12 Mart 2024 tarihinde, Park Otel’in restoranında gizlice buluştukları ve ihaleye fesat karıştırma konusunu görüştükleri tespit edildi” şeklinde bir ifade, somut bir isnat içermekte olup, kamu yararı taşıması ve ispata elverişli olması nedeniyle basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir.

Ancak aynı konuda “Belediye başkanı ve ekibi hırsızlık çetesi gibi çalışıyor” veya “Yolsuzluk, belediye başkanının genlerinde var” gibi ifadeler, somut isnat içermeyen ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecek hakaret niteliğinde söylemlerdir.

Haberin veriliş biçimi de önem taşımaktadır. Bir milletvekilinin yolsuzluk iddialarıyla ilgili haberinde, konuyla ilgisi olmayan özel yaşamına dair fotoğrafların kullanılması, kendisini uyurken gösteren karelerle “Halkın parasını uykuda yiyor” gibi alt yazılar kullanılması, haber verme hakkının sınırlarını aşan hakaret niteliğinde eylemlerdir.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Hakaret Suçunda Somut Fiil veya Olgu İsnadı

Yazıyı paylaşın: