Ortaklığın Giderilmesi Davasında Red Sebepleri *2025
Ortaklığın giderilmesi davası, paylı mülkiyetin sona erdirilmesinde başvurulan temel hukuki yollardan biridir. Ancak bu davanın açılması her zaman başarıyla sonuçlanmamaktadır. Türk Medeni Kanunu ve diğer özel kanunlardan kaynaklanan çeşitli red sebepleri, sözleşmesel engeller ve usuli eksiklikler, davanın reddedilmesine yol açabilmektedir. Bu çalışmada, ortaklığın giderilmesi davasının reddedilme sebepleri ve bu red kararının hukuki sonuçları ele alınacaktır.
1. Kanundan Kaynaklanan Red Sebepleri
1.1. Paylı Malın Sürekli Bir Amaca Özgülenmiş Olması
Paylı mülkiyetteki bir mal kalıcı bir amaca hizmet ediyorsa, bunun paylaşılması talep edilemez. Ancak burada önemli olan nokta şudur: Sadece süreklilik şartının varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda söz konusu paylı mülkiyete konu malın paydaşlar açısından vazgeçilmez nitelikte olması ve varlığının zorunluluk arz etmesi gerekir.
Buna örnek olarak, iki gayrimenkulü birbirinden ayıran duvar, ortak kullanımdaki yol veya müşterek kuyu gibi yapılar gösterilebilir. Bu şartların varlığı halinde, açılacak ortaklığın giderilmesi davası mahkemece kabul edilmeyecektir.
Paylı Malın Sürekli Bir Amaca Özgülenmiş Olması Nedir?
1.2. Kat Mülkiyetine Tabi Olma
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca, kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Bu kısıtlama, hem arsanın paylaşımını hem de otopark, bahçe, yüzme havuzu gibi ortak kullanım alanlarını içine alır. Ancak, yasa bağımsız bölümlerin paylı mülkiyet altında olması halinde, bu bölümler için ortaklığın giderilmesine yönelik dava açma hakkı tanımıştır.
1.3. Uygun Olmayan Zamanda Paylaşma İstemi
Türk Medeni Kanunu‘nun 698. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz” düzenlemesi, genel bir ifade niteliğindedir ve bu ifadenin kapsamı TMK madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralları çerçevesinde belirlenmektedir. Uygun olmayan zaman kavramı, diğer paydaşlar açısından olağanüstü koşullar nedeniyle paylaşmanın zararlı sonuçlar doğuracağı durumları ifade eder. Buna örnek olarak, ekonomik kriz dönemlerinde paylı mülkiyete konu taşınmazın gerçek değerinin çok altında elden çıkarılma riski gösterilebilir. Böyle bir durumda açılan paylaşma davası mahkemece kabul edilmeyecektir. Bununla birlikte, gelecekte taşınmaz değerinin yükselebileceği beklentisi, uygun olmayan zaman kapsamında değerlendirilmez.
2. Sözleşmeden Kaynaklanan Red Sebepleri
Ortaklığın giderilmesi davasının reddine yol açan sebeplerden biri de paydaşların kendi aralarında yaptıkları sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, paylaşma hakkının kullanılmasını belirli bir süreyle sınırlayan anlaşmalardır.
2.1. İdame-i Şüyu (Paylı Mülkiyetin Devamı) Sözleşmesi
Türk Medeni Kanunu madde 698/1’e göre paydaşlar arasında hukuki bir işlem gereğince paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü varsa, ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Uygulamada “İdame-i Şüyu Sözleşmesi” veya “Paylı Mülkiyetin Devamı Sözleşmesi” olarak adlandırılan bu tür anlaşmalar, paydaşların oybirliği ile alacakları kararla yapılır. Bu sözleşmenin varlığı halinde açılan ortaklığın giderilmesi davası reddedilir.
2.2. Sözleşmeyle Getirilen Sınırlamaların Kapsamı ve Süresi
Türk Medeni Kanunu madde 698/2’ye göre paylaşmayı isteme hakkı, hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler için kanun koyucu iki önemli şekli şart getirmiştir: resmi şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi. Şerh, sözleşmenin üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesini sağlar.
On yıldan uzun süreli yapılan sözleşmeler geçersiz olmayıp, süre on yıla indirilir. Paydaşlar her on yılın sonunda yeniden bir on yıllık sözleşme yapabilirler. Bu durumda geçerli bir sözleşmenin varlığı halinde sözleşme süresi içinde açılan ortaklığın giderilmesi davaları reddedilir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, sözleşme ile getirilen sınırlamanın kişilik haklarına aykırı olmaması gerektiğidir. Bu nedenle TMK madde 23 kapsamında değerlendirme yapılmalı ve sözleşmenin makul bir süreyi aşmamasına dikkat edilmelidir.
3. Usuli Red Sebepleri
Ortaklığın giderilmesi davasının usuli sebeplerle reddedilmesi, davanın esasına girilmeden usul hukuku kuralları çerçevesinde verilen ret kararlarını ifade eder. Bu ret sebepleri dava şartlarının eksikliği ve ilk itirazların varlığı olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
3.1. Dava Şartlarının Eksikliği
Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme, öncelikle dava şartlarının mevcut olup olmadığını inceler. Dava şartları eksik ise, mahkeme davanın esasına girmeden usulden ret kararı verir. Bu davada genel dava şartlarının yanı sıra özel dava şartları da aranır. Örneğin görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir ve başka bir mahkemede açılan dava görev yönünden reddedilir. Benzer şekilde taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir ve yetki kuralına uyulmaması halinde dava usulden reddedilir.
Ortaklığın giderilmesi davasında özellikle dikkat edilmesi gereken bir dava şartı da taraf sıfatıdır. Davacı ve davalıların paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetinde paydaş olmaları gerekir. Bu sıfatın eksikliği halinde dava, sıfat yokluğundan reddedilir. Ayrıca tüm paydaşların davada yer alması zorunludur, aksi halde dava husumet yönünden reddedilir.
3.2. İlk İtirazların Varlığı
Ortaklığın giderilmesi davasında davalı taraf, ilk itiraz sebeplerini ileri sürebilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ilk itirazlar; yetki itirazı, kesin yetki hariç, işbölümü itirazı ve tahkim itirazıdır. Ancak ortaklığın giderilmesi davasında kesin yetki söz konusu olduğundan, yetki itirazı ilk itiraz olarak değil, dava şartı olarak incelenir.
Özellikle aynı paydaşlar arasında daha önce açılmış ve görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davası varsa, ikinci davanın derdestlik itirazı ile karşılaşması mümkündür. Derdestlik itirazının kabulü halinde dava usulden reddedilir. Benzer şekilde, daha önce açılan bir davanın kesin hükümle sonuçlanması halinde, aynı konuda açılan yeni dava kesin hüküm sebebiyle reddedilir.
İlk itirazlar, cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir. Süresinde ileri sürülen ve mahkemece kabul edilen ilk itirazlar, davanın usulden reddine sebep olur. Ancak bu ret kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, aynı dava şartlarının sağlanması ve ilk itiraz sebeplerinin ortadan kalkması halinde dava yeniden açılabilir.
4. Red Kararının Sonuçları
Ortaklığın giderilmesi davasında verilen red kararının hukuki sonuçları, bu kararın kesin hüküm teşkil etmesi ve yeni bir dava açma imkanını etkilemesi bakımından önem taşır.
4.1. Kesin Hükmün Sınırları
Ortaklığın giderilmesi davasında verilen ret kararının kesin hüküm etkisi, sadece ilk davada hüküm altına alınan talep sonucuyla sınırlı olarak ortaya çıkar. Örneğin, sadece aynen paylaştırmanın istendiği ortaklığın giderilmesi davasının reddedilmesinden sonra, satış yoluyla paylaştırmayı konu alan yeni bir dava açılabilir. Zira burada ikinci davanın talep sonucu, ilk davadaki talepten farklıdır.
Red kararının kesin hüküm etkisi, kural olarak sadece davanın tarafları ve onların halefleri açısından geçerlidir. İlk davadaki taraf rolleri ikinci davada değişmiş olsa bile, taraflar aynı kabul edilerek ikinci dava kesin hüküm sebebiyle reddedilmelidir. Örneğin, payı devralan üçüncü kişi, ilk davada verilen hükmün kesinleşmesi sebebiyle, aynı konuda ortaklığın giderilmesi davası açamaz.
Red kararının kesin hüküm etkisi, tarafların iddia ve savunmalarını davaya getirebilecekleri son zaman kesiti ile sınırlıdır. Red kararının kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan yeni vakıalar, kesin hüküm etkisini ortadan kaldırabilir. Örneğin, ilk davanın uygun olmayan zaman sebebiyle reddedilmesinden sonra, ekonomik koşulların değişmesi halinde yeni bir dava açılabilir.
4.2. Yeni Dava Açma İmkanı
Ortaklığın giderilmesi davasının reddedilmesi, bazı durumlarda yeni dava açma imkanını tamamen ortadan kaldırmazken, bazı durumlarda yeni dava açılmasına engel olur. Usuli red sebepleriyle verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, eksikliklerin giderilmesi halinde dava yeniden açılabilir. Esastan red kararlarında ise, red sebebinin ortadan kalkması veya yeni bir paylaştırma türünün talep edilmesi halinde yeni dava açılabilir.
Kanun değişikliği durumunda da yeni dava açma imkanı doğabilir. Örneğin, İmar Kanunu’ndaki bir hüküm nedeniyle reddedilen davanın konusu olan paylaştırma, kanun değişikliği ile mümkün hale gelmişse, yeni bir dava açılabilir. Zira paydaş, paya sahip oldukça paylaştırmaya yönelik inşai hakkı da varlığını sürdürür.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.