Yenileme ve Uygulama Kadastrosuna İtiraz Davası – Av. Ozan Soylu
Yenileme kadastrosu ve uygulama kadastrosu, mevcut kadastro haritalarındaki hataları gidermek ve güncellemek amacıyla yapılan önemli işlemlerdir. 2859 sayılı Kanun uyarınca yürürlüğe giren yenileme kadastrosu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/2-a maddesi kapsamında yapılan uygulama kadastrosu, tapu sicilindeki gerekli düzeltmelerin yapılmasını sağlar. Bu işlemler, esas olarak haritalama tekniği faaliyeti olarak değerlendirilir.
Bu kadastro işlemlerine karşı açılan itiraz davaları, güncelleme faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu davalar, kesinlikle mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak veya çözmek amacıyla açılmaz. Aksine, tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataların belirlenerek, haritaların zeminle uyumlu ve teknik ihtiyaçlara cevap verir şekilde güvenli hale getirilmesi amaçlanır.
Uygulama kadastrosu yapılırken, ilk kadastro sırasında da zeminde mevcut olduğu anlaşılan sabit noktalar ile aynı döneme ya da öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş harita ve benzeri verilerden yararlanılır. Bununla birlikte, tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenir ve düzenlenecek ada raporunda, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı gösterilir. Ayrıca, varsa hataların nasıl giderildiği açıklanır.
Mahkemeler, bu davalarda toplanacak delillere özel önem vermelidir. Öncelikle, dava konusu taşınmazlara ait uygulama-yenileme kadastrosu tutanaklarının asıllarının getirtilerek davalı şerhi verilmesi zorunludur. Ayrıca, komşu taşınmazlara ait uygulama-yenileme kadastrosu tutanaklarının örneklerinin celp edilmesi gerekmektedir. Bu belgelerin yanı sıra, çekişmeli taşınmazların ilk tesis kadastrosuna ait kadastro tutanakları, kadastro sonucu oluşan tapu kaydı ile tüm tedavülleri, ilk tesis kadastrosuna ait ölçü krokisi ve hesap çizelgesi kadastro müdürlüğünden temin edilmelidir.
Yargılama ve uygulama sırasında, mahkemece mahallinde keşif yapılması büyük önem taşır. Keşif heyetinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişinin bulunması gerekir. Bazı durumlarda, zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesi gerektiğinde, uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir.
Teknik bilirkişiden, denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Bu denetim, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı gibi hususları içermelidir.
Bir Yargıtay kararında, “Yenileme ve uygulama kadastro tutanaklarına itiraz davalarında, tapu kaydına geçmiş yahut geçmemiş mülkiyet iddiaları inceleme konusu yapılamaz” şeklinde hüküm verilerek, bu davaların sınırları net bir şekilde belirlenmiştir. Bu nedenle, mülkiyet iddiasına yönelik davaların genel mahkemelere görevsizlik kararı verilmek suretiyle nihayete erdirilmesi gerekmektedir.
Son olarak, davanın konusunu çekişmeli taşınmazların yüz ölçümleri teşkil ettiğinden, mahkemelerce yalnızca yüz ölçümüne dair tescil kararı verilmesi gerekir. Malikler yönünden tescil kararı verilmesinin isabetsiz olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu husus, yenileme ve uygulama kadastrosuna itiraz davalarının teknik niteliğini bir kez daha vurgulamaktadır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.