İştirak Nafakası (Katılım Nafakası) Nedir, Hangi Şartlarda Verilir?
İŞTİRAK NAFAKASI (KATILIM NAFAKASI)
İştirak nafakası, diğer adıyla katılım nafakası, velayetin kendisine verilmediği ebeveynin, velayeti elinde bulunduran ebeveyne çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında yaptığı katkıdır. Türk Medeni Kanunu’nda yer alan diğer nafaka türleri ise tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakasıdır.
Diğer nafaka türleri arasında; tedbir nafakası boşanma davası devam ederken hükmedilen nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası, boşanma kesinleştikten sonra ödenen nafakadır. Yardım nafakası ise ekonomik gücü yerinde olan bir aile bireyinin, geçimini sağlayamayacak durumda olan bir başka aile bireyine destek olması amacıyla ödenen nafakadır. İştirak nafakası ise velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında yaptığı katkıdır.
Türk Medeni Kanunu madde 182/II şöyle der:
Velayeti verilmeyen anne veya baba, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlüdür.
Türk Medeni Kanunu’nun 327. maddesinde de çocuğun bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir. İştirak nafakasının dayanağı bu iki maddedir.
İŞTİRAK NAFAKASI NASIL BELİRLENİR?
Türk Medeni Kanunu madde 330’a göre, nafaka miktarı belirlenirken çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın yaşam koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınır. Çocuğun gelirleri de nafaka miktarının belirlenmesinde değerlendirilir.
Kanun, iştirak nafakasının nasıl hesaplanacağına ilişkin kesin bir formül öngörmemiştir. Ancak nafakanın belirlenmesinde dikkate alınacak ilkeler ve azaltılmasına etki eden hususlara yer verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu madde 330/III uyarınca hâkim, tarafların ilerleyen yıllardaki sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak, gelecekte ödenecek nafaka miktarını belirleyebilir.
Ayrıca Türk Medeni Kanunu madde 331’e göre, şartların değişmesi hâlinde hâkim, talep üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyebilir veya nafakayı kaldırabilir.
İştirak nafakasının tarafların talebiyle mi yoksa hâkim tarafından re’sen mi belirleneceği hususu çocuğun üstün yararı açısından değerlendirilir. Yargıtay’ın bazı kararları ve doktrin, iştirak nafakasının tarafların talebine bağlı olmadığı yönündedir. Hâkim, nafaka konusunda re’sen karar verebilir. Bu doğrultuda hâkim, nafaka miktarını belirlerken kanunda öngörülen şekilde nafaka yükümlüsünün ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alır.
Taraflar iştirak nafakası için bir miktar belirlese dahi hâkim, takdir yetkisini kullanarak nafaka miktarını belirleyecektir. Çocukların korunmasına yönelik ve kamu düzenine ilişkin olduğundan, hâkim taraflardan talep gelmese dahi iştirak nafakasına hükmetmek zorundadır.
İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIŞI NASIL BELİRLENİR?
Boşanma davası sırasında ya da ayrı bir dava ile hükmedilen nafaka miktarı kesin hüküm niteliğinde değildir. Nafaka yükümlüsünün değişen ekonomik koşullarına göre nafaka miktarının artırılması mümkündür.
Hâkim, kararında nafakanın her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Kuru veya Altın Fiyatları gibi endeksler oranında artırılacağını belirterek sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını tayin edebilir. Hâkim geleceğe yönelik bir artış belirlememişse veya koşullar değişmişse, nafaka alacaklısı veya nafaka borçlusu nafaka artırım davası açabilir.
Nafaka artırım davası açılabilmesi için önceden hükmedilmiş bir nafaka bulunmalıdır. Sonrasında nafaka artışını talep eden kişinin bu talebi için haklı gerekçeler sunması gerekir. Hâkim, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarındaki artışı, mevcut nafakanın giderleri karşılamada yetersiz kalmasını ve nafaka borçlusunun ekonomik gücündeki önemli artışı değerlendirir. Bu gerekçeler kişiye ve duruma göre değişebileceğinden hâkim, bu nedenlerin geçerliliğini takdir eder. Hâkim, ileri sürülen nedenleri tarafların maddi ve sosyal durumlarına, dönemin ekonomik koşullarına ve paranın satın alma gücüne göre değerlendirir.
İŞTİRAK NAFAKASININ ŞARTLARI
İştirak nafakasının varlığı için boşanma kararının bulunması gerekir. İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlar. Boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile nafaka talep edilirse, nafaka dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak hükmedilebilir.
İştirak nafakasının varlığı çocuğun ergin olmaması şartına bağlıdır. Türk Medeni Kanunu madde 328’e göre, çocuk 18 yaşını doldurduğunda, evlendiğinde veya Türk Medeni Kanunu madde 12’ye göre mahkeme kararı ile ergin kılındığında nafaka sona erer. Ancak çocuk, edindiği meslek veya sanat ile kendi geçimini sağlayabiliyorsa veya sağlayabilecek durumda ise, nafaka yükümlüsünün talebiyle erginliğe gelmeden nafaka kesilebilir.
Çocuk, ergin olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, kural olarak anne ve baba, çocuklarının eğitimleri sona erene kadar durumlarına göre çocuğu desteklemek zorundadır. Çocuk ergin olduğu için artık iştirak nafakası verilemez. Bu durumda ergin çocuğa yönelik nafaka, yardım nafakası niteliğine dönüşür.
İŞTİRAK NAFAKASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Türk Medeni Kanunu madde 329’a göre iştirak nafakası davası; çocuğa fiilen bakan anne veya baba, çocuk için atanmış vasi, kayyım ya da ayırt etme gücüne sahip çocuk tarafından açılabilir.
İştirak (katılım) nafakası, boşanma davası ile birlikte istenebileceği gibi boşanma davası kesinleştikten sonra da talep edilebilir. Her iki durumda da 4787 sayılı Kanunla kurulan Aile Mahkemeleri görevlidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde bu davalara Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.
Türk Medeni Kanunu madde 168’e göre, boşanma davasında yetkili mahkeme; eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin davadan önce son altı ay birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
İştirak nafakasının boşanma davasından ayrı talep edilmesi hâlinde ise yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu madde 365’e göre taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
İŞTİRAK NAFAKASI ÖDENMEZSE NE OLUR?
İştirak nafakası ödenmediği durumda icra yoluyla tahsil edilebilir. Nafakanın tahsilini güvence altına almak için bazı tedbirler öngörülmüştür.
İcra ve İflas Kanunu’nda nafaka alacakları, alacakların sıra cetvelinde birinci sırada yer alan alacaklardandır. Bu nedenle nafaka borçlusunun menkul veya gayrimenkul mallarının icra yoluyla satılması hâlinde, satış bedelinden ilk olarak nafaka alacağı ödenir.
Nafaka borçlusunun emekli maaşına nafaka alacağı için haciz konulabilir ve aylık nafaka tutarının tamamı emekli aylığından kesilebilir. Önceden maaşta haciz bulunsa dahi nafaka aylığı, diğer hacizlerden bağımsız olarak kesilir.
İcra takibi dışında, nafaka borçlusu hakkında nafaka alacaklısının şikâyeti üzerine ve diğer şartların da oluşması hâlinde İcra ve İflas Kanunu madde 344 uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir.
İŞTİRAK NAFAKASINDA ZAMANAŞIMI
Kanunda iştirak nafakası için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu madde 156/2’ye göre, borç bir belge ile ikrar edilmişse veya mahkeme ya da hakem kararıyla belirlenmişse, yeni zamanaşımı süresi her zaman on yıldır.
Birçok kişi bu hükme dayanarak, takip yapılmadığı takdirde nafakanın zamanaşımına uğrayacağını düşünmektedir. Ancak Yargıtay, nafaka kararlarının bir borcun veya hakkın varlığını tespit eden kararlar gibi olmadığını, nafaka alacaklarının zaman içerisinde borçlunun malvarlığında doğduğunu kabul etmektedir. Bu doğrultuda, takip tarihinden önce on yıldan fazla bir süreye denk gelen nafaka alacaklarının zamanaşımına uğradığı kabul edilmektedir.
Bu durumda çocuklar ergin olana kadar takip tarihinden geriye dönük olarak 10 yıllık nafakanın talep edilebileceği anlaşılmaktadır. Örneğin, boşanma davası ve iştirak nafakası 01.02.2013 tarihinde kesinleşmiş ise, 01.02.2023 tarihine kadar takip başlatıldığı takdirde, çocukların erginlik durumları da dikkate alınarak tüm geçmiş nafakalar geriye dönük olarak talep edilebilir.
Bu konuda daha fazla bilgi veya danışmanlık için bizimle iletişime geçin.

Türk Hukukunda İştirak Nafakası