Maaşıma Haciz Geldi Ne Yapmalıyım? *2024 – Av. Ozan Soylu
Maaş haczi, borçlunun gelirinin yasal olarak belirlenen bir kısmının alacaklıya ödenmek üzere kesilmesi işlemidir. İcra ve İflas Kanunu’na göre, maaşın en az 1/4’ü haczedilebilmektedir. Bu durum, borçlular için ciddi ekonomik zorluklar yaratabilmektedir. Maaş haczinden kurtulmanın yolları arasında borcun ödenmesi, taksitlendirme veya konkordato talep edilmesi gibi seçenekler bulunmaktadır. Haciz miktarının hesaplanması, borçlunun net maaşı üzerinden yapılır ve icra müdürünün takdir yetkisi kapsamında belirlenir. Bu makalede, 2024 yılı için maaş haczi sürecini, yasal çerçevesini ve borçluların hakları ile seçeneklerini inceleyeceğiz.
Maaş ve ücret haczinin uygulanması nasıl gerçekleşir?
Alacaklının borçlunun maaş veya ücretinin haczini istemesi halinde, icra müdürlüğü işverene bir ihbarname gönderir. Bu ihbarname ile borçlunun ücretinin haczedildiği, hak kazanılan ücretin en geç bir hafta içinde icra dairesine bildirilmesi gerektiği ve borç bitinceye kadar mahcuz ücret miktarının borçlunun ücretinden kesilip icra dairesine gönderilmesinin lazım geldiğine ilişkin hususlar işverene ihtar olunur.
Maaş ve ücretlerin haczinde hangi kanun maddesi uygulanır?
İcra ve İflas Kanunu’nun 355. maddesi, maaş ve ücretlerin haczinde uygulanır. Bu madde, borçlu memur veya çalışanların maaş ve ücretlerinden kesinti yapılması için icra dairelerinden yapılacak tebligatın usulünü ve muhatabın yükümlülüklerini düzenler.
Maaş ve ücret haczinde en az ne kadar haciz yapılmalıdır?
İcra ve İflas Kanunu madde 83’e göre, maaş ve ücretlerin en az 1/4’ü haczedilmelidir. İcra müdürü, ücretin 1/4’ü herhalde haczetmeli ve fakat haczedeceği ücretin azami sınırını tayin ederken borçlunun ve ailesinin ihtiyacını göz önünde bulundurmalıdır.
a. Maaş ve ücret haczinde “aile” kavramı nasıl yorumlanmalıdır?
Maaş ve ücret haczinde “aile” kavramı geniş yorumlanmalıdır. Sadece eş ve belli bir yaşın altındaki çocukları değil, işçinin kanunen yardım etmekle yükümlü olduğu yakınlarını da (birlikte oturmasalar da) bu kavramın kapsamı içinde saymak gerekir. Örneğin, babanın tanımadığı evlilik dışı çocuk, nikahsız olarak birlikte yaşanılan kimse, borçlunun kazancı bulunmayan annesi, üvey çocuklar ve devamlı olarak borçlunun evinde kalan teyze, kayınvalide gibi hısımlar borçlunun ailesinden sayılabilir.
Maaş haczinde 1/4 oranı nasıl hesaplanır?
Maaş haczinde 1/4 oranı, borçlunun eline geçen net maaş üzerinden hesaplanır. Net maaş, brüt maaştan vergi ve sosyal güvenlik kesintileri çıkarıldıktan sonra kalan tutardır. Kalan net maaşın dörtte biri (1/4’ü) haciz için kesilir. Örneğin, borçlunun net maaşı 20.000 TL ise, bunun 5.000 TL’si (20.000 / 4 = 5.000) haciz için kesilecek, geriye kalan 15.000 TL borçluya ödenecektir.
Maaş ve ücret haczinde borçluya bırakılacak miktar asgari ücretin altında olabilir mi?
İcra müdürü, İİK madde 83’ün kesin ifadesi karşısında, borçluya bırakılacak ücret asgari ücretin altında kalsa bile dörtte birlik kısmı mutlaka haczetmek zorundadır. Bu durum, asgari ücretin tanımı ve fonksiyonu ile çelişkili bir sonuç doğurmaktadır.
Maaş ve ücret haczinde icra müdürüne tanınan takdir yetkisinin kapsamı nedir?
İcra müdürü, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için gerekli olan miktarı takdir etme yetkisine sahiptir. Ancak uygulamada genellikle gelirin dörtte birinin haczi ile yetinilmekte, daha sağlıklı bir tespit için ciddi bir çaba gösterilmemektedir.
Maaş ve ücret haczinde icra müdürünün takdir yetkisini kullanırken dikkate alması gereken faktörler nelerdir?
İcra müdürü, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için gerekli olan miktarı takdir ederken borçlu ve ailesindekilerin sosyal, sağlık ve eğitim durumlarını göz önünde bulundurmalıdır. Ayrıca borçlunun aile durumu, kendisinin ve ailesinin sağlık durumu ile kira giderleri de dikkate alınmalıdır.
Maaş ve ücret haczinde bilirkişiden yararlanılabilir mi?
Evet, icra müdürüne tanınan takdir hakkı çerçevesinde haczedilebilecek miktar tayin edilmeye çalışılırken bilirkişiden görüş alınabilir.
İcra Müdürlüğü’nün maaş ve ücret haczi için gönderdiği ihbarnamede hangi bilgiler yer alır?
İhbarnamede alacaklının, varsa vekilinin, borçlunun her birinin adı, soyadı, borçlunun iş yerindeki görevi ve borcun miktarı belirtilir. Ayrıca, haczin icra edilip edilmediğinin ve borçlunun maaş veya ücret miktarının bildirilmesi, haciz olunan miktarın kesilip gönderilmesi ve borçlunun durumundaki değişikliklerin bildirilmesi talep edilir.
Maaş haczinden kurtulmanın yasal yolları nelerdir?
Maaş haczinden tamamen kurtulmanın en etkili yolu borcu ödemektir. Bunun dışında:
- Haciz kararına itiraz etmek: Haczin usulsüz olduğunu düşünüyorsanız, icra mahkemesine başvurarak itiraz edebilirsiniz.
- Taksitlendirme talep etmek: Alacaklı ile anlaşarak borcun taksitlendirilmesini sağlayabilirsiniz.
- Konkordato talep etmek: Borçlarınızı ödeyemeyecek durumda iseniz, mahkemeden konkordato talep edebilirsiniz.
- Borç yapılandırması için başvurmak: Kamu borçları için devletin sunduğu yapılandırma imkanlarından yararlanabilirsiniz.
- Haczedilemezlik şikayetinde bulunmak: Maaşınızın haczedilmemesi gereken bir gelir olduğunu düşünüyorsanız, icra mahkemesine başvurabilirsiniz.
Birden fazla maaş haczi olması durumunda nasıl bir uygulama yapılır?
Birden fazla maaş haczi olması durumunda, Türk hukukunda “sıra sistemi” uygulanır. Bu sistem şöyle işler:
- İlk gelen haciz talebi öncelikli olarak uygulanır.
- İlk haciz için kesinti yapılmaya başlandıktan sonra gelen haciz talepleri sıraya konur.
- Önceki haczin kesintisi bitmedikçe, sıradaki alacaklı için kesinti yapılmaz.
- Her bir haciz için maaşın en fazla 1/4’ü kesilebilir. Yani toplam kesinti oranı 1/4’ü geçemez.
- Bir haciz bitince, sıradaki haciz için kesinti başlar.
Bu sistem, borçlunun maaşının tamamının haczedilmesini önler ve yaşamını sürdürebilmesi için gerekli geliri elde etmesini sağlar.
Maaş ve ücret haczine karşı şikayet yoluna başvurulabilir mi?
Evet, maaş ve ücret haczine karşı şikayet yoluna başvurulabilir. Borçlu ve ailesinin geçimi için ortaya çıkarılması gereken miktarı tespit eden işleme karşı alacaklı, borçlu ve/veya borçlunun ailesinden bir kimse şikayet yoluna başvurabilir. Özellikle işlemin hadiseye uygun olmaması sebebine dayalı olarak şikayet yoluna gidilebilir.
Maaş ve ücret haczinde borçlunun şikâyet hakkı ne zaman düşer?
Maaş ve ücret haczine ilişkin şikâyetler yasal 7 günlük süreye tabidir. Ancak haczedilemezlik şikâyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu konudaki şikâyet süreye tabi değildir.
Maaş ve ücret haczinde işverenin yükümlülükleri nelerdir?
İşveren, maaş veya ücrete haciz konulduğunu öğrendikten sonra derhal maaş ya da ücret üzerinde bildirimde belirtildiği oranda bir kesinti yapmalı ve bu miktarı takip dosyasındaki borcu karşılamaya yönelik olmak üzere icra dairesine ifa etmelidir. Ayrıca borçlunun maaş veya ücretinde ya da görevinin niteliğinde bir değişiklik meydana gelirse, işveren tarafından bu durumun derhal icra dairesine bildirilmesi gerekir.
İcra dairesinden gelen tebligat üzerine işverenin yükümlülükleri nelerdir?
İşveren, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücret miktarını en geç bir hafta içinde bildirmekle yükümlüdür. Ayrıca, borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı gereğince haczolunan miktarı kesip hemen daireye göndermek zorundadır.
Borçlunun durumunda değişiklik olursa işveren ne yapmalıdır?
İşveren, memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almayı gerektirecek şekilde değişiklik olursa veya hizmetine son verilirse, bu durumu derhal icra dairesine bildirmekle yükümlüdür.
İcra dairesinin tebligatına uymayan işverene ne gibi yaptırımlar uygulanır?
İşverenin kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına gerek kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya diğer mallarından alınır. Ayrıca, İİK 357. madde gereğince cezai takibat da yapılabilir.
Maaş ve ücret haczinde işverenin değişmesi durumunda ne olur?
Maaş ve ücrete haciz konulup kesintiler başladıktan sonra borçlunun işvereninin değişmesi halinde, yeni işveren bu durumu derhal icra dairesine bildirmelidir. Haciz, yeni işveren nezdinde de devam eder.
Emekli aylıklarının haczi mümkün müdür?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra emekli aylıklarının haczi kural olarak mümkün değildir. Kanun, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar kurumlarını tek çatı altında mütalaa ederek Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan elde edilecek gelir, aylık ve ödeneklerin haczini yasaklamıştır. Ancak 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçlarının haczi mümkündür.
Bireysel emeklilik sisteminden elde edilen gelirlerin haczi mümkün müdür?
4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’na tabi emekli bir kimsenin elde edeceği emeklilik payının kısmen veya tamamen kendisine ödenmesi halinde, bu miktarın tamamının haczedilmesi mümkündür. Ancak katılımcı henüz emekli olmamışsa, kendi adına emeklilik şirketi tarafından alınan fonların hiçbir şekilde haczi mümkün değildir.
Maaş ve ücret haczinde borçlunun rızası ile tamamının haczi mümkün müdür?
Hayır, mümkün değildir. İİK madde 83’te ifade edilmiş bulunan dörtte bir oranı kamu düzenine ilişkindir. Bu bakımdan borçlu rıza gösterse dahi aldığı maaşın tamamı haczedilemez.
Maaş ve ücret haczine iştirak mümkün müdür?
Maaş ve ücret haczine iştirak mümkün değildir. İİK madde 83’e göre, borçlunun birden fazla alacaklısı maaş veya ücret üzerinde haciz talebinde bulunmuş ise, hacizler sıraya konmalı ve önceki haczin kesintisi bitmedikçe diğer alacaklının alacağı için kesintiye gidilmemelidir.
Maaş ve ücret haczinde önceden feragat mümkün müdür?
Maaş ve ücret haczinde önceden feragat mümkün değildir. İİK madde 83a’ya göre, haczi caiz olmayan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar geçersizdir. Ancak haciz sırasında veya daha sonraki bir aşamada borçlunun maaş veya ücretinin tamamının haczine olanak sağlayan bir irade açıklamasında bulunması mümkündür.
Nafaka borçlarının haczi konusunda özel bir düzenleme var mıdır?
Evet, nafaka borçları konusunda özel düzenlemeler mevcuttur. İlama bağlı olan nafakalar hiçbir surette haczedilemez. İlama bağlı olmayan nafakalar ise kısmen haczedilebilir. Gerek ilama dayalı ve gerekse ilama dayalı olmayan nafakalar birikmiş nafaka niteliğinde ise tamamen haczedilebilmesi mümkündür.
Maaş ve ücret haczinde müstakbel alacakların haczi mümkün müdür?
Evet, müstakbel alacakların haczi mümkündür. Henüz doğmamış ancak ileride doğması muhtemel olan maaş ve ücret alacağı üzerine de haciz uygulanabilir.
Maaş ve ücret haczinde öncelik prensibi geçerli midir?
Haciz sahibi alacaklının diğer alacaklılara nazaran herhangi bir önceliği bulunmamaktadır. Ancak maaş ve ücret haczinde, İİK madde 83 gereği hacizler sıraya konulduğundan, bu durum öncelik prensibinin istisnasını oluşturmaktadır.
Maaş ve ücretlerin haczinde İİK 89. maddesi uygulanabilir mi?
Hayır, üçüncü kişilerdeki mal ve alacakların haczi prosedürünü düzenleyen İcra ve İflas Kanunu (İİK) 89. maddesi maaş ve ücretlerin haczinde uygulanamaz. İcra ve İflas Kanunu’ndaki her kural özel durumları düzenleyen özel kurallardır ve uygulanma koşulları birbirinden ayrı tutulmalıdır.
Gerçeğe aykırı bildirimde bulunan kişinin cezai sorumluluğu nedir?
İİK 338/I maddesine göre, gerçeğe aykırı bildirimde bulunan kişi, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesi tarafından bir aydan altı aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır.
Üçüncü kişinin gerçeğe aykırı bildirimde bulunması durumunda alacaklı nasıl bir yol izlemelidir?
Alacaklı, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı bildirimine karşı ‘itirazın iptali’ niteliğinde bir dava açmalıdır. Bu dava sonucunda alacaklı haklı çıkarsa, gerçeğe aykırı bildirim yapılmasaydı hangi hakları elde edecek idiyse o hakları elde etmelidir.
Üçüncü kişinin gerçeğe aykırı bildirimde bulunması durumunda ne tür bir yaptırım önerilmektedir?
Davayı kaybeden üçüncü kişilere alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminat yükletilmesi önerilmektedir. Bu, hem kötü niyetlileri engellemek hem de İİK’nın dizgesel özgünlüğüne uygunluk sağlamak açısından önemli görülmektedir.
Gerçeğe aykırı bildirimde bulunan kamu görevlisinin durumu nasıl değerlendirilir?
Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı bildirimi, görevini kötüye kullanma suçu olarak düşünülebilirse de, 7126 sayılı Yasa gereği özel yasalarda özel haller için ayrı hükümler yer alıyorsa onlar uygulanır. Bu durumda, gerçeğe aykırı bildirimde bulunan kamu görevlisi, İİK 338/I maddesinin özel kuralına göre yargılanmalıdır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21.01.2016 tarihli, 2015/24174 esas ve 2016/1687 karar numaralı kararı, maaş haczi ve borçlunun muvafakati konularını ele almaktadır. Kararda, İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca, borçlunun maaşının en az 1/4’ünün her durumda haczedilebileceği, ancak borçlu ve ailesinin geçimi için gerekli miktarın da göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır. Mahkemenin, haczedilen miktarın borçlunun aylık maaşının 1/4’ünü aşıp aşmadığını tespit etmesi ve gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırarak borçlunun geçinebileceği maaş miktarını belirlemesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, borçlunun maaş haczine verdiği muvafakatin geçersizliğinin tek başına haczin kaldırılması için yeterli olmadığı ve birden fazla haciz olması durumunda, hacizlerin tarih sırasına göre uygulanması gerektiği vurgulanmıştır. Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını, bu ilkeleri göz önünde bulundurmadan eksik inceleme yapması nedeniyle bozmuştur.
YARGITAY
ONİKİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2015/24174 |
Karar | : 2016/1687 |
Tarih | : 21.01.2016 |
- KISMEN HACZİ CAİZ OLAN ŞEYLER
- MAAŞ HACZİNE VERİLEN MUVAFAKAT
- MUVAFAKATİN GEÇERSİZLİĞİ NEDENİ İLE İPTALİ İSTEMİ
- MAAŞ ÜZERİNE BİRDEN FAZLA HACİZ KONULMASI
Borçlu vekili, borçlunun maaş haczine verdiği muvafakatın geçersiz olduğunu, müvekkilinin maaşından aynı anda üç ayrı icra kesintisi yapılmakta olduğunu, 7.000,00 TL maaş aldığını, 6.500,00 TL’nın hacizler nedeni ile kesilmekte olduğunu, kalan 500,00 TL ile eşi ve çocuklarına bakıp geçinmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek muvafakatin geçersizliği nedeni ile iptaline karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.
Mahkemece, borçlunun hür iradesi ile muvafakat ettiğinden bahisle şikayetin reddine karar verilmiş, borçlunun temyiz istemi üzerine, karar, Dairemizin 2014/…. K. sayılı ve 27.05.2014 tarihli ilamı ile bozulmuş, Dairemizin bozma ilamında; muvafakatin geçersiz olduğu belirtildikten sonra, İİK’nun 83. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ve ilamda vurgulanan ilkeler nazara alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişiden mütalaa alınarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; “borçlunun almakta olduğu maaşı üzerinde birden çok icra dosyasından haciz bulunduğu ve hacizlerin sıraya konulduğu, şikayete konu icra dosyasından önde olan hacizlerin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği anlaşıldığından haczin kaldırılmasına” karar verilmiş, hüküm alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2014/12552 E., 2014/15087 K. sayılı bozma ilamında da belirtildiği gibi, İİK.nun 83. maddesi gereğince kısmen haczi mümkün olan maaş ve ücretten, borçlu ve ailesinin geçinmesi için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten sonra kalan kısmın haczi mümkündür. Ancak aynı maddenin 2.fıkrasında haczedilecek miktarın, maaş ve ücretin 1/4’ünden az olamayacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, Kanun, borçlunun maaş veya ücretinin 1/4’ünün her durumda haczedebileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre, ücretin tamamı borçlu ve ailesinin geçinmeleri için yeterli olmasa bile, icra memuru, bunun 1/4’ünü mutlaka haczetmek zorundadır. İcra memuru haczedeceği miktarın azami sınırını belirlerken, borçlunun ve ailesinin ihtiyacını göz önünde bulunduracaktır. İcra memuru, bu takdiri kendisi yapabileceği gibi bunun için bilirkişiye de başvurabilir.
İİK’nun 83/2. maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa sıraya konulur. Sırada önce olan haczin kesintisi bitmedikçe, sonraki haciz için kesintiye geçilemez.
Somut olayda, memur (doktor) olan borçlunun icra dosyasındaki muvafakat beyanı maaş haczinden önce olduğundan İİK’nun 83/a maddesi hükmüne göre geçersizdir. Bu muvafakat beyanı esas alınarak verilen haciz kararına dayanılarak, şikayet konusu ….. İcra Müdürlüğünün 2013/882 Esas numaralı takip dosyası ile ilgili olarak borçlunun maaşından her ay 3.000,00 TL kesilmektedir. Borçlunun maaşında bundan başka ….5. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8610 Esas numaralı ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/9386 Esas numaralı takip dosyalarından konulan hacizler nedeni ile de aynı anda kesinti yapıldığı görülmektedir.
Borçluya ait maaşın İİK’nun 83/2. maddesine göre en az 1/4 ‘ünün haczi zorunlu olduğuna göre, mahkemece, haczedilen 3.000,00 TL’nın borçlunun aldığı aylık maaşının tamamına oranlanarak, 1/4 oranının aşılmadığının belirlenmesi halinde şikayetin reddine, 1/4 oranının aşıldığının tespit edilmesi halinde ise 3.000,00 TL’nin borçlunun bir aylık tam maaş miktarından çıkarılarak, kalan maaş tutarının borçlu ve ailesinin geçinmesine yeterli olup olmadığı değerlendirilerek, geçinebileceği aylık maaş miktarı, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak saptanıp sonucuna göre şikayete konu icra dosyasında yapılan maaş haczi yönünden bozma ilamında belirtilen ilkeler uyarınca bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan, muvafakatin geçersizliği somut olayın özelliği bakımından haczin kaldırılması için başlıbaşına bir neden sayılmaz. Bunun gibi, birden fazla takip dosyasından aynı anda kesinti yapılıyor olması halinde ise, sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haczin kesintisine başlanamaz. Ancak birden fazla haczin aynı anda borçlu maaşından kesilmesi tüm hacizlerin kaldırılmasını gerektirmez. Mahkemece aynı anda farklı icra dosyalarından konulan maaş hacizlerinden hangisinin önceki tarihli olduğunun tespiti ile diğer hacizlerin kesintisinin durdurulup sıraya alınmasına karar verilmesi zorunludur.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulduğuna göre, bozma ilamı uyarınca belirtilen ve yukarıda da aynen tekrarlanan ilkelere göre inceleme yapılıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri yerine getirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2017/9355 esas ve 2020/2974 karar sayılı, 02.03.2020 tarihli kararında emekli maaşına konulan bloke ve kesintiler konusunu ele almıştır.
Kararda, davacının davalı bankadan kullandığı tüketici kredisi ve kredi kartı borçları nedeniyle emekli maaşına haciz konulduğu iddiasıyla açtığı dava incelenmiştir. Davacı, emekli maaşına konulan blokajın kaldırılmasını ve yapılan kesintilerin en yüksek mevduat faizi ile birlikte iadesini talep etmiştir.
Yargıtay, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 93. maddesi ve İcra İflas Kanunu’nun ilgili hükümlerini değerlendirerek, 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin geçerli olduğuna hükmetmiştir. Kararda, davacının kredi sözleşmesini imzalarken maaşından kesinti yapılmasını kabul ettiği ve bankanın bu taahhüde dayanarak krediyi kullandırdığı vurgulanmıştır.
Yargıtay, davacının sözleşme şartlarına uygun olarak borcunu ödemesi gerektiğini belirtmiş, taksitlerin maaştan kesilmesini kabul edip sonradan dava açarak iade istemesini hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmiştir. Kararda, sözleşmeye bağlılık ve ahde vefa ilkesine vurgu yapılarak, mahkemenin uyuşmazlığı bu çerçevede çözmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını bozarak, emekli maaşına konulan bloke ve yapılan kesintilerin sözleşme hükümlerine uygun olduğuna hükmetmiştir.
YARGITAY
ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2017/9355 |
Karar | : 2020/2974 |
Tarih | : 02.03.2020 |
- BLOKENİN KALDIRILMASI DAVASI
- EMEKLİ MAAŞINA KONULAN USULSÜZ BLOKAJIN KALDIRILMASI
- SÖZLEŞMEYE BAĞLILIK VE AHDE VEFA İLKESİ
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki blokenin kaldırılması/alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı banka tarafından kullandığı tüketici kredisi ve kredi kartı borçları nedeniyle icra takibi yapılmadan emekli maaşına haciz konulduğunu ileri sürerek; emekli maaşına konulan usulsüz blokajın kaldırılmasına ve maaştan şimdiye kadar yapılan usulsüz kesintilerin hesaplanarak kesinti tarihlerinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne emekli maaşına konulan blokenin iptaline, 2.499,77 TL kesintinin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı kredi borcunun muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin maaşından alınıp alınamayacağına ve bunu teminen kredi borcuyla sınırlı kalınarak hesabın bloke edilip edilmeyeceğine ilişkin olup, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece, infazda tereddüte neden olacak şekilde karar verilmiş olması hususuna değinilerek bozulmuş, ayrıca davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şu aşamada incelenmesine yer olmadığı hususuna bozma ilamında işaret edilmiştir. Bu kapsamda, davacı yararına usuli kazanılmış bir hakkın varlığından söz edilemeceği açıktır.
Bilindiği üzere 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56.maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93.maddesinde bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, … hizmeti sunucularının Genel … Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK.nun 83/a maddesindeki ”İİK.nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir” hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK.nun 93/1 .maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Kanunun 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı az yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken davalı bankanın …/… şubesinden 08.11.2010 tarihinde 50.000,00 TL tutarlı, 26.05.2011 tarihinde 15.000,00 TL tutarlı Tüketici Kredisi kullandığı, maaşını ise kredi kullandığı davalı bankadan aldığı sabittir.
Davacı tarafından imzalanan sözleşmelerin 15. maddesinde ve 21.02.2012 tarihli temliknamede kredi taksitlerinin emekli maaş hesabından ödenmesinin kararlaştırıldığı, bankaya ödenmeme halinde takas, virman ve mahsup yetkisinin verildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle davacının anılan temlikname ile SGK dan aldığı maaşının kesilmesine kredinin geri ödemelerinin maaşı üzerinden yapılmasına, bankanın takas, virman ve mahsup hakkını kullanmasına muvafakat etmiştir.
Davacı sözleşmeden dönmediğine göre, borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır. Davalı banka, davacı ile arasında imzalanan sözleşme ve taahütname hükümlerine göre kesinti yapmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu Yasaları bilerek sözleşmeyi imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin davalı bankadan aldığı emekli maaşından kesilmesi için taahhüt verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez.
Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazi kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.(TMK m.2)
Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Başka bir deyişle yeni yasanın yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin önceden verildiği gerekçesiyle geçersizliğinden ve haksız şart teşkil ettiğinden bahsedilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık ve ahde vefa ilkesine çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi