Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

intifadan men

Ecrimisil Davasında İntifadan Men Koşulu ve İstisnaları

ECRİMİSİL DAVASINDA İNTİFADAN MEN VE İSTİSNALARI

Eşya hukuku alanında, çeşitli yasal kavramlar ve ilkeler, varlıkların mülkiyeti ve kişi ve kuruluşların hak ve sorumluluklarını düzenler. Bu makale eşya hukuku bağlamında işgal tazminatı olarak da bilinen, ecrimisil tazminatını talep hakkının bir ön koşulu niteliğinde olan intifadan men müessesine ilişkin açıklamalarımızı içermekte olup yazımızda bu kavramların anlaşılmasını sağlayacak ve yasal çerçevede pratik sonuçlarına değineceğiz.

ECRİMİSİL TAZMİNATI NEDİR?

Ecrimisil, hak sahibi zilyedin, kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminatı ifade eden hukuki bir terimdir. Bu kavram, özellikle bir bireyin veya kuruluşun yasa dışı bir şekilde bir başkasının mülkünü işgal ettiği veya bundan faydalandığı durumlarda geçerlidir. Ecrimisil tazminatı özünde, alt sınır kira geliri ve üst sınır gelir kaybı olmak üzere, kanuna aykırı zilyetliğin neden olduğu ekonomik uyuşmazlığın giderilmesine hizmet etmektedir. Başkasına ait bir taşınmazı kötü niyetle haksız olarak işgal eden kişi, bu haksız zilyetlikten doğan zararları ve her türlü kazanç veya kayıpları tazmin etmekle yükümlüdür. İşgal zararlarının tazmininin amacı, gelir getirebilecek bir alanın izinsiz olarak işgal edilmesi ve mal sahibinin burayı olağan şekilde kullanamaması nedeniyle mülkün potansiyel gelir artışının önündeki engeli ele almaktır. Bu engel nedeniyle varlıklarda durdurulan artış, asgari kira değerinden maksimum toplam gelir kaybına kadar değişebilir. Tazminatın verilmesinin amacı, mülk sahibinin mali durumunu, yasa dışı el koyma gerçekleşmemiş olsaydı olacağı duruma getirmektir.

İyi niyet ve kötü niyet, mülkiyet uyuşmazlıklarında yer alan tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde çok önemli faktörlerdir. Bu iki kavram arasındaki sınırı zilyetliğinin haksız olduğunun farkında olmak veya gerekli özen ve dikkati göstermiş olsaydı bilebilecek durumda olmak oluşturmaktadır. Tüm iktisap süresi boyunca zilyetliğin hukuka aykırı olduğundan habersiz olan veya gerekli özeni göstermesine rağmen tespit edemeyecek konumda olan kişi iyi niyetli sayılır. Dolayısıyla iyiniyetli zilyedin ecrimisil bedelini tazmin yükümlülüğü bulunmaz. Buna karşılık, haksız zilyet, zilyetliğinin hukuka aykırı olduğunun farkında olan veya gerekli özen ve dikkati göstermiş olsaydı bilecek olan kişidir. Böyle bir zilyet, zilyetlik hakkına sahip değildir ve zilyetliğinin haksız niteliğini anladığında, mülkü hak sahibine haksız zilyetlikten doğan kazanç veya kayıplarla birlikte iade etmesi gerekir.

Ecrimisil tazminatına hükmedilebilmesi için malikin kötü niyetli olduğunun ve kontrolünün haklı bir sebebe dayanmadığının kanıtlanması gerekir. Zilyedin mülkü meşru bir eylem veya geçerli bir nedenle kullanması veya ödünç alınan öğelerle ilgili durumlarda görüldüğü gibi mal sahibinin kullanıma izin vermesi gibi belirli koşullar altında bulundurma kötü niyetli olarak kabul edilmeyebilir.

İNTİFADAN MEN NEDİR?

Yargıtay içtihatları uyarınca paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki el atmanın önlenilmesini ve ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur.

Kural olarak ise men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men şartının gerçekleşmesi, davacı paydaşın dava konusu taşınmazdan veya gelirinden yararlanma niyetini ecrimisil talebinden önce davalı paydaşa bildirmiş olmasına bağlıdır. Bu bildirim, paylaşılan ve ortak mülkiyeti içeren mülkiyet anlaşmazlıklarında tazminat taleplerinin başlatılması için çok önemli bir ön koşul olarak hizmet eder.

Müşterek ve iştirak halindeki mülkte paydaşların doğal ve hukuksal semerelerden aynen ya da nakden pay isteme hakları dışında, her paydaşa şeyi eylemli olarak kullanma yetkisi de tanınmıştır. Fakat bu yetkinin ölçüsü, diğer paydaşların kullanma hakkına tecavüz etmemektir. O halde bir paydaş paylı taşınmazdan, öbür paydaşların kullanmasına engel olmadığı sürece kendisinden ecrimisil istenilemez.

Sonuç olarak, müşterek mülkiyet durumlarındaki ihtilaflar, genellikle mülkün haklı kullanımını ve menfaatini engelleyen diğer paydaşların kaybın önlenmesi ve tazminat taleplerini içerir. Genel ilke uyarınca menfaat sahipleri intifadan men bildiriminde bulunmadıkça birbirlerinden tazminat talep edemezler. İntifa hakkı tanımama şartının gerçekleşmesi, davacı paydaşın ecrimisil talebinden önce taşınmazdan veya gelirinden yararlanmak istediğini davalı paydaşa bildirmesine bağlıdır.

İNTİFADAN MEN NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?

Müşterek mülkiyete konu olan bir varlığın kullanımının kısıtlanması sürecinin, tazminat talep edilen müşterek malike bildirilmesini gerektirdiği açıktır. Tipik olarak, bu bir uyarı mektubu/ihtarname gönderilerek elde edilebilir ancak kullanım hakkı talebinin iletilmesi belirli bir formaliteye bağlı değildir. Keza fiili bir engel yahut kullanımı yasaklamak adına önlemelere ihtiyaç bulunmamaktadır. Sonuç olarak, zora başvurmaya, malın bir kısmına el koymaya veya davalıyı açıkça engellemeye gerek yoktur. Yargıtay’a göre ispat yöntemi sadece ihtar mektubuna bağlı değildir.  İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, yemin, tanık ifadesi de dahil olmak üzere çeşitli kanıt biçimleriyle doğrulanabilir, her türlü delille kanıtlanabilir.  Mevcut uygulama doğrultusunda, ilgili taraflarca sunulan tüm deliller başlangıçta toplanır ve kullanım hakları üzerindeki kısıtlamanın karşılanıp karşılanmadığını ve karşılanmışsa ne zaman başladığını tespit etmek için incelenir. Akabinde haksız işgalin süresi, hak edilen tazminatın hesaplanması gibi hususlar iyi değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak, intifa yasağı şartı, ortak mülkiyeti içeren mal uyuşmazlıklarında kritik bir unsurdur ve ilgili tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu koşul, menfaat sahiplerinin mülkteki ilgili payları için birbirlerinden tazminat talep edebilecekleri koşulları düzenler ve bu durumlarda adalet ve hakkaniyet ilkelerinin sürdürülmesini sağlar. Bu makale boyunca, intifa hakkı yasağının şartlarını çevreleyen karmaşıklıkları inceledik ve intifa hakkının sadece mülkiyet hukukundaki önemini değil, aynı zamanda uygulanabilecek çeşitli istisnaları da vurguladık. Bu istisnalar, mülkiyet anlaşmazlıklarının sonuçlarını önemli ölçüde etkileyebileceklerinden, mevcut yasal çerçevelerin kapsamlı bir şekilde anlaşılması gerektiğini göstermektedir. Bu tartışmaların ışığında, intifa hakkının yasaklanmasının, eşya hukukunun üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken önemli bir yönü olduğu açıktır. Bu durumu ve çeşitli karmaşıklıklarını kapsamlı bir şekilde anlayarak, mülkiyet anlaşmazlıklarının yasal manzarasında daha iyi yol alabilir ve ilgili tüm taraflar için adil çözümlerin tesisinde çalışabiliriz.

İNTİFADAN MEN ŞARTININ İSTİSNALARI

Mülkiyet hukuku alanında, özellikle müşterek mülkiyet söz konusu olduğunda, intifadan men, tazminat taleplerinin belirlenmesinde genellikle çok önemli bir rol oynar. Bununla birlikte, bu maddenin belirli istisnalarının mevcut olduğunu kabul etmek önemlidir. İntifadan mene gerek olmayan çeşitli durumlar şöyledir:

– Davaya konu taşınmazın kamu malı olması

– Ecrimisil istenen taşınmazın bağ, bahçe gibi doğal ürün veren ya da işyeri, konut gibi kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması,

– Paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi,

– Paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması,

– Davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması

– Taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali

– Paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması

Konu ile ilgili daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Yazıyı paylaşın: