İcra İnkar Tazminatı *2024
Bu yazımızda, İİK doğrultusunda icrayı inkar eden borçlu aleyhine hükmedilen tazminatın şartlarını, oranını ve likit alacağı ele alacağız. Yazının sonunda ise Yargıtay Kararlarından örnekler vereceğiz.
İcra İnkar Tazminatı Nedir?
İcra inkar tazminatı, borçlunun icra takibine direnmesi veya icra işlemlerini engellemesi sonucunda alacaklıya ödenmesi gereken İcra İflas Kanunu‘nda (İİK) düzenlenen bir tazminat türüdür. Bu hukuki kavram, borçlu tarafından kasıtlı olarak icra işlemlerinin geciktirilmesi veya engellenmesi durumunda uygulanır. Temel amacı, alacaklıya bu tür direnme veya engellemelerden kaynaklanan zararları telafi etmektir.
Para Borcu Ödenmediğinde Alacaklıya İki Yöntem: Alacak Davası ve İlamsız İcra
Borçlu para borcunu ödemediğinde alacaklı için iki seçenek bulunmaktadır: İlk olarak, alacak davası açarak elde edilen mahkeme kararını icraya koyabilir ya da doğrudan icra dairesine müracaat ederek ilamsız icra yoluna başvurabilir.
İtirazın İptali Davası: Nedir ve Ne Zaman Açılır?
İtirazın iptali davası, alacak talebine karşı itiraz eden borçlunun, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak alacağın varlığını ispat etmek suretiyle itirazın iptalini istediği bir davadır.
İcra İnkar Tazminatı Şartları
Borçlu aleyhine İcra inkar tazminatına mahkûm edilebilmesi için genellikle kabul edilen şartlar şunlardır:
– Alacaklının ilamsız icra takibi yapması,
– Borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması,
– İtirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması,
– Alacaklının talepte bulunması
– Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi.
İcra Takibinde İtiraz ve İnkar Tazminatı: Ne Zaman ve Nasıl Hükmedilir?
Alacaklı aleyhine başlatılan icra takibine karşı borçlu tarafından yapılan itiraz, icra takibinin durmasına neden olur. Bu durumda alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesi için itirazın iptali davası açmak zorundadır.
Dava sonucunda mahkeme, itirazın kabulü veya reddi yönünde karar verebilir. Mahkemenin kararı borçlu veya alacaklı lehine olabilir.
Borçlu itirazından vazgeçerse veya itirazın iptali davası reddedilirse, mahkeme borçlunun haksız olduğuna karar verir ve inkar tazminatına mahkûm eder.
Davalı borçlu, itirazın iptali davasını kabul etse bile, dava açılmasına sebep olduğundan mahkeme borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmeder.
Davanın sulh ile sonuçlanması halinde tarafların anlaşması doğrultusunda işlem yapılır.
İnkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, itirazın iptali davasının davalı borçlu aleyhine sonuçlanması gerekir. Davanın konusuz kalması durumunda ise inkar tazminatı hükmedilmez.
Borçlu, itirazın iptali davası açılmadan önce borcun tamamını öderse, alacaklının dava açma hakkı olmadığı için dava reddedilir ve inkar tazminatı talep edilemez.
Borçlu, itirazın iptali davası açılmadan önce borcun tamamını değil de bir kısmını öderse, alacaklının itiraz edilen kısım için dava açma hakkı olabilir ve mahkeme, davayı haklı bulursa bu kısım için inkar tazminatı talep edilebilir.
Mahkemenin davanın esası hakkında verdiği karar her zaman borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi anlamına gelmez.
Likit Alacak ve İtiraz Hakkı: Borçlu Ne Zaman Haklı Görülebilir?
Borçlu, bazı durumlarda dava kaybetse dahi ödeme emrine itiraz etmekte haklı görülebilir. Bu durumlardan birisi alacağın likit olmasıdır. Likit alacak, tutarı belli, bilinebilir ve hesaplanabilir bir alacak olarak tanımlanır. Bu kavram, uygulamada farklı yorumlara neden olabilir, çünkü her durum farklılık gösterebilir.
Alacak likit değilse, borçlu itiraz etmekte haklı kabul edilir ve itirazın iptali davası kaybedilse bile inkar tazminatına mahkûm edilmez. Örneğin, borçlu alacak miktarını biliyor veya kolayca hesaplayabiliyorsa ve taraflar arasında ek bir mutabakat veya mahkeme tarafından tayin edilen bir değerlendirme gerekmeksizin alacak miktarı belirlenebiliyorsa, alacak likit kabul edilir.
Alacağın likit olması için muhakkak bir belgeye bağlı olması şart değildir. Örneğin, “kredi kartı ile yapılan harcamadan doğan banka alacağı” likit alacak iken, “dikkatsizlik ve tedbirsizlikle yangına sebebiyet vermekten doğan alacak” likit olmayan bir alacak örneği olarak gösterilebilir.
İnkâr Tazminatı Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler: Talep, İtiraz ve Islah
İnkâr tazminatının talep edilebilmesi için, alacaklı dava dilekçesinde (borçlu ise cevap dilekçesinde) bu talebi açıkça belirtmelidir.
Başka bir deyişle, mahkeme, talep olmadan otomatik olarak inkar tazminatı hükmedemez.
Alacaklı dava dilekçesinde inkar tazminatı talep etmemişse ve daha sonra yargılama sürecinde bu talebi ortaya koymuşsa, davalı bu talebe onay vermemişse -yani iddianın genişletilmesine itiraz etmişse- davacı alacaklı, lehine inkar tazminatı verilmesini istemek için ıslah yoluna başvurabilir.
Alacaklı Ne Zaman İtirazın İptali Davası Ne Zaman Tahsil Davası Açmalı?
İcra inkar tazminatı sadece itirazın iptali davasında verilebildiğinden, tahsil davasında bu tazminata hükmedilemez.
Dolayısıyla, davayı açan alacaklı, davayı itirazın iptali davası olarak nitelendirir ve davayı kazanması halinde lehine %20 tazminata hükmedilmesini talep ederken, davalı borçlu itirazı kaybetmesi halinde %20 tazminat ödemeyi kabul ederek dava açabilir.
Ancak, alacaklı, borçlunun itirazının haksızlığını ve kendi alacağının varlığını ispat edebilecek delillere sahip değilse ve borçlu ticari defter kayıtları veya yeminle ispat etmeyi düşünüyorsa, davayı kaybetmesi halinde ek olarak %20 tazminat ödemeyi göze alamayabilir ve itirazın iptali davası yerine normal tahsil davası açabilir.
Alacaklı Davayı Kazandı, Ama İtiraz Haksız mı?
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, “borçlunun itirazının haksızlığına” karar verilmiş olması gerekmektedir. Ancak, alacaklının davasını kazanması, otomatik olarak “borçlunun itirazının haksızlığını” kanıtlamaz.
Bu nedenle, itirazın ne zaman haklı ve ne zaman haksız olduğunun belirlenmesi ve bu konuda ölçütlerin belirlenmesi gereklidir.
Örneğin, yukarıda bahsettiğimiz likit olmayan bir alacak olan haksız fiile dayanan bir tazminat talebinde bulunulduğunda, borçlu ne kadar borçlu olduğunu (karşı tarafa ne kadar zarar verdiğini) bilemez.
Bu durumda, taraflar anlaşamazsa mahkeme tarafından belirlenir. Dolayısıyla, borçlunun örneğin haksız fiil nedeniyle tazminat talebine itiraz etmesi, mahkemece alacaklının talebinin haklı bulunmasına rağmen haksız sayılmaz. Çünkü borçlu, bu durumda itirazda bulunma hakkına sahiptir ve inkar tazminatına hükmedilemez.
Alacaklı yararına inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun kötü niyetli olması gerekmez. Borçlunun itirazının haksız sayılması için ise, onun ödeme emrine kötü niyetle itiraz etmiş olup olmamasının önemi yoktur. Borçlunun kötü niyeti sadece tazminat miktarının belirlenmesinde etkili olabilir.
Eğer ödeme emrine itiraz eden kişi borçlu değil de, veli, vasi, kayyım veya mirasçı ise, bu durumda borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilebilmesi için, bu kişilerin ödeme emrine kötü niyetle itiraz ettiklerinin kanıtlanması gerekir.
İcra İnkar Tazminatı: Ne Kadar Ödenir?
İnkâr inkar tazminatının miktarı: Mahkeme tarafından belirlenecek olan inkar tazminatı oranı, %20’nin altında olamaz.
Borçlu, alacaklının zarar oranının %20’den az olduğunu kanıtlamak suretiyle daha düşük bir tazminat talep edemez.
Not: Tazminat miktarı en düşük %20 olarak belirlenmesine rağmen (hâkime daha fazla miktara hükmedebilmesi yetkisi verilmesine rağmen), uygulamada mahkemeler genel olarak %20 oranın üzerine çıkmamaktadır.
Yargıtay, dava dilekçesinde davacının %20’den az (örneğin, %15) bir oranda icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği durumlarda, “istenenden fazlasına hükmedilemeyeceği (HMK. mad. 26)” gerekçesiyle, taleple sınırlı kalınmasını istemektedir.
Alacaklı, borçlunun itirazı nedeniyle uğradığı zararın %20’den fazla olduğunu iddia eder ve bunu kanıtlarsa, %20’nin üzerinde inkar tazminatına hükmedilmelidir. Hükmedilen inkar tazminatına ayrıca faiz uygulanmaz. İnkâr tazminatı, yalnızca “itirazın iptali davası” sonucunda hükmedilebilir.
Örnek Yargıtay Kararları
İcra inkar tazminatı özelinde faiz alacağına yönelik bir Yargıtay kararında alacaklı lehine karar vermiştir: “(…) gecikme faizi miktarını davalı üyenin bildiği, hesap edilebileceği ve belirlenebileceği kuşkusuz olup, likit alacak niteliği taşıyan faiz alacağı miktarı bakımından icra inkar tazminatı istenmesi mümkündür.
İİK md 67’de alacağın aslı ve fer’ileri bakımından, icra inkar tazminatı istemi bakımından bir ayrım yapılmamış bulunmasına göre, mahkemece, davalının itirazının haksızlığı belirlenen takip konusu gecikme faizi miktarı üzerinden de icra inkar tazminatı isteminin kabulü gerekirken, bu husus nazara alınmaksızın gecikme faizi bakımından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.(…)”
Likit alacak bir Yargıtay kararında icra inkar özelinde tazminat şartlarından sayılarak borçlu lehine karar verilmiştir: “(…) bu tür alacaklar icra inkar tazminatının şartı olan likit olma niteliğini taşımadığından, icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davalarında, borçlu aleyhine inkar tazminatına hüküm kurulması mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece tazminat üzerinden % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesi yasaya aykırı olup, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.(…)”
Yargıtay bir kararında likit alacak hakkında icra inkar tazminatına yönelik olarak alacaklı aleyhine karar vermiştir: “(…)itirazın iptali davasına konu edilen alacağın likit olduğunu, bu miktarın basit bir hesaplama işlemiyle tespit edilebilir nitelikte olduğunu kabul etme olanağı bulunmamaktadır.(…)”
Tazminat oranının asgari %40 olarak hesaplandığı 2012 yılından önce başlatılan bir icra takibi için Yargıtay, günümüzde hesaplanan %20 oranında bir tazminata hükmedilemeyeceğine karar vermiştir.
“ (…) takibin devamına, likit alacak nedeniyle %20 oranında tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. İİK md 67/2’de icra inkar tazminatı oranının %40’tan %20’ye düşürülmesi nedeniyle uygulanacak icra inkar tazminatı oranlarının icra takip tarihleri itibariyle gözetilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davanın temelini oluşturan icra takibi anılan yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapıldığına göre, maddi hukuka ilişkin İİK md 67/2’de değişiklikten önceki durumu itibariyle %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.”(…)”
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.