Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Davadan Feragat (HMK): Süreç, Sonuçlar, Dilekçe, Harç, Vekalet

Davadan Feragat: Tanımı, Koşulları ve Hukuki Sonuçları

Hukuk sistemimizde, dava süreçlerinin etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması büyük önem taşımaktadır. Davadan feragat, yargı sisteminin işleyişinde tarafların tasarruf yetkisini kullanarak dava sürecini sona erdirmelerini sağlayan önemli bir hukuki kurumdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 307 ila 312. maddeleri arasında düzenlenen davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmaktadır.

Feragat, davacının tek taraflı irade beyanıyla gerçekleşir ve kesin hüküm niteliğindedir. Bu niteliği sayesinde, davadan feragat edilen hakka ilişkin aynı taraflar arasında yeni bir dava açılması mümkün olmamaktadır.

Bu makalenin amacı, davadan feragat kurumunun hukuki niteliğini, koşullarını ve sonuçlarını kapsamlı bir şekilde incelemektir. Çalışmamızda, HMK’nın ilgili düzenlemelerinin yanı sıra davadan feragat halinde harç ve vekalet masraflarının kim tarafından ödeneceği incelenecek, Yargıtay içtihatları ışığında konunun teorik ve pratik boyutları ele alınacaktır. Özellikle davadan feragat ile davanın geri alınması arasındaki farklar, feragatin şekli koşulları, feragat edilebilecek ve edilemeyecek davalar gibi konular detaylı olarak incelenecektir.

Makalemiz, davadan feragat kurumunun doğru anlaşılması ve uygulanması konusunda yol gösterici olmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, feragat dilekçelerinin hazırlanmasına ilişkin pratik bilgiler de sunulacaktır.

 

 

Davadan Feragat Nedir?

Davadan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde açıkça tanımlanmıştır. Bu tanıma göre feragat, “davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak ifade edilmektedir. Bu tanım, feragat kurumunun temel karakterini ortaya koymaktadır. Davacı, dava dilekçesinde belirttiği talep sonucundan tamamen vazgeçebileceği gibi, bu taleplerin bir kısmından da vazgeçebilir.

Davadan feragat, davaya son veren taraf işlemleri arasında yer almaktadır ve HMK’nın 307 ila 312. maddelerinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Feragat, usul hukuku açısından bir işlem olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından da önemli sonuçlar doğurmaktadır.

Usul hukuku, davaların açılması, yürütülmesi ve sonuçlandırılmasına ilişkin kuralları düzenleyen hukuk dalı iken; maddi hukuk, kişilerin hak ve yükümlülüklerini belirleyen, aralarındaki hukuki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır.

Özellikle feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğurması (HMK m. 311), bu kurumun hem usul hem de maddi hukuk boyutunun bulunduğunu göstermektedir.

Hukuki niteliği açısından davadan feragat, tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir usul işlemidir. Feragatin geçerli olması için karşı tarafın veya mahkemenin onayına ihtiyaç duyulmaz (HMK m. 309/2). Feragat beyanı mahkemeye ulaştığı anda hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar. Bu özelliği ile feragat, iki taraflı bir işlem olan ve karşı tarafın kabulüne bağlı olan sulhten ayrılmaktadır.

Davadan feragat, tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu ilke gereğince, davacı kendi hak ve menfaatlerini serbestçe tasarruf edebilme yetkisine sahiptir. Feragat kurumu, bu yetkinin davacı tarafından kullanılmasının bir yansımasıdır. Ancak feragatin, dava konusu haktan da feragat anlamına geldiği (HMK m. 307) unutulmamalıdır. Davacı davadan feragat ettiğinde, sadece o davadan değil, dava konusu hakkından da vazgeçmiş olmaktadır.

 

Davadan Feragat ile Davanın Geri Alınması Arasındaki Farklar

Uygulamada sıklıkla karıştırılan “davadan feragat” ile “davanın geri alınması” (HMK m. 123) birbirinden tamamen farklı hukuki kurumlardır. Bu iki kurumun karıştırılması, uygulamada geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilmektedir.

Davanın geri alınması, davacının dava açma hakkını saklı tutarak açtığı davadan şimdilik vazgeçmesidir. Geri alma halinde davacı, talep sonucundan vazgeçmemekte, sadece o davayı takip etmekten vazgeçmektedir. Davadan feragatte ise davacı, talep sonucundan ve dolayısıyla dava konusu haktan tamamen vazgeçmektedir.

Davanın geri alınması, ancak davalının açık rızası ile mümkündür (HMK m. 123/1). Davalı rıza göstermezse, davacı davasını geri alamaz. Davadan feragatte ise davalının rızası aranmaz; feragat, davacının tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşir.

Davanın geri alınması durumunda davacı, sonradan aynı dava konusu hakkında yeniden dava açabilir. Ancak davadan feragat halinde, feragate konu olan hak üzerinde aynı taraflar arasında yeni bir dava açılamaz. Çünkü feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur (HMK m. 311).

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, bir kararında davadan feragat ile davanın geri alınması arasındaki farkı şu şekilde vurgulamıştır:

Davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir. Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatına) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.” (Yargıtay 17. HD, E. 2015/12284, K. 2018/6018, T. 18.06.2018)

Uygulamada “davadan vazgeçme” ifadesi hem feragat hem de davanın geri alınması anlamında kullanılabilmektedir. Bu durumda, davacının gerçek iradesinin ne olduğunun titizlikle araştırılması gerekmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, “davadan vazgeçme” teriminin kullanıldığı bir davada, şu tespitte bulunmuştur:

Önüne ‘şimdilik’ eki almadığı müddetçe ‘davadan vazgeçme’ kavramının feragat şeklinde anlaşılması isabetli olacaktır.” (Yargıtay 11. HD, E. 2020/3125, K. 2021/3651)

Sonuç olarak, davadan feragat ve davanın geri alınması kurumlarının doğru anlaşılması ve uygulanması, telafisi güç veya imkânsız sonuçların ortaya çıkmasını engelleyecektir. Davacının gerçek iradesinin ne olduğunun açıklığa kavuşturulması, hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Davadan Feragat ile Diğer Usul İşlemleri Arasındaki Farklar

Davadan feragat, diğer usul işlemlerinden de belirgin özellikleriyle ayrılmaktadır. Özellikle ikrar, kabul, sulh ve kanun yolundan feragat gibi usul işlemleriyle karşılaştırılması önemlidir.

Feragat ve İkrar Arasındaki Farklar

İkrar, bir tarafın kendisi aleyhine olan ve diğer tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunu bildirmesidir (HMK m. 188). İkrarın konusu vakıalar iken, feragatin konusu talep sonucudur. İkrar ile dava sona ermez, sadece ikrar edilen vakıanın ispatına gerek kalmaz ve yargılamaya devam edilir. Oysa feragat ile dava tamamen veya kısmen sona erer. Ayrıca, ikrar hem davacı hem de davalı tarafından yapılabilirken, feragat sadece davacı tarafından yapılabilir.

Feragat ve Davayı Kabul Arasındaki Farklar

Davayı kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir (HMK m. 308). Davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik tek taraflı irade beyanıyla gerçekleşir. Feragatin davacı tarafından yapılmasına karşılık, kabul davalı tarafından yapılır. Her ikisi de tek taraflı usul işlemi olup, karşı tarafın onayına ihtiyaç duymazlar. Kabul de feragat gibi davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur.

Feragat ve Sulh Arasındaki Farklar

Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir (HMK m. 313). Sulh, iki taraflı bir işlem olup, hem davacı hem de davalının karşılıklı anlaşmasıyla gerçekleşir. Feragat ise davacının tek taraflı irade beyanıyla yapılır. Sulh sözleşmesinde taraflar karşılıklı olarak talep sonuçlarından vazgeçebilir veya birbirlerine birtakım edimlerde bulunabilirler. Feragatte ise davacı tek taraflı olarak talebinden vazgeçmektedir.

Sulh, öğretide “karşılıklı fedakârlıklar” fikrine dayanmaktadır. Sulh ile genellikle, davacı talep sonucunun bir kısmından feragat eder ve davalı da, davacının talep sonucunun diğer kalan kısmını kabul eder. Bu şekilde kısmi feragat ve kısmi kabul ile sulh sözleşmesi meydana gelir. Feragatte ise davacı tek taraflı olarak kendi talebinden vazgeçmektedir.

Feragat ve Kanun Yolundan Feragat Arasındaki Farklar

Kanun yolundan feragat, verilen bir karara karşı kanun yoluna başvurma hakkından vazgeçilmesidir. Kanun yolundan feragat, davadan feragat gibi kesin hüküm sonucunu doğurmaz; yalnızca o kanun yoluna başvuru hakkını ortadan kaldırır. Davadan feragatte davacı, dava konusu hakkından vazgeçerken, kanun yolundan feragatte taraf, sadece kanun yoluna başvurma hakkından vazgeçmektedir.

Kanun yolundan feragat, hem davacı hem de davalı tarafından yapılabilir. Davadan feragat ise yalnızca davacı tarafından yapılabilir. Kanun yolundan feragat, hüküm verildikten sonra yapılabilirken, davadan feragat hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir.

 

 

Davadan Feragatin Koşulları

Davadan feragatin geçerli olabilmesi için belirli koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu koşulları zamanla ilgili koşullar, şekli koşullar ve kişilerle ilgili koşullar olmak üzere üç ana başlık altında incelemek mümkündür.

Zamanla İlgili Koşullar

Feragatin Yapılabileceği Süre

Davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK m. 310/1). Bu düzenleme, davacıya davanın her aşamasında feragat hakkı tanımaktadır. Davacı, dava açıldıktan sonra ilk celsede feragat edebileceği gibi, tahkikat aşamasında veya tahkikat tamamlandıktan sonra da feragat edebilir. Feragatin gerçekleşebilmesi için davanın açılmış olması şarttır. Dava açılmadan önce feragat beyanında bulunulması mümkün değildir.

Feragat, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi değildir. Bu nedenle, karşı tarafın muvafakatine ihtiyaç duyulmaksızın, davacı yargılamanın her aşamasında davadan feragat edebilir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, bir kararında “Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.” ifadesini kullanarak bu durumu teyit etmiştir (Yargıtay, 15. HD, E. 2015/926, K. 2015/4748, T. 28.04.2015).

Hüküm Verilmesinden Sonra Feragat

Mahkemece hüküm verildikten sonra, ancak bu hüküm henüz kesinleşmeden önce de davadan feragat edilebilir. HMK m. 310/2’ye göre, “Feragat, hüküm verildikten sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa bile dosya, kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi feragat doğrultusunda ek karar verir.”

Bu düzenleme uyarınca, hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi durumunda, dosya kanun yolu incelemesi için üst mahkemeye gönderilmez. İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi, feragatin sonuçlarını belirleyen ek bir karar vermekle yükümlüdür. Bu ek kararda, davacının davadan feragat ettiği ve feragatin sonuçları belirtilir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi bir kararında, hüküm verildikten sonra feragat edilmesi durumunda izlenecek usulü şu şekilde açıklamıştır:

“Mahkemece bir karar verilip davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davadan feragat edildiğinden ve bu aşamada dahi feragat hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 14. HD, E. 2015/926, K. 2015/4748, T. 28.04.2015).

Kanun Yolları Aşamasında Feragat

Davadan feragat, kanun yollarına başvurulduktan sonra da mümkündür. HMK m. 310/3’e göre, “Feragat, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat hakkında ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”

Bu düzenleme uyarınca, temyiz aşamasında davadan feragat edilmesi durumunda, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı ilk derece mahkemesine geri göndermektedir. İlk derece mahkemesi, feragatin sonuçlarını belirleyen bir ek karar vermekle yükümlüdür.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kanun yolları aşamasında feragat edilmesi durumundaki usulü şu şekilde açıklamıştır:

“Feragat, 6100 sayılı HMK’nun 307. maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddesinde ise feragatin, kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır… Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir.” (Yargıtay HGK, E. 2018/658, K. 2018/1291, T. 4.07.2018).

Uygulamada, Yargıtay’ın dosyayı ilk derece mahkemesine göndermesi üzerine, ilk derece mahkemesi davadan feragat nedeniyle ek karar vermektedir. Bu ek kararda, feragatin sonuçları ve yargılama giderlerinin feragat eden davacı üzerinde bırakılması hususları düzenlenmektedir.

Şekli Koşullar

Sözlü Feragat

Davadan feragat, duruşma sırasında sözlü olarak yapılabilir (HMK m. 309/1). Sözlü feragat, davacının duruşmada mahkemeye hitaben davasından feragat ettiğini beyan etmesiyle gerçekleşir. Bu beyanın, duruşma tutanağına geçirilmesi ve davacıya imzalatılması gerekmektedir (HMK m. 154/3-c).

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, bir kararında sözlü feragatin geçerlilik şartlarını şu şekilde belirlemiştir:

“Davacı, yargılama sırasında (duruşmada) davasından sözlü olarak feragat edebilir (HMK.m.309/1). Bu halde, davacının kısmen veya tamamen feragat beyanı duruşma tutanağına yazılır. Bu şekle uygun olmayan feragat beyanı geçersizdir.” (Yargıtay 3. HD, E. 2017/2345, K. 2017/4644, T. 4.04.2017).

Sözlü feragatin geçerli olabilmesi için feragat beyanının tutanağa yazılması, davacıya okunması ve davacının imzasını taşıması zorunludur. Keşif sırasında yapılan ve keşif tutanağına yazılan feragat beyanı da, davacıya okunup imzalatılması şartıyla geçerlidir.

Yazılı Feragat

Davadan feragat, dilekçeyle de yapılabilir (HMK m. 309/1). Davacı veya davadan feragat yetkisine sahip vekili, mahkemeye bir dilekçe sunarak davasından feragat ettiğini bildirebilir. Bu durumda, feragat dilekçesinin ayrıca duruşma tutanağına geçirilmesine ve davacıya imzalatılmasına gerek yoktur. Böyle bir feragat dilekçesinin mahkemeye verildiğinin tutanağa yazılması yeterlidir.

Yazılı feragatin geçerli olabilmesi için, feragat dilekçesinde davacının veya yetkili vekilinin imzasının bulunması şarttır. Dilekçede, davadan feragat edildiği açıkça belirtilmelidir. Kısmi feragat halinde, feragat edilen kısmın dilekçede açıkça gösterilmesi gerekir (HMK m. 309/3).

Feragat Beyanının Geçerlilik Şartları

Feragat beyanının geçerli olabilmesi için belirli şartları taşıması gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır:

  1. Kayıtsız ve Şartsız Olma: Feragat, kayıtsız ve şartsız olmalıdır (HMK m. 309/4). Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Örneğin, “Davalı borcunu ödemesi halinde davamdan feragat ediyorum” şeklindeki bir beyan, şarta bağlı olduğu için feragat olarak kabul edilmez. Ancak, bu tür beyanlar sulh teklifi olarak değerlendirilebilir.
  2. Açık ve Tereddüde Yer Vermeyecek Şekilde Olma: Feragat beyanı, açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde olmalıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, bir kararında “Davacı tarafın eldeki davaya konu tazminat talebi için daha önce açtığı davadaki beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin söz konusu olmadığı” ifadesini kullanarak, feragat beyanının açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde olması gerektiğini vurgulamıştır (Yargıtay 17. HD, E. 2015/12284, K. 2018/6018, T. 18.06.2018).
  3. Kısmi Feragatte Feragat Edilen Kısmın Açıkça Gösterilmesi: Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir (HMK m. 309/3). Kısmi feragat halinde, feragat edilen kısmın açıkça belirtilmemesi durumunda, feragat geçersiz sayılabilir.
  4. Mahkemeye Hitaben Yapılma: Feragat beyanı, mahkemeye hitaben yapılmalıdır. Mahkeme dışında yapılan feragat beyanları, davacı tarafından kabul edilmediği takdirde geçerli değildir.

Kişilerle İlgili Koşullar

Feragat Ehliyeti

Davadan feragat edebilmek için, dava ehliyetine sahip olmak gerekir. Dava ehliyeti ise, fiil ehliyetine sahip olmayı gerektirir (HMK m. 51). Fiil ehliyeti, ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan kişilere tanınmıştır (TMK m. 9-10). Sınırlı ehliyetsizler (ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar), kanuni temsilcilerinin izni olmadan davadan feragat edemezler. Tam ehliyetsizler ise, yalnızca kanuni temsilcileri aracılığıyla davadan feragat edebilirler.

Tüzel kişiler adına davadan feragat yetkisi, tüzel kişiyi temsile yetkili organ veya kişilere aittir. Şirketlerde, şirketi temsile yetkili kişilerin davadan feragat yetkisi bulunmaktadır. Temsil yetkisine sahip olmayan kişilerin yapacağı feragat beyanları geçersizdir.

Vekil Aracılığıyla Feragat

Davacı, bir vekil aracılığıyla da davadan feragat edebilir. Ancak, vekil aracılığıyla feragatin geçerli olabilmesi için, vekilin vekâletnamesinde açıkça “davadan feragat” yetkisinin bulunması şarttır (HMK m. 74). Vekâletnamesinde feragat yetkisi bulunmayan vekilin yapacağı feragat beyanı geçersizdir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, vekilin feragat yetkisine ilişkin şu tespitte bulunmuştur: “Avukatın davadan feragat edebilmesi için vekâletnamesinde bu konuda açık yetkisinin bulunması gerekir.” (Yargıtay 14. HD, E. 2015/14589, K. 2017/1261, T. 21.02.2017).

Vekil aracılığıyla yapılan feragatin geçerli olabilmesi için, vekilin de yazılı veya sözlü feragat şekillerinden birine uygun olarak feragat beyanında bulunması gerekmektedir. Yani vekilin de, ya duruşmada sözlü olarak feragat beyanında bulunup bunu tutanağa geçirtmesi ve imzalaması, ya da mahkemeye bir feragat dilekçesi sunması gerekmektedir.

 

 

Davadan Feragatin Türleri

Davadan feragat, davacının talep sonucundan tamamen veya kısmen vazgeçmesi şeklinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda davadan feragat, tam feragat ve kısmi feragat olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Tam Feragat

Tanımı ve Kapsamı

Tam feragat, davacının dava dilekçesinde belirttiği tüm talep sonuçlarından vazgeçmesidir. Davacı, tam feragat ile davanın tamamından vazgeçmiş olur ve bu feragat, dava konusu tüm hak ve talepleri kapsar. Tam feragat, davaya tamamen son veren bir taraf işlemidir.

Tam feragat halinde davacı, talep sonuçlarının tamamını içeren bir feragat beyanında bulunur. Davacı, örneğin “davanın tamamından feragat ediyorum” veya “davadan feragat ediyorum” gibi ifadeler kullanarak tam feragat iradesini ortaya koyabilir. Tam feragat, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm talep sonuçlarını kapsadığından, dava konusu tüm haklar üzerindeki iddialardan vazgeçilmesi anlamına gelir.

Tam feragatin geçerli olabilmesi için, davacının iradesinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olması ve feragatin kayıtsız ve şartsız yapılması gereklidir. Şarta bağlı olarak yapılan tam feragat beyanları geçerli değildir.

Hukuki Sonuçları

Tam feragatin en önemli sonucu, davanın feragat nedeniyle sona ermesidir. Mahkeme, davacının tam feragat beyanı üzerine, davayı esastan incelemeden feragat nedeniyle reddeder. Tam feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan (HMK m. 311), davacı aynı hak ve taleplere ilişkin olarak bir daha dava açamaz.

Tam feragat halinde davacı, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür (HMK m. 312/1). Harçlar Kanunu m. 22 uyarınca, davanın ilk celsesinde feragat edilmesi durumunda, davacı maktu karar ve ilam harcının üçte birini; daha sonra feragat edilmesi durumunda ise üçte ikisini ödemekle yükümlüdür.

Tam feragat durumunda, davalı lehine vekâlet ücretine de hükmedilir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 6 uyarınca, feragat delillerin toplanmasına ilişkin ara kararın gereğinin yerine getirilmesinden önce gerçekleşirse, tarifedeki vekâlet ücretinin yarısına; daha sonra gerçekleşirse tamamına davacı aleyhine hükmedilir.

Tam feragat halinde davacı, feragat beyanından dönemez. Feragatin hata, hile veya ikrah (korkutma) gibi irade sakatlığı hallerinin varlığı nedeniyle geçersiz olduğu iddiası ise, feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.

Kısmi Feragat

Tanımı ve Kapsamı

Kısmi feragat, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep sonuçlarının bir kısmından vazgeçmesidir. Kısmi feragat halinde davacı, talep sonuçlarının tamamından değil, yalnızca bir bölümünden vazgeçmiş olur. Kısmi feragat, davanın tamamen sona ermesine değil, yalnızca feragat edilen kısım için davanın sona ermesine neden olur.

Kısmi feragatin geçerli olabilmesi için, “feragat edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir” (HMK m. 309/3). Feragat edilen kısmın açıkça belirtilmemesi durumunda, feragat beyanında bulunan davacının gerçek iradesinin ne olduğu mahkemece araştırılmalıdır.

Kısmi feragat, özellikle davacının birden fazla talebinin bulunduğu davalarda veya aynı davanın içinde farklı hukuki sebeplere dayanan taleplerin bulunduğu hallerde söz konusu olabilir. Örneğin, hem maddi hem de manevi tazminat talep edilen bir davada, davacının yalnızca manevi tazminat talebinden feragat etmesi kısmi feragattir.

Feragat Edilmeyen Kısımla İlgili Yargılamanın Devamı

Kısmi feragat halinde, feragat edilmeyen kısım için yargılama devam eder. Mahkeme, yalnızca feragat edilen kısım için feragat nedeniyle ret kararı verir; feragat edilmeyen kısım hakkında ise yargılamaya devam ederek bir karar verir.

Kısmi feragat durumunda, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti de orantılı olarak hesaplanır. HMK m. 312/1’e göre, “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.”

Bu düzenleme uyarınca, kısmi feragat halinde davacı, yalnızca feragat ettiği kısım oranında yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür. Feragat edilmeyen kısım için yapılacak yargılama sonucunda, bu kısma ilişkin yargılama giderleri, davanın sonucuna göre belirlenir.

Kısmi feragat halinde, feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan, davacı feragat ettiği kısma ilişkin olarak bir daha dava açamaz. Ancak, feragat edilmeyen kısma ilişkin olarak, yargılama sonucunda verilecek karara göre, davacının kanun yollarına başvurma hakkı saklıdır.

 

Yargılama Giderleri Bakımından Sonuçları

Harçlar

Davadan feragat halinde davacı, harçlar yönünden de belirli yükümlülüklerle karşılaşır. Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinde açıkça belirtildiği üzere: “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” Bu düzenleme, davacıyı ve usul ekonomisini gözeten hakkaniyetli bir düzenlemedir, çünkü davacı ilk duruşmada feragat ederek yargılamanın hızlıca sonuçlanmasına katkıda bulunduğunda, ödemesi gereken harç miktarından kısmen indirim sağlanmaktadır.

Davanın reddi (feragat nedeniyle) kararı verildiğinde, karar ve ilam harcı maktu olarak uygulanır. Mahkeme, davacıyı maktu karar ve ilam harcının (feragat beyanının yapıldığı aşamaya göre) üçte biri veya üçte ikisini ödemeye mahkûm edecektir. Ödenen bu maktu harç, davacı tarafından dava açılırken yatırılan dörtte bir oranındaki peşin harçtan (nisbi harçtan) az ise, aradaki fark davacıya iade edilir.

Kısmi feragat halinde ise, davacı feragat etmediği kısma ilişkin davasını kazansa bile, feragat ettiği kısım için karar ve ilam harcını ödemekle yükümlüdür.

Vekalet Ücreti

HMK’nın 330. maddesi uyarınca “Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücreti, taraf lehine hükmedilir.” Davadan feragat halinde davacı, davayı kaybetmiş gibi değerlendirildiğinden, davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmişse vekalet ücretinden de sorumludur.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesine göre: “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” Bu hüküm, yargılama gideri olarak karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti için geçerlidir; vekil ile müvekkilin kendi aralarında kararlaştırdıkları vekalet ücreti için geçerli değildir.

Önemli bir nokta olarak, davacı yargılama harçlarından muaf olsa veya dava harca tabi olmasa bile, davadan feragat eden davacı, vekili bulunan davalıya vekalet ücreti ödemekle yükümlüdür. Kısmi feragat durumunda ise, reddedilen miktar göz önünde bulundurularak davalı yararına vekalet ücreti hesaplanır.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2016/7983 Esas 2016/9736 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, taraflar vekalet ücreti ödenmeyeceğine yönelik anlaşmaya varmışlarsa, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Bu tür bir anlaşma, 6100 sayılı HMK’nın 313. maddesi gereğince şarta bağlı sulh olarak değerlendirilir.

Diğer Yargılama Giderleri

Davadan feragat halinde davacı, diğer tüm yargılama giderlerini de üstlenmek zorundadır. Harçlar Kanunu’nun 22. maddesindeki düzenleme sadece yargılama harçları bakımından geçerli olup, diğer giderler için geçerli değildir. Yani davacı davasından ne zaman feragat ederse etsin keşif giderleri, posta giderleri, bilirkişi giderleri gibi giderlerin tamamını ödemekle yükümlüdür.

Yargıtay uygulamasında, davacının davadan feragat beyanında bulunması halinde, mahkemenin davayı reddetmesi gerekli ve yeterli görülmüştür. Feragat beyanından sonra çekişmenin giderilmesinde başka delil toplanması gerekmez. Bu nedenle, feragat beyanına rağmen keşif gibi delillere başvurularak yargılamaya devam edilmesi ve bunun sonucu olarak keşifle ilgili yapılan giderlerden davacının sorumlu tutulması, usule aykırılık teşkil etmektedir.

Feragat, yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurduğundan, dava feragat nedeniyle reddedildiğinde harcın tamamlanmasından söz edilemez. Yukarıda açıklanan tüm bu ilkeler, davadan feragatin hem maddi hukuk hem de usul hukuku bakımından önemli sonuçlarını ortaya koymaktadır.

 

 

Davadan Feragatten Dönme İmkanı

Davadan feragat, kural olarak geri dönülemez bir taraf işlemidir. Feragat beyanı, mahkemeye ulaştığı anda hukuki sonuçlarını doğurmaya başlar ve kesin hüküm niteliği kazanır. Ancak, belirli istisnai durumlarda, özellikle davacının iradesinin sakatlanmış olması halinde, feragatten dönme imkanı söz konusu olabilir.

İrade Sakatlığı Halleri (Hata, Hile, İkrah)

Feragatten dönme imkanı, Türk Borçlar Kanunu’nun irade sakatlığına ilişkin hükümlerine dayanmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 311’e göre, “İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir.” Bu düzenleme uyarınca, hata, hile veya ikrah (korkutma) nedeniyle sakatlanan bir irade beyanı sonucunda yapılan feragatin iptali mümkündür.

Hata (yanılma), davacının feragat beyanında bulunurken gerçek iradesini yansıtmayan bir yanılgı içinde olmasıdır. Örneğin, davacı davalı ile yaptığı bir anlaşma sonucunda davadan feragat etmiş, ancak bu anlaşmanın şartları konusunda yanılmışsa, hataya dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.

Hile (aldatma), davalının veya üçüncü bir kişinin davacıyı kasten aldatması sonucunda davacının feragat beyanında bulunmasıdır. Örneğin, davalı davacıya gerçeğe aykırı belgeler göstererek onu yanıltmış ve bu yanıltma sonucunda davacı feragat etmişse, hileye dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.

İkrah (korkutma), davacının kendisinin veya yakınlarının kişilik haklarına veya malvarlığına yönelik bir tehdit altında feragat beyanında bulunmasıdır. Örneğin, davalı davacıyı veya ailesini tehdit ederek davadan feragat etmesini sağlamışsa, ikraha dayalı olarak feragatin iptali istenebilir.

Feragatten Fesih Davası

İrade sakatlığı hallerinde, feragatin iptalini sağlamanın yolu, feragatten fesih davası açmaktır. Bu dava, feragat beyanında bulunan davacı tarafından, feragatin iptalini sağlamak amacıyla açılır. Feragatten fesih davası, feragat nedeniyle reddedilen davanın görüldüğü mahkemeye değil, görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine açılır.

Feragatten fesih davası, Türk Borçlar Kanunu’nun irade sakatlığına ilişkin düzenlemelerinden kaynaklanan bir dava türüdür. TBK m. 39’a göre, yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.

Bu düzenleme, feragatten fesih davası için de uygulanır. Davacı, hata veya hileyi öğrendiği veya ikrahın etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir yıl içinde feragatten fesih davası açmalıdır. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğindedir.

Feragatten fesih davasında davacı, irade sakatlığı halinin varlığını ve bu sakatlık nedeniyle feragat beyanında bulunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. İspat yükü davacıya aittir. Davacı bu ispatı gerçekleştiremezse, feragatten fesih davası reddedilir.

Feragatten fesih davasının kabul edilmesi halinde, feragat beyanı geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. Bu durumda, feragat nedeniyle reddedilen dava, feragatten fesih davasının kesinleşmesinden itibaren yeniden açılabilir.

Yargıtay’ın Konuya Yaklaşımı

Yargıtay, feragatten dönme konusunda sınırlayıcı bir yaklaşım benimsemiştir. Yargıtay’a göre, feragat kesin hüküm niteliğinde olduğundan, ancak istisnai durumlarda feragatten dönme mümkündür. Yargıtay, irade sakatlığı hallerinin varlığını kabul etmekle birlikte, bu hallerin ispatı konusunda katı bir tutum sergilemektedir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bir kararında, feragatten dönme konusundaki yaklaşımını şu şekilde ortaya koymuştur:

“Feragat beyanından dönülemez. Geçerli bir feragat beyanı ile dava sona erer. Ancak usul hukukuna aykırılık varsa, kanun yoluna başvurulabilir.” (Yargıtay 11. HD, E. 2017/367, K. 2017/2837, T. 11.05.2017).

Yargıtay, başka bir kararında ise feragatten dönme imkanını şu şekilde açıklamıştır:

“Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur (HMK m. 311) ve davacı feragatten dönemez. Bu karar karşı, sadece usul hukuku kurallarına aykırılık sebebiyle kanun yoluna başvurulabilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.” (Yargıtay 8. HD, E. 2016/2994, K. 2016/16239, T. 28.11.2016).

Yargıtay’ın konuya yaklaşımı, feragatten dönmenin ancak istisnai durumlarda mümkün olduğunu ve bu durumların da sıkı şekilde ispatlanması gerektiğini göstermektedir. Yargıtay, feragatin kesin hüküm niteliğini koruma eğilimindedir ve feragatten dönme taleplerini genellikle sınırlı bir şekilde değerlendirmektedir.

 

Davadan Feragatin Mümkün Olmadığı Davalar

Kural olarak, davadan feragat her türlü davada mümkündür. Ancak, bazı dava türlerinde, davanın niteliği veya kamu düzeni gereklilikleri nedeniyle, davadan feragat mümkün değildir veya sınırlıdır.

Tarafların Üzerinde Serbestçe Tasarruf Edemeyeceği Davalar

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalar, genellikle kamu düzenini ilgilendiren veya kişilik haklarına ilişkin davalardır. Bu tür davalarda, tarafların feragat gibi işlemlerle davayı sona erdirmeleri mümkün değildir veya sınırlıdır.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalar arasında şunlar sayılabilir:

  1. Kişilik Haklarına İlişkin Davalar: Kişilik haklarının korunmasına ilişkin davalar, kişinin üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği haklara ilişkindir. Bu tür davalarda feragat mümkün olmayabilir.
  2. Aile Hukukuna İlişkin Bazı Davalar: Evliliğin butlanı, boşanma, velayet gibi aile hukukuna ilişkin bazı davalar, kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu davalarda feragat mümkün değildir veya sınırlıdır.
  3. Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Bazı Davalar: Sigortalılık sürelerinin tespiti gibi sosyal güvenlik hukukuna ilişkin bazı davalar, kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu davalarda feragat mümkün değildir.

İstisnai Durumlar

Bazı dava türlerinde, davadan feragat mümkün olmamakla birlikte, bu durumun istisnaları da bulunmaktadır. Bu istisnalar, genellikle davacının tasarruf edebileceği hakların bulunduğu durumlarda ortaya çıkar.

Örneğin, boşanma davasında davacı, kural olarak davadan feragat edemez. Ancak, boşanma davasının fer’i sonuçlarından olan maddi ve manevi tazminat, nafaka gibi taleplerde feragat mümkündür. Çünkü bu talepler, davacının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği haklara ilişkindir.

Benzer şekilde, babalık davasında da feragat mümkün değildir. Ancak, babalık davasında çocuğun menfaatlerine dokunmamak şartıyla, nafaka talebi bakımından feragat mümkündür.

Örnek Yargı Kararları

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, iş davalarında hizmet tespiti talebinden feragatin mümkün olmadığını şu şekilde açıklamıştır:

“Sigortalılık süresinin tespiti için açılan hizmet tespiti davalarında feragat, davayı sona erdirmez.” (Yargıtay 22. HD, E. 2013/15241, K. 2014/19446, T. 26.06.2014).

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, ortaklığın giderilmesi davalarında feragatin mümkün olmadığını şu şekilde açıklamıştır:

“Ortaklığın giderilmesi davalarında, davalılardan biri davaya devam etmek isterse, feragat sonuç doğurmaz.” (Yargıtay 14. HD, E. 2015/14589, K. 2017/1261, T. 21.02.2017).

İflas davalarında da feragatin sınırlı olduğu görülmektedir. İcra ve İflas Kanunu m. 165/2’ye göre, “İflasa karar verildikten sonra iflas davasından feragat geçersizdir.”

Sonuç olarak, davadan feragat kural olarak her türlü davada mümkün olmakla birlikte, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği hakları ilgilendiren davalarda, kamu düzenini ilgilendiren davalarda veya özel kanun hükümlerinin izin vermediği hallerde, davadan feragat mümkün değildir veya sınırlıdır. Davacı, feragat beyanında bulunmadan önce, feragatin mümkün olup olmadığını ve mümkünse hangi koşullarda mümkün olduğunu dikkatle değerlendirmelidir.

 

 

Davadan Feragat Dilekçesi Hazırlama

Davadan feragat dilekçesi, hukuki sonuçları bakımından son derece önemli bir belgedir. Bu dilekçenin uygun şekilde hazırlanması, davacının gerçek iradesinin doğru yansıtılması ve ileride ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Dilekçede Bulunması Gereken Unsurlar

Davadan feragat dilekçesinde bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:

  1. Mahkeme Bilgileri: Dilekçenin hitap ettiği mahkemenin adı ve esas numarası, dilekçenin başında açıkça belirtilmelidir. Örneğin, “Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne – Dosya No: 2023/100” şeklinde bir başlık kullanılabilir.
  2. Taraf Bilgileri: Dilekçede davacı ve davalının adı, soyadı, T.C. kimlik numarası (veya vergi numarası) ve adresi gibi kimlik bilgileri tam ve doğru olarak yer almalıdır. Tarafların vekilleri aracılığıyla temsil edilmesi durumunda, vekillerin bilgileri de eksiksiz olarak belirtilmelidir.
  3. Feragat Beyanı: Dilekçenin en önemli unsuru, davacının feragat beyanıdır. Bu beyan, açık, net ve tereddüte yer vermeyecek şekilde ifade edilmelidir. Feragat beyanı, “Yukarıda bilgileri verilen dosya kapsamında açmış olduğum davadan feragat ediyorum” veya “Davanın tamamından feragat ediyorum” şeklinde olabilir.
  4. Kısmi Feragat Durumunda Açıklama: Eğer davacı, davada ileri sürdüğü talep sonuçlarının yalnızca bir kısmından feragat ediyorsa, feragat edilen kısmın açıkça gösterilmesi zorunludur (HMK m. 309/3). Örneğin, “Dava dilekçemin talep sonucunda yer alan manevi tazminat talebimden feragat ediyorum” şeklinde bir ifade kullanılabilir.
  5. Tarih ve İmza: Feragat dilekçesinin sonunda, dilekçenin düzenlendiği tarih ve davacının veya yetkili vekilinin imzası bulunmalıdır. İmza, dilekçenin geçerliliği için zorunlu bir unsurdur.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Davadan feragat dilekçesi hazırlanırken dikkat edilmesi gereken önemli hususlar şunlardır:

  1. Kayıtsız ve Şartsız Olma: Feragat beyanı, kayıtsız ve şartsız olmalıdır (HMK m. 309/4). Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Örneğin, “Davalı tarafından … TL ödenmesi halinde davamdan feragat ediyorum” şeklindeki bir ifade, şarta bağlı olduğu için feragat olarak kabul edilmez. Bu tür ifadeler, sulh teklifi olarak değerlendirilebilir.
  2. Açık ve Net İfadeler: Feragat beyanı, açık, net ve tereddüte yer vermeyecek şekilde ifade edilmelidir. “Davadan vazgeçiyorum” veya “Davamı geri çekiyorum” gibi ifadeler, davanın geri alınması (HMK m. 123) ile karıştırılabilir. Bu nedenle, dilekçede “feragat” kelimesinin açıkça kullanılması önerilir.
  3. Vekilin Özel Yetkisi: Vekil aracılığıyla feragat edilmesi durumunda, vekilin vekâletnamesinde açıkça “davadan feragat” yetkisi bulunmalıdır (HMK m. 74). Vekâletnamede bu yetki bulunmaksızın vekilin hazırlayacağı feragat dilekçesi geçersizdir.
  4. Dilekçenin Sunum Zamanı: Feragat dilekçesi, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman sunulabilir (HMK m. 310/1). Ancak, davacının hukuki durumunu doğru değerlendirebilmesi için, mümkün olduğunca erken bir aşamada sunulması önerilir.
  5. Davanın Niteliği: Davacı, feragat dilekçesi hazırlamadan önce, davanın niteliğini değerlendirmeli ve davadan feragatin mümkün olup olmadığını kontrol etmelidir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği hakları ilgilendiren davalarda, feragat mümkün olmayabilir.

Örnek Dilekçe Formatı


İSTANBUL … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

Dosya No : 2023/… Esas

DAVACI : [Davacının Adı Soyadı]
[T.C. Kimlik No]
[Adres]

VEKİLİ : Av. [Vekilin Adı Soyadı]
[Baro Sicil No]
[Adres]

DAVALI : [Davalının Adı Soyadı]
[T.C. Kimlik No]
[Adres]

VEKİLİ : Av. [Vekilin Adı Soyadı]
[Baro Sicil No]
[Adres]

KONU : Davadan feragat beyanımızdır.

AÇIKLAMALAR :

1. Mahkemenizin 2023/… esas sayılı dosyasında, [Davacı] tarafından [Davalı] aleyhine [dava konusu] talebiyle açılmış bulunan davada davacı olarak yer almaktayız.

2. Müvekkilim, davasının tamamından kayıtsız ve şartsız olarak feragat etmektedir.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 vd. maddelerinde düzenlenen davadan feragat hükümlerinin uygulanmasını ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep ediyoruz.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkilimin davadan kayıtsız ve şartsız olarak feragat ettiğinin kabulü ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/2023

Davacı Vekili
Av. Ozan Soylu
İmza


Bu örnek dilekçe formatı, davadan tam feragat durumu için hazırlanmıştır. Kısmi feragat durumunda, feragat edilen kısmın açıkça belirtilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

 

Sonuç

Genel Değerlendirme

Davadan feragat, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğuran ve dava konusu hakkı da sona erdiren önemli bir taraf işlemidir. Bu nedenle, davadan feragat kararı vermeden önce, feragatin tüm hukuki sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.

Davadan feragat, tek taraflı bir irade beyanı ile gerçekleşir ve davalının veya mahkemenin onayına ihtiyaç duymaz. Feragat beyanı, mahkemeye ulaştığı anda hükümlerini doğurmaya başlar ve kural olarak, feragatten dönülemez. Ancak, irade sakatlığı hallerinde (hata, hile, ikrah), feragatin iptali için ayrı bir dava açılabilir.

Feragat, tam feragat ve kısmi feragat olmak üzere iki türde gerçekleşebilir. Tam feragatte davacı, tüm talep sonuçlarından vazgeçerken; kısmi feragatte yalnızca belirli talep sonuçlarından vazgeçer. Her iki tür feragatin de kendine özgü koşulları ve sonuçları bulunmaktadır.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Davadan feragat kurumunun uygulamasında çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorunlar ve çözüm önerileri şunlardır:

  1. Feragat ile Davanın Geri Alınması Arasındaki Karışıklık: Uygulamada en sık karşılaşılan sorunlardan biri, feragat ile davanın geri alınması kurumlarının karıştırılmasıdır. Davacılar, “davadan vazgeçme” ifadesini kullanarak, gerçekte davanın geri alınmasını mı yoksa davadan feragati mi kastettiklerini açıkça belirtmemektedir. Bu karışıklığın önlenmesi için, dilekçelerde “feragat” veya “davanın geri alınması” terimlerinin açıkça kullanılması ve gerçek iradenin ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde belirtilmesi önerilmektedir.
  2. Vekilin Yetkisizliği: Vekilin vekâletnamesinde açıkça feragat yetkisi bulunmaksızın davadan feragat etmesi, feragatin geçersizliğine neden olmaktadır. Bu sorunun çözümü için, vekâletnamelerde “davadan feragat” yetkisinin açıkça belirtilmesi veya feragatin doğrudan davacı tarafından yapılması önerilmektedir.
  3. Şarta Bağlı Feragat: Şarta bağlı feragat geçerli olmadığından, şarta bağlı feragat beyanları hukuki sonuç doğurmamaktadır. Bu sorunun çözümü için, feragat beyanlarının kayıtsız ve şartsız olarak ifade edilmesi gerekmektedir. Şartlı bir çözüm isteniyorsa, bunun sulh yoluyla yapılması önerilmektedir.
  4. Kısmi Feragatte Belirsizlik: Kısmi feragatte, feragat edilen kısmın açıkça gösterilmemesi, feragatin geçersizliğine veya hangi kısımdan feragat edildiğinin anlaşılamamasına neden olmaktadır. Bu sorunun çözümü için, kısmi feragatte feragat edilen kısmın dilekçede veya tutanakta açıkça ve ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir.
  5. Feragatin Maddi Hukuka Etkisi Konusundaki Bilgi Eksikliği: Davacılar, çoğu zaman feragatin maddi hukuka etkisi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadan feragat beyanında bulunmaktadır. Bu sorunun çözümü için, davacıların feragat kararı vermeden önce, feragatin tüm hukuki sonuçları hakkında bilgilendirilmesi ve gerekirse hukuki danışmanlık almaları önerilmektedir.

Davadan Feragatin Etkin Kullanımına Yönelik Tavsiyeler

Davadan feragat kurumunun etkin kullanımı için aşağıdaki tavsiyelere dikkat edilmesi önerilmektedir:

  1. Feragat Kararı Vermeden Önce Hukuki Danışmanlık Alınması: Davacılar, feragat kararı vermeden önce, feragatin tüm hukuki sonuçları hakkında avukatlarından veya hukuk danışmanlarından kapsamlı bilgi almalıdır. Feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğurduğu ve kural olarak geri dönülemez olduğu unutulmamalıdır.
  2. Feragatin Zamanlamasının Doğru Belirlenmesi: Feragat, yargılamanın her aşamasında yapılabilmekle birlikte, özellikle harçlar ve vekâlet ücreti bakımından, ilk celsede feragat edilmesi davacıya maliyet avantajı sağlayabilir. Davacılar, feragat zamanlamasını maliyetleri de dikkate alarak belirlemelidir.
  3. Dilekçelerin Uygun Şekilde Hazırlanması: Feragat dilekçeleri, feragatin tüm koşullarını taşıyacak şekilde, açık, net ve tereddüte yer vermeyecek ifadelerle hazırlanmalıdır. Kısmi feragatte, feragat edilen kısım açıkça belirtilmelidir.
  4. Alternatif Çözüm Yollarının Değerlendirilmesi: Davacılar, feragat dışındaki alternatif çözüm yollarını da (sulh, davanın geri alınması vb.) değerlendirmeli ve kendi durumlarına en uygun çözümü tercih etmelidir. Özellikle şarta bağlı bir çözüm isteniyorsa, feragat yerine sulh tercih edilmelidir.
  5. Vekilin Yetkisinin Doğru Belirlenmesi: Vekil aracılığıyla feragat edilmesi durumunda, vekilin vekâletnamesinde açıkça feragat yetkisinin bulunmasına dikkat edilmelidir. Vekâletnamede bu yetki bulunmuyorsa, feragat beyanı doğrudan davacı tarafından yapılmalıdır.
  6. Feragatin Mümkün Olmadığı Davaların Dikkate Alınması: Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği hakları ilgilendiren davalarda, kamu düzenini ilgilendiren davalarda veya özel kanun hükümlerinin izin vermediği hallerde, davadan feragat mümkün olmayabilir. Davacılar, feragat beyanında bulunmadan önce, davanın niteliğini değerlendirmeli ve feragatin mümkün olup olmadığını kontrol etmelidir.

Sonuç olarak, davadan feragat kurumu, doğru anlaşıldığı ve uygulandığı takdirde, dava süreçlerinin etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasına katkı sağlayan önemli bir hukuki kurumdur. Ancak, feragatin geri dönülmez sonuçları dikkate alındığında, bu kurumun bilinçli ve dikkatli bir şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Davadan Nasıl Feragat Edilir?

 

Yazıyı paylaşın: