Varisi Olmayan Miras Ne Olur? – Av. Ozan Soylu
Modern toplumda aile bağlarının zayıflaması ve sosyal ilişkilerin değişmesiyle birlikte varis bırakmadan ölen kişilerin sayısı giderek artmaktadır. Türk hukuk sistemi, hiçbir mirasın sahipsiz kalmaması ilkesinden hareketle, varissiz mirası düzenleme altına almıştır. Bu çalışmada, varissiz kalan mirasın akıbeti, devletin yasal varisliği ve konuya ilişkin istisnai durumlar incelenmektedir.
1. Giriş
1.1. Varis Kavramının Hukuki Tanımı ve Kapsamı
Varis, bir kişinin ölümü üzerine onun mal varlığının tamamına veya belirli bir kısmına sahip olan kişidir. Türk Medeni Kanunu’na göre varisler iki gruba ayrılır: Yasal varisler ve atanmış (iradi) varisler. Yasal varisler, kanun gereği kendiliğinden varis olan kişilerdir ve bunlar kan hısımları ile sağ kalan eşten oluşur. Atanmış varisler ise, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufla (vasiyetname veya miras sözleşmesi ile) belirlediği varislerdir.
1.2. Varissiz Ölüm Durumu ve Hukuki Çerçeve
Türk hukuk sisteminde bir kimsenin geride varis bırakmaksızın ölmesi söz konusu olamaz. Bu temel ilke doğrultusunda, bir ölüm olayının ardından mirasa dahil mal ve hakların sahipsiz kalması hukuken mümkün değildir. Medeni Kanun’un öngördüğü sistem içerisinde, bir kişinin ölümünden sonra mirasının akıbeti her durumda belirlidir ve miras mutlaka bir varise intikal eder.
2. Devletin Yasal Varisliği
2.1. Yasal Varisliğin Koşulları
2.1.1. İlk Üç Zümrede Varisin Bulunmaması
Türk Medeni Kanunu’na göre, devletin mirasa el koyabilmesi için öncelikle ilk üç zümrede hiçbir varisin bulunmaması gerekir. Bu zümreler şöyle düzenlenmiştir:
Birinci Zümre (Altsoy): Miras bırakanın çocukları, torunları ve onların çocukları. Örneğin; ölen kişinin kızı, oğlu, torunu veya torununun çocuğu.
İkinci Zümre (Anne-Baba ve Onların Altsoyu): Miras bırakanın anne ve babası ile onların çocukları, torunları. Örneğin; ölen kişinin annesi, babası, kardeşleri, kardeş çocukları (yeğenler).
Üçüncü Zümre (Büyük Anne-Büyük Baba ve Onların Altsoyu): Miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları ile onların çocukları. Örneğin; ölen kişinin babaannesi, dedesi, amcası, halası, dayısı, teyzesi ve bunların çocukları.
Her zümrede öncelik o zümrenin başında yer alan kişilerdedir ve bunların varlığı halinde, altsoyları mirastan pay alamaz. Örneğin, ölen kişinin çocuğu varsa, torunu mirastan pay alamaz. Bir zümrede hiç kimse yoksa, bir sonraki zümreye geçilir. Üçüncü zümrede de kimse bulunmuyorsa ve sağ kalan eş de yoksa, devlet yasal varis olarak mirasa el koyar.
2.1.2. Sağ Kalan Eşin Bulunmaması
Devletin varisliğinin ikinci koşulu, ölen kişinin ardında sağ kalan bir eşinin bulunmamasıdır. Eş, zümre sistemine dahil bir yasal varis olmamakla birlikte, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ile saklı pay oranı artırılan önemli bir varistir. Eşin varlığı, devletin mirasa el koymasını engeller. Özellikle üçüncü zümre varisleriyle birlikte varis olan eş, bazı durumlarda mirasın tamamına sahip olabilmektedir.
2.1.3. Tüm Aile Öldüğünde Mirasın Akıbeti
Günlük hayatta sıkça sorulan “tüm aile ölürse miras kime kalır?” sorusu, miras hukukunun en temel meselelerinden birini oluşturur. Türk hukuk sistemi bu durumu öngörerek kapsamlı bir düzenleme getirmiştir. Bir kaza veya doğal afet sonucu tüm ailenin hayatını kaybetmesi gibi trajik durumlarda bile miras sahipsiz kalmaz. Böyle durumlarda öncelikle hayatta kalan en uzak derecedeki akrabalar araştırılır. Eğer hiçbir akraba bulunamazsa, devlet son varis olarak devreye girer. Bu sayede, hiçbir mirasın sahipsiz kalmaması güvence altına alınmıştır.
2.1.4. Atanmış Varisin Bulunmaması
Devletin yasal varis olarak mirasa el koyabilmesinin son koşulu, ölen kişinin geçerli bir ölüme bağlı tasarrufla mirasının tamamı için bir gerçek ya da tüzel kişiyi varis olarak atamamış olmasıdır. İlk üç zümrede varis bulunmasa ve sağ kalan eş olmasa bile, mirasın tamamı için atanmış bir varis varsa, miras ona ait olur ve devlete sıra gelmez. Ancak mirasın yalnızca bir kısmı için atanmış varis bulunması durumunda, devlet kalan kısım için yasal varis olabilir.
2.2. Devletin Varisliğinin Hukuki Niteliği
2.2.1. Külli Halefiyet İlkesi
Devlet, tereke üzerinde özel hukuktan doğan yasal varislik sıfatı ile hak kazanmaktadır. Tıpkı diğer yasal varisler gibi, devletin varisliği de külli halefiyet ilkesi çerçevesinde gerçekleşir. Bu durum, devletin sahipsiz mallara hakimiyet ve tasarruf hakkı dolayısıyla el koymasına ilişkin kamusal yetkisinin bir uygulaması değildir. Devlet, ölen kişinin tüm hak ve borçlarına bir bütün olarak halef olmakta ve miras bırakanın hukuki kişiliğini devam ettirmektedir.
2.2.2. Sınırlı Sorumluluk Özelliği
Devletin varisliğini diğer varislerden ayıran en önemli özellik, miras bırakanın borçlarından sorumluluğunun sınırlı olmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 631. maddesinin 2. fıkrasına göre devlet, deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur. Bu “saf anlamda eşyayla sınırlı sorumluluk” ilkesi, devleti diğer varislerden farklı bir konuma getirmekte ve miras bırakanın alacaklıları, devletin kendisine intikal eden miras değerleri dışında kalan malvarlığına el koyamamaktadır.
2.2.3. Tali Nitelik
Devletin varisliğinin bir diğer önemli özelliği, tali (ikincil) nitelik taşımasıdır. Bu, devletin ancak başka hiçbir varis bulunmadığı takdirde mirasa el koyabileceği anlamına gelir. İlk üç zümrede herhangi bir varis bulunması, sağ kalan eşin varlığı veya mirasın tamamı için atanmış bir varisin olması durumunda devletin varisliği söz konusu olmaz. Bu tali nitelik, mirasın mümkün olduğunca aile içinde kalmasını amaçlayan miras hukuku sisteminin bir yansımasıdır. Devlet ancak diğer tüm varis olasılıkları tükendiğinde son çare olarak devreye girer.
3. Milletlerarası Özel Hukuk Açısından Durum
3.1. Uygulanacak Hukuk
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 20. maddesinin birinci fıkrasına göre miras, ölenin milli hukukuna tabidir. Ancak bu genel kurala önemli bir istisna getirilmiştir: Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre, Türkiye’de bulunan varissiz miras devlete kalır.
Bu düzenlemeye göre üç farklı durum ortaya çıkabilir:
- Ölen kişi Türk vatandaşı ise, yurt içinde ve yurt dışındaki tüm mirasına Türk hukuku uygulanır.
- Ölen yabancı ise ve Türkiye’de taşınmazı varsa, bu taşınmaza Türk hukuku, diğer malvarlığı değerlerine kendi milli hukuku uygulanır.
- Varissiz kalan ve Türkiye’de bulunan miras, ölenin vatandaşlığına bakılmaksızın Türk devletine intikal eder.
3.2. Yabancı Unsurlu Varissiz Miraslar
Yabancı unsurlu varissiz miraslar konusunda özellikle üç durum önem taşımaktadır:
3.2.1. Yabancı Vatandaşların Varissiz Mirası
Türkiye’de ölen bir yabancının mirası varissiz kaldığında, Türkiye’deki malvarlığı değerleri üzerinde Türk devleti hak sahibi olur. Bu durumda, ölenin vatandaşı olduğu devletin kendi vatandaşının mirası üzerinde hak iddia etmesi mümkün değildir. MÖHUK madde 20(3)’ün getirdiği bu düzenleme, terekenin yabancı bir devlete intikal etmesini önleme amacı taşımaktadır.
3.2.2. Çifte Vatandaşlık Durumu
Miras bırakan açısından bir çifte vatandaşlık durumu söz konusu ise, mirasa dahil taşınmaz ya da taşınır mallar hangi ülkede bulunmaktaysa, çifte vatandaşlık sahibinin malları o ülkeye ait olacaktır. Bu kural, uluslararası hukuktaki egemenlik ilkesiyle de uyumludur.
3.2.3. Konsolosluk Antlaşmalarının Etkisi
İki taraflı konsolosluk antlaşmaları, ana kuralın istisnasını oluşturabilir. Bu antlaşmalar sayesinde, akit devletler kendi vatandaşlarının diğer akit devlette bulunan menkul miras değerleri üzerinde hak sahibi olabilmektedirler. Bu durum, varissiz mirasın devlete intikali kuralının tek istisnasını teşkil eder.
4. Devletin Yasal Varisliğinin İstisnaları
4.1. Vakıflar Kanunu Kapsamındaki İstisnalar
Devletin yasal varisliğine ilişkin genel kuralın önemli istisnalarından biri, 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 17. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Tasarruf edenlerin veya maliklerin varis bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli (çift kira ödemeli) ve mukataalı (yıllık vergi ödemeli) taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
Bu düzenleme, mülga 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 29. maddesindeki hükmün devamı niteliğindedir. Söz konusu taşınmazların malikleri varis bırakmaksızın öldüklerinde, taşınmazları yasal varis sıfatıyla devlete değil, icareteyn veya mukataa sahibi vakfa intikal eder. Bu istisnai düzenlemenin uygulanabilmesi için:
- Taşınmazın icareteynli veya mukataalı vakıf taşınmazı olması
- Malikin varis bırakmadan ölmesi gerekmektedir.
*İcareteynli Vakıf Malı: Vakfa ait bir gayrimenkulün, peşin ödenen yüksek bir kira (icare-i muaccele) ve ayrıca her yıl ödenen düşük bir kira (icare-i müeccele) karşılığında süresiz olarak kiraya verilmesi yoluyla oluşan hukuki ilişkiyi ifade eder.
*Mukataalı Vakıf Malı: Vakfa ait bir arazinin, üzerine bina yapmak veya ağaç dikmek üzere, yıllık belirli bir bedel (mukataa) karşılığında kiraya verilmesi suretiyle oluşan hukuki ilişkiyi ifade eder.
4.2. Sosyal Hizmetler Kanunu Kapsamındaki İstisnalar
Devletin yasal varisliğine getirilen bir diğer önemli istisna, 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 28. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre: “Kuruma bağlı kuruluşlarda bakılmakta iken varis bırakmaksızın ölen kimselerin mirası Kuruma geçer. Kurum terekenin borcundan ancak, kendisine geçen mallar ölçüsünde sorumlu olur.”
Bu istisnai düzenlemenin özellikleri şunlardır:
- Sadece kuruma bağlı kuruluşlarda bakılmakta olan kişiler için geçerlidir
- Ölen kişinin varis bırakmamış olması gerekir
- Kurum, tıpkı devlet gibi mirasa dahil borçlardan sınırlı şekilde sorumludur
- Bu düzenleme, mülga 6972 Sayılı “Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun”un 27. maddesindeki düzenlemenin daha kapsamlı bir devamı niteliğindedir.
Her iki istisna da sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Vakıflar açısından tarihi ve kültürel mirasın korunması, Sosyal Hizmetler Kurumu açısından ise sosyal yardım ve dayanışma amacı ön plandadır.
Sonuç:
Türk hukuk sisteminde bir mirasın varissiz kalması mümkün değildir. Devlet, son yasal varis olarak mirasa el koymakta ve özel hukuk kuralları çerçevesinde sınırlı sorumluluk ilkesi doğrultusunda hareket etmektedir. Yabancılık unsuru taşıyan mirasta özel düzenlemeler getirilmiş, ayrıca Vakıflar Kanunu ve Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında bazı istisnai durumlar öngörülmüştür. Bu düzenlemeler, toplumsal ihtiyaçlar ve sosyal devlet ilkesi gözetilerek oluşturulmuştur.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.