İsim Değiştirme Davasında Haklı Nedenler Nelerdir?
İsim değiştirme davası, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında düzenlenen ve kişinin haklı sebeplere dayanarak ismini değiştirmesine imkan tanıyan hukuki bir süreçtir. Kişilik haklarının önemli bir parçası olan isim üzerindeki hak, Anayasa’da güvence altına alınmış temel haklar arasında yer almaktadır. Bu çalışmada, isim değiştirme davalarında kabul edilen haklı nedenler ile özellikli durumları ele alınmaktadır.
1. Genel Çerçeve
1.1. Yasal Dayanak
İsim değiştirme davası, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez.” Kanun koyucu, isim değişikliği konusunda temel bir ilke olarak haklı sebep şartını getirmiş, ancak bu haklı sebeplerin neler olabileceğini sınırlı sayıda belirtmemiştir.
1.2. Haklı Neden Kavramı
Haklı neden kavramı, Medeni Kanun’da açıkça tanımlanmamış olmakla birlikte, öğreti ve yargı kararlarıyla şekillenmiştir. Özel hukuk açısından ad, kişiyi belirleyen ve tanıtan, onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan bir kavramdır. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesi olduğundan, kişi bununla anılır ve tanımlanır. Bu nedenle, haklı sebep kavramı değerlendirilirken, objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekmektedir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü ve aile ilişkileri göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir.
(…) adın yetersizliği, elverişsizliği, karışıklığa yol açması, kötü-iğrenç-gülünç-incitici-küçük düşürücü bir anlam taşıması, alay ve utanç konusu olması ya da bazı yeni durumlarla oluşan bir zorunluluk bulunması, örneğin bir kimsenin nüfusta yazılı adından başka bir adla bilinip tanınması gibi nedenler, adın değiştirilmesi için haklı neden olarak kabul edilmektedir (…) Yargıtay HGK Esas: 2000/127 Karar: 2000/154 Tarih: 01.03.2000
1.3. Hakimin Takdir Yetkisi
Hakim, isim değişikliği talebinin haklı olup olmadığını değerlendirirken geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır.
Hakim, adın değiştirilmesi istemiyle açılan bir davada ileri sürülen nedenlerin Medeni Kanun’un 27. maddesi kapsamında haklı neden sayılıp sayılmayacağını, uygulama (yargı kararları) ve öğretiden (bilimsel görüşler) yararlanarak takdir edecek ve sonuca ulaşacaktır. Bu değerlendirmede, davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerektiği Yargıtay kararlarında vurgulanmaktadır.
2. Mahkemeler Tarafından Kabul Edilen Haklı Nedenler
2.1. İsmin Gülünç, Çirkin veya Alay Konusu Olması
İsmin gülünç yahut alay konusu olması, Yargıtay tarafından en sık kabul edilen haklı nedenlerden biridir. Kişinin sahip olduğu isim sebebiyle toplum içinde gülünç duruma düşmesi, haklı gerekçe olarak değerlendirilmektedir.
Yargıtay’ın çeşitli kararlarında, kişiyi toplum içinde zor durumda bırakan, küçük düşürücü anlam taşıyan veya alay konusu olabilecek nitelikteki adların değiştirilmesi haklı görülmüştür. Yargıtay’ın görüşü doğrultusunda örnek vermek gerekirse ‘Şehriye’, ‘Çakal’, ‘Koyun’, ‘Kaymak’, ‘Deli’ gibi gülünç veya küçük düşürücü nitelikteki adların değiştirilmesi haklı görülmüştür.
Benzer şekilde, müstehcen ve ahlaka aykırı isimler de bu kapsamda değerlendirilmekte ve değiştirilmelerine imkan tanınmaktadır. Bu tür isimlerin kişinin sosyal yaşamını olumsuz etkilemesi ve psikolojik sıkıntılara yol açması, mahkemelerce göz önünde bulundurulan önemli faktörlerdir.
2.2. Farklı İsimle Tanınma ve Bilinme
Kişinin farklı isimde biliniyor olması nedeniyle isim değiştirme, uygulamada sıklıkla karşılaşılan ve mahkemelerce kabul edilen durumlardan biridir. Yargıtay, bu konuda verdiği kararlarında, sosyal çevresi tarafından farklı isimle bilinen kişilerin isim değişikliğini haklı sebep olarak nitelendirmiştir. Örneğin, kişinin kimlikteki isminin Hüsnü olmasına rağmen sosyal çevresinde Hüseyin olarak bilinmesi durumunda, isim değişikliği talebi kabul edilmektedir. Bir kimsenin toplumda (ailesi içinde ve çevresinde) tanınıp çağrıldığı adı kayden de taşıması onun doğal hakkı olarak görülmektedir. Bu durum tanık beyanlarıyla ispatlanabilmekte ve mahkemeler tarafından haklı neden olarak değerlendirilmektedir.
(…) Medeni Kanununun 27. maddesi haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliğine cevaz vermektedir. Bu maddeye göre haklı sebep, kayıtlı ismin küçük düşürücü ve alçaltıcı olmaktan ibaret değildir. Etrafınca çağrıldığı isme kayden de sahip olmak davacının hakkı olup, bu hususta sözü edilen yasa hükmü uyarınca haklı neden sayılır (…) Yargıtay 18HD Esas: 1998/1122 Karar: 1998/1957 Tarih: 02.03.1998
2.3. Telaffuz Zorluğu
İsmin telaffuzunun zor olması, değişiklik talebinde önemli bir haklı gerekçe olarak kabul edilmektedir. Kişinin sahip olduğu ismin sosyal çevresi tarafından telaffuz edilememesi, günlük yaşamda ciddi sıkıntılara ve iletişim zorluklarına yol açabilmektedir. Bu durum, kişinin eğitim hayatından iş yaşamına kadar birçok alanda olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Telaffuzu zor olan isimlerin değiştirilmesi talebinde (örneğin: Muhyettin), mahkemeler genellikle olumlu yaklaşmakta ve kişinin yaşamını kolaylaştıracak şekilde karar vermektedir.
Özellikle yabancı kökenli isimlerin Türkçe telaffuza uyarlanması veya telaffuzu daha kolay bir isimle değiştirilmesi talepleri, mahkemelerce haklı neden olarak değerlendirilmektedir. ‘Catherine’ isminin ‘Katrin’, ‘Friedrich’ isminin ‘Ferdi’ olarak değiştirilmesi gibi talepler, günlük hayatta yaşanan telaffuz zorluklarını gidermek amacıyla haklı neden olarak kabul edilmektedir.
2.4. Din veya Vatandaşlık Değişikliği
Vatandaşlık yahut din değiştirme nedeniyle isim değiştirme, Yargıtay tarafından haklı sebep olarak kabul edilen durumlardan biridir. Kişi, kabul ettiği yeni dine ait bir isim yahut vatandaşlığına geçtiği ülkenin isimlerine uygun bir isim almak isteyebilir. Bu durum, kişinin yeni kimliğini ve aidiyetini yansıtması bakımından önem taşımaktadır. Örneğin, farklı bir dine geçerek “Michael” olan ismini “Mikail” olarak değiştirmek istemesi, mahkemelerce haklı neden olarak değerlendirilmektedir.
2.5. Suçlu veya Kötü Ünlü Kişilerle İsim Benzerliği
Kişinin isminin toplum tarafından bilinen bir suçlu ile aynı olması, isim değişikliği için haklı neden olarak kabul edilmektedir. Bu durum, kişinin toplumsal yaşamında ciddi sıkıntılara yol açabilmekte ve istenmeyen çağrışımlara neden olabilmektedir. Özellikle medyada sık yer alan suçlularla veya toplumda kötü tanınan kişilerle aynı isme sahip olmak, kişinin sosyal ve profesyonel yaşamını olumsuz etkileyebilmektedir.
2.6. İsmin Ahlaka Aykırı Olması
İsmin genel ahlaka ve toplum değerlerine aykırı olması durumu, mahkemeler tarafından kabul edilen önemli bir haklı neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda, toplumun genel ahlak anlayışına uygun düşmeyen, müstehcen çağrışımlar yapan veya kişiyi küçük düşürücü nitelikteki isimler değiştirilebilmektedir. Yargıtay kararlarında, bu tür isimlerin kişinin onurunu zedeleyici nitelikte olduğu ve değiştirilmesinin kişilik haklarının korunması açısından gerekli olduğu vurgulanmaktadır.
2.7. İsmin Kişide Travma Yaratması
İsmin kişi için geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı hatırlatması veya psikolojik sıkıntılara yol açması durumu, mahkemelerce haklı neden olarak değerlendirilmektedir. Örneğin, kişinin kendisine veya ailesinden birine karşı ağır bir suç işleyen kişiyle aynı ismi taşıması ve bu durumun bir travma yaratması halinde, isim değişikliği talebi kabul edilebilmektedir. Bu gibi durumlarda, kişinin yaşadığı psikolojik sıkıntının uzman raporlarıyla desteklenmesi, davanın kabulü açısından önem taşımaktadır.
2.8. İsmin Karışıklığa Yol Açması
İsmin aynı aile veya sosyal çevre içinde karışıklığa yol açması da haklı neden olarak kabul edilmektedir. Özellikle aile geleneği olarak aynı ismin birden fazla kişiye verilmesi durumunda ortaya çıkan karışıklıklar, günlük yaşamda ve resmi işlemlerde sorunlara neden olabilmektedir. Örneğin, aile içinde aynı isim ve soyisimden birden fazla kişinin bulunması halinde, bu durum bankacılık işlemlerinden resmi yazışmalara kadar pek çok alanda karışıklığa yol açabilmektedir. Mahkemeler, bu tür karışıklıkların önlenmesi amacıyla yapılan isim değişikliği taleplerini genellikle haklı neden olarak kabul etmektedir.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.