Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Almanya’da Verilen Vesayet Kararı Türkiye’de Nasıl Tanınır?

Almanya’da verilen vesayet kararlarının Türkiye’de tanınması ve uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Hukuk Usulü Kanunu (MÖHUK) çerçevesinde gerçekleşir. Bu süreç, yabancı mahkemelerde verilen vesayet kararlarının Türkiye’de geçerliliğini sağlamak amacıyla uluslararası hukuka uyumu hedefler.

 

5718 Sayılı Kanun Kapsamında Vesayet Kararlarının Tanınması

5718 sayılı kanun, Almanya’da verilen vesayet kararlarının Türkiye’de tanınmasını mümkün kılar. Daha önce Yargıtay kararlarına göre, Almanya’da verilen kısıtlama kararlarının Türkiye’de tanınması mümkün değildi. Ancak, kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, uluslararası sözleşmelere atıf yapılarak Almanya’da verilen vesayet kararlarının Türkiye’de tanınması ve uygulanması mümkün hale gelmiştir.

 

Almanya’da Verilen Vesayet Kararlarının Tenfizi

Almanya’da verilen bir vesayet kararının Türkiye’de hüküm ifade edebilmesi için tenfiz edilmesi gerekir. Bu süreçte, MÖHUK’un 50. ve 54. maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi gereklidir. Bu maddelere göre, Almanya’da verilen kararın kesinleşmiş olması, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ve kamu düzenine aykırı bulunmaması gibi şartlar aranır.

Münhasır Yetki Nedir?

Münhasır yetki, bazı dava türlerinde sadece belirli mahkemelerin karar verme yetkisine sahip olduğu ve bu yetkinin başka mahkemelere devredilemediği durumdur.

Örneğin; Türkiye’deki bir taşınmazın mülkiyeti ile ilgili bir dava, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisindedir. Eğer Almanya’da bir mahkeme böyle bir konuda karar verirse, bu karar Türkiye’de tanınmaz ve tenfiz edilmez.

Öte yandan, iki yabancı şirket arasındaki ticari bir anlaşmazlık hakkında yabancı bir mahkemenin verdiği karar, genellikle Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmez ve bu nedenle tanınabilir ve tenfiz edilebilir.

Kamu Düzenine Aykırılık Nedir?

Kamu düzenine aykırılık ifadesi, kanunda düzenlenmemiş olup “ahlak ve dürüstlük kurallarına, toplumun, hukukun değer yargılarını, adaleti, ahlak anlayışını, Anayasada yer alan temel hakları, ciddi şekilde sarsan ve aykırılık oluşturan olaylar” şeklinde tanımlanabilir.

Örneğin; çok eşliliği onaylayan bir yabancı mahkeme kararı, Türk kamu düzenine aykırı olduğu için tanınmaz ve tenfiz edilmez.

Belgelerin Hazırlanması ve Dava Süreci

Alman mahkeme kararın tanınması için gerekli belgeler arasında, vesayet kararının aslı veya onaylı sureti, kararın kesinleştiğini gösteren belge ve kararın yeminli tercümesi yer alır.

 

Vesayet Kararlarının Takibi

Vesayet kararlarının Türkiye’de tanınması ile birlikte, tanıma kararını veren mahkeme veya ilgili birinin ihbarıyla yetkili Sulh Hukuk hâkimliğinde vesayetin takibi için bir dosya açılır. Bu dosya üzerinden vesayetin takibi ve gerekli işlemlerin yürütülmesi sağlanır. Vesayet makamı, vesayet altındaki kişinin mal varlıklarının yönetimini düzenler ve denetler.

 

Vesayet ve Kısıtlılık Kararı

Bir kişi hakkında vesayet veya kısıtlılık kararı alınması çeşitli sebeplere dayanmaktadır. Medeni Kanun’un 404 ve 410 madde aralığında düzenlenen sebepler, Türk hukukunda kısıtlılık tedbirinin alınmasını gerektirmektedir. Yaş küçüklüğü, akıl sağlığı bozukluğu, kötü alışkanlıklar gibi sebepler Türk hukukunda vesayet ve kısıtlılık kararı alınmasını gerektirir.

 

Yabancıların Vesayet ve Kısıtlılık Kararları Nerede Uygulanır?

Eğer yabancının millî hukukunda vesayet veya kısıtlılık kararı verilmesi mümkün değilse ve bu kişinin mutad meskeni Türkiye’de ise, Türk hukuku devreye girer. Türk hukukuna göre, bu kişilere vesayet veya kısıtlılık kararı verilebilir veya kaldırılabilir. Ayrıca, kişinin zorunlu olarak Türkiye’de bulunması durumunda da Türk hukuku uygulanır.

Mutad Mesken Nedir?

Mutad mesken, bir kişinin hayatının önemli bir kısmını geçirdiği, sosyal, ekonomik ve kişisel bağlarının yoğunlaştığı, kısacası yaşamının merkezini oluşturduğu yer olarak tanımlanabilir.

Mutad mesken, resmi olarak kaydedilen ikametgahtan farklı bir yer olabilir.

 

Almanya’da Verilen Vesayet Kararının Türkiye’de Tanınması İle İlgili Örnek Yargıtay Kararı

(…) somut uyuşmazlık incelendiğinde, Türk vatandaşı olan 1945 doğumlu …, Almanya’da yaşamakta olup, Alman Mannheim Asliye Mahkemesince 19.01.2015 tarihinde kısıtlanarak kendisine davacı … vasi olarak atanmıştır.

Karar içeriğinden, kısıtlının Alman Medeni Kanunu uyarınca kısıtlandığı ve kısıtlama nedeninin TMK 405 Maddesine uyar nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.

Her ne kadar kısıtlıya milli (Türk) hukuk uygulanmamış ise de bu hususu tenfiz ve tanıma engeli olarak düzenleyen 2675 Sayılı Yasanın 38/e maddesi, 5718 Sayılı Yasada yer almamaktadır.

Dava tarihi itibariyle uygulanacak Kanun, 2675 değil, 5718 sayılı yasadır. Çünkü 2675 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmıştır. Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en az birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır.

Taraflar Türk vatandaşı olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere bu hususun tek başına kamu düzenine aykırılık oluşturmayacağı açıktır.

MÖHUK’un 9. ve 10. maddelerinde yer alan hak ve fiil ehliyeti ile vesayet veya kısıtlılık kararı verilmesi sebepleri, vesayet ve kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi istenen kişinin milli hukukuna tabidir hükmünün, milli hukukta mevcut olması şartıyla yabancı mahkemeler tarafından da verilebileceği şeklinde yorumlamak gerekir. Çünkü vesayet ve kısıtlılık müessesesi hem Almanya ve hem de Türk hukukunda mevcuttur.

O halde Türk hukukunda mevcut olmayan bir müessese hakkında Almanya mahkemelerinin vermiş olduğu bir karardan da söz edilemez. Buradaki ölçü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edilip edilmemesidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kişilerin yararının gözetilmesini herşeyden üstün tutmaktadır.

Almanya mahkemesi tarafından verilen vesayet kararının, vesayet altına alınanın Almanya’daki hukuki menfaatlerini koruyacağı gibi, bu kararın Türk mahkemeleri tarafından tanınması aynı zamanda vesayet altına alınan kişinin Türkiye’deki çıkarlarını koruyacaktır.

Almanya mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmamaktadır. 1905 tarihli “Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi”nin 3. ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer (Almanya) makamları da, ilgilinin milli hukukuna (Almanya Hukukuna) veya bulunma yeri hukukuna (Almanya Hukukuna) göre hacir kararı alabilecekleri öngörülmüştür (…)

8HD,Esas: 2017/6212, Karar: 2017/13546, Tarih: 24.10.2017

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Almanya’da Verilen Vesayet Kararı Türkiye’de Tanınması

Yazıyı paylaşın: