Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Mahkemede Tanıklık: Detaylı Rehber *2024

Tanık (Şahit) Kimdir?

Tanık (Şahit), taraflar arasında çekişmeli olan olaylar ve durumlarla ilgili olarak görgüsü ya da bilgisi olan kişilerdir. Tanık, gördüğü ve işittikleri şeyler hakkında bilgi verir. Tanık yalnızca gördükleri ve duyduklarını aktarır, yoksa tanığa görüşü sorulmaz. Bu nedenle tanık olayları yorumlayamaz.

Takdiri Kanıt Nedir?

Takdiri kanıtlar, yargıcın üzerinde takdir yetkisinin olduğu ve ileri sürülmesi durumunda onu serbestçe değerlendirebileceği kanıtlardır. Tanık, takdiri bir kanıttır. Tanığın ifadesini, hakim takdir eder. Tanığın beyanına istinaden karar veren ve kararında tanığın beyanına dayanan mahkeme, bunun gerekçesini göstermek zorundadır. Aynı biçimde, tanık beyanını kararına esas almayan mahkeme yani hakim de bunun gerekçesini göstermek zorundadır.

Taraflar da tanığın beyanlarının doğru olmadığını diğer kanıtlarla çürütebilirler. Özellikle tanığın davada yararı bulunması gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren nedenler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 255).

Tanık Olabilecek Kişiler

Kural olarak herkes tanık olabilir. Çocuklar, eşler, tarafların yakınları, yanında çalışanlar tanık olabilir. Yaş, tarafa yakınlık ve davayla ilgili yararlar tanık olabilmek için önemli değildir.

Ancak bu durumlar, tanığın söyledikleri değerlendirilirken göz önünde tutulur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ayırt etme gücüne sahip olmayanların tanık olabileceği, ancak yeminsiz dinleneceği hükme bağlanmıştır (HMK m. 257/1-b).

Aynı davada, bir olaya ilişkin olarak bir kişi ya tanık olarak dinlenebilir ya da taraf olarak isticvap (mahkeme sorgusu) edilebilir; biri diğerini bertaraf eder. Bir başka vadeyle, isticvaba tabi olan kimseler, o davada tanık olamazlar. Buna göre, örneğin bir tüzel kişiliğin taraf olduğu davada, isticvap edilen yasal temsilcileri tanık olarak dinlenemezler; buna karşılık, organ sıfatı olmayan üyeler tanık olabilirler.

Tanık olmak için taraf olmamak gerekir.” ifadesi her zaman doğru değildir. Zira bir davada taraf olarak dinlenen kişi, tanık olarak dinlenemez; ancak taraf olarak dinlenmeyen kişiler tanık olabilirler. Örneğin yasal temsilci taraf değildir, ancak isticvap edilmişse artık taraf olarak dinlenemez. Buna karşılık ergin olmayan bir kimse taraf ehliyetine sahip değildir, isticvap edilemez; fakat tanık olarak dinlenebilir.

Tanıklık yapacak kişinin tanıklık yaptığı olayı mutlaka gören veya duyan kişi olması gerekmez. Bu nedenle tanık bir başkasından duyduğunu, başkasının beyanını da mahkemeye aktarabilir. Ancak bizzat gören kişiye göre, aktaran, dolayısıyla bilgi sahibi olan kişinin beyanı daha zayıf olur.

Tanık Gösterilmesi

Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir (HMK m. 240/1).

Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği olguyu ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Buna tanık listesi denir. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez (HMK m. 240/2). Buna, ikinci tanık listesi verme yasağı denir. Bu yasak gereğince bir dava nedeniyle birden fazla tanık listesi verilemeyeceği gibi, liste dışından tanık dinlenilmesi mümkün değildir.

İkinci tanık listesi verme yasağı kamu düzeniyle ilgilidir ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Bu yasak, yargılamanın sürüncemede bırakılmasını önlemek ve mahkemenin işini azaltmak amacıyla konulmuştur.

Mahkemece yargılamanın yönetimi ile ilgili bulunan bu emredici kural göz önünde tutulmaksızın ikinci liste ile bildirilen tanıklar dinlenerek bunların sözlerine göre hüküm kurulmuş olması, bozma nedeni sayılmaktadır.

 

Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanık dinlenilmiş sayılmaz (HMK m. 240/3).

 

Taraflar, dinlenmesini istedikleri tanık için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı tanığın dinlenmesini istemişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.

Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde tanık dinletme isteğinden vazgeçilmiş sayılır (HMK m. 324/1, 2).

 

Ayrıca tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği durumlarda, liste verilmemiş olsa bile taraf, tanıkları o duruşmada hazır bulundurursa mahkeme tanıkları dinlemek zorundadır. (HMK m. 243/1). Eğer tanıklar daha sonraki duruşmalarda hazır bulundurulursa dinlenemez.

 

Kural olarak tanık kanıtına dayanan taraf, karşı tarafın muvafakat ve rızasına gerek olmaksızın her zaman göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir. Zira “Kanıt gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o kanıta dayanmaktan vazgeçemez” (HMK m. 196) şeklindeki düzenleme, takdiri kanıtlar hakkında uygulanmaz.

 

Bununla birlikte, bir taraf karşı tarafın muvafakati aranmaksızın tanık dinletmekten vazgeçebilirse de karşı taraf diğer tarafın vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini kendisi isteyebilir.

Öyle ki, daha önceden tanık listesi vermiş olsa ve bu listede karşı tarafın listesinde yer almasına karşılık daha sonra vazgeçtiği tanığın adı yazılı bulunmasa bile, diğer tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini isteyebilir. Bu durumda ikinci tanık listesi verme yasağı uygulanmaz.

Zira karşı taraf, o tanıkları diğer tarafın kanıt listesinde bulunması nedeniyle kendi tanık listesine yazmamış olabilir. Bir tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların iş dinlenmesi karşı tarafça istenmemiş ise mahkeme, kendiliğinden vazgeçilen tanığı ya da tanıkları çağırıp dinleyemez.

 

Tanıklığa itiraz mümkündür: Buna göre, tanığın davada yararı bulunması gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren nedenler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir (HMK m. 255).

 

Tanıkların Çağrılması

Tanık davetiye ile çağrılır (HMK m. 243/1). Dolayısıyla tanığın, doğrudan zorla getirilmesine karar verilemez. Tanıklara gönderilecek davetiyede aşağıdaki konular yazılır (HMK m. 244):

 

– Tanığın adı, soyadı ve açık adresi

– Tarafların ad ve soyadları

– Tanıklık yapacağı konu

– Hazır bulunması gereken yer, gün ve saat

– Gelmemesinin veya gelmesine rağmen tanıklıktan ya da yemin etmekten çekinmesinin hukuksal ve cezai sonuçları

– Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarife gereğince ücret ödeneceği

 

Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele durumlarda tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir (HMK m. 243/2).

Kural, tanığın davetiye ile çağrılmasıdır (HMK m. 243/1). Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılarak suretiyle de yapılabilir. Ancak davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar (zorla getirme, giderleri ödetme, disiplin para cezası), bu durumda uygulanmaz (HMK m. 243/3).

 

Tanıklık Yapma Yükümlülüğü

Kural olarak tanıklık yapmak bir yükümlülüktür (zorunluluktur). Yasada gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır (HMK m. 245).

 

Tanıklık yapma yükümlülüğü üç öğeyi içerir: Tanık olarak çağırılan kişi, birinci olarak çağırıldığı mahkemeye gelmek, ikinci olarak yemin etmek ve üçüncü olarak sorulan sorular üzerine bildiklerini açıklamak zorundadır.

Ancak hakim gerekli görülen durumlarda, sözlü olarak dinlenmesi yerine, belirlenecek süre içinde yanıtlarını yazılı olarak bildirmesi için tanığa soru kağıdı gönderilmesine karar verebilir.

Bu şekilde işlem yapılması, tanığın vereceği yanıtın hükme yeterli olup olmadığı hususunu yargıcın takdir etmesine engel olamaz. Hakim, verilen yazılı yanıtların yetersiz olması durumunda, tanığı dinlemek üzere davet edebilir. (HMK m. 246).

 

Tanıklığın izne bağlı olduğu durumlar da vardır. Örneğin kamu görevlileri, görevlerinden ayrılmış olsalar bile, görevleri gereğince sır olarak saklamak zorunda oldukları hususlar hakkında, sırrın ait olduğu resmi makamın yazılı izni olmadıkça tanık olarak dinlenemezler.

 

Türk yargısına tabi olmayan kişiler için tanıklık yapma yükümlülüğü yoktur. Örneğin yabancı ülkelerin diplomatik temsilcileri tanıklık yapmak zorunda değildir ve bu kişiler mahkemeye tanık olarak çağırılamazlar.

 

 

Tanıklıktan Kaçınmanın Yaptırımları

Davete Uymama

Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar üç yaptırımla karşılaşır:

– Zorla getirilme

– Gelmemelerinin neden olduğu giderleri ödeme

– Beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ödeme

 

Zorla getirtilen tanık, önceden gelmemesini haklı gösterecek nedenleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır (HMK m. 245).

 

Tanıklık Yapmama

Tanık, yasal bir neden göstermeden; tanıklıktan çekinir, yemin etme veya göstermiş olduğu neden mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık yapmaktan çekinirse iki yaptırımla karşılaşır (HMK m. 253/1):

– Beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ödeme

– Tanıklık yapmamaktan doğan giderleri ödeme

 

Bu durumda tanık yeniden dinlenilmek üzere yargılama başka güne ertelenir (HMK m. 253/1). Tanık kendisine sorulan sorulara yanıt vermez veya emin etmemekte direnirse, o mahkemece iki haftayı geçmemek üzere disiplin hapsine mahkum edilir (HMK m. 253/2).

 

Tanıkların Dinlenmesi

evlenmeye izin davası

Mahkemede Tanıklık

Tanıklar kural olarak davaya bakan mahkemede ve hakim tarafından dinlenir (HMK m. 259/1). Yabancı ülkede bulunan tanıkların Türk Konsoloslusunda alınan ifadelerine dayanılarak hüküm verilemez.

Gösterilen tanıkların yabancı ülkede bu davalara bakan yetkili hukuk yargıcı tarafından dinlenilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tanıkların hakim tarafından dinlenmesi için bulundukları ülke mahkemesini istinabe etmektir.

 

Tanıklar kural olarak duruşmada dinlenir. Ancak bunun iki istisnası vardır: Öncelikle mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir (HMK m. 259/2). Yine mahkeme, hasta veya özürlü olmasından dolayı gelemeyen tanığı bulunduğu yerde dinler (HMK m. 259/3).

 

Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir. İstinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede, hangi gün ve saatte dinleneceği hususu, istemleri durumunda taraflara tebliğ edilir. Bu durumda, tanığın, hangi hususlardan dolayı dinleneceğini hakim belirler (HMK m. 259/4).

 

Dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur (HMK m. 254).

 

Tanığa dinlenmeden önce,

– Gerçeği söylemesinin önemi
– Gerçeği söylermemesi durumunda yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı
– Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği
– Duruşmada mahkeme başkanı veya yargıcın açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği ve gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirilebileceği

anlatılır (HMK m. 256).

 

Tanıklar kural olarak yemin verdirilerek dinlenir. Ancak bu kuralın iki istisnası vardır: Bu iki istisnai durumda tanığa yemin verdirilmez. Buna göre yeminsiz olarak dinlenecek kişiler şunlardır (HMK m. 257):

– Dinlendiği sırada onbeş yaşını bitirmemiş olanlar yeminsiz dinlenir. Yeminsiz dinlenecek kişinin davanın açıldığı sırada değil, tanık olarak dinlendiği sırada onbeş yaşını bitirmemiş olmasının arandığına dikkat etmek gerekir.

– Yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz dinlenir.

 

Yemin, tanığın dinlenilmesinden önce yerine getirilir (HMK m. 258/1).

Yemin yerine getirilirken, hakim da dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar (HMK m. 258/2).

Hakim tanığa, “Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz yanıtların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?” diye sorar.

Tanık da yanıt olarak “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru yanıt vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin yerine getirilmiş sayılır (HMK m. 258/3).

 

Tanık dinlenmeden önce hakkında tanıklık yapacağı olayla ilgili olarak, hakim tarafından kendisine bilgi verilir ve tanıklık edeceği konulara ilişkin bildiklerini söylemesi istenir (HMK m. 260).

 

Tanıklar, hakim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar salonda bulunamazlar.  Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler (HMK m. 261/1).

 

Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenme sırasında, tanık, yazılı notlar kullanamaz.

Ancak tanık tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu yargıca söylerse, hakim derhal yazılarına bakmasına veya belirleyeceği duruşmada yeniden dinlenmesine karar verebilir (HMK m. 261/2).

 

Tanık Türkçe bilmezse çevirmenle dinlenir (HMK m. 263/1).

Tanık, sağır ve dilsiz olup okuma ve yazmayı biliyorsa, sorular kendisine yazılı olarak bildirilir ve yanıtları yazdırılır; okuma ve yazma bilmediği takdirde, hakim, kendisini işaret dilinden anlayan bilirkişi yardımıyla dinler ((HMK m. 263/2).

 

Tanığın sözleri tutanağa yazılarak önünde okunur ve tutanağın altına imza ettirilir (HMK m. 261/5). Tarafların, tanığın sözünü kesmeleri, söz veya hareketle onu övmeleri veya tahkir etmeleri yasaktır. Buna aykırı davranan taraf veya vekili, yargıcın Kanıtlar uyarmasıyla birlikte, uygun olmayan tutum ve davranışından dolayı cezalandırılabilir (HMK m. 262).

 

Hakim, tanığın tanıklığı sırasında yalan söylediği veya menfaat temin ederek tanıklık ettiği hakkında yeterli kanıt veya emare elde ederse bir tutanak düzenler ve bu tutanağı derhal Cumhuriyet başsavcılığına gönderir (HMK m. 264/1).

Hakim, tanığın ve suçta ortakları varsa onların tutuklanmasına da karar verebilir ve kovuşturma yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına sevk eder (MY m. 264/2).

 

Mahkeme tarafından çağrılan tanığa, her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarifeye göre, kaybettiği zaman ile orantılı bir ücret verilir. 2024 yılı itibarıyla tanığa ödenecek ücret günlük 60 -100 tl olacaktır. Tanık hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleri ile tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanır (HMK m. 265/1). Bu ücret ve giderler; hiçbir vergi, resim ve harca tabi değildir (HMK m. 265/2).

 

Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir(HMK m. 241). Bu düzenleme davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda mahkemeye tanınmış önemli bir olanaktır.

 

Tanıklıktan Çekinme Hakkı

Yasada açıkça belirtilmiş olan nedenlerden biri varsa, tanık olarak çağrılan kimse, tanıklık yapmaktan çekinebilir (HMK m. 247/1).

Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme nedenlerinin varlığı durumunda, Hakim tanık olarak çağrılmış kimsenin çekinme hakkı bulunduğunu önceden hatırlatır (HMK m. 247/2). Diğer tanıklıktan çekinme nedenleri için böyle bir yükümlülük öngörülmemiştir.

 

Tanıklıktan çekinen kimse, çekinme nedenini ve bu nedeni haklı gösterecek kanıtını, dinleneceği günden önce yazılı veya davet edildiği duruşmada sözlü olarak bildirmek zorundadır (HMK m. 252/1).

Çekinme nedenlerini ve bunun dayanaklarını önceden bildirmiş olan tanık belli günde mahkemeye gelmek zorunda değildir (HMK m. 252/2).

 

Mahkeme, duruşmada bulunan tarafları dinledikten sonra tanıklıktan çekinmenin haklı olup olmadığına karar verir (HMK m. 252/3). Tanık, göstermiş olduğu neden mahkemece kabul edilmezse tanıklık yapmak zorundadır (HMK m. 253/1).

 

Çekinme Nedenleri

Tanıklıktan çekinme nedenleri üçe ayrılmaktadır:

1- Kişisel Nedenlerle Tanıklıktan Çekinme

Kişisel nedenlerle aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler (HMK m. 248/1):

 

– İki taraftan birinin nişanlısı

– Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa bile iki taraftan birinin eşi

Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu

– Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar

– Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa bile kayın hısımları

– Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk

 

2 – Sır Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme

Yasa gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Örneğin avukatlar görevleri dolayısıyla öğrendikleri sırları açıklayamazlar (Avukatlık Y. m. 36/1, HMK m. 249).

Bu konuda tanıklık yapabilmeleri ancak müvekkillerinin izni ile mümkün olabilir. Ancak müvekkilinin iznine karşı, avukat tanıklık yapmaktan çekinebilir (Avukatlık Y. m. 36/92).

Ayrıca, doktor; noter gibi kimseler de öğrendikleri sırları açıklamaktan kaçınabilir. Ancak sırrın sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, avukatlardan farklı olarak bu kimseler tanıklıktan çekinemezler (HMK m. 249).

 

3 – Menfaat İhlali Tehlikesi Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme

Menfaat ihlali nedeniyle aşağıdaki durumlarda tanıklıktan çekinilebilir (HMK m. 250):

– Tanığın beyanı kendisine veya yasada (m. 248) sayılan kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse

– Tanığın beyanı kendisinin veya yasada (m. 248) sayılan kimselerden birinin onur veya saygınlığını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına neden olacaksa

– Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına neden olacaksa

 

Tanıklıktan Çekinme Hakkının İstisnaları

Tanıklıktan çekinme koşulları oluşsa bile bazı durumlarda tanıklık yapılması zorunludur. Bu bakımdan tanıklıktan çekinme hakkı mutlak değildir.

 

Kişisel nedenlerle, sır nedeniyle veya tanığın beyanı kendisine veya yasada sayılan yakınlarından birine doğrudan doğruya maddi bir zarar vereceği durumlarda menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle tanıklıktan çekinme (m. 250/ 1-a) koşulları oluşsa bile aşağıdaki durumlarda tanıklıktan çekinilemez (HMK m. 251):

– Bir hukuksal işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında

Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında

– Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin olgular hakkında

– Taraflardan birinin hukuksal selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler hakkında

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Mahkemede Tanıklık

 

Yazıyı paylaşın: