Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Mahkemeden Adli Yardım Talebi Nedir? – Av. Ozan Soylu

Adli yardım, mali durumu yetersiz olan kişilerin hak arama özgürlüğünü etkin şekilde kullanabilmelerini sağlayan temel bir hukuki kurumdur. Anayasa’nın 36. maddesiyle güvence altına alınan bu hak, yargılama giderlerinin devlet tarafından karşılanmasını ve gerektiğinde ücretsiz avukat desteği sağlanmasını içerir. Bu yazıda, adli yardım talebinin nasıl yapılacağı, hangi koşulların arandığı ve değerlendirme sürecinin nasıl işlediği ele alınmaktadır.

 

Mahkemeden Adli Yardım Talebi

Adli Yardım Kavramı ve Hukuki Dayanağı

A. Anayasal Temel

Hak arama özgürlüğü, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu madde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunu düzenler. Bu temel hak, mali durumu yetersiz olan kişilerin de etkin bir şekilde adalete erişimini sağlamak için adli yardım kurumunun temelini oluşturur.

B. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Düzenlemeleri

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334-340. maddeleri arasında düzenlenen adli yardım kurumu, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olan kişilerin dava açma veya davada savunma yapabilmelerini sağlar. Bu düzenleme, mali yetersizlik nedeniyle hak kaybına uğramanın önüne geçmeyi amaçlar.

C. Uluslararası Sözleşmelerdeki Konum

Adli yardım hakkı, başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede tanınmıştır. AİHS’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir parçası olarak, mali durumu yetersiz olan kişilerin de etkin bir şekilde adalete erişimi sağlanmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatları da bu hakkın varlığını ve kapsamını teyit etmektedir.

 

 

Adli Yardım Talebinin Koşulları

A. Mali Yetersizlik Kriteri

Mali yetersizlik değerlendirmesinde temel ölçüt, yargılama giderlerinin kişinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürme potansiyelidir. Bu değerlendirme yapılırken kişinin düzenli geliri, mal varlığı ve yükümlülükleri bir bütün olarak ele alınır. Önemli olan husus, kişinin hiç gelirinin olmaması değil, dava masraflarını karşılaması halinde temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma düşme riskidir. Mahkemeler bu değerlendirmeyi yaparken sosyal devlet ilkesi çerçevesinde hareket eder ve kişinin somut durumunu dikkate alır.

B. Açıkça Dayanaksız Olmama Kriteri

2013 yılında yapılan değişiklikle birlikte, artık kişilerden davalarının haklılığını ispat etmeleri değil, sadece taleplerinin açıkça dayanaksız olmadığını göstermeleri beklenmektedir. Bu değişiklik, adli yardıma erişimi önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken yaklaşık ispat ölçütünü kullanır ve davanın özünü incelemeden, sadece açıkça temelsiz olup olmadığına bakar.

C. Karşılıklılık Şartı

Yabancılar için getirilen karşılıklılık şartı, kişinin vatandaşı olduğu ülkenin de Türk vatandaşlarına benzer bir adli yardım hakkı tanıması gerektiğini öngörür. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin güncel içtihadı, bu şartın temel hakların kullanımına engel teşkil etmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Özellikle mülteciler ve sığınmacılar için bu şart esnek uygulanmakta, adalete erişim hakkı ön planda tutulmaktadır. Bu yaklaşım, adli yardımın bir insan hakkı olarak kabul edilmesinin doğal bir sonucudur.

 

 

Adli Yardım Talebinde Bulunma Usulü

A. Yetkili Mahkeme

Adli yardım talebi, esas davanın görüldüğü veya görülecek olduğu ana mahkemeye yapılır. Eğer henüz dava açılmamışsa, dava açılacak olan yerdeki görevli mahkeme yetkilidir. Özel durumlarda, örneğin arabuluculuk sürecinde adli yardıma ihtiyaç duyulması halinde, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkilidir. İstinaf veya temyiz aşamasında adli yardım talebi, kanun yolu incelemesini yapacak mahkemeye yapılır.

B. Başvuruda Gerekli Belgeler

Adli yardım talebinde bulunan kişi öncelikle bir dilekçe hazırlamalıdır. Bu dilekçeye mali durumunu gösteren belgeler eklenmelidir. Bunlar arasında fakirlik belgesi, maaş bordrosu, tapu kayıtları, banka hesap dökümleri ve sosyal güvenlik kayıtları gibi mali durumu açıklayıcı belgeler yer alır. Ayrıca kişi, bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerini ve düzenli giderlerini gösteren belgeleri de sunmalıdır. Talep edenin iddiasının dayanağını oluşturan deliller de başvuru sırasında mahkemeye sunulmalıdır.

C. Başvuru Zamanı

Adli yardım talebi, davanın her aşamasında yapılabilir. Dava açılmadan önce, dava sırasında veya kanun yollarına başvuru aşamasında adli yardım talep edilebilir. Özellikle dava açmadan önce yapılan başvurularda, harç ve masraflardan muafiyet sağlanarak davanın açılması mümkün olur. Adli yardım kararı verildiğinde, kural olarak yargılamanın sona ermesine kadar devam eder. Ancak mali durumda iyileşme olması halinde mahkeme adli yardım kararını kaldırabilir.

 

 

Adli Yardım Talebinin Değerlendirilmesi

A. İnceleme Süreci

Mahkeme, adli yardım talebini incelerken iki aşamalı bir değerlendirme yapar. İlk olarak talebin açıkça dayanaksız olup olmadığı incelenir. Bu aşamada mahkeme, davanın esasına girmeden, sunulan delil ve açıklamaların ilk bakışta ciddi bir hukuki uyuşmazlığa işaret edip etmediğini değerlendirir. İkinci aşamada ise başvurucunun mali durumu detaylı olarak incelenir. Mahkeme, sunulan belgeler üzerinden başvurucunun gelir ve gider dengesini, mal varlığını ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin durumunu değerlendirir.

B. Karar Türleri

Mahkeme inceleme sonucunda üç farklı karar verebilir. Birincisi, talebin tümüyle kabulüne karar verilmesidir ki bu durumda başvurucu tüm yargılama giderlerinden geçici olarak muaf tutulur. İkincisi, kısmi kabul kararıdır; bu durumda bazı giderler için muafiyet tanınırken, diğerleri için tanınmaz. Örneğin sadece harçlardan muafiyet tanınıp, bilirkişi ücretlerinin ödenmesi istenebilir. Üçüncüsü ise talebin reddine karar verilmesidir. Red kararı verilmesi halinde başvurucu, bir hafta içinde istinaf yoluna başvurabilir.

C. Kararın Etkileri

Adli yardım kararı verildiğinde, bu karar hükmün kesinleşmesine kadar devam eder. Karar, verildiği tarihten itibaren ileriye dönük olarak sonuç doğurur ve geriye yürümez. Kabul kararının en önemli etkisi, yargılama giderlerinin geçici olarak devlet tarafından karşılanmasıdır. Buradaki geçicilik önemlidir çünkü davayı kaybeden taraf, yargılama sonunda bu giderleri ödemekle yükümlü olacaktır. Ayrıca adli yardım alan tarafın mali durumunda iyileşme olması halinde, mahkeme kendiliğinden veya karşı tarafın talebi üzerine adli yardım kararını kaldırabilir.

 

 

Adli Yardım Kararının Kapsamı

A. Harç ve Giderlerden Muafiyet

Adli yardım kararı verildiğinde, başvurucu öncelikle dava harçlarından geçici olarak muaf tutulur. Bu muafiyet, başvuru harcı, karar harcı ve diğer tüm yargılama harçlarını kapsar. Ayrıca tebligat giderleri, keşif masrafları, bilirkişi ücretleri ve tanık giderleri gibi yargılama giderleri de devlet tarafından karşılanır. Mahkeme, giderlerin tamamı veya bir kısmı için muafiyet tanıyabilir ve bu giderler için gereken avans devlet tarafından ödenir. Bu durum, mali durumu yetersiz olan kişilerin etkin bir şekilde hak arama özgürlüklerini kullanabilmelerini sağlar.

B. Avukat Tayini

Adli yardım kapsamında, HMK’nın 335. maddesinin (1)(ç) bendi uyarınca, davanın avukatla takibi gerekiyorsa ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukat temini de sağlanır. Mahkeme, adli yardım kararı verirken barodan avukat görevlendirilmesini talep edebilir. Baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden devlet tarafından ödenir. Bu hizmet, hukuki süreçlerde profesyonel destek alınmasını sağlayarak adil yargılanma hakkının etkin kullanımını güvence altına alır.

C. Geçici Muafiyet Niteliği

Adli yardımın en önemli özelliklerinden biri geçici nitelikte olmasıdır. Bu geçicilik iki açıdan önem taşır: Birincisi, yargılama sonucunda davayı kaybeden taraf, karşı tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olur. İkincisi, adli yardım alan tarafın mali durumunda iyileşme olması halinde, mahkeme kendiliğinden veya karşı tarafın talebi üzerine adli yardım kararını kaldırabilir. Adli yardım kararının kaldırılması halinde, o ana kadar yapılmış giderler devlet tarafından karşılanmış olarak kalır, ancak bundan sonraki giderler başvurucu tarafından karşılanmalıdır.

 

 

Adli Yardım Kararına Karşı Başvuru Yolları

A. İtiraz Hakkı

Adli yardım talebinin reddi kararına karşı, talepte bulunan kişi bir haftalık süre içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bu itiraz hakkı, hak arama özgürlüğünün önemli bir güvencesidir. Ayrıca karşı taraf da adli yardım talebinin kabulü kararına karşı itiraz edebilir. İtiraz dilekçesinde, kararın neden hatalı olduğu ve hangi sebeplerle kaldırılması gerektiği açıkça belirtilmelidir. İtiraz hakkının kullanılmasında süre sınırı çok önemlidir çünkü bir haftalık süre hak düşürücü niteliktedir.

B. İtirazın İncelenmesi

İtiraz üzerine dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi, itirazı öncelikle dosya üzerinden inceler. İtirazın incelenmesi sırasında yeni deliller sunulabilir ve mali durumda meydana gelen değişiklikler ileri sürülebilir. Bölge adliye mahkemesi gerekli görürse tarafları dinleyebilir veya ek bilgi ve belge isteyebilir. İnceleme sonucunda mahkeme, yerel mahkemenin kararını ya onar ya da kaldırır. Bu süreçte adil yargılanma hakkı ilkeleri gözetilir.

C. Kararın Kesinleşmesi

Bölge adliye mahkemesinin adli yardım konusundaki kararı kesindir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Kesinleşen karar üzerine, adli yardım talebi reddedilmişse başvurucu normal yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olur. Eğer talep kabul edilmişse, başvurucu geçici muafiyetten yararlanmaya başlar. Ancak mali durumda önemli bir değişiklik olması halinde, kesinleşmiş karara rağmen mahkeme adli yardım kararını yeniden değerlendirebilir ve gerekirse kaldırabilir.

 

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Mahkemeden Adli Yardım Talebi

Yazıyı paylaşın: