Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Türkiye’de Uluslararası İnşaat Sözleşmesi Nasıl Hazırlanır?

Türkiye’de hazırlanan uluslararası inşaat sözleşmeleri, farklı ülkelerin hukuk sistemleri, teknik standartları ve ticari uygulamalarının kesiştiği karmaşık hukuki metinlerdir. Bu sözleşmelerin hazırlanması sürecinde, tarafların hukuki ehliyetinden uygulanacak hukukun seçimine, uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden teknik şartnamelere kadar pek çok kritik unsurun dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Doğru hazırlanmış bir uluslararası inşaat sözleşmesi, projenin başarıyla tamamlanmasında ve olası uyuşmazlıkların önlenmesinde kilit rol oynar.

Uluslararası İnşaat Sözleşmesi Nedir?

Bir sözleşmenin tarafları farklı devlet vatandaşlığına veya farklı ülkelerde ikametgaha sahipse veya sözleşme konusu iş, hizmet ya da ödemeler bir ülkenin sınırlarını aşmakta ise, o sözleşme uluslararası niteliktedir. Ayrıca şahsi veya coğrafi unsurları itibariyle yabancılık unsuru taşımayan ya da birden çok hukuk sistemi ile irtibatı olmayan akitler de, uluslararası ticareti ve/veya uluslararası yatırımı ilgilendirdikleri ölçüde uluslararası nitelik taşır.

Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinin Temel Özellikleri Nelerdir?

Uluslararası inşaat sözleşmeleri genellikle büyük meblağlı, uzun süreli ve karmaşık projelerdir. Taraflardan biri genellikle yabancı bir hükümet kuruluşu, diğer taraf ise başka bir ülkede şirket merkezi bulunan müteahhitlik firması ya da firmalarıdır. Sıklıkla işveren gelişmekte olan bir ülkenin kamu kuruluşu, müteahhit ise sanayileşmiş bir ülkenin firmasıdır.

Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinin Hazırlanmasında Dikkat Edilmesi Gereken Ana Unsurlar Nelerdir?

Tarafların sözleşme yapma ehliyetine sahip olması, sözleşmenin yazılı şekilde hazırlanması, uygulanacak hukukun seçimi, uyuşmazlık çözüm yönteminin belirlenmesi, sözleşme dilinin açık ve net olması, mücbir sebep durumlarının tanımlanması ve risk dağılımının belirlenmesi gibi unsurlar ana başlıkları oluşturur.

Tarafların Sözleşme Yapma Ehliyeti Nasıl Belirlenir?

Bir uluslararası inşaat sözleşmesinin tarafları, kendi tabi oldukları ulusal hukuklarına göre sözleşme yapma ehliyetine sahip olmalıdırlar. Tarafların ehil olup olmadığı, onların tabi oldukları yabancı hukuk sistemine göre değerlendirilmelidir. Özellikle:

Gerçek kişilerin hak ve fiil ehliyeti:

  • Vatandaşı oldukları ülkenin hukukuna tabidir
  • İkametgah ya da mutat meskeninin bulunduğu ülke hukukuna göre belirlenir
  • Türk Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu’nun 8. maddesine göre, gerçek kişilerin ehliyeti milli hukuklarına tabidir

Tüzel kişilerin (şirketlerin) hak ve fiil ehliyeti:

  • İdari merkezinin bulunduğu yer hukukuna tabidir
  • Kuruluş yeri hukukuna göre belirlenir
  • Türk Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunun’un 8/4. maddesine göre, tüzel kişilerin ehliyeti statüsündeki idare merkezi hukukuna tabidir
  • Gerçek idare merkezi Türkiye’de olan yabancı tüzel kişilerin ehliyetine Türk Hukuku uygulanır

Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetine sahip olup olmadıklarının ve temsil ve borçlandırmaya yetkili organ veya kişilerin kimler olduğunun bilinmesi önem taşır. Özellikle yabancı devlet kuruluşlarıyla yapılan sözleşmelerde, karşı tarafın yargı muafiyetinden feragat ettiğinin sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir. Bu nedenle tarafların, müzakere aşamasında veya sözleşmenin aktedilmesi aşamasında birbirlerinin yetki belgelerini veya imza sirkülerini incelemeleri büyük önem taşır.

Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinde Şekil Şartları Nelerdir?

Her ne kadar sözleşmeler ilke olarak herhangi bir şekle tabi olmasa da, uluslararası inşaat sözleşmelerinin yazılı ve detaylı şekilde hazırlanması önem taşır. Bu sayede gelecekte ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilebilir ve ispat sorunları azaltılabilir.

Arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan arsa karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz mülkiyetinin geçirilmesini amaçladığından, geçerlilikleri yönünden bunların resmi şekilde yapılması gerekir. Zira, taşınmaz arsa yapının müteahhide devir borcunu içeren sözleşmenin geçerli olması için resmi şekilde yapılması zorunludur.

Elektronik ortamda sözleşme aktedilmesi durumunda, güvenli elektronik imza kullanılmalıdır. Ancak, kanunların resmi şekle veya özel bir merasime tabi tuttuğu hukuki işlemler ile teminat sözleşmeleri güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez.

Uygulamada taraflar büyük ve önemli inşaat sözleşmelerini yazılı ve hatta resmi şekilde yapmaktadırlar. Elektronik data aktarımı (EDI) veya telefax metni ile yapılan sözleşmelerde, metinlerde çok defa imza bulunmadığından veya imzaların aslı olmadığından, özellikle söz konusu imzalı metinler birer suret niteliğinde olup; usul hukuku bakımından sadece bir delil başlangıcı sayılırlar. İmza fotokopilerinin ise, hukukumuza göre geçerli imzalar olarak kabulü mümkün değildir.

Ayrıca sözleşmenin yapıldığı ülkenin ve ifa edileceği ülkenin şekil şartlarına ilişkin düzenlemeleri de dikkate alınmalıdır. Çünkü bazen ifa yeri hukukunda öngörülen şekil şartı, tamamen kamu düzeninin korunmasına hizmet edebilir ve farklı şekildeki sözleşmeler geçerli sayılmayabilir.

Uygulanacak Hukukun Seçimi Neden Önemlidir?

Sözleşmeye uygulanacak hukukun seçimi, sözleşmede düzenlenmeyen konuların nasıl çözümleneceğini, tarafların hak ve yükümlülüklerinin kapsamını ve uyuşmazlık halinde hangi hukuk sisteminin uygulanacağını belirler. Bu seçim yapılmadığında, uyuşmazlık halinde yargı mercii kendi kanunlar ihtilafı kurallarına göre uygulanacak hukuku tespit edecektir.

Uluslararası İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Temel Yükümlülükleri Nelerdir?

Müteahhidin temel yükümlülükleri:

  • İşi bizzat yapma veya yönetimi altında yaptırma
  • İşi sadakatle ve özenle yapma
  • Gerekli alet ve edevatı tedarik etme
  • İşe zamanında başlama ve devam etme
  • Hasarı karşılama
  • İşi zamanında teslim etme
  • İş sahibini bilgilendirme yükümlülüğü

İş Sahibinin Temel Yükümlülükleri Nelerdir?

İş sahibinin temel yükümlülükleri:

  • İşin ücretini ödeme
  • Gerekli malzemeyi temin etme
  • Malzemenin veya tamir için bırakılan şeyin tehlikeli durumlarını bildirme
  • Eseri kontrol etme
  • Ayıp varsa ihbar etme

Alt Müteahhitlik (Taşeronluk) İlişkisi Nasıl Düzenlenir?

Alt müteahhitlik sözleşmesi niteliği itibariyle bir inşaat sözleşmesidir ve asıl müteahhit bu sözleşmeyi iş sahibi adına değil, kendi nam ve hesabına yapmaktadır. Alt müteahhit, asıl müteahhidin bağımlı değil, bağımsız yardımcısı olarak hareket eder ve üzerine aldığı konuda mesleki açıdan belirli bir uzmanlığa sahiptir.

Asıl müteahhidin alt müteahhit üzerinde denetim ve gözetim yetkisi yoktur. Ancak bazı görüşlere göre, sözleşmede kararlaştırılması veya işin niteliğinin gerektirmesi halinde alt müteahhitin asıl müteahhitin yönetimi ve denetimi altında çalışması mümkündür.

İş sahibinin alt müteahhide talimat vermeye hakkı olmadığı gibi, eseri meydana getirip kendisine teslim etmeye ilişkin olarak alt müteahhitten herhangi bir talep hakkı da yoktur. İş sahibi, alt müteahhide karşı, şartları gerçekleştiği takdirde yalnızca haksız fiil hükümlerine göre talepte bulunabilir.

Alt müteahhidin inşa eserini meydana getirme ve teslim borcu, iş sahibine karşı değil, asıl müteahhide karşıdır. İş sahibi ile alt müteahhit arasında akdi ilişki bulunmadığı için iş sahibinin alt müteahhide herhangi bir ücret ödeme borcu yoktur.

Asıl müteahhidin, alt müteahhidin eylemlerinden dolayı iş sahibine karşı sorumluluğunda:

  • Alt müteahhit asıl müteahhidin yardımcı kişisi sayılır
  • Asıl müteahhit, alt müteahhitleri seçmekte veya onlara talimat vermekte kusurlu olması halinde sorumlu olur
  • Asıl müteahhit, alt müteahhidin eyleminden ancak böyle bir eylemde kendisi bulunmuş olsaydı kusurlu sayılamayacağını ispat etmek suretiyle kurtulabilir

Alt müteahhit, iş sahibinin arsasında inşa ettiği yapı üzerinde çalışması nedeniyle asıl müteahhitten olan ücret alacağı için, iş sahibine karşı kanuni ipotek hakkını kullanarak, bu hakkın tescilini talep edebilir. Bu hak işin alt müteahhide devrinin caiz olup olmamasına bakılmaksızın vardır.

Mücbir Sebep ve Beklenmeyen Hal Durumları Nasıl Düzenlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde mücbir sebep ve beklenmeyen hal durumlarının düzenlenmesi büyük önem taşır. Bu durumlar şu şekilde düzenlenmelidir:

Mücbir sebep olarak değerlendirilebilecek durumlar:

  • Savaşlar
  • İç karışıklıklar
  • İsyan ve ayaklanmalar
  • Grevler
  • Seller
  • Yangınlar
  • Depremler
  • Ham madde fiyatlarında meydana gelen olağanüstü artışlar
  • Beklenmedik biçimde dünyanın siyasi ve ekonomik konjonktüründe meydana gelen değişimler
  • Beklenmedik aşırı enflasyon veya devalüasyonlar

Sözleşmeye konulacak “hardship klozları” ile:

  • Mücbir sebep veya beklenmedik hal sayılabilecek olaylar sınırlandırılabilir
  • Bu hallerin dışında kalan olaylara gelecekte tarafların mücbir sebep olarak dayanmaları önlenebilir
  • Sözleşmenin fesh mi edileceği yoksa değişen şartlara uyarlanarak devam mı edileceği belirlenebilir
  • Bu hallerin taraflar bakımından tazminat veya iade mükellefiyeti getirip getirmeyeceği kararlaştırılabilir
  • Bu hallerin süre uzatımına sebep teşkil edip etmeyeceği düzenlenebilir
  • Sözleşmenin yeni şartlara uyarlanmasını kimin yapacağı (tarafsız üçüncü kişi, esas davaya bakan hakem veya devlet mahkemesi) belirlenebilir

Ayrıca taraflar, sözleşmelerinde Uluslararası Ticaret Odasının (ICC) 421 sayılı Mücbir Sebep ve Beklenmeyen Hal Koduna atıf yaparak bu durumları düzenleyebilirler. Ulusal hukuk sistemleri, sözleşmelerde yer verilen hardship klozlarına geçerlilik tanımaktadır.

Türk Hukukunda Borçlar Kanunu’nun 117. maddesine göre, kaçınılması veya bertaraf edilmesi objektif bakımdan imkansız bulunan ve sözleşmenin ifasını imkansız kılan olaylara “mücbir sebep” denilmektedir. Beklenmeyen hallere ilişkin genel hüküm ve prensipler bulunmamakla birlikte, Medeni Kanun’daki “dürüstlük kuralına” istinaden sözleşmenin feshi veya değişen şartlara uyarlanması istenebilir.

Eğer uyuşmazlıkların çözümü için tahkim yolu seçilmişse, mutlaka sözleşmeye hardship klozları konulmalıdır. Çünkü hakemler, tarafların aksini yapma imkanları olduğu halde sözleşmelerine akit hükümlerinin beklenmedik yeni şartlara uyarlanmasını temin edecek hükümler koymamış olmalarını, iradi bir sessizlik olarak yorumlamaktadırlar.

Sözleşme Dili Nasıl Belirlenir?

Tarafların ortaklaşa bildikleri bir dilde sözleşmenin hazırlanması en uygun yöntemdir. Günümüzde uluslararası ticari ve ekonomik sözleşmelerin dili olarak pratik nedenlerle çoğunlukla İngilizce tercih edilmektedir.

Uyuşmazlık Çözüm Yöntemi Nasıl Belirlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde alternatif çözüm mekanizmalarına özellikle ihtiyaç bulunmaktadır. Sözleşmede uyuşmazlık halinde başvurulacak yargı mercii açıkça belirtilmelidir. Bu kapsamda:

  • Yargı mercii olarak taraflardan birinin uyruğunda bulunduğu devletin mahkemesi seçilebilir
  • Uluslararası kurumsal bir tahkim mahkemesi tercih edilebilir
  • Ad’hoc tahkim mahkemesi tayin edilebilir
  • Uyuşmazlıkların çözüm yolu olarak tahkim seçildiğinde, sözleşmede açık bir hüküm yoksa tarafların, hakemlerce sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasının veya feshinin, resmi mahkemelerde olduğu kadar kolay kabul edilemeyeceği dikkate alınmalıdır

Özellikle önemli hususlar:

  • İnşaat projelerine ilişkin uyuşmazlıkların hızlı, mümkünse çıktığı anda şantiyede çözülebilmesini temin edebilecek mekanizmalar öngörülmelidir
  • Nihai olarak verilecek kararın tarafların mal ve alacaklarının bulunduğu ülkede icrası dikkate alınmalıdır
  • Seçilen yargı mercii ile uygulanacak hukuk arasında uyum sağlanmalıdır
  • Tahkim yeri, tahkim dili, uygulanacak tahkim kuralları ve hakem sayısı gibi hususlar açıkça belirtilmelidir
  • Taraflardan birinin devlet veya devlet kuruluşu olması halinde yargı muafiyeti konusu özel olarak düzenlenmelidir

Ayrıca sözleşmede arabuluculuk, uzlaştırma gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin de öngörülmesi ve bu yöntemlere başvurulmadan dava veya tahkim yoluna gidilememesi şartı getirilebilir. Bu sayede taraflar arasındaki ticari ilişkilerin devamı sağlanabilir ve yargılama masrafları azaltılabilir.

FIDIC Sözleşmeleri Nedir?

FIDIC (Fédération Internationale des Ingénieurs-Conseils) tarafından hazırlanan standart sözleşme formlarıdır. İnşaat işleri, elektrik ve mekanik işler, tasarım-yapım ve anahtar teslim işler için farklı tip sözleşmeler mevcuttur.

Ödeme Şekli Nasıl Belirlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde taraflar, ödeme ülkesinin kambiyo rejimi çerçevesinde ödeme şeklini serbestçe kararlaştırabilir. Uygulamada başlıca şu ödeme yöntemleri kullanılmaktadır:

  1. Akreditif: En güvenli ödeme yöntemlerinden biri olup, bankaların aracılık ettiği ve her iki tarafı da koruyan bir sistemdir.
  2. Peşin Ödeme: İşin başlangıcında yapılan ödeme olup, genellikle toplam bedelin belirli bir yüzdesi şeklinde uygulanır.
  3. Evrak Karşılığı Ödeme: Belirlenen evrakların ibrazı karşılığında ödemenin yapıldığı sistemdir.
  4. Mal Mukabili Ödeme: İşin belirli aşamalarının tamamlanması karşılığında yapılan ödemelerdir.
  5. Takas: Karşılıklı mal veya hizmet değişimi yoluyla yapılan ödemelerdir.
  6. Kabul Kredili Ödeme: Vadeli ödeme imkanı sağlayan bir sistemdir.
  7. Müşterek Hesap: Ortak bir hesap üzerinden yürütülen ödemelerdir.

Sözleşmede ödeme şekli belirlenirken şu hususlar dikkate alınmalıdır:

  • Ülkelerin kambiyo rejimi kısıtlamaları
  • Tarafların finansal durumu ve kredibilitesi
  • Projenin büyüklüğü ve süresi
  • Finansman kaynakları (uluslararası kredi kuruluşları vb.)
  • Vergi ve harç yükümlülükleri
  • Döviz kuru riskleri ve korunma yöntemleri

Ayrıca ödemelerin hangi para birimi üzerinden yapılacağı, kur değişikliklerinin nasıl yönetileceği, gecikme halinde uygulanacak faiz oranları ve varsa avans ödemelerine ilişkin şartlar ve teminatlar da sözleşmede açıkça düzenlenmelidir.

İnşaat Sözleşmesinin Sona Erme Halleri Nelerdir?

İnşaat sözleşmesini sona erdiren sebepler şu şekilde detaylandırılabilir:

  1. İfa ile Sona Erme: Müteahhidin yapımını üstlenmiş olduğu inşaatı vaktinde, sözleşmeye uygun ve ayıpsız bir şekilde yaparak teslim etmesi ve iş sahibinin de borçlanmış olduğu ücreti tam olarak zamanında ödemesi halinde sözleşme ifa nedeniyle sona erer.
  2. Keşif Bedelinin Aşılması: Müteahhit ile önceden yaklaşık olarak tespit edilen keşif bedeli, iş sahibinin etkisi olmaksızın aşırı derecede aşılırsa, iş sahibinin gerek inşaatın yapımı sırasında, gerekse inşaatın bitmesinden sonra sözleşmeden dönme hakkı vardır.
  3. İş Sahibinin Tek Taraflı Feshi: İş sahibi, inşa eseri tamamlanmadan önce, yapılmış olan kısmın bedelini ödemek ve müteahhidin zararının tamamını tazmin etmek şartıyla, sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir. Bu durumda iş sahibinin haklı bir sebebe dayanması şart değildir.
  4. İmkansızlık: Beklenmedik bir olay veya iş sahibi ya da müteahhidin bir eylemi sonucunda inşa eserinin ifası imkansız hale gelmişse (eser yok olmuşsa), inşaat sözleşmesi sona erer.
  5. Müteahhidin Sözleşmeden Dönmesi: İş sahibinin malzeme veya arsayı sağlama borcunu veya ücret ödeme borcunu yerine getirmemesi halinde veya iş sahibinin müteahhidin kendisine sunduğu inşa eserini teslim almaması halinde, müteahhit sözleşmeden dönebilir.
  6. Müteahhidin Temerrüdü: Müteahhit işe zamanında başlamaz veya işin ifasını sözleşmeye aykırı olarak geciktirir ya da iş sahibinin kusuru olmaksızın bütün tahminlere rağmen inşaatın vaktinde bitirilmesine imkan vermeyecek ölçüde gecikmiş ise, iş sahibi teslim için belirlenen zamanı beklemeksizin sözleşmeden dönebilir.
  7. Ayıplı İfa: İnşa eserinin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı derecede ağır ayıplı veya sözleşmeye aykırı olması halinde iş sahibi inşa eserini kabulden kaçınmak suretiyle veya eseri kabulden sonra sözleşmeden dönebilir.
  8. Olağanüstü Haller: Önceden tahmin olunamayan veya tahmin olunup da iki tarafça nazara alınmayan olağanüstü olaylar sonradan ortaya çıkar ve inşa eserinin yapılmasını engeller ya da son derece güçleştirirse, hakim takdir hakkını kullanarak ya kararlaştırılan ücreti artırır (yani sözleşmeyi değişen şartlara uyarlar) ya da sözleşmeyi fesheder.

Bu sona erme hallerinin her biri, tarafların hak ve yükümlülüklerini farklı şekillerde etkilemekte olup, sözleşmede bu durumların sonuçlarının açıkça düzenlenmesi önem taşımaktadır.

Standart Sözleşme Formlarının Kullanımı Neden Önemlidir?

Standart formlar, farklı ülkelerin hukuk sistemlerine alışkın taraflar arasında ortak bir anlayış sağlar, müzakere sürecini kısaltır ve uygulamada birlik sağlar. FIDIC, ICE, Dünya Bankası gibi kuruluşların hazırladığı standart formlar yaygın olarak kullanılmaktadır.

Sözleşmenin Finansmanı Nasıl Düzenlenir?

Genellikle büyük meblağlı olan uluslararası inşaat projelerinin finansmanı için Dünya Bankası, Uluslararası Kalkınma Ajansı, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan kredi temin edilebilir. Bu durumda ilgili kuruluşun standart form ve kurallarına uyulması gerekir.

Teminatlar Nasıl Düzenlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde kullanılan teminat türleri genellikle üç ana başlık altında toplanmaktadır:

İhale Garantileri (Bid Bonds):

  • İhaleye katılan firmanın teklifini geri çekmemesi veya sözleşme imzalamaktan kaçınmaması için alınan teminatlardır
  • İhale bedelinin belirli bir yüzdesi olarak belirlenir
  • İhale sonuçlanana kadar geçerlidir

Performans Garantileri (Performance Bonds):

  • Müteahhidin işi sözleşmeye uygun olarak tamamlayacağını garanti eden teminatlardır
  • Sözleşme bedelinin belirli bir yüzdesi olarak belirlenir
  • Genellikle kesin kabule kadar geçerlidir
  • İşin kalitesi ve zamanında tamamlanması güvence altına alınır

Geri Ödeme Garantileri (Advance Payment Bonds):

  • İş sahibi tarafından yapılan avans ödemeleri için alınan teminatlardır
  • Avans miktarı kadar düzenlenir
  • Avansın işte kullanılması oranında serbest bırakılır

Bu teminatların düzenlenmesinde Uluslararası Ticaret Odasının (ICC) “Sözleşme Garantileri için Tekdüze Kurallar” başlıklı broşüründe belirlenen standartlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Teminatların;

  • Şekli ve içeriği
  • Geçerlilik süreleri
  • Tazmin şartları
  • Serbest bırakılma koşulları
  • Teminat veren kurumun nitelikleri
  • Teminat mektuplarının dili
  • Uygulanacak hukuk gibi hususlar sözleşmede açıkça düzenlenmelidir.

Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerdeki kamu ihalelerinde genellikle yerel bankalardan alınmış teminat mektupları talep edildiğinden, uluslararası müteahhitlerin bu konuda yaşayabilecekleri zorluklar dikkate alınmalı ve gerekirse kontr-garanti mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Teminatların etkin bir şekilde kullanılabilmesi için:

  • Teminatların zamanında sunulması
  • Sürelerin düzenli takibi
  • Gerektiğinde süre uzatımı alınması
  • Serbest bırakma şartlarının yerine getirilmesi
  • Haksız tazmin riskine karşı önlem alınması konularında gerekli organizasyon yapılmalıdır.

İşin Kontrolü ve Denetimi Nasıl Yapılır?

İş sahibi veya onun adına müşavir mühendis, işin sözleşme ve teknik şartnamelere uygun yürütülüp yürütülmediğini kontrol eder. Kontrol yetkisinin kapsamı ve kullanılış şekli sözleşmede açıkça belirtilmelidir.

İş sahibi, inşaa eserinin meydana getirilmesi aşamasında müteahhide dolaylı veya dolaysız çeşitli talimatlar verebilir. Bu talimatlar:

  1. İnşa eserinin kendisine ilişkin olabilir
  2. İnşa eserinin meydana getirilme tarzına ilişkin olabilir
  3. İnşaatta kullanılacak malzeme hakkında olabilir
  4. Alt müteahhit seçimi hakkında olabilir

Müteahhit, borçlanmış olduğu inşa eserini şahsen meydana getirmekle veya kendi yönetimi altında başkasına yaptırmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, inşaat sözleşmesinde müteahhidin kişiliğinin, kişisel yetenek ve yeterliliğinin önem taşıması fikrine dayanmaktadır.

Müteahhidin edimi şahsen veya yönetimi altında başkasına yaptırma borcu konusundaki kanun hükmü emredici nitelikte değildir. Taraflar bunun aksini kararlaştırabilirler. Örneğin:

  • Sözleşmede inşa eserinin yapımı işinin tamamının veya bir kısmının alt müteahhide verilmesi öngörülebilir
  • İşin alt müteahhide verilmesi sözleşmede tamamen veya kısmen yasaklanabilir

İş sahibinin veya onun adına hareket eden müşavir mühendisin denetim ve kontrol yetkisi, işin teknik şartname ve projelere uygun yapılmasını sağlamayı, kalite kontrolünü yapmayı ve iş programına uyulup uyulmadığını denetlemeyi kapsar. Bu yetkilerin nasıl kullanılacağı, hangi testlerin yapılacağı, onay ve kabul prosedürleri sözleşmede detaylı olarak düzenlenmelidir.

Malzeme Temini Nasıl Düzenlenir?

İnşa eserinin yapımında kullanılacak kum ve taş gibi hammaddeler ile demir, çimento, kireç gibi yarı mamul malzemeleri sağlama borcunun kime ait olacağını taraflar, inşaat sözleşmesinde serbestçe kararlaştırabilirler. Arsa ve planlar, bu anlamda malzeme sayılmaz.

Olağan inşaat sözleşmesinde, malzemeyi iş sahibi sağlarken, inşaa eserini müteahhit meydana getirir. İnşaa eseri teslim sözleşmesinde ise, hem malzemeyi sağlayan hem de inşa eserini meydana getiren müteahhittir. Borçlar Kanununun ilgili maddelerinden, malzeme sağlama yükümlülüğünün kural olarak iş sahibine ait olduğu anlaşıldığından dolayı, şüphe halinde müteahhidin malzeme sağlama borcu reddedilmelidir.

Müteahhit sağladığı malzemeden dolayı ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumludur. Malzemenin iş sahibi tarafından temin edilmesi halinde, müteahhidin bu malzemeye özen göstermesi, onu dikkatle kullanıp koruması ve ayıplı malzemeyi tespit ederek iş sahibine derhal ihbar etmesi gerekir. İşin sonunda malzeme artarsa, müteahhit artan malzemeyi iş sahibine iade etmekle yükümlüdür.

İnşaatta kullanılan malzemeyi sigorta ettirme yükümlülüğü, ilke olarak iş sahibine aittir. Ancak sözleşmede aksi kararlaştırılmışsa sigorta ettirme yükümlülüğü müteahhide ait olabilir. Ayrıca, malzemenin özel bir tehlikeye maruz kaldığı acil hallerde masrafı iş sahibine ait olmak üzere müteahhidin malzemeyi iş sahibi adına sigorta ettirmesi gerekmektedir.

Müteahhit, iş sahibine malzeme ile ilgili olarak hesap vermek zorundadır. Taraflar, bu hesap verme yükümlülüğünün ayrıntılarını sözleşmede belirleyebilirler. Müteahhit iş sonunda iş sahibi tarafından verilen malzemenin artanını iade etmekle yükümlüdür. Artan malzemeden kasıt, imal edilen inşa eserinin bütünleyici parçası olmayan her türlü malzemedir.

İşin ifası sırasında iş sahibinin sağladığı malzemenin veya verdiği arsanın ayıplı olduğu anlaşılır veya inşa eserinin gereği gibi veya zamanında icrasını tehlikeye sokacak durumlar ortaya çıkarsa, müteahhit iş sahibine bunu derhal bildirmeye mecbur olup, aksi takdirde bunların olumsuz sonuçlarına bizzat katlanmak zorundadır.

İş Programı Nasıl Hazırlanır?

İş programı, uluslararası inşaat sözleşmelerinin en kritik unsurlarından biridir ve aşağıdaki detayları içerecek şekilde hazırlanmalıdır:

İşin başlama ve bitiş tarihleri net olarak belirlenmelidir. Ara terminler ve kritik tarihler sözleşmede açıkça tanımlanmalıdır. İş programının hazırlanması ve güncellenmesi için prosedürler detaylı olarak belirtilmelidir.

Gecikme halleri için:

  • Cezai şartların kapsamı ve miktarı
  • Gecikme tazminatlarının hesaplanma yöntemi
  • Günlük, haftalık veya aylık gecikme cezaları
  • Toplam gecikme cezası limiti

Süre uzatımı verilebilecek durumlar:

  • Mücbir sebepler
  • İş sahibinden kaynaklanan gecikmeler
  • İdari makamlardan kaynaklanan gecikmeler
  • Beklenmeyen fiziksel engeller
  • İş artışları ve değişiklikler

Ayrıca erken tamamlama halinde verilecek primler de sözleşmede düzenlenmelidir. İş programı ile hakedişler arasındaki ilişki, nakit akış projeksiyonları ve mobilizasyon programı da iş programının önemli parçalarıdır.

İş programı periyodik olarak güncellenmelidir ve bu güncellemelerin nasıl yapılacağı, onay prosedürleri ve tarafların yükümlülükleri sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Program güncellemelerinde kritik yol metodu kullanılmalı ve gecikmeler ile hızlandırma önlemleri programa yansıtılmalıdır.

Değişiklik Talepleri Nasıl Yönetilir?

İş sahibinin değişiklik talep etme yetkisi, değişiklik taleplerinin bildirimi, değerlendirme süreci, fiyat ve süre etkisinin belirlenmesi gibi hususlar sözleşmede açıkça düzenlenmelidir.

Geçici ve Kesin Kabul Nasıl Düzenlenir?

Sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp meydana getirilen inşa eserinin, müteahhit tarafından iş sahibine teslim edilmesi gereklidir. Taşınmaz inşa eserleri için, teslimden önce tapu sicilinde tescil işlemi yapılır.

İş sahibi inşa eserini teslim almaktan haksız olarak kaçınırsa, alacaklının temerrüdü hükümlerine göre mütemerrit olur. Bu takdirde tevdii mümkün olan eserler, müteahhit tarafından tevdi edilebilir.

İnşa eserinin teslimi ile:

  • Eser üzerindeki nefi ve hasar iş sahibine geçer
  • İş sahibinin eseri muayene ve ihbar külfeti doğar
  • Müteahhidin ücret alacağı muaccel hale gelir

Taraflar, inşa eserinin teslim zamanını sözleşmede belirlerler. Uygulamada tarafların teslim zamanıyla ilgili olarak cezai şart ve prim anlaşmaları yaptıkları da gözlenmektedir. Böylece müteahhit inşa eserini kararlaştırılan zamanda teslim etmediği takdirde cezai şart ödemek zorunda kalacaktır. Diğer yandan, müteahhit eseri kararlaştırılan tarihten önce teslim ettiği zaman, iş sahibi de ona kararlaştırılan primi ödemekle yükümlü olacaktır.

Geçici kabulün ardından başlayan garanti süresinde müteahhidin sorumlulukları devam eder. Bu sürede ortaya çıkan kusurları gidermekle yükümlüdür. Garanti süresi sonunda yapılacak kesin kabul ile birlikte müteahhidin garanti sorumluluğu sona erer. Ancak gizli ayıplardan doğan sorumluluk devam eder.

Müteahhit, meydana getirdiği inşa eserinin mülkiyetini iş sahibine geçirmek zorundadır ve inşaat sözleşmesinden doğan borçlarını özenle yerine getirmek ve iş sahibinin menfaatini korumak durumundadır.

Test ve Devreye Alma Prosedürleri Nasıl Düzenlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde, özellikle endüstriyel tesis inşaatlarında test ve devreye alma prosedürleri detaylı olarak düzenlenmelidir. Bu kapsamda:

İşin Teknik Kontrolü:

  • İş sahibi veya onun adına müşavir mühendis tarafından yapılacak kontroller
  • Her aşamada uygulanacak test yöntemleri
  • Test sonuçlarının değerlendirilmesi ve raporlanması
  • Uygunsuzluk durumunda izlenecek prosedürler

Performans Testleri:

  • Garanti edilen performans değerleri
  • Test koşulları ve kabul kriterleri
  • Test süreleri ve tekrar testleri
  • Performans cezaları ve bonusları
  • Test sonuçlarının değerlendirilmesi

Devreye Alma Süreci:

  • Mekanik tamamlama aşaması
  • Soğuk testler (sistemlerin yüksüz çalıştırılması)
  • Sıcak testler (sistemlerin yüklü çalıştırılması)
  • Personel eğitimi
  • İşletme ve bakım dokümanlarının hazırlanması
  • Yedek parça ve sarf malzemelerinin temini

Test ve devreye alma sürecinde tarafların sorumlulukları, kullanılacak hammadde ve yardımcı malzemeler, enerji temini, personel görevlendirmesi gibi hususlar da açıkça belirtilmelidir. Ayrıca bu süreçte ortaya çıkabilecek gecikmeler, arızalar ve uygunsuzluklar için çözüm prosedürleri de sözleşmede tanımlanmalıdır.

İş Güvenliği ve Çevre Koruma Nasıl Düzenlenir?

İş güvenliği ve çevre koruma konuları, uluslararası inşaat sözleşmelerinin önemli bileşenlerinden biridir. Özellikle 2003 yılından sonra, dünyanın en büyük finans kuruluşlarının kabul ettiği Ekvador Prensipleri ile bu konular daha da önem kazanmıştır. Bu prensipler, kredi veren kuruluşların finanse ettikleri inşaat projelerinin sosyal açıdan sorumlu ve çevresel açıdan sakıncasız gelişmesini garanti etmeyi amaçlamaktadır.

Sözleşmelerde iş güvenliği ve çevre koruma ile ilgili yükümlülükler detaylı olarak düzenlenmelidir. Bu kapsamda uyulması gereken ulusal ve uluslararası standartlar, ev sahibi ülkenin çevre mevzuatı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemeleri açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, çevresel etki değerlendirmesi raporları, iş güvenliği risk analizleri ve bunlara ilişkin sorumluluklar da sözleşmede yer almalıdır.

Geleneksel inşaat faaliyetinde müteahhitin çevresel boyutları etkileme kapasitesi, işverenler ve onların müşavir mühendislerinin belirlediği teknik kriterler ve şartlar ile sınırlı olsa da, günümüzde çevresel ve sosyal standartlar, uluslararası finansman sağlamada önemli kriterler haline gelmiştir. Bu nedenle sözleşmelerde çevre koruma tedbirleri, atık yönetimi, gürültü kontrolü, hava kalitesinin korunması gibi konular ayrıntılı olarak düzenlenmeli ve bu konulardaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar açıkça belirtilmelidir.

Sigorta Yükümlülükleri Nasıl Düzenlenir?

İnşaatta kullanılan malzemeyi sigorta ettirme yükümlülüğü, ilke olarak iş sahibine aittir. Ancak sözleşmede aksi kararlaştırılmışsa sigorta ettirme yükümlülüğü müteahhide ait olabilir. Özellikle malzemenin özel bir tehlikeye maruz kaldığı acil hallerde masrafı iş sahibine ait olmak üzere müteahhidin malzemeyi iş sahibi adına sigorta ettirmesi gerekmektedir.

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde sigorta yükümlülükleri şu başlıklar altında düzenlenmelidir:

  • All-risk sigortası (tüm risklere karşı yapı sigortası)
  • İşveren mali mesuliyet sigortası
  • Üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası
  • Mesleki sorumluluk sigortası
  • Nakliye sigortası
  • İşçi sigortaları
  • Makine ve ekipman sigortaları

Sigorta poliçelerinde:

  • Sigorta bedelleri
  • Sigorta süresi
  • Teminat kapsamı
  • Muafiyetler
  • Sigorta primi ödeme yükümlülüğü
  • Hasarın ihbarı ve tazminat prosedürü
  • Sigorta şirketinin seçimi
  • Müşterek sigortalılar
  • Rücu hakları

gibi hususlar açıkça belirtilmelidir. Ayrıca poliçelerin geçerlilik şartları, yenileme prosedürleri ve iptal durumunda yapılacak işlemler de sözleşmede düzenlenmelidir.

Genel ve Özel Şartnameler Nasıl Hazırlanır?

Uluslararası inşaat sektöründe genel ve özel şartnamelerin hazırlanması önemli bir konudur ve belirli prensiplere göre hazırlanmalıdır:

Genel Şartnameler:

  • Modern bir ihale sistemi, başvuran isteklilerin etkili bir ön yeterlilik değerlendirmesi ile başlamalıdır
  • Yüksek kaliteli ihale dokümanlarına dayanan bir ihale prosedürü takip edilmelidir
  • İşveren ile müteahhit arasında gelecekteki muhtemel riskleri adil olarak dağıtan dengeli sözleşme şartları içermelidir
  • FIDIC gibi uluslararası kabul görmüş standart sözleşme formları temel alınabilir
  • Genel şartnameler, projenin türüne göre (inşaat işleri, elektrik-mekanik işler, tasarım-yapım işleri vb.) farklılık gösterebilir

Özel Şartnameler:

  • Projeye özgü özel koşulları ve gereksinimleri içerir
  • Teknik spesifikasyonlar detaylı olarak belirtilmelidir
  • Kullanılacak malzemeler, standartlar ve kalite gereksinimleri açıkça tanımlanmalıdır
  • İş programı, performans kriterleri ve kabul şartları net olarak belirlenmelidir
  • Yerel mevzuat ve standartlara uygunluk gözetilmelidir

Şartnamelerin Uyumu:

  • Genel ve özel şartnameler birbiriyle çelişmemelidir
  • Şartnameler arasında hiyerarşi belirlenmelidir
  • Şartnameler sözleşmenin diğer belgeleriyle uyumlu olmalıdır
  • Teknik terminoloji tutarlı bir şekilde kullanılmalıdır
  • Belirsizlik ve farklı yorumlara yol açabilecek ifadelerden kaçınılmalıdır

Uluslararası standartlara göre hazırlanan şartnameler, projenin başarılı bir şekilde yürütülmesi ve olası uyuşmazlıkların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Sözleşme Ekleri Nasıl Düzenlenir?

Uluslararası inşaat sözleşmelerinde, sözleşme ekleri sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir ve büyük önem taşır. Bu ekler genellikle teknik şartnameler, projeler, çizimler, iş programı, fiyat cetvelleri, metrajlar, birim fiyat tarifleri, kalite standartları, organizasyon şeması ve anahtar personel listesi gibi detaylı dokümanları içerir. Sözleşme eklerinin hazırlanmasında, ana sözleşme ile uyumlu olmasına ve kendi içinde çelişkiler bulunmamasına özellikle dikkat edilmelidir.

Sözleşme ekleri arasında çelişki olması durumunda hangi belgenin öncelikli olarak uygulanacağı sözleşmede açıkça belirtilmelidir. Genellikle bu öncelik sıralaması; ana sözleşme metni, özel teknik şartname, genel teknik şartname, projeler, birim fiyat tarifleri ve diğer ekler şeklinde düzenlenir. Ayrıca, projelerde bir değişiklik olması durumunda yeni projelerin nasıl ekleneceği, mevcut projelerle çelişki olması durumunda hangisinin geçerli olacağı gibi hususlar da sözleşmede düzenlenmelidir.

Sözleşme eklerinin değiştirilmesi veya yeni eklerin ilave edilmesi gerektiğinde izlenecek prosedür, yetkili kişiler ve onay mercileri de sözleşmede belirtilmelidir. Özellikle uzun süreli projelerde, teknolojik gelişmeler veya ihtiyaçların değişmesi nedeniyle eklerde değişiklik yapılması gerekebileceğinden, bu sürecin nasıl yönetileceği önceden planlanmalıdır. Tüm değişikliklerin yazılı olarak yapılması ve taraflarca imzalanması, olası uyuşmazlıkların önlenmesi açısından önem taşır.

İş Sahibinin Finansal Durumunun Kontrolü Nasıl Sağlanır?

İş sahibinin finansal durumunun kontrolü, büyük meblağlı uluslararası inşaat projelerinde kritik öneme sahiptir. Genellikle işveren, özellikle de gelişmekte olan bir ülkenin kamu kuruluşu olan işveren, inşaat projesini kendi kaynaklarından finanse edemeyecek veya etmeyi tercih etmeyecektir. Bu durumda projenin finansmanı için şu yollar izlenir:

  1. Uluslararası Finansman Kuruluşlarından Kredi Temini:
  • Dünya Bankası (International Bank for Reconstruction and Development- IBRD)
  • Uluslarararsı Kalkınma Ajansı (International Development Association-IDA)
  • Avrupa Yatırım Bankası (European Investment Bank-EIB)
  • Avrupa Kalkınma Fonu (European Development Fund-EDF)
  1. Finansal Güvencelerin Sağlanması:
  • İhale garantileri
  • Performans garantileri
  • Geri ödeme garantileri
  • Akreditif düzenlemeleri
  • Banka teminat mektupları
  1. Sözleşmesel Önlemler:
  • Ödemelerin zamanında yapılmaması durumunda müteahhide tanınacak hakların belirlenmesi
  • İş sahibinin mali durumunu periyodik olarak raporlama yükümlülüğü
  • İş sahibinin finansal taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda işi durdurma hakkı
  • Ödeme güçlüğü durumunda fesih hakları
  • Alternatif finansman kaynaklarının belirlenmesi
  1. Düzenli Mali Denetim:
  • İş sahibinin finansal durumunun periyodik kontrolü
  • Proje finansmanının düzenli denetimi
  • Ödemelerin zamanında yapılıp yapılmadığının takibi
  • Finansal risklerin erken tespiti ve gerekli önlemlerin alınması

Bu kontrol mekanizmalarının sözleşmede açıkça düzenlenmesi, projenin finansal sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Sözleşme Görüşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?

Uluslararası inşaat sözleşmesi görüşmelerinde öncelikle tarafların sözleşme yapma ehliyetine sahip olduklarından emin olunmalıdır. Bu amaçla tarafların, müzakere aşamasında veya sözleşmenin aktedilmesi aşamasında birbirlerinin yetki belgelerini veya imza sirkülerini incelemeleri büyük önem taşır. Taraflar, karşı tarafın hukuki ehliyetinin varlığını, onların tabi oldukları yabancı hukuk sistemine göre değerlendirmek durumundadır.

Sözleşmenin esaslı unsurları üzerinde anlaşmaya varılır varılmaz, taraf olan firmaları temsil ve ilzama yetkili şahısların imzalarını taşıyan bir teyit mektubu teati edilmelidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesine göre, teyit mektubu sözlü olarak veya telefon, telgraf veya telefaksla yapılan anlaşmaları yazılı bir metne bağlamayı sağlar. Teyit mektubuna belirli bir süre içinde itiraz edilmezse, mektubun metni taraflar arasında yazılı bir sözleşme niteliği kazanır.

Görüşmeler sırasında tarafların ortaklaşa bildikleri bir dilde sözleşmenin hazırlanması en uygun yöntemdir. Günümüzde uluslararası ticari ve ekonomik sözleşmelerin dili olarak pratik mülahazalarla çoğunlukla İngilizce tercih edilmektedir. Ayrıca görüşmelerde gizlilik anlaşmalarının yapılması, görüşme tutanaklarının düzenli tutulması ve ön anlaşmaların bağlayıcılığının açıkça belirlenmesi önem taşır.

Sözleşme görüşmelerinde, ileride doğabilecek uyuşmazlıkların çözüm yolları da (mahkeme veya tahkim) açıkça belirlenmelidir. Özellikle taraflardan birinin devlet veya devlet kuruluşu olması halinde, yargı muafiyeti konusunun açıklığa kavuşturulması ve gerekli feragat beyanlarının alınması gerekir. Ayrıca, seçilen uyuşmazlık çözüm yolunun kararlarının, tarafların mal ve alacaklarının bulunduğu ülkelerde icra edilebilirliği de göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Türkiye’de Uluslararası İnşaat Sözleşmesi Nasıl Hazırlanır

Yazıyı paylaşın: