Kardeşler Arasında Tarımsal Arazi (Tarla) Paylaşımı *2025
Kardeşler arasında tarımsal arazi (tarla) paylaşımı, hem Türk Medeni Kanunu hem de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde düzenlenen önemli bir hukuki süreçtir. Paylaşım sürecinde, anlaşmalı çözüm yollarının yanı sıra dava yoluyla çözüm de mümkündür. Özellikle sulh hukuk mahkemelerinde görülen paylaşım davaları, bilirkişi incelemeleri ve detaylı hukuki prosedürler içermektedir.
I. Giriş
1.1. Konunun Önemi ve Güncelliği
Tarım arazilerinin kardeşler arasında paylaşılması, Türk tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve aile içi ilişkilerin korunması açısından kritik öneme sahip bir konudur. Günümüzde tarlaların miras yoluyla bölünmesi, tarımsal verimliliği düşürmekte ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
1.2. Yasal Düzenlemelerin Amacı
Kanun koyucu, tarım arazilerinin parçalanmasını önlemek ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler, arazilerin ekonomik bütünlüğünü korumayı ve ehil mirasçılara devredilmesini hedeflemektedir.
1.3. Temel Kavramlar
Tarımsal arazi paylaşımında öne çıkan temel kavramlar arasında yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü, ekonomik bütünlük, ehil mirasçı ve özgüleme yer almaktadır. Bu kavramların doğru anlaşılması, paylaşım sürecinin sağlıklı yürütülmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
II. Yasal Çerçeve
2.1. Miras Hukuku Kapsamında Tarımsal Arazilerin Paylaşımı
Türk Medeni Kanunu’nun miras hukuku hükümleri, tarımsal arazilerin paylaşımına ilişkin temel düzenlemeleri içermektedir. Mirasın açılmasıyla birlikte tarımsal araziler terekeye dâhil olmakta ve kardeşler arasında elbirliği mülkiyeti prensibi geçerli olmaktadır. Ancak tarımsal arazilerin paylaşılmasında, genel miras hukuku kurallarından ayrılan özel düzenlemeler bulunmaktadır.
2.2. 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
5403 sayılı Kanun, tarımsal arazilerin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılmasına yönelik özel hükümler getirmektedir. Kanun, özellikle tarlaların parçalanmasını önlemeye yönelik düzenlemeler içermekte ve asgari tarımsal arazi büyüklüklerini belirlemektedir. Ayrıca, tarımsal arazilerin miras yoluyla intikalinde uygulanacak özel prosedürleri de düzenlemektedir.
2.3. İlgili Diğer Mevzuat
Tarımsal arazilerin kardeşler arası paylaşımında dikkate alınması gereken diğer mevzuat arasında Tapu Kanunu, İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, tarımsal arazilerin tescili, ifrazı ve kullanımına ilişkin teknik ve idari kuralları belirlemektedir. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmelik ve tebliğler de uygulamaya yön vermektedir.
III. Kardeşler Arasında Paylaşım Yöntemleri
3.1. Anlaşmalı Paylaşım
3.1.1. Kardeşlerin Kendi Aralarında Anlaşması
Tarımsal arazinin paylaşımında en ideal yöntem, kardeşlerin kendi aralarında anlaşmaya varmalarıdır. Bu anlaşma, kanunun öngördüğü asgari büyüklük sınırlarına uygun olmalı ve arazinin ekonomik bütünlüğünü koruyacak şekilde yapılmalıdır. Kardeşler, arazinin hangi mirasçıya özgüleneceği ve diğer mirasçıların paylarının nasıl karşılanacağı konusunda mutabakat sağlamalıdır.
3.1.2. Noterde Yapılacak İşlemler
Kardeşler arasında varılan anlaşmanın resmiyet kazanması için noter huzurunda yazılı bir paylaşım sözleşmesi düzenlenmesi gerekmektedir. Noter, tarafların iradesini tespit eder ve anlaşmanın kanunlara uygunluğunu kontrol eder. Sözleşmede arazinin özellikleri, değeri, devir şartları ve ödeme planı gibi hususlar açıkça belirtilmelidir.
3.1.3. Anlaşmanın Geçerlilik Şartları
Paylaşım anlaşmasının geçerli olabilmesi için belirli şartları taşıması gerekir. Öncelikle tüm kardeşlerin rızasının bulunması şarttır. Anlaşma, 5403 sayılı Kanun’da belirtilen asgari tarımsal arazi büyüklüklerine uygun olmalıdır. Özgülenen kardeşin diğer kardeşlerin paylarını nasıl karşılayacağı açıkça belirlenmelidir. Ayrıca anlaşma, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği kriterlere de uygun olmalıdır.
3.2. Dava Yoluyla Paylaşım
3.2.1. Paylaşma Davası Açılması
Kardeşlerin kendi aralarında anlaşmaya varamamaları halinde, kardeşlerden her biri sulh hukuk mahkemesinde paylaşma davası açabilir. TKAKK’ya göre davanın açılabilmesi için mirasın açılmasından itibaren bir yıllık sürenin geçmesi gerekir. Bu bir yıllık süre, kardeş mirasçılara kendi aralarında anlaşabilmeleri için tanınan bir düşünme ve müzakere süresidir.
Dava dilekçesinde bazı hususların açıkça belirtilmesi zorunludur. Öncelikle paylaşıma konu tarımsal arazinin tapu bilgileri, yüzölçümü, niteliği ve varsa üzerindeki yapılar, tesisler açıkça yazılmalıdır. Tarımsal arazinin bulunduğu bölgede geçerli olan asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve arazinin bu kriterlere uygunluğu da belirtilmelidir.
Dilekçede davacı kardeşin, arazinin paylaşım şekline ilişkin talebi net olarak ifade edilmelidir. Özellikle davacı, arazinin kendisine özgülenmesini istiyorsa, ehil mirasçı olduğunu gösteren delilleri (tarımsal faaliyetteki deneyimi, mesleki eğitimi, ekonomik gücü, ikametgâh durumu gibi) dilekçeye eklemelidir. Ayrıca diğer kardeşlerin paylarının nasıl karşılanacağına ilişkin öneriler de sunulmalıdır.
Dava dilekçesinde tüm kardeşlerin ad, soyad ve adres bilgileri eksiksiz olarak yer almalıdır. Dilekçeye mirasçılık belgesi, tapu kayıtları, varsa araziye ilişkin kıymet takdir raporları ve diğer deliller de eklenmelidir. Sulh hukuk mahkemesinin yetkisi kesin olup, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesinde dava açılmalıdır.
3.2.2. Mahkemenin İzleyeceği Prosedür
Paylaşma davasında mahkemenin izleyeceği prosedür sistematik bir sıra takip eder. Öncelikle dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinin ardından, tüm kardeşlerin davaya katılımı sağlanır. Mahkeme, mirasçılık belgesi ile mirasçı sıfatını kontrol eder ve eksik mirasçı varsa bunların davaya dahil edilmesi için gerekli işlemleri yapar.
İlk duruşmada sulh hâkimi, öncelikle tarafları sulhe teşvik eder. Kardeşlerin anlaşmaya varmaları halinde, anlaşmanın TKAKK hükümlerine uygunluğunu denetler. Anlaşma sağlanamaması durumunda, arazinin niteliği ve özellikleri hakkında Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan görüş istenir.
Mahkeme, tarımsal arazinin yeter gelirli büyüklüğe sahip olup olmadığını belirlemelidir. Bunun için arazinin bulunduğu bölgedeki asgari tarımsal arazi büyüklükleri dikkate alınır. Arazi, bu büyüklüklerin altına düşmeyecek şekilde bölünebiliyorsa, bölünerek paylaştırma yapılabilir.
Ehil mirasçının belirlenmesi için mahkeme, mirasçıların tarımsal faaliyete yatkınlığını, eğitim durumunu, tecrübesini ve ekonomik güçlerini değerlendirir. Birden fazla ehil mirasçı bulunması halinde, asgari geçimini bu araziden sağlayan mirasçıya öncelik tanınır. Ehil mirasçı bulunmaması durumunda, en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya özgüleme yapılır.
Özgülemeye karar verilmesi halinde mahkeme, diğer kardeşlerin paylarının nasıl karşılanacağını belirler. Mirasçıya bedelin ödenmesi için uygun bir süre tanır. Bu süre içinde bedelin ödenmemesi halinde, arazinin satışına karar verilir. Mahkeme ayrıca, varsa yan sınai işletmelerin ve tarımsal faaliyetin sürdürülmesi için gerekli taşınırların da özgülenmesi konusunda karar verir.
3.2.3. Bilirkişi İncelemesi
Mahkeme, tarlanın değerinin tespiti ve ehil mirasçının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırır. Bilirkişi heyeti genellikle ziraat mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı ve hukukçudan oluşur. Her bir uzmanın incelemede farklı görev ve sorumlulukları bulunur.
Ziraat mühendisi, arazinin tarımsal özelliklerini detaylı şekilde inceler. Toprağın yapısı, sulama imkanları, iklim koşulları, üretim potansiyeli ve mevcut tarımsal faaliyetlerin verimliliği hakkında teknik değerlendirme yapar. Ayrıca arazinin yeter gelirli tarımsal arazi niteliğini taşıyıp taşımadığını ve bölünebilirlik durumunu tespit eder.
Gayrimenkul değerleme uzmanı, arazinin güncel piyasa değerini belirler. Bu değerlendirmede arazinin konumu, ulaşım imkanları, çevredeki benzer arazilerin satış değerleri, arazinin gelir getirme potansiyeli ve üzerindeki yapı ve tesisler dikkate alınır. Ayrıca yan sınai işletmelerin ve tarımsal faaliyetin sürdürülmesi için gerekli taşınırların değerlemesi de yapılır.
Hukukçu bilirkişi ise mirasçıların ehliyet durumunu değerlendirir. Mirasçıların tarımsal faaliyetteki deneyimleri, eğitim durumları, ekonomik güçleri ve arazinin bulunduğu yerde ikamet şartlarını inceler. TKAKK’da belirlenen ehil mirasçı kriterlerini dikkate alarak puanlama yapar.
Bilirkişi heyeti, yaptığı incelemeler sonucunda kapsamlı bir rapor hazırlar. Bu raporda arazinin özellikleri, değeri ve mirasçıların durumu ayrıntılı olarak belirtilir. Raporda ayrıca arazinin nasıl paylaşılması gerektiğine ilişkin öneriler de yer alır. Mahkeme, bu raporu diğer delillerle birlikte değerlendirerek nihai kararını verir. Bilirkişi raporuna karşı mirasçılar itiraz edebilir ve ek inceleme talep edebilir.
IV. Paylaşımda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
4.1. Asgari Tarımsal Arazi Büyüklüğü
Paylaşım sürecinde en önemli kriterlerden biri, arazinin bölünemez büyüklüğüdür. TKAKK’da belirlenen asgari büyüklüklerin altına düşecek şekilde bölünme yapılamaz. Kanun’da arazi türüne göre farklı asgari büyüklükler belirlenmiştir:
Mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde minimum 2 hektar (20 dönüm), dikili tarım arazilerinde minimum 0,5 hektar (5 dönüm), örtü altı tarımı yapılan arazilerde minimum 0,3 hektar (3 dönüm) ve marjinal tarım arazilerinde minimum 2 hektar (20 dönüm) sınırı uygulanmaktadır. Bu sınırların altında parsel oluşturulamaz.
Sulama imkanı olan veya özel ürün yetiştiriciliğine uygun bölgelerde, il ve ilçelere göre daha yüksek asgari büyüklükler belirlenebilmektedir. Örneğin, sulu tarım arazilerinde bazı bölgelerde asgari büyüklük 6,5 hektar (65 dönüm) olarak uygulanmaktadır. Yine bazı özel ürün bölgelerinde çay arazileri için 0,75 hektar (7,5 dönüm), fındık arazileri için 1 hektar (10 dönüm) gibi farklı asgari büyüklükler tespit edilmiştir.
Bu sınırlar, tarımsal verimliliğin korunması, ekonomik işletme büyüklüğünün sağlanması ve sürdürülebilir tarımsal üretimin devamı açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca bu büyüklükler, bölgenin topografik özellikleri, iklim koşulları, toprak yapısı ve yetiştirilen ürün çeşitleri dikkate alınarak belirlenmiştir.
4.2. Ekonomik Bütünlük İlkesi
Tarlanın kardeşler arasında paylaşımında, mevcut ekonomik bütünlüğün korunması esastır. Arazi üzerindeki yapılar, sulama sistemleri, ağaçlar ve diğer tesisler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Paylaşımın, arazinin ekonomik değerini ve üretim kapasitesini düşürmeyecek şekilde yapılması gerekir. Yan sınai işletmeler ve tarımsal faaliyetin sürdürülmesi için gerekli olan taşınırlar da bu bütünlük kapsamında değerlendirilir.
4.3. Ehil Mirasçı Kavramı ve Öncelik Hakkı
Paylaşımda, tarımsal faaliyeti sürdürmeye ehil olan mirasçı kardeşe öncelik tanınır. Ehil mirasçı, tarımsal faaliyette bulunma niyeti ve yeteneği olan, gerekli mesleki bilgi ve tecrübeye sahip kişidir. Birden fazla ehil mirasçının bulunması halinde, asgari geçimini bu araziden sağlayan mirasçıya öncelik verilir. Ehil mirasçının belirlenmesinde, tarımsal faaliyetteki deneyim, eğitim durumu, ekonomik güç ve arazinin bulunduğu yerde ikamet gibi kriterler dikkate alınır.
V. Paylaşımın Sonuçları ve Etkileri
5.1. Hukuki Sonuçlar
5.1.1. Mülkiyet Değişikliği ve Tescil
Kardeşler arasında tarla paylaşımının tamamlanmasıyla birlikte elbirliği mülkiyeti sona erer ve arazi, özgülenen kardeşin mülkiyetine geçer. Sulh hukuk mahkemesinin kararının kesinleşmesiyle birlikte tapu müdürlüğünde gerekli tescil işlemleri resen yapılır. Bu kapsamda, eski malik olan mirasbırakanın adı terkin edilir ve yeni malik olan kardeşin adına tescil gerçekleştirilir. Tescil işlemi kurucu nitelikte olup, mülkiyetin geçişi ancak bu işlemle tamamlanmış olur.
5.1.2. Diğer Kardeşlerin Hukuki Durumu
Paylaşımın tamamlanmasıyla diğer kardeşlerin araziye ilişkin ayni hakları sona erer. Bununla birlikte, paylaşım bedeli üzerinden şahsi hak niteliğinde alacak hakları doğar. Bu alacak hakkı, özgüleme kararında belirlenen değer üzerinden hesaplanır ve yasal faize tabi olur. Mirasçılar bu alacaklarını genel zamanaşımı süresi içinde talep edebilirler.
5.1.3. Özgülenen Mirasçının Hak ve Yükümlülükleri
Arazinin yeni maliki olan kardeş, mülkiyetten kaynaklanan tüm hak ve yükümlülükleri üstlenir. Bu kapsamda, arazi vergisi, çevre temizlik vergisi gibi kamu hukuku karakterli yükümlülükler yanında, tarımsal destekleme ödemelerinden yararlanma hakkı da kendisine geçer. Ayrıca mirasbırakanın tarımsal kredi borçları ve diğer yükümlülükleri de, aksine bir düzenleme yoksa, yeni malike intikal eder.
5.1.4. Sınırlı Ayni Hakların Durumu
Arazi üzerinde mevcut olan ipotek, intifa hakkı gibi sınırlı ayni haklar, özgüleme sonrasında da varlığını sürdürür. Bu hakların sahipleri, haklarını yeni malike karşı da ileri sürebilirler. Özellikle tarımsal krediler nedeniyle tesis edilmiş ipotekler bakımından, özgülenen mirasçı kredi borcunun ödenmesinden sorumlu olur ve arazinin ipotekli olma durumu devam eder.
5.1.5. Zilyetlik ve Kullanım Hakkının Devri
Arazinin zilyetliği ve kullanım hakkı da özgüleme kararının kesinleşmesiyle birlikte yeni malike geçer. Diğer kardeşlerin arazideki zilyetlikleri sona erer ve araziyi tahliye etmeleri gerekir. Yeni malik, zilyetliğin korunmasına ilişkin davaları açma hakkına sahip olur ve arazinin kullanım şeklini belirleme yetkisini kazanır.
5.2. Ekonomik Sonuçlar
Tarımsal arazinin kardeşler arasında paylaşımı, hem aile ekonomisi hem de tarımsal üretim açısından önemli sonuçlar doğurur. Özgülenen kardeş, diğer kardeşlerin paylarını ödemek zorunda kalır, bu da önemli bir ekonomik yük oluşturabilir. Ancak arazinin bölünmeden tek elde toplanması, tarımsal verimliliğin korunmasını ve modern tarım tekniklerinin uygulanmasını kolaylaştırır. İşletme maliyetleri düşer ve ölçek ekonomisinden yararlanma imkanı artar. Tarımsal kredilere erişim kolaylaşır ve yatırım yapma imkanı genişler.
VI. Paylaşımda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri
6.1. Yaygın Karşılaşılan Sorunlar
Kardeşler arasında tarla paylaşımında sıklıkla birçok sorun ortaya çıkmaktadır. Arazinin değerinin belirlenmesinde yaşanan anlaşmazlıklar, kardeşler arasındaki duygusal bağlılıklar nedeniyle ortaya çıkan çatışmalar ve pay bedellerinin ödenmesinde yaşanan güçlükler bunların başında gelir. Ehil mirasçının belirlenmesinde objektif kriterlerin uygulanamaması, yan sınai işletmelerin paylaşımında yaşanan zorluklar ve bürokratik süreçlerin uzunluğu da önemli sorunlar arasındadır.
6.2. Çözüm Önerileri
Paylaşım sürecinde ortaya çıkan sorunların çözümü için çeşitli öneriler geliştirilebilir. Öncelikle arabuluculuk ve uzlaştırma mekanizmalarının etkin kullanımı teşvik edilmelidir. Tarımsal arazi değerlemesinde standart kriterlerin belirlenmesi ve objektif değerleme yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Ehil mirasçının belirlenmesinde kullanılacak puanlama sisteminin şeffaf ve adil olması sağlanmalıdır. Pay bedellerinin ödenmesinde uzun vadeli kredi imkanları sunulmalı ve devlet destekleri artırılmalıdır.
6.3. İyi Uygulama Örnekleri
Başarılı paylaşım örnekleri, benzer durumda olan ailelere yol gösterici olabilir. Örneğin, kardeşlerin kooperatif kurarak araziyi birlikte işletmesi, aile şirketi modeline geçilmesi veya kademeli devir planlarının uygulanması gibi alternatif çözümler geliştirilebilir. Arazinin bir kısmının ortak kullanıma ayrılması, diğer kardeşlere belirli kullanım hakları tanınması veya kâr paylaşımı esasına dayalı modeller oluşturulması da olumlu sonuçlar verebilmektedir.
Sonuç:
Kardeşler arasında tarımsal arazi (tarla) paylaşımı, titizlikle yürütülmesi gereken hukuki bir süreçtir. Özellikle anlaşmazlık durumlarında açılacak paylaşım davalarında, bilirkişi incelemeleri ve mahkeme süreçleri karmaşık olabilmektedir. Bu nedenle, sürecin başından itibaren uzman bir hukuki destek alınması önemlidir. Doğru yönetilen bir hukuki süreç, hem aile bağlarının korunmasına hem de adil bir paylaşımın gerçekleşmesine katkı sağlayacaktır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.