Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Manevi Tazminatın Hesaplanmasında Dikkate Alınacak Esaslar

Manevi Zarar ve Tazminat Kavramı

Kişilik varlığı zararı olarak nitelendirilen manevi zarar, kişisel değerlere yapılan tecavüzler sonucunda kalıcı etkisi olan zararlardır. Kişisel değerlere yönelik bir zarar veya tecavüz söz konusu olduğunda ortaya çıkar ve bu tecavüz değerlerin durumunu değiştirir; bu değişim hukuki anlamda ihlal olarak adlandırılır. Söz konusu ihlal manevi bütünlüğü etkilediğinde manevi zarardan bahsedilir. Bu zararlar ise manevi tazminat kurumu ile giderilmeye çalışılır.

 

Manevi Tazminatın Şartları

Manevi tazminata hükmedilebilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’na göre bu şartların tamamının gerçekleşmesi, manevi tazminat talebinin kabulü için zorunludur.

A. Kişilik Haklarının İhlali

Manevi tazminatın temel şartı, kişilik haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Kişilik hakları, ekonomik değer taşımayan, manevi nitelikteki haklardır. Bu haklar, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut bütünlüğü, onuru, saygınlığı, özel hayatı gibi değerleri kapsar. İhlalin varlığı için bu değerlerden birinin veya birkaçının hukuka aykırı olarak zedelenmiş olması gerekir.

B. Hukuka Aykırılık

Manevi tazminat talebinde bulunabilmek için gerçekleşen ihlalin hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırılık, kişilik haklarına yönelik saldırının hukuk düzenince korunan bir hakka dayanmaması anlamına gelir. Eğer saldırıyı haklı kılan bir sebep (mağdurun rızası, üstün nitelikte özel veya kamu yararı, kanunun verdiği yetkinin kullanılması gibi) varsa, hukuka aykırılık ortadan kalkar.

C. Kusur veya Kusursuz Sorumluluk

Manevi tazminata hükmedilebilmesi için genel kural olarak zarar verenin kusurlu olması gerekir. Kusur, kast veya ihmal şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak bazı durumlarda kusursuz sorumluluk halleri de söz konusu olabilir. Örneğin adam çalıştıranın sorumluluğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu gibi durumlarda, zarar verenin kusuru aranmaksızın sorumluluk doğabilir.

D. İlliyet Bağı

Manevi tazminata hükmedilebilmesi için zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun bir illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Bu bağ, zararın söz konusu fiilden kaynaklandığını ve fiil olmasaydı zararın da meydana gelmeyeceğini gösterir. İlliyet bağının kesilmesi (mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) durumunda sorumluluk ortadan kalkar.

 

Manevi Tazminatın Belirlenmesinde Dikkate Alınacak Esaslar

Manevi tazminatın belirlenmesi sürecinde, hakimin çeşitli faktörleri göz önünde bulundurması gerekir. Bu faktörler, tazminatın hakkaniyete uygun ve amacına hizmet edecek şekilde belirlenmesini sağlar.

A. Olayın Özellikleri

Manevi tazminatın belirlenmesinde öncelikle olayın kendine özgü nitelikleri değerlendirilmelidir. Hakimin durumun hal ve şartlarını değerlendirerek sonuca varması gerekir. Bu kapsamda, kişilik değerlerinin zedelenmesinin şiddeti iki açıdan incelenir: kişilik hakkı ihlalinin ağırlığı ve zararın ağırlığı. Örneğin, zarar görenin hastanede geçirdiği tedavi süresi, tedavi şekli, yoğun bakım süresi ve ihlalin verdiği acı gibi durumlar dikkate alınır.

B. Zarar Görenin Özellikleri

a. Fiziksel Özellikleri

Zarar görenin yaş ve cinsiyeti gibi fiziksel özellikleri, tazminatın belirlenmesinde önemli rol oynar. Örneğin, gençlerin psikolojik sorunları atlatması daha kolay olabilirken, kalıcı izler bırakacak zararların etkisi gençlerde daha ağır olabilir. Kadınlarda kalıcı izlerin yarattığı üzüntü, erkeklere göre genellikle daha yoğun yaşanmaktadır.

b. Mesleki ve Sosyal Durumu

Zarar görenin mesleği ve toplumsal konumu, tazminatın belirlenmesinde göz önüne alınır. Ancak burada önemli olan kişinin makamı veya unvanı değil, zararın meslek hayatı ve sosyal yaşam üzerindeki etkisidir. Örneğin, bir sanatçının yüzünde oluşan kalıcı iz ile bir ofis çalışanının yüzünde oluşan kalıcı izin etkileri farklı değerlendirilmelidir.

c. Kusuru

Zarar görenin birlikte kusuru varsa, bu durum tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınır. Eğer zarar görenin kusuru, zarar verenin kusuruna eşit ya da daha ağırsa, hakim tazminat miktarını azaltabilir veya hiç tazminata hükmetmeyebilir. Ancak bu konuda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır.

 

C. Zarar Verenin Özellikleri

Manevi tazminatın belirlenmesinde zarar verenin özellikleri de önemli bir rol oynamaktadır. Bu özellikler, adil ve caydırıcı bir tazminatın belirlenmesine yardımcı olur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, manevi tazminatın yalnızca kusur sorumluluklarında değil, kusursuz sorumluluk hallerinde de söz konusu olabileceğidir.

a. Sosyal ve Ekonomik Durumu

Zarar verenin sosyal statüsü ve ekonomik gücü, tazminatın belirlenmesinde dikkate alınması gereken faktörlerdendir. Sosyal mevkii açısından bakıldığında, yüksek statüdeki bir kişinin düşük statüdeki birine verdiği zarar ile bunun tersi durumlar farklı değerlendirilmelidir. Örneğin, toplumda tanınan bir kişinin sıradan bir vatandaşa verdiği zarar, mağdur üzerinde daha ağır bir etki yaratabilir.

Zarar verenin ekonomik durumu da tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Ancak bu durum, birden fazla sorumlu varsa farklı değerlendirilir. Örneğin, sorumlulardan birinin ekonomik durumunun kötü olması, tazminat miktarının düşürülmesi için yeterli bir sebep oluşturmaz.

b. Kusuru

Zarar verenin kusur derecesi, tazminatın belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Türk Borçlar Kanunu’nda, tazminat davasının şartları arasında zarar verenin kusurundan açıkça bahsedilmemiş olsa da, haksız fiile ilişkin genel şartlar arasında kusur yer almaktadır. Zarar verenin sorumluluğunun doğması için her türlü kusur (kast, ağır ihmal veya hafif ihmal) yeterlidir.

Kusur derecesi arttıkça, kendisi hakkında hükmedilecek tazminat miktarı da artış gösterir. Örneğin, kasıtlı bir eylem sonucu ortaya çıkan zarar ile ihmal sonucu ortaya çıkan zarar farklı değerlendirilir. Ayrıca zarar verenin daha önce benzer eylemlerde bulunup bulunmadığı, sabıkasının olup olmadığı gibi faktörler de dikkate alınır.

 

Manevi Tazminatın Hesaplanması

Manevi tazminatın hesaplanması, hukuk sistemimizin en zorlu konularından biridir. Çünkü manevi değerlerin parasal karşılığının belirlenmesi oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, farklı hesaplama yöntemleri geliştirilmiştir.

Hesaplama Yöntemleri

a. Tarife Yöntemi

Tarife yöntemi, özellikle bedensel zararların söz konusu olduğu durumlarda kullanılan sistematik bir yaklaşımdır. Bu yöntemde, maluliyet oranlarına göre önceden belirlenmiş tarifeler kullanılır ve tazminat miktarı bu tarifelere göre hesaplanır. Örneğin, bir iş kazası sonucu bir işçinin el bileğini kaybetmesi durumunda %20, el parmaklarından birini kaybetmesi durumunda %10, bir gözünü kaybetmesi durumunda %30 oranında maluliyet tespit edilir ve bu oranlara karşılık gelen tazminat miktarları belirlenir.

Tarife yönteminin uygulanmasında genellikle taban değerler kullanılır. Örneğin, asgari ücretin yıllık tutarı bir taban değer olarak kabul edilebilir. Bir kişinin %40 oranında malul kalması durumunda, bu taban değer üzerinden hesaplama yapılır ve kişinin yaşı, mesleği, sosyal durumu gibi faktörler göz önüne alınarak artırım veya indirim yapılabilir.

Bu yöntem, özellikle sigorta hukuku alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Zorunlu trafik sigortası kapsamında ödenen tazminatlar bu yönteme göre belirlenir. Örneğin, trafik kazası sonucu bir bacağını kaybeden kişiye ödenecek tazminat, “Hazine Müsteşarlığı’nın Sakatlık Oranları Cetveli”ne göre hesaplanır.

Tarife yönteminin en önemli avantajı, öngörülebilirlik sağlaması ve benzer olaylarda benzer tazminatlara hükmedilmesine olanak tanımasıdır. Ancak bu yöntem, her yaralanmanın kişi üzerinde yarattığı etkinin farklı olabileceğini göz ardı etmesi bakımından eleştirilmektedir. Örneğin, bir piyanistin ve bir muhasebecinin el parmaklarından birini kaybetmesi durumunda aynı maluliyet oranı uygulanması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilir.

b. Somut Olay ve Emsal Karar Karşılaştırması

Bu yöntemde hakim, önündeki somut olayı daha önce verilmiş benzer kararlarla karşılaştırarak bir sonuca varır. Emsal kararlar rehber niteliğinde kullanılır, ancak her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınır. Örneğin, bir trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar için manevi tazminat belirlenirken, benzer şekilde gerçekleşen kazalarda verilen tazminat miktarları incelenir ve güncel ekonomik koşullar da göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapılır.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında bu yöntemin kullanımına sıkça rastlanmaktadır. Örneğin, haksız bir yayın nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen bir kişinin manevi tazminat talebinde, yayının niteliği, etki alanı ve süresi gibi faktörler benzer olaylardaki kararlarla karşılaştırılır. Bir gazetede çıkan hakaret içerikli bir yazı için belirlenen tazminat ile sosyal medyada viral olan bir paylaşım için belirlenen tazminat miktarları farklılık gösterebilir.

Bu yaklaşımın en önemli avantajı, hukuki öngörülebilirliği artırmasıdır. Örneğin, iş kazaları sonucu oluşan %40 oranında kalıcı iş göremezlik durumlarında yaklaşık hangi miktarda tazminata hükmedileceği, emsal kararlar incelenerek öngörülebilir. Ancak somut olayda işçinin yaşı, mesleği, kazanın oluş şekli gibi özel durumlar bu miktarın artmasına veya azalmasına neden olabilir.

Yargıtay bir kararında, bir hemşirenin el bileğinde meydana gelen kalıcı hasar için belirlenen manevi tazminat miktarını değerlendirirken, hem mesleğin özelliğini hem de benzer vakalardaki kararları göz önünde bulundurmuştur. Bir müzisyenin el bileğindeki benzer bir hasar için ise, mesleğin niteliği gereği daha yüksek bir tazminata hükmedilmiştir.

c. Geleneksel Yöntem

Türk Hukuku’nun benimsediği geleneksel yöntemde, manevi tazminat miktarı herhangi bir tarifeye başvurulmaksızın tek bir aşamada hakim tarafından takdir edilir. Bu yöntem, manevi tazminatın doğası gereği para ile ölçülemeyen değerlerin, somut olayın tüm özellikleri değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenmesini amaçlar.

Örneğin, bir trafik kazası sonucu yaralanan kişinin manevi tazminat talebinde, hakim yaralanmanın derecesini, tedavi sürecini, kişinin mesleğini ve yaşam kalitesindeki değişimi bir bütün olarak değerlendirir. Aynı kazada bacağı kırılan bir profesyonel sporcu ile masa başı çalışanı için farklı miktarlarda tazminata hükmedilebilir, çünkü yaralanmanın yaşam kalitesi üzerindeki etkisi her iki kişi için farklıdır.

Bu yöntemin en önemli avantajı, her olayın kendine özgü koşullarının detaylı bir şekilde değerlendirilebilmesidir. Örneğin, bir hakaret davasında sarf edilen sözlerin ağırlığı, söylendiği ortam, mağdurun toplumsal konumu ve olayın yarattığı etki gibi faktörler bir bütün olarak ele alınır. Bir televizyon programında hakaret eden kişi ile özel ortamda hakaret eden kişinin ödeyeceği tazminat miktarları, olayın yarattığı toplumsal etki nedeniyle farklı olabilir.

Ancak bu yöntem, benzer olaylarda farklı mahkemelerin farklı miktarlarda tazminata hükmetmesi gibi bir dezavantaja da sahiptir. Örneğin, aynı maluliyet oranına sahip iki kişinin açtığı davalarda, farklı hakimler tarafından oldukça farklı miktarlarda tazminata hükmedilebilmektedir. Bu durum, hukuki öngörülebilirlik ve eşitlik ilkelerini zedeleyebilmektedir.

İki Aşamalı Yöntem

Bu yöntem, manevi tazminatın belirlenmesinde daha sistematik ve şeffaf bir yaklaşım sunmaktadır. Temel olarak iki aşamadan oluşur ve her aşamada belirli kriterlerin değerlendirilmesini gerektirir.

A. Birinci Aşama: Manevi Zararın Belirlenmesi

İlk aşamada hakim, objektif kriterleri kullanarak manevi zararın miktarını belirler. Bu aşamada somut ve ölçülebilir faktörler değerlendirilir. Örneğin, bir trafik kazası sonucu yaralanan kişinin durumunda şu faktörler incelenir:

  • Hastanede yatış süresi (örneğin 45 gün)
  • Maluliyet oranı (örneğin %30)
  • İyileşme süreci (örneğin 6 aylık fizik tedavi)
  • Günlük yaşam aktivitelerindeki kısıtlılık derecesi

B. İkinci Aşama: Tazminat Miktarının Tespiti

İkinci aşamada hakim, ilk aşamada belirlenen zararı parasal değere dönüştürür. Bu aşamada hem objektif hem de sübjektif faktörler göz önüne alınır. Örneğin:

Aynı trafik kazası örneğinde, belirlenen %30 maluliyet için önce baz bir değer belirlenir (örneğin asgari ücretin yıllık tutarının 5 katı). Sonra bu değer aşağıdaki faktörlere göre artırılır veya azaltılır:

  • Mağdurun yaşı (25 yaşındaki bir kişi için artırım yapılabilir)
  • Mesleği (örneğin profesyonel sporcu ise daha yüksek tazminat)
  • Kazanın oluş şekli (alkollü sürücü ise tazminat artırılabilir)
  • Ekonomik ve sosyal koşullar

Bu yöntemin en önemli avantajı, tazminat miktarının nasıl belirlendiğinin açıkça görülebilmesi ve kararların denetlenebilir olmasıdır. Örneğin, bir mahkeme kararında şu şekilde bir hesaplama yapılabilir:

“Davacının %30 oranındaki maluliyeti için belirlenen baz değer olan 150.000 TL, davacının genç yaşı (25) sebebiyle %20, mesleği (profesyonel sporcu) sebebiyle %30 ve kazaya sebep olan sürücünün alkollü olması sebebiyle %25 artırılarak nihai tazminat miktarı 262.500 TL olarak belirlenmiştir.”

 

 

Tazminat Miktarının Belirlenmesi ve Yargı Uygulamaları

A. Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Manevi tazminat miktarının belirlenmesi sürecinde hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Hakim, Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. maddelerinde öngörülen indirim sebeplerini uygular ve somut olayın özelliklerini değerlendirir. Manevi tazminat, doğası gereği tektir ve bölünemez niteliktedir. Bu nedenle, kısmi dava yoluyla talep edilemez ve ilk davada manevi tazminatın bir kısmı talep edilerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamaz.

Tazminat miktarı belirlenirken, zararın aynen tazmini her zaman mümkün olmadığından, genellikle nakden tazmin yoluna gidilir. Örneğin, önemli bir pul koleksiyonundan çalınan bir pulun yarattığı manevi zararın nakden tazmini, kişinin zararını tam anlamıyla karşılamayabilir. Bu gibi durumlarda, hakimin hakkaniyet ilkesi çerçevesinde bir değerlendirme yapması gerekir.

B. Yargı Kararları ve Uygulamalar

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, manevi tazminat miktarı belirlenirken zenginleşme aracı olmaması gözetilmelidir. Ancak son yıllarda, özellikle kişilik haklarının ihlali durumlarında, tazminatın caydırıcılık fonksiyonu da ön plana çıkmaya başlamıştır.

Yüksek mahkeme kararlarında, özellikle trafik kazaları, iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi durumlarda manevi tazminat miktarının belirlenmesinde birtakım objektif kriterler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, ölüm halinde yakınlara ödenecek manevi tazminat ile bedensel zarar durumunda mağdura ödenecek tazminat miktarları konusunda içtihatlarla belirli standartlar oluşturulmaya çalışılmaktadır.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Manevi Tazminatın Hesaplanması

Yazıyı paylaşın: