
Cezaevindeki Kişiye Vasi Atanabilir mi? | 2025 – Av. Ozan Soylu
Cezaevindeki kişiye vasi tayini meselesi, Türk hukuk sisteminde uzun yıllar boyunca otomatik kısıtlama prensibiyle çözülmeye çalışılmış, ancak bu yaklaşım temel hak ve özgürlükler açısından ciddi sorunlar yaratmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 22 Mart 2023 tarihli tarihi kararı ile birlikte, konuya ilişkin mevzuat köklü bir değişime uğramış ve hükümlülerin hukuki statüsü yeniden şekillenmiştir.
Bu makalede, ceza infaz kurumunda bulunan kişilere vasi tayini konusu, eski düzenlemeden başlayarak Anayasa Mahkemesi kararı ve sonrasında getirilen yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde ele alınacaktır.
Eski Düzenleme ve Sorunları
TMK Madde 407’nin Önceki Hali
22 Kasım 2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun eski 407. maddesine göre, “bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır” hükmü yer almaktaydı. Bu düzenleme, mahkum olunan cezanın kasten veya taksirle işlenmiş olmasını ayırt etmeksizin, yalnızca ceza süresini esas alarak mutlak bir kısıtlama öngörmekteydi.
Eski sistemde dikkat edilmesi gereken husus, mahkum olan kişinin işlerini görebilme kapasitesinin hiçbir şekilde değerlendirilmemesiydi. Cezanın infazına başlanmasıyla birlikte Cumhuriyet savcısı, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinden hükümlüye vasi tayini talep etmek zorundaydı.
Eski Sistemin Uygulanması
Önceki düzenlemede vesayet ilişkisi, hapis cezasının infazının tamamlanmasıyla mahkemeden herhangi bir karar alınmasına gerek olmaksızın kendiliğinden sona ermekteydi. Ancak burada kritik bir nokta bulunmaktaydı: koşullu salıverilme veya denetimli serbestlik tedbiri uygulamasıyla salıverilme, vesayet ilişkisini sona erdirmemekteydi, çünkü infaz devam etmekteydi.
Bu sistem çerçevesinde vesayet altındaki hükümlü sınırlı ehliyetsiz sayılmakta, belirli işlemleri vasinin izni olmaksızın yapamamaktaydı. Özellikle mal varlığıyla ilgili önemli kararlar, evlenme gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar bile vasinin onayına tabi tutulmaktaydı.
Uygulamada Yaşanan Sorunlar
Eski düzenleme, özellikle avukat-hükümlü ilişkilerinde ciddi sorunlar yaratmaktaydı. Hakkında verilen mahkumiyet kararı kesinleşen kişinin, daha önce müdafiliğini yapan avukatına vasisi marifetiyle yeni vekaletname çıkarması gerektiği kabul edilmekte, şahıs tutuklu iken verdiği vekaletname geçersiz sayılmaktaydı.
Dikkat edilmesi gereken nokta, farklı ceza infaz kurumlarının bu konuda farklı uygulamalar geliştirmiş olmasıydı. Bazı kurumlarda hükümlü ile avukat arasındaki görüşmeler “vekaletnamesiz görüşme” olarak sisteme işlenmekte, Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik’in 20/4. maddesi uyarınca sadece üç kez görüşme hakkı tanınmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi’nin Tarihi Kararı
Anayasa Mahkemesi Kararının Gerekçeleri
Anayasa Mahkemesi, 22 Mart 2023 tarihli ve E. 2022/105, K. 2023/54 sayılı kararıyla, TMK’nın 407 ve 471. maddelerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Mahkeme, bu düzenlemelerin Anayasa’nın 13., 20. ve 35. maddelerine aykırı olduğunu tespit etmiştir.
Karara göre, “ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmakla birlikte bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişilerin mutlak olarak vesayet altına alınması” Anayasa’nın özel hayata saygı ve mülkiyet haklarına sınırlama getirmektedir.
Mahkemenin Değerlendirmeleri
Anayasa Mahkemesi, kritik bir tespit yaparak, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişilerin “ayırt etme gücünü haiz ve herhangi bir vasi atanmaksızın kendi işlemlerini yürütebilecek durumda oldukları” sonucuna varmıştır.
Mahkeme, önemli bir değerlendirme yaparak, hükümlünün kendi işlemlerini görebilecek durumda olup olmadığının değerlendirilmeksizin kendisine vasi atanmasının, vasinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremeyeceği, özellikle mal varlığıyla ilgili kimi işlemlerde vesayet ve denetim makamlarının izni gerekeceği sonucuna varmıştır.
Dikkat edilmesi gereken husus, Mahkeme’nin alternatif koruma yöntemlerinin mümkün olduğunu vurgulamasıdır. Kararda, “vesayete göre kişinin ehliyetini daha az sınırlayan ve daha dar koruma sağlayan yasal danışmanlık ve kayyımlık atamasına imkan sağlanması” gerektiği belirtilmiştir.
İptal Kararının Sonuçları
Anayasa Mahkemesi, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir. Bu geçiş süreci, mevzuat boşluğunun önlenmesi ve yeni düzenlemelerin hazırlanması için tanınmıştır.
İptal kararı, 23 Haziran 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 23 Mart 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten itibaren eski sistemin hukuki dayanağı ortadan kalkmıştır.
Yeni Yasal Düzenleme (7499 Sayılı Kanun)
TMK Madde 407’nin Yeni Hali
12 Mart 2024 tarihinde yürürlüğe giren 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile TMK’nın 407. maddesi köklü bir değişikliğe uğramıştır.
Yeni düzenlemeye göre, “kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır”. Bu değişiklikle otomatik kısıtlama sistemi terk edilmiş, isteğe bağlı bir sistem benimsenmiştir.
Önemli bir istisna olarak, “toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezası” alan kişiler için, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi halinde kısıtlama mümkün hale getirilmiştir.
TMK Madde 471’deki Değişiklikler
- madde de kapsamlı bir değişikliğe tabi tutulmuştur. Yeni düzenlemeye göre, vesayet hapis halinin hukuka uygun bir şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Dikkat edilmesi gereken kritik nokta, hapis halinin devamı süresince de vesayetin sona erdirilebileceği durumlardır:
- Toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına bağlı kısıtlama kararları için kişinin isteminin bulunması
- Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına bağlı kısıtlama kararları için kişinin talebi üzerine kişiliğinin veya malvarlığının korunması sebebinin ortadan kalkması
Kayyımlık Alternatifi
Yeni düzenleme, vesayete alternatif olarak kayyımlık müessesesini getirmiştir. Kanunda “kayyımlığa ilişkin hükümlerin niteliğine uygun düştüğü ölçüde” uygulanacağı belirtilmiş, böylece daha esnek ve az kısıtlayıcı bir koruma mekanizması öngörülmüştür.
Güncel Hukuki Durum
Hükümlülerin Hukuki Statüsü
Yeni düzenleme ile birlikte hükümlülerin hukuki statüsü köklü bir değişime uğramıştır. Artık otomatik kısıtlama sistemi bulunmamakta, hükümlüler kendi işlemlerini yapabilme yetkisine sahip olmaktadır.
Önemli bir gelişme olarak, hükümlülerin vekalet verme hakkı devam etmektedir. Bu durum, özellikle avukat-hükümlü ilişkilerinde yaşanan sorunların çözümü açısından kritik önem taşımaktadır.
Hükümlüler artık mal varlıkları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olup, kişisel işlemlerini herhangi bir kısıtlama olmaksızın gerçekleştirebilmektedir. Şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların kullanımında da serbest hale gelmişlerdir.
Vasi Tayini Koşulları
Yeni sistem iki farklı kategori öngörmektedir:
Toplam 5 Yıldan Az Hapis Cezaları: Bu kategoride sadece hükümlünün isteği üzerine kısıtlama mümkündür. Vesayet makamı, hükümlüyü dinleme yükümlülüğü altındadır ve mahkemeye takdir hakkı tanınmıştır.
Toplam 5 Yıl ve Üzeri Hapis Cezaları: Bu durumda hükümlünün isteği olmasa da kısıtlama mümkün olmakla birlikte, kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gereklilik değerlendirmesi yapılması zorunludur.
Dikkat edilmesi gereken husus, her iki durumda da vesayet makamının takdir yetkisi bulunmasıdır. Mahkeme, somut olayın özelliklerini değerlendirerek karar vermektedir.
Uygulamaya Yansımaları
Avukat-Hükümlü İlişkileri
Yeni düzenleme ile birlikte avukat-hükümlü ilişkilerindeki en önemli sorunlardan biri çözülmüştür. Önceki vekaletnamelerin geçerliliği devam etmekte, hükümlülerin yeni vekaletname çıkarma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu durum, avukat ziyaret haklarının korunması açısından da önemli sonuçlar doğurmaktadır. Artık avukatlar, daha önce aldıkları vekaletnameler ile hükümlüleri ziyaret edebilmekte, “vekaletnamesiz görüşme” kategorisindeki üç görüşme sınırı uygulanmamaktadır.
Kritik bir nokta olarak, hükümlüler artık yeni avukatlara vekaletname verebilme yetkisine sahiptir. Bu durum, savunma hakkının etkin kullanımı açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Ceza İnfaz Kurumlarında Uygulama
Ne yazık ki uygulamada yeni düzenlemenin henüz tam olarak yerleşmediği görülmektedir. Farklı ceza infaz kurumlarının farklı yaklaşımlar sergilediği, bazı kurumlarda eski uygulamaların devam ettirildiği tespit edilmektedir.
Dikkat edilmesi gereken husus, bazı ceza infaz kurumlarında Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesinin yanlış yorumlanması ile hükümlünün aynı anda iki avukatla görüşmesinin yasaklanabilmesidir. Halbuki bu düzenleme, avukatın aynı anda birden fazla hükümlü ile görüşmesini yasaklamakta, bir hükümlünün aynı anda iki veya üç avukatla görüşmesine engel olmamaktadır.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi’nin 22 Mart 2023 tarihli kararı, hukuk devleti açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu karar, hükümlü haklarının korunması ve temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması açısından tarihi bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
7499 sayılı Kanun ile getirilen yeni düzenleme, otomatik kısıtlama sistemini terk ederek bireysel değerlendirme esasını benimsemiştir. Bu yaklaşım, insan haklarına saygı ve kişi onurunun korunması açısından önemli bir ilerleme kaydetmektedir.
Ancak uygulamada yaşanan sorunlar, mevzuat değişikliğinin tek başına yeterli olmadığını göstermektedir. Uygulama birliğinin sağlanması, personel eğitimi ve sistematik takip mekanizmalarının oluşturulması önem taşımaktadır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.