
Davadan Feragat Etmeden Önce Bilinmesi Gerekenler
Davadan Feragat Nedir? Tanımı, Şartları ve Hukuki Sonuçları
Hukuk sisteminde dava süreçlerinin etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması büyük önem taşır. Davadan feragat, yargı sisteminin işleyişinde tarafların tasarruf yetkisini kullanarak dava sürecini sona erdirmelerini sağlayan önemli bir hukuki kurumdur. Bu makalede, davadan feragat kavramının tanımı, koşulları, türleri ve hukuki sonuçları ayrıntılı olarak incelenecektir.
Davadan Feragat Kavramı ve Tanımı
Davadan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307. maddesinde açıkça tanımlanmıştır. Bu tanıma göre feragat, “davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak ifade edilmektedir. Davacı, dava dilekçesinde belirttiği talep sonucundan tamamen vazgeçebileceği gibi, bu taleplerin bir kısmından da vazgeçebilir.
Davadan Feragatin Hukuki Niteliği
Davadan feragat, davaya son veren taraf işlemleri arasında yer almaktadır ve HMK’nın 307 ila 312. maddelerinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Feragat, usul hukuku açısından bir işlem olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından da önemli sonuçlar doğurmaktadır.
Hukuki niteliği açısından davadan feragat, tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir usul işlemidir. Feragatin geçerli olması için karşı tarafın veya mahkemenin onayına ihtiyaç duyulmaz (HMK m. 309/2). Feragat beyanı mahkemeye ulaştığı anda hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar.
6100 Sayılı HMK’da Davadan Feragat Düzenlemesi
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, davadan feragat kurumunu 307 ila 312. maddelerinde düzenlemiştir. Bu düzenlemeler, feragatin tanımı, şekli, zamanı, sonuçları ve yargılama giderleri bakımından etkileri gibi konuları kapsamaktadır.
HMK m. 307’ye göre feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK m. 311’e göre ise feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Bu hüküm, feragatin hem usul hem de maddi hukuk boyutunu vurgulamaktadır.
Davadan Feragat ile Diğer Usul İşlemleri Arasındaki Farklar
Davadan feragat, diğer usul işlemlerinden belirgin özellikleriyle ayrılmaktadır. Özellikle ikrar, kabul, sulh ve kanun yolundan feragat gibi usul işlemleriyle karşılaştırılması önemlidir.
İkrar, bir tarafın kendisi aleyhine olan ve diğer tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunu bildirmesidir (HMK m. 188). İkrarın konusu vakıalar iken, feragatin konusu talep sonucudur.
Davayı kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir (HMK m. 308). Feragatin davacı tarafından yapılmasına karşılık, kabul davalı tarafından yapılır.
Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir (HMK m. 313). Sulh, iki taraflı bir işlem olup, feragat ise davacının tek taraflı irade beyanıyla yapılır.
Davadan Feragat ile Davanın Geri Alınması Arasındaki Farklar
Uygulamada sıklıkla karıştırılan “davadan feragat” ile “davanın geri alınması” (HMK m. 123) birbirinden tamamen farklı hukuki kurumlardır. Bu iki kurumun karıştırılması, uygulamada geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilmektedir.
Hukuki Etkileri Bakımından Karşılaştırma
Davanın geri alınması, davacının dava açma hakkını saklı tutarak açtığı davadan şimdilik vazgeçmesidir. Geri alma halinde davacı, talep sonucundan vazgeçmemekte, sadece o davayı takip etmekten vazgeçmektedir. Davadan feragatte ise davacı, talep sonucundan ve dolayısıyla dava konusu haktan tamamen vazgeçmektedir.
Davanın geri alınması durumunda davacı, sonradan aynı dava konusu hakkında yeniden dava açabilir. Ancak davadan feragat halinde, feragate konu olan hak üzerinde aynı taraflar arasında yeni bir dava açılamaz. Çünkü feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur (HMK m. 311).
Davalının Rızasına İhtiyaç Duyulması Bakımından Karşılaştırma
Davanın geri alınması, ancak davalının açık rızası ile mümkündür (HMK m. 123/1). Davalı rıza göstermezse, davacı davasını geri alamaz. Davadan feragatte ise davalının rızası aranmaz; feragat, davacının tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşir.
Kesin Hüküm Etkisi Bakımından Karşılaştırma
Davadan feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğururken (HMK m. 311), davanın geri alınması böyle bir etki doğurmaz. Feragat durumunda, feragate konu olan hak üzerinde aynı taraflar arasında yeni bir dava açılamaz. Davanın geri alınması durumunda ise davacı, aynı konuda yeniden dava açabilir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, bir kararında davadan feragat ile davanın geri alınması arasındaki farkı şu şekilde vurgulamıştır:
“Davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir. Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatına) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.” (Yargıtay 17. HD, E. 2015/12284, K. 2018/6018, T. 18.06.2018)
Davadan Feragatin Geçerlilik Koşulları
Davadan feragatin geçerli olabilmesi için belirli koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu koşulları şekil şartları, zaman bakımından koşullar ve kişiler bakımından koşullar olarak incelemek mümkündür.
Şekil Şartları
Davadan feragat, duruşma sırasında sözlü olarak veya dilekçeyle yapılabilir (HMK m. 309/1).
Sözlü feragat, davacının duruşmada mahkemeye hitaben davasından feragat ettiğini beyan etmesiyle gerçekleşir. Bu beyanın, duruşma tutanağına geçirilmesi ve davacıya imzalatılması gerekmektedir (HMK m. 154/3-c).
Yazılı feragat ise, davacı veya davadan feragat yetkisine sahip vekilin, mahkemeye bir dilekçe sunarak davasından feragat ettiğini bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda, feragat dilekçesinin ayrıca duruşma tutanağına geçirilmesine ve davacıya imzalatılmasına gerek yoktur.
Feragat beyanının geçerli olabilmesi için belirli şartları taşıması gerekmektedir:
- Kayıtsız ve Şartsız Olma: Feragat, kayıtsız ve şartsız olmalıdır (HMK m. 309/4). Şarta bağlı feragat geçerli değildir.
- Açık ve Tereddüde Yer Vermeyecek Şekilde Olma: Feragat beyanı, açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde olmalıdır.
- Kısmi Feragatte Feragat Edilen Kısmın Açıkça Gösterilmesi: Kısmen feragat halinde, feragat edilen kısmın dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir (HMK m. 309/3).
- Mahkemeye Hitaben Yapılma: Feragat beyanı, mahkemeye hitaben yapılmalıdır.
Zaman Bakımından Koşullar
Davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK m. 310/1). Davacı, dava açıldıktan sonra ilk celsede feragat edebileceği gibi, tahkikat aşamasında veya tahkikat tamamlandıktan sonra da feragat edebilir. Feragatin gerçekleşebilmesi için davanın açılmış olması şarttır.
Hüküm verilmesinden sonra feragat durumunda, HMK m. 310/2’ye göre, “Feragat, hüküm verildikten sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa bile dosya, kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi feragat doğrultusunda ek karar verir.”
Kanun yolları aşamasında feragat durumunda ise HMK m. 310/3’e göre, “Feragat, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat hakkında ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”
Kişiler Bakımından Koşullar
Feragat Edecek Kişinin Ehliyeti
Davadan feragat edebilmek için, dava ehliyetine sahip olmak gerekir. Dava ehliyeti ise, fiil ehliyetine sahip olmayı gerektirir (HMK m. 51). Fiil ehliyeti, ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan kişilere tanınmıştır (TMK m. 9-10).
Sınırlı ehliyetsizler (ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar), kanuni temsilcilerinin izni olmadan davadan feragat edemezler. Tam ehliyetsizler ise, yalnızca kanuni temsilcileri aracılığıyla davadan feragat edebilirler.
Vekil Aracılığıyla Feragat
Davacı, bir vekil aracılığıyla da davadan feragat edebilir. Ancak, vekil aracılığıyla feragatin geçerli olabilmesi için, vekilin vekâletnamesinde açıkça “davadan feragat” yetkisinin bulunması şarttır (HMK m. 74). Vekâletnamesinde feragat yetkisi bulunmayan vekilin yapacağı feragat beyanı geçersizdir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, vekilin feragat yetkisine ilişkin şu tespitte bulunmuştur: “Avukatın davadan feragat edebilmesi için vekâletnamesinde bu konuda açık yetkisinin bulunması gerekir.” (Yargıtay 14. HD, E. 2015/14589, K. 2017/1261, T. 21.02.2017).
Davadan Feragatin Türleri ve Uygulamaları
Davadan feragat, davacının talep sonucundan tamamen veya kısmen vazgeçmesi şeklinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda davadan feragat, tam feragat ve kısmi feragat olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Tam Feragat
Tam feragat, davacının dava dilekçesinde belirttiği tüm talep sonuçlarından vazgeçmesidir. Davacı, tam feragat ile davanın tamamından vazgeçmiş olur ve bu feragat, dava konusu tüm hak ve talepleri kapsar. Tam feragat, davaya tamamen son veren bir taraf işlemidir.
Tam feragatin en önemli sonucu, davanın feragat nedeniyle sona ermesidir. Mahkeme, davacının tam feragat beyanı üzerine, davayı esastan incelemeden feragat nedeniyle reddeder. Tam feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan (HMK m. 311), davacı aynı hak ve taleplere ilişkin olarak bir daha dava açamaz.
Kısmi Feragat
Kısmi feragat, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep sonuçlarının bir kısmından vazgeçmesidir. Kısmi feragat halinde davacı, talep sonuçlarının tamamından değil, yalnızca bir bölümünden vazgeçmiş olur.
Kısmi feragatin geçerli olabilmesi için, “feragat edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir” (HMK m. 309/3). Feragat edilen kısmın açıkça belirtilmemesi durumunda, feragat beyanında bulunan davacının gerçek iradesinin ne olduğu mahkemece araştırılmalıdır.
Kısmi feragat halinde, feragat edilmeyen kısım için yargılama devam eder. Mahkeme, yalnızca feragat edilen kısım için feragat nedeniyle ret kararı verir; feragat edilmeyen kısım hakkında ise yargılamaya devam ederek bir karar verir.
Feragat Edilebilecek ve Edilemeyecek Davalar
Kural olarak, davadan feragat her türlü davada mümkündür. Ancak, bazı dava türlerinde, davanın niteliği veya kamu düzeni gereklilikleri nedeniyle, davadan feragat mümkün değildir veya sınırlıdır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalar, genellikle kamu düzenini ilgilendiren veya kişilik haklarına ilişkin davalardır. Bu tür davalarda, tarafların feragat gibi işlemlerle davayı sona erdirmeleri mümkün değildir veya sınırlıdır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalar arasında şunlar sayılabilir:
- Kişilik Haklarına İlişkin Davalar: Kişilik haklarının korunmasına ilişkin davalar, kişinin üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği haklara ilişkindir.
- Aile Hukukuna İlişkin Bazı Davalar: Evliliğin butlanı, boşanma, velayet gibi aile hukukuna ilişkin bazı davalar, kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu davalarda feragat mümkün değildir veya sınırlıdır.
- Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Bazı Davalar: Sigortalılık sürelerinin tespiti gibi sosyal güvenlik hukukuna ilişkin bazı davalar, kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu davalarda feragat mümkün değildir.
Davadan Feragatin Yargılama Giderlerine Etkisi
Davadan feragat halinde davacı, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür (HMK m. 312/1). Bu giderler harçlar, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerini kapsar.
Harçlar Üzerindeki Etkisi
Davadan feragat halinde davacı, harçlar yönünden de belirli yükümlülüklerle karşılaşır. Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinde açıkça belirtildiği üzere: “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.”
Davanın reddi (feragat nedeniyle) kararı verildiğinde, karar ve ilam harcı maktu olarak uygulanır. Mahkeme, davacıyı maktu karar ve ilam harcının (feragat beyanının yapıldığı aşamaya göre) üçte biri veya üçte ikisini ödemeye mahkûm edecektir.
Vekalet Ücreti Üzerindeki Etkisi
HMK’nın 330. maddesi uyarınca “Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücreti, taraf lehine hükmedilir.” Davadan feragat halinde davacı, davayı kaybetmiş gibi değerlendirildiğinden, davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmişse vekalet ücretinden de sorumludur.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesine göre: “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.”
Diğer Yargılama Giderlerine Etkisi
Davadan feragat halinde davacı, diğer tüm yargılama giderlerini de üstlenmek zorundadır. Harçlar Kanunu’nun 22. maddesindeki düzenleme sadece yargılama harçları bakımından geçerli olup, diğer giderler için geçerli değildir. Yani davacı davasından ne zaman feragat ederse etsin keşif giderleri, posta giderleri, bilirkişi giderleri gibi giderlerin tamamını ödemekle yükümlüdür.
Yargıtay uygulamasında, davacının davadan feragat beyanında bulunması halinde, mahkemenin davayı reddetmesi gerekli ve yeterli görülmüştür. Feragat beyanından sonra çekişmenin giderilmesinde başka delil toplanması gerekmez.
Davadan Feragatin Hukuki Sonuçları ve Feragatten Dönme İmkanı
Davadan feragat, hem usul hukuku hem de maddi hukuk bakımından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçların doğru anlaşılması, davacıların bilinçli karar vermelerini sağlar.
Kesin Hüküm Etkisi
Davadan feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur (HMK m. 311). Bu nedenle, davacı feragat ettiği hakka ilişkin olarak aynı taraflar arasında yeniden dava açamaz. Feragat, dava konusu hakkın sona ermesine neden olur.
Yargıtay, bir kararında feragatin kesin hüküm etkisini şu şekilde vurgulamıştır: “Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur ve davacı feragatten dönemez. Bu karar karşı, sadece usul hukuku kurallarına aykırılık sebebiyle kanun yoluna başvurulabilir.” (Yargıtay 8. HD, E. 2016/2994, K. 2016/16239, T. 28.11.2016).
Maddi Hukuk Bakımından Sonuçları
Davadan feragat, maddi hukuk bakımından da önemli sonuçlar doğurur. Feragat, dava konusu haktan feragat anlamına geldiğinden (HMK m. 307), davacı feragat ettiği haktan tamamen vazgeçmiş olur. Bu hakkı, artık hiçbir şekilde ileri süremez.
Davacı, feragat ettiği hakka ilişkin olarak aynı taraflar arasında yeni bir dava açamaz. Feragat edilen hak, maddi hukuk anlamında sona ermiş olur. Alacak haklarına ilişkin davalarda feragat, alacak hakkının sona ermesi sonucunu doğurur ve davacı, o alacağı artık talep edemez.
Maddi hukuk bakımından feragatin bir diğer sonucu, feragat edilen hak üzerindeki teminatların da sona ermesidir. Örneğin, bir alacak hakkından feragat edilmesi durumunda, bu alacağı teminat altına alan ipotek veya kefalet gibi teminatlar da sona erer.
İrade Sakatlığı Hallerinde Feragatten Dönme
Davadan feragat, kural olarak geri dönülemez bir taraf işlemidir. Feragat beyanı, mahkemeye ulaştığı anda hukuki sonuçlarını doğurmaya başlar ve kesin hüküm niteliği kazanır. Ancak, belirli istisnai durumlarda, özellikle davacının iradesinin sakatlanmış olması halinde, feragatten dönme imkanı söz konusu olabilir.
Feragatten dönme imkanı, Türk Borçlar Kanunu’nun irade sakatlığına ilişkin hükümlerine dayanmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 311’e göre, “İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir.” Bu düzenleme uyarınca, hata, hile veya ikrah (korkutma) nedeniyle sakatlanan bir irade beyanı sonucunda yapılan feragatin iptali mümkündür.
Hata (yanılma), davacının feragat beyanında bulunurken gerçek iradesini yansıtmayan bir yanılgı içinde olmasıdır. Örneğin, davacı davalı ile yaptığı bir anlaşma sonucunda davadan feragat etmiş, ancak bu anlaşmanın şartları konusunda yanılmışsa, hataya dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.
Hile (aldatma), davalının veya üçüncü bir kişinin davacıyı kasten aldatması sonucunda davacının feragat beyanında bulunmasıdır. Örneğin, davalı davacıya gerçeğe aykırı belgeler göstererek onu yanıltmış ve bu yanıltma sonucunda davacı feragat etmişse, hileye dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.
İkrah (korkutma), davacının kendisinin veya yakınlarının kişilik haklarına veya malvarlığına yönelik bir tehdit altında feragat beyanında bulunmasıdır. Örneğin, davalı davacıyı veya ailesini tehdit ederek davadan feragat etmesini sağlamışsa, ikraha dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.
İrade sakatlığı hallerinde, feragatin iptalini sağlamanın yolu, feragatten fesih davası açmaktır. Feragatten fesih davası, TBK m. 39’a göre, yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl içinde açılmalıdır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.