
Hırsızlık Suçunun Teşebbüs Aşamasında Kalması – Av. Ozan Soylu
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri, bir kimsenin ancak kanunda suç olarak tanımlanan fiili gerçekleştirmesi halinde cezalandırılabilmesidir. Bu kanunilik ilkesi, modern hukuk sistemlerinin vazgeçilmez bir unsurudur. Bununla birlikte, bazen bir suç tam anlamıyla tamamlanmamış olsa da, hukuk düzeni bu eylemleri de belirli koşullar altında cezalandırma yoluna gitmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da malvarlığına karşı suçlar kapsamında düzenlenen hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kalması durumu, gerek teoride gerekse uygulamada önem taşıyan bir konudur.
Bu makalede, hırsızlık suçuna teşebbüsün temel unsurları, teorik yaklaşımlar ve Yargıtay içtihatları ışığında incelenecektir. Özellikle icra hareketlerinin başlangıcı, elverişli hareketler kavramı ve kesintisiz takip gibi uygulamada sıkça karşılaşılan meseleler üzerinde durulacaktır.
Teşebbüs Kavramı ve Hukuki Niteliği
Teşebbüs, failin işlemeyi kastettiği suçun icrasına başlamasına rağmen elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumudur. TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen teşebbüs kurumu, ceza hukukunun genel hükümleri arasında yer almakta ve tüm suç tipleri için geçerli bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
Suç yolu (iter criminis) olarak adlandırılan süreçte, failin zihninde suç işleme düşüncesinin oluşması, hazırlık hareketleri, icra hareketleri ve suçun tamamlanması şeklinde bir gelişim söz konusudur. Teşebbüs, bu sürecin icra aşamasında başlayıp suçun tamamlanmasından önceki aşamayı kapsamaktadır.
Teşebbüsün cezalandırılmasının nedeni konusunda çeşitli teoriler bulunmaktadır:
- Sübjektif Teori: Failin suç işleme kastını açığa vurması ve tehlikelilik durumunun ortaya çıkması nedeniyle cezalandırılmalıdır.
- Objektif Teori: Hareketin hukuki değerleri somut olarak tehlikeye düşürmesi nedeniyle cezalandırma gereklidir.
- Karma Teori: Hem failin kastı hem de objektif tehlike birlikte değerlendirilmelidir.
Türk ceza hukuku sisteminde, 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinin düzenlemesi ve gerekçesi incelendiğinde, objektif teoriye daha yakın bir yaklaşımın benimsendiği görülmektedir.
Hırsızlık Suçunun Temel Unsurları
Hırsızlık suçu, TCK’nın 141. maddesinde “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan hareketle, hırsızlık suçunun unsurlarını şu şekilde belirleyebiliriz:
Suçun Maddi Konusu
Hırsızlık suçunun maddi konusu, başkasına ait taşınır bir maldır. Malın taşınır olması ve başkasına ait olması, hırsızlık suçunun oluşması için zorunlu unsurlardır. Taşınır mal kavramı, ceza hukuku bakımından medeni hukuktaki kavramdan daha geniş yorumlanmaktadır.
Fiil Unsuru
Hırsızlık suçunun fiil unsuru “almak“tır. Almak, taşınır malın zilyedin hakimiyet alanından çıkarılıp failin hakimiyet alanına sokulmasıdır. Bu durum, hırsızlık suçunun tamamlanma anının belirlenmesinde ve teşebbüs aşamasının saptanmasında kritik öneme sahiptir.
Manevi Unsur
Hırsızlık suçu, ancak kasten işlenebilen bir suçtur. TCK’nın 141. maddesinde ayrıca “kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla” ifadesi yer aldığından, bu suçun manevi unsuru genel kast yanında özel kastı (saiki) da içermektedir.
Hukuka Aykırılık Unsuru
Zilyedin rızasının bulunmaması, hırsızlık suçunun hukuka aykırılık unsurudur. Zilyedin rızası varsa, fiil tipik olsa bile hukuka uygun sayılacaktır.
Hırsızlık Suçuna Teşebbüsün Şartları
Hırsızlık suçuna teşebbüsten söz edilebilmesi için, TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen genel teşebbüs şartlarının hırsızlık suçu özelinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartları şu şekilde inceleyebiliriz:
1 – Hırsızlık Suçunu İşleme Kastı
Teşebbüsten bahsedebilmek için öncelikle failin hırsızlık suçunu işleme kastının bulunması gerekir. Bu, başkasına ait taşınır bir malın, zilyedin rızası olmaksızın alınmasına yönelik genel kastı ve ayrıca kendisine veya başkasına yarar sağlama maksadını içerir.
Bu kasıt, failin icra hareketlerine başladığı anda mevcut olmalıdır. Eğer fail, yanılarak malın kendisine ait veya sahipsiz olduğunu düşünerek hareket ediyorsa, hırsızlık kastı bulunmadığından teşebbüsten söz edilemez.
2 – İcra Hareketlerine Doğrudan Doğruya Başlanmış Olması
Hırsızlık suçuna teşebbüsten söz edilebilmesi için, failin suçun icrasına doğrudan doğruya başlamış olması gerekir. Bu noktada, hazırlık hareketleri ile icra hareketlerinin birbirinden ayrılması büyük önem taşımaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.2012 tarihli kararında, hırsızlık suçunda icra hareketlerinin, “taşınır malın bulunduğu yerden alınması” ile başladığı kabul edilmiştir. Buna göre, kapı kırmak veya işyerine girmeye çalışmak gibi fiiller, henüz icra hareketi niteliğinde olmayıp, hazırlık hareketi olarak değerlendirilmektedir.
Öğretide, icra hareketlerinin başlangıcı konusunda çeşitli teoriler bulunmaktadır:
- Biçimsel Objektif Teori: Suç tanımında gösterilen hareketlerin yapılması icra başlangıcıdır.
- Maddi Objektif Teori: Suç tanımındaki hareketlerle bağlantılı diğer hareketlerin yapılması da icra başlangıcı sayılır.
- Sübjektif Teori: Failin suç işleme kararını açığa vuran hareketler icra başlangıcıdır.
5237 sayılı TCK’nın benimsediği yaklaşım, maddi objektif teoriye daha yakındır. Buna göre, işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması durumunda suçun icrasına başlanılmış sayılmaktadır.
3 – Elverişli Hareketlerin Gerçekleştirilmesi
Teşebbüs için, icra hareketlerinin suçun tamamlanmasını sağlayabilecek nitelikte olması gerekir. TCK’nın 35. maddesinde “elverişli hareketlerle” ifadesi kullanılarak bu husus vurgulanmıştır.
Elverişliliğin belirlenmesinde, failin giriştiği faaliyetlerin tümü, araçla beraber hareket ve mevcut tüm diğer koşullar göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapılır. Örneğin, boş bir kasayı açmaya çalışmak, hırsızlık bakımından elverişli bir hareket sayılabilir çünkü normal koşullarda kasanın içinde para veya değerli eşya bulunması beklenir.
Bu noktada, işlenemez suç kavramıyla teşebbüs arasındaki ayrım önem kazanmaktadır. İşlenemez suçta, kullanılan aracın mutlak elverişsizliği veya suç konusunun mutlak yokluğu söz konusudur. Teşebbüste ise, hareketin elverişli olmasına rağmen dış faktörler nedeniyle suç tamamlanamamaktadır.
4 – Elinde Olmayan Nedenlerle Tamamlanamaması
Hırsızlık suçuna teşebbüsten söz edilebilmesi için son şart, failin elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamış olmasıdır. Bu engel, failin iradesinin dışında bir faktör olmalıdır.
Yargıtay uygulamasında, “kesintisiz takip” kavramı önemli bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Buna göre, fail malı aldıktan sonra kesintisiz bir şekilde takip edilip yakalanmışsa, henüz mal üzerinde tasarruf imkânı bulamadığından suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır. Ancak takip bir an için bile kesintiye uğramışsa, suç tamamlanmış kabul edilir.
Ayrıca, kesintisiz takip olsa bile fail çaldığı malı saklamış, tüketmiş veya bir başkasına vermişse, suç yine tamamlanmış sayılır.
Hırsızlık Suçunda Gönüllü Vazgeçme
TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme, teşebbüsle yakından ilişkili bir kurumdur. Buna göre, fail suçun icra hareketlerinden kendi isteğiyle vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz.
Hırsızlık suçu bakımından, failin icra hareketleri sırasında pişman olup suçu tamamlamaması durumunda gönüllü vazgeçme söz konusu olabilir. Ancak vazgeçmenin gerçekten iradi olması gerekir; yakalanma korkusuyla vazgeçme, gönüllü vazgeçme sayılmaz.
Örneğin, hırsızlık amacıyla eve giren failin, ev sahipleri uyanıp kendisine ne aradığını sorunca evden bir şey almaksızın kaçması, gönüllü vazgeçme değil, elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamadır.
Gönüllü vazgeçme durumunda fail, o ana kadar gerçekleştirdiği davranışlar başka bir suçu oluşturuyorsa (örneğin mala zarar verme veya konut dokunulmazlığını ihlal) sadece bu suçlardan sorumlu tutulur.
Yargıtay Kararları Işığında Teşebbüs Değerlendirmesi
Yargıtay’ın hırsızlık suçuna teşebbüs konusundaki kararları incelendiğinde, bazı temel ölçütlerin belirlendiği görülmektedir:
- Taşınır Mala Temas: Yargıtay, çalınacak mala yönelme ve temas edilmemesi halinde icra hareketlerinin başlamadığını kabul etmektedir.
- Kesintisiz Takip: Fail malı alıp kaçtıktan sonra kesintisiz takip sonucu yakalanmışsa, suç teşebbüs aşamasında kalmıştır.
- Malın Tüketilmesi veya Devredilmesi: Fail, çaldığı malı tüketmiş, saklamış veya başkasına vermişse, takip kesintisiz olsa bile suç tamamlanmıştır.
- Hakimiyet Alanı: Failin malı kendi hakimiyet alanına geçirip geçirmediği, teşebbüs-tamamlanma ayrımında belirleyicidir.
Yargıtay’ın 22.05.2012 tarihli Ceza Genel Kurulu kararı, hırsızlık suçunda hazırlık-icra ayrımı bakımından önemli bir karardır. Bu kararda, işyeri deposunun kilidini kırmanın hazırlık hareketi olduğu, henüz eşyaya yönelik bir hareket olmadığından hırsızlığa teşebbüsten söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Cezanın Belirlenmesi
TCK’nın 35/2 maddesine göre, teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre cezalandırılır. Buna göre, tamamlanmış suça oranla dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirim yapılır.
Hırsızlık suçuna teşebbüste cezanın belirlenmesinde şu sıra izlenir:
- Önce hırsızlık suçu tamamlanmış gibi düşünülerek temel ceza belirlenir (TCK m. 141 için 1-3 yıl).
- Varsa ağırlatıcı veya hafifletici sebeplere göre artırım veya indirim yapılır.
- Son olarak teşebbüs nedeniyle indirim uygulanır.
Nitelikli hırsızlık hallerinde (TCK m. 142) teşebbüs söz konusu olduğunda, nitelikli hale teşebbüsten cezalandırma yapılır. Çünkü fail, nitelikli unsurun gerçekleştiğini bilerek ve isteyerek hareket etmiştir.
Sonuç
Hırsızlık suçuna teşebbüs, hem teorik açıdan hem de uygulama bakımından önemli tartışmaları beraberinde getiren bir konudur. TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen teşebbüs kurumunun hırsızlık suçuna uygulanmasında, özellikle icra hareketlerinin başlangıcının belirlenmesi ve suçun tamamlanma anının tespiti kritik öneme sahiptir.
Yargıtay içtihatları, hırsızlık suçuna teşebbüsün değerlendirilmesinde somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Kesintisiz takip, malın tüketilmesi veya başkasına devredilmesi gibi ölçütler, teşebbüs-tamamlanma ayrımında belirleyici rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, hırsızlık suçuna teşebbüs konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için, hem genel teşebbüs teorisine hem de hırsızlık suçunun özgü yapısına hâkim olmak gerekmektedir. Özellikle hazırlık-icra ayrımı ve suçun tamamlanma anının belirlenmesi gibi hususlar, her somut olayın kendi özellikleri içinde değerlendirilmelidir.
İlginizi Çekebilir: Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık İndirimi
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.