Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

İhtiyati Tedbir Ne Zaman Kalkar? *2025 – Av. Ozan Soylu

İhtiyati tedbir, hak sahibinin geçici olarak korunmasını amaçlayan önemli bir hukuki kurumdur. Ancak geçici niteliği gereği, belirli durumlarda sona ermesi veya kaldırılması gerekir. Bu yazıda, ihtiyati tedbirin hangi hallerde kendiliğinden sona ereceği, hangi durumlarda mahkeme kararıyla kaldırılabileceği ve özellikle nihai karar sonrasındaki durumu incelenecektir.

 

Dava Açılmadan Önce Verilen İhtiyati Tedbirin Sona Ermesi

İhtiyati tedbir kararının uygulanmasının talep edildiği tarihten itibaren 2 hafta içinde esas hakkındaki davanın açılmaması halinde, HMK m. 397/I uyarınca ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkar. Bu durumda mahkemenin ayrıca bir karar vermesine gerek olmaksızın, kanun gereği tedbir kendiliğinden hükümsüz hale gelir.

İhtiyati tedbir kararının verildiği tarihten itibaren 1 hafta içinde tedbirin icrasının talep edilmemesi durumunda da tedbir kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, sürenin geçirilmesi halinde tedbir kararının etkisi kendiliğinden sona erer.

 

 

Menfi Tespit Davasında İhtiyati Tedbirin Sona Ermesi

İİK m. 72/IV hükmü uyarınca, menfi tespit davası alacaklı lehine sonuçlandığında, borçlu lehine alınmış olan ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkar. Bu durumda mahkemenin tedbirin kaldırılması yönünde ayrıca bir karar vermesine gerek yoktur.

Menfi tespit davalarında, HMK m. 397/II’nin aksine, ihtiyati tedbir kararı hükmün kesinleşmesine kadar devam edemez. Zira İİK m. 72/IV’teki düzenleme özel hüküm niteliğinde olup, davanın reddi ile birlikte tedbir kendiliğinden kalkar.

 

Mahkeme Kararıyla Sona Erme Halleri

İtiraz Üzerine Kaldırma

İhtiyati tedbir kararına karşı yapılacak itirazda, tedbir şartlarının oluşmadığı, teminat gösterilmesi gereken durumlarda teminat gösterilmediği veya gösterilen teminatın yetersiz olduğu ileri sürülebilir. Bu itiraz, HMK m. 394 uyarınca karşı taraf dinlenmeden tedbire karar verildiği hallerde özellikle önem taşımaktadır.

Mahkeme, itiraz üzerine yapacağı incelemede tedbir kararının verildiği andaki koşulları dikkate alır. İtirazın haklı bulunması halinde mahkeme, tedbir kararının kaldırılmasına karar verir. Bu karar ile birlikte ihtiyati tedbirin etkisi sona erer.

Teminat Karşılığı Kaldırma

Karşı taraf, HMK m. 395 uyarınca tedbirin uygulanmasını engellemek için teminat gösterebilir. Teminatın türü ve miktarı, muhtemel zarar miktarı gözetilerek mahkemece belirlenir. Teminat gösterilmesi halinde tedbir kararı kalkar.

Teminat karşılığı kaldırmada, tedbirin amacı olan güvence, farklı bir yöntemle sağlanmaktadır. Gösterilen teminat, tedbir talep edenin muhtemel hak kayıplarını karşılayacak nitelikte olmalıdır.

Durum ve Koşulların Değişmesi Nedeniyle Kaldırma

HMK m. 396 uyarınca, durum ve koşulların değişmesi nedeniyle tedbirin kaldırılması talep edilebilir. Tedbir kararının verilmesinden sonra ortaya çıkan yeni durumlar, tedbirin devamını haklı göstermiyorsa, mahkeme tedbirin kaldırılmasına karar verebilir.

Mahkeme, değişen durum ve koşulları değerlendirirken, tedbirin amacını, tarafların menfaat dengesini ve yeni ortaya çıkan durumun tedbiri gereksiz kılıp kılmadığını gözetmelidir. Özellikle uzun süren yargılamalarda bu değerlendirme önem kazanır.

 

Nihai Karar Sonrası İhtiyati Tedbirin Durumu

Davanın Esastan Reddi Halinde İhtiyati Tedbirin Durumu

HMK m. 397/II uyarınca, aksi belirtilmediği takdirde ihtiyati tedbir kararının etkisi nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Ancak mahkeme, davanın esastan reddi halinde tedbirin devamının gereksiz olduğu kanaatine varırsa, nihai kararla birlikte tedbirin kaldırılmasına da karar verebilir.

Davanın esastan reddine ilişkin karar istinaf edildiğinde, bölge adliye mahkemesi de ihtiyati tedbirin akıbeti hakkında karar verebilir. İlk derece mahkemesinin tedbirin kaldırılması yönündeki kararına rağmen, bölge adliye mahkemesi gerekli görürse yeniden tedbir kararı verebilir.

Davanın Usulden Reddi Halinde İhtiyati Tedbirin Durumu

Davanın görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle usulden reddi halinde, HMK m. 20 uyarınca görevli veya yetkili mahkemeye başvuru için öngörülen süre içerisinde ihtiyati tedbir varlığını korur. Bu süre içinde yeni mahkemeye başvurulmazsa tedbir kendiliğinden kalkar.

Dava şartı yokluğu gibi diğer usuli nedenlerle davanın reddi halinde, davaya başka bir mahkemede devam etme imkanı yoksa, mahkemenin tedbirin kaldırılmasına karar vermesi yerinde olur.

İflas Kararı Sonrası İhtiyati Tedbirin Durumu

İflas kararı, borçlunun tasarruf yetkisini kısıtlayan özel bir durum olduğundan, iflasın açılmasıyla birlikte ihtiyati tedbirin devamı gereksiz hale gelir. Mahkemenin iflas kararıyla birlikte tedbirin kaldırılmasına da karar vermesi gerekir.

İflas masasına giren mallar üzerinde iflas idaresinin yetkili olması nedeniyle, ihtiyati tedbirin devamı iflas idaresinin görevini yerine getirmesini zorlaştırabilir. Bu nedenle iflas kararının kesinleşmesi beklenmeksizin tedbirin kaldırılması uygun olur.

 

İhtiyati Tedbirin Uzun Sürmesinin Sonuçları

Mülkiyet Hakkı Yönünden Değerlendirme

İhtiyati tedbirin uzun sürmesi, tedbir konusu mal veya hak üzerindeki tasarruf yetkisinin uzun süre kısıtlanması anlamına gelir. Bu durum, Anayasa’nın 35. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 No’lu Ek Protokolü’nün 1. maddesi kapsamında korunan mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder. Özellikle ticari hayatta aktif olarak kullanılan varlıklar üzerindeki tedbirlerin uzun sürmesi, mal sahibinin ekonomik faaliyetlerini önemli ölçüde kısıtlayabilir.

Tedbirin süresinin uzaması, başlangıçta haklı ve ölçülü olan müdahaleyi zamanla orantısız hale getirebilir. Mahkemeler, tedbirin devamına karar verirken, geçen süre içinde tarafların menfaat dengesinde meydana gelen değişiklikleri gözetmelidir. Tedbirin amacını aşan, mal sahibine aşırı külfet yükleyen uygulamalardan kaçınılmalıdır.

 

Anayasa Mahkemesi’nin Yaklaşımı

Anayasa Mahkemesi, ihtiyati tedbirin uzun sürmesi nedeniyle yapılan bireysel başvurularda, tedbirin süresini, niteliğini ve başvurucuya yüklediği külfeti bir bütün olarak değerlendirmektedir. Mahkeme, 6 yıldan 25 yıla kadar uzayan tedbir sürelerini içeren başvurularda, mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Bu kararlarda, tedbirin makul süreyi aştığı ve başvurucuya olağan dışı bir külfet yüklediği vurgulanmaktadır.

Devletin Yükümlülükleri

Anayasa Mahkemesi’ne göre, devletin ihtiyati tedbir uygulamasında mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu kapsamda mahkemeler, tedbirin devamının gerekli olup olmadığını makul aralıklarla değerlendirmeli, tedbirin amacını aşan uygulamalara izin vermemelidir. Özellikle durum ve koşulların değişmesi nedeniyle yapılan kaldırma taleplerinin özenle incelenmesi, bu yükümlülüğün bir gereğidir.

 

Sonuç:

İhtiyati tedbirin sona ermesi, hem kanundan kaynaklanan kendiliğinden sona erme halleri hem de mahkeme kararıyla gerçekleşebilmektedir. Özellikle nihai karar sonrası tedbirin durumu, davanın esastan veya usulden reddine göre farklılık gösterir. Tedbirin uzun sürmesi halinde mülkiyet hakkının ihlali gündeme gelebilir. Bu nedenle mahkemelerin, tedbirin devamına karar verirken tarafların menfaat dengesini gözetmesi ve özellikle uzun süren yargılamalarda tedbirin gerekliliğini düzenli olarak değerlendirmesi büyük önem taşımaktadır.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İhtiyati Tedbir Ne Zaman Kalkar

Yazıyı paylaşın: