Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Kanun Yolları *2025

Ortaklığın giderilmesi davasında kanun yolları temel olarak şu başlıklardan oluşmaktadır:

  • Olağan kanun yolu olarak istinaf: Bu yolda, bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi hem hukuki yönden denetlenir.
  • İstinaf sonrası temyiz yolunun kapalılığı: HMK m.362/I-b uyarınca, bölge adliye mahkemesinin bu davalarda verdiği kararlar kesindir.
  • Olağanüstü kanun yolu olarak yargılamanın iadesi: Kesinleşmiş kararlara karşı, kanunda sayılan sebeplerin varlığı halinde başvurulabilir.

Bu yazımızda, ortaklığın giderilmesi davasında başvurulabilecek kanun yolları sistematik olarak incelenecektir.

 

1. Giriş

1.1. Kanun Yolu Kavramı ve Türleri

Yargı sistemimizde mahkemelerin verdiği kararlara karşı başvurulabilecek hukuki yollar, temel olarak olağan ve olağanüstü kanun yolları olarak ikiye ayrılmaktadır. Olağan kanun yolu olarak istinaf ve temyiz, olağanüstü kanun yolu olarak ise yargılamanın iadesi karşımıza çıkmaktadır.

Bu ayrımın temelinde, kararın şekli anlamda kesinleşip kesinleşmemesi yatmaktadır. Henüz şekli anlamda kesinleşmemiş kararlara karşı olağan kanun yollarına başvurulabilirken, şekli anlamda kesinleşmiş kararlara karşı ancak olağanüstü kanun yollarına başvurulabilir.

1.2. Hukuki Çare Kavramı ve Kanun Yollarından Farkı

Kanun yollarının yanı sıra hukuki çareler de yargı kararlarına karşı başvurulabilecek yollardandır. Hukuki çareler, bir mahkeme kararındaki hata veya eksikliklerin giderilmesi için öngörülen, ancak bir üst mahkeme incelemesi içermeyen yollardır. Tavzih, tamamlama ve yanılgının düzeltilmesi gibi kurumlar, hukuki çarelere örnek olarak gösterilebilir.

1.3. Ortaklığın Giderilmesi Davası Özelinde Kanun Yollarının Önemi

Ortaklığın giderilmesi davalarında verilen kararlar, birden çok kişinin mülkiyet hakkını doğrudan etkilemekte ve çoğu zaman geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle, bu davalarda verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurulması, hem hak arama özgürlüğünün kullanılması hem de olası hataların düzeltilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Özellikle paydaşlar arasındaki menfaat dengelerinin gözetilmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından kanun yolları, vazgeçilmez bir güvence niteliğindedir.

 

 

2. Olağan Kanun Yolu: İstinaf

2.1. İstinaf Başvurusunun Şartları

2.1.1. İstinaf Sınırı

Ortaklığın giderilmesi davasında verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilmesi için, uyuşmazlık konusu malvarlığının değerinin istinaf sınırını aşması gerekmektedir. HMK m.341/II uyarınca, miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu bağlamda, ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınır veya taşınmaz malın değeri üç bin Türk Lirasının altında ise, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

2.1.2. İstinaf Başvuru Süresi

İstinaf başvurusu, HMK m.345 uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde yapılmalıdır. Bu süre, kesin ve hak düşürücü niteliktedir. Sürenin geçirilmesi halinde, istinaf başvuru hakkı ortadan kalkar ve karar kesinleşir. İstinaf süresi, kararın usulüne uygun tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve tatil günleri de süreye dahildir.

2.1.3. İstinaf Başvuru Usulü

İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle yapılır. Dilekçede bulunması gereken hususlar HMK m.342’de düzenlenmiştir. Buna göre dilekçede, başvuran ile karşı tarafın kimlikleri ve adresleri, kararı veren mahkemenin adı ve kararın tarihi, istinaf sebepleri ve gerekçesi ile talep sonucu yer almalıdır. İstinaf başvurusu sırasında, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebligat giderleri de yatırılmalıdır.

2.2. İstinaf İncelemesi

2.2.1. Ön İnceleme Aşaması

Bölge adliye mahkemesi, ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin istinaf başvurusunu öncelikle ön inceleme aşamasında değerlendirir. HMK m.352 uyarınca bu aşamada; incelemenin başka bir dairenin görev alanına girip girmediği, kesinlik sınırı, süre, başvuru şartları ve istinaf sebeplerinin gösterilip gösterilmediği hususları incelenir. Bu inceleme sonucunda bir eksiklik tespit edilirse, istinaf başvurusu reddedilir. Aksi halde dosya esastan incelemeye alınır.

2.2.2. Esastan İnceleme

Bölge adliye mahkemesi, ön incelemeden sonra istinaf başvurusunu esastan inceler. Bu inceleme, kural olarak istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak kamu düzenine aykırılık halleri kendiliğinden gözetilir. İncelemede ilk derece mahkemesinin maddi ve hukuki değerlendirmelerinin isabetli olup olmadığı denetlenir. Mahkeme, tarafların iddia ve savunmalarını, delillerin değerlendirilmesini ve hukuk kurallarının uygulanmasını kontrol eder.

2.2.3. Duruşmalı ve Duruşmasız İnceleme

Bölge adliye mahkemesi, HMK m.353‘te sayılan hallerde duruşma yapmadan karar verebilir. Örneğin incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığında, başvurunun esastan reddi kararı duruşma yapılmadan verilebilir.

Bunun dışındaki hallerde kural olarak duruşma yapılır. Duruşmalı incelemede taraflar iddia ve savunmalarını sözlü olarak açıklama imkanına sahip olur. Ortaklığın giderilmesi davalarının özelliği gereği, özellikle aynen taksim taleplerinde, çoğunlukla duruşmalı inceleme yapılması tercih edilir.

2.3. İstinaf Mahkemesinin Verebileceği Kararlar

2.3.1. Başvurunun Reddi

Bölge adliye mahkemesi, ortaklığın giderilmesi davasında verilen kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulursa, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin kararı, bölge adliye mahkemesinin ret kararıyla şekli anlamda kesinleşir. Ayrıca, ön inceleme aşamasında tespit edilen usuli eksiklikler nedeniyle de başvurunun reddine karar verilebilir.

2.3.2. Kararın Kaldırılması ve Dosyanın İade Edilmesi

HMK m.353/1-a’da sayılan hallerin varlığı durumunda bölge adliye mahkemesi, istinaf başvurusunu haklı bularak ilk derece mahkemesinin kararını kaldırır ve dosyanın yeniden incelenmesi için mahkemeye gönderilmesine karar verir. Örneğin, davada ortak mülkiyete konu taşınmazın tüm paydaşlarının davaya dahil edilmemesi gibi önemli usuli eksikliklerin varlığı halinde bu yönde karar verilmesi gerekir.

2.3.3. Yeniden Esas Hakkında Karar Verilmesi

Bölge adliye mahkemesi, gerekli gördüğü durumlarda ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak davanın esası hakkında yeniden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, tıpkı ilk derece mahkemesi gibi davayı baştan ele alarak inceleyebilir ve yeni bir hüküm kurabilir. Örneğin, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilen bir davada, aynen taksimin mümkün olduğunun anlaşılması halinde bu yönde yeni bir karar verilebilir. Bu karar, HMK m.362/1-b gereği kesin niteliktedir ve temyiz edilemez.

 

3. Temyiz Yolunun Kapalı Olması

3.1. Hmk m.362/I-b Düzenlemesi

Ortaklığın giderilmesi davalarında bölge adliye mahkemesinin kararlarına karşı temyiz yolunun kapalı olması, HMK m.362/I-b‘de açıkça düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca, sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar kapsamında verilen bölge adliye mahkemesi kararları kesindir. Ortaklığın giderilmesi davaları da HMK m.4 gereği sulh hukuk mahkemesinin görev alanında olduğundan, verilen istinaf kararları temyiz edilemez. Bu düzenleme, davanın hızlı sonuçlanmasını sağlamak ve Yargıtay’ın iş yükünü azaltmak amacıyla getirilmiştir.

3.2. Kat Mülkiyeti Kanunu Kapsamında Tartışmalar

3.2.1. Kat Mülkiyeti Kurulması Talepli Davalar

Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında, ortaklığın giderilmesi davasında kat mülkiyeti kurulması suretiyle paylaştırma talep edildiğinde, bu davaların temyiz edilebilirliği tartışmalıdır. Doktrinde bir görüş, bu davaların KMK’dan kaynaklanan ve taşınmazın aynına ilişkin davalar kapsamında değerlendirilerek temyiz edilebileceğini savunmaktadır.

3.2.2. Yargı Kararları ve Uygulama

Yargıtay uygulamasında, ortaklığın giderilmesi davasının temelinin Türk Medeni Kanunu’ndan kaynaklandığı, KMK m.10‘daki düzenlemenin sadece paylaştırma usulüne ilişkin olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle, kat mülkiyeti kurulması suretiyle paylaştırma talep edilen davalarda da temyiz yolu kapalıdır. Bölge adliye mahkemesince verilen kararlar kesindir.

 

4. Olağanüstü Kanun Yolu: Yargılamanın İadesi

4.1. Yargılamanın İadesi Sebepleri

Ortaklığın giderilmesi davasında verilen kesin hükümlere karşı, HMK m.375‘te düzenlenen sebeplerin varlığı halinde yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilir. Bu sebepler sınırlı sayıda olup, genişletici yoruma tabi tutulamaz.

Özellikle karara etki eden bir belgenin sahte olduğunun anlaşılması, bilirkişi raporunun gerçeğe aykırı düzenlenmesi veya paydaşlardan birinin davadan haberdar edilmeksizin karar verilmiş olması gibi durumlar, ortaklığın giderilmesi davaları açısından önem taşıyan yargılamanın iadesi sebepleridir.

4.2. Başvuru Usulü ve Süresi

Yargılamanın iadesi talebi, kesin hükmü veren mahkemeye dilekçeyle yapılır. Örneğin, istinaf incelemesi sonucunda bölge adliye mahkemesinin verdiği kesin karara karşı yargılamanın iadesi talebi, bölge adliye mahkemesine yapılmalıdır. HMK m.377’de düzenlenen süreler, sebebine göre üç ay veya on yıl olarak belirlenmiştir. Bu süreler hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınır.

4.3. İnceleme ve Karar

Mahkeme öncelikle yargılamanın iadesi talebinin kanunda öngörülen şartları taşıyıp taşımadığını inceler. Ön incelemeden geçen talep hakkında esastan inceleme yapılır. İleri sürülen sebebin sabit olduğu anlaşılırsa, önceki karar kısmen veya tamamen iptal edilerek yeniden yargılama yapılır. Ortaklığın giderilmesi davalarında özellikle yeni delillerin değerlendirilmesi ve eksik kalan usuli işlemlerin tamamlanması bakımından yeni bir yargılama yapılması önem taşır.

4.4. Yargılamanın İadesinde İcranın Durdurulması

Ortaklığın giderilmesi davalarında verilen kararlar inşai nitelikte olduğundan, kural olarak icraya konulmazlar. Ancak satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmişse, satış işlemlerinin durdurulması talep edilebilir. HMK m.381 uyarınca, yargılamanın iadesi talebi icrayı durdurmamakla birlikte, mahkeme teminat karşılığında icranın durdurulmasına karar verebilir. Bu özellikle satış işlemlerinin henüz tamamlanmadığı durumlarda önem taşır ve telafisi güç zararların önlenmesini sağlar.

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Ortaklığın Giderilmesi Davası İstinaf ve Temyiz

Yazıyı paylaşın: