Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Kadastro Tespitine İtiraz ve Tapu İptali Tescil Davası

Kadastro Tespitine Nasıl İtiraz Edilir? – Av. Ozan Soylu

Kadastro Tespitine İtiraz Davası

Kadastro, bir ülkedeki taşınmazların yeryüzündeki konumunu, alanını, değerini ve üzerindeki hakları belirleyerek plana bağlama ve tutanakla tespit etme işlemidir. Bu sürecin nihai amacı, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmaktır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu‘nun 1. maddesi, kadastronun amacını “taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek” olarak tanımlamaktadır.

Kadastro çalışmaları, kadastro müdürlüğü tarafından yürütülür. Çalışma alanları genellikle köyler ve mahalleler olarak belirlenir, ancak idari sınırlardan farklı olarak da oluşturulabilir. Kadastro ekibi, mahallinde tahkikat yaparak taşınmazları sınırlandırır ve hak sahiplerini belirler. Bu işlemler sonucunda her taşınmaz için bir kadastro tutanağı düzenlenir.

Kadastro Tespitine İtiraz Davasının Açılması ve Süreci

Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra, kadastro müdürlüğü tarafından askı cetvelleri hazırlanır ve 30 gün süreyle ilan edilir. Bu süre içinde, yapılan tespitlere itiraz etmek isteyenler kadastro mahkemesinde dava açabilirler. Bu dava, “Kadastro Tespitine İtiraz Davası” olarak adlandırılır.

Dikkat Edilmesi Gereken Nokta: Askı ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. Bu nedenle, itiraz etmek isteyenlerin bu 30 günlük süreyi kaçırmamaları büyük önem taşır.

Davanın Konusu ve Tarafları

Tespitle ilgili davalar, taşınmazın sınırlandırma sırasında belirlenen yüz ölçümüne veya mülkiyet iddiasına ilişkin olabilir. Davacı, kadastro tespiti sırasında yapılan tespitin doğru olmadığını (malikin yanlış belirlendiği, taşınmazın yüz ölçümünün yanlış tayin edildiği vb.) iddia ederek dava açar.

Örnek: Bir kişi, kendisine ait olduğunu düşündüğü bir arazinin komşusuna ait olarak tespit edildiğini fark ederse, bu tespite itiraz davası açabilir.

Davanın tarafları şu şekilde olmalıdır:

  • Davacı: Tespite itiraz eden kişi
  • Davalı: Tespit maliki (eğer ölmüşse mirasçıları)

İstisna: Tespit malikinin kim olduğu belirlenemiyorsa, 3561 sayılı Kanun uyarınca mahallin en büyük mal memuru kayyım olarak atanır ve dava bu kayyıma karşı açılır.

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2016/13240 E., 2020/128 K. sayılı kararında, “Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin tespit maliklerine, tespit maliklerinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez.” şeklinde davanın tarafları hususuna yönelik bir hüküm vermiştir.

Delillerin Toplanması ve Değerlendirilmesi

Kadastro tespitine itiraz davalarında, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi büyük önem taşır. Mahkeme, aşağıdaki delilleri toplar ve inceler:

  • Kadastro tutanak asılları
  • Komşu parsellerin kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri
  • Davacının dayandığı tapu kayıtları veya vergi kayıtları
  • Zilyetlik iddiası varsa, buna ilişkin deliller
  • Veraset ilamları (gerektiğinde)
  • Senetler (satın alma, hibe vb. içerikte)

Dikkat Edilmesi Gereken Nokta: Mahkeme, delilleri re’sen toplar. Özellikle malik hanesinin boş bırakıldığı durumlarda (3402 sayılı Kanun, madde 10 ve 27), kadastro hakimi sicil oluşturmakla yükümlü olduğundan delilleri kendiliğinden toplamalıdır.

Keşif ve Bilirkişi İncelemesi

Kadastro tespitine itiraz davalarında keşif yapılması ve bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunludur. Keşif sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Tapu kayıtlarının uygulanması: Dayanılan tapu kaydı varsa, bu kayıt Kanun’da yazılı usule göre uygulanmalıdır. Kaydın harita, plan ve krokisi varsa, 3402 sayılı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca uygulama yapılmalıdır.
  • Vergi kayıtlarının uygulanması: Vergi kaydına dayanılıyorsa, kayıtta yazılı hudutlar tek tek sorulup saptanmalıdır.
  • Zilyetlik incelemesi: Zilyetlik iddiası varsa, kadastro tespitinden 20 yıl önceki döneme ait zilyetlik araştırılmalıdır.
  • Bilirkişi ve tanık beyanları: Mahalli (yerel) bilirkişi ve tanıklar muhakkak taşınmaz başında dinlenilmelidir.

Örnek: Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2016/16910 E., 2020/773 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, “Davanın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle tanıkların taşınmaz başında dinlenilmeleri gerekirken usule aykırı şekilde duruşmada beyanlarına başvurulmuştur.”

  • Fen bilirkişisi raporu: Keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli bir rapor alınmalıdır.

İstisna: Mera, yaylak gibi istifadesi umuma ait yerlere ilişkin uyuşmazlıklarda, komşu köylerde ikamet eden elverdiğince yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişiler zilyetlik hususunda dinlenilmelidir.

Özel Durumlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

1. Tapu Dışı Yollarla Edinim: 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesi, tapu dışı yollarla taşınmazı haricen satın alan zilyedin, çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla sürdürdüğü tasarrufa değer tanımıştır.

Örnek: Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2015/19171 E., 2018/452 K. sayılı kararında, “Davacı Mustafa Sezer’in murisinden intikalen ve taksimen tespit günü itibariyle dava konusu taşınmaz bölümünün zilyedi olduğu, lehine 3402 sayılı Yasa’nın 13/B-b maddesi şartlarının gerçekleştiği” belirtilmiştir.

2. Taksim İddiası: Müşterek muristen intikal eden taşınmazların taksim edildiği iddiası varsa, tüm mirasçılar adına taksimen taşınmaz isabet edip etmediği, taksime tüm mirasçıların katılıp katılmadığı araştırılmalıdır.

3. Mera ve Yaylak Uyuşmazlıkları: Bu tür taşınmazların mülkiyeti Hazine’ye, kullanma hakkı ise köy ya da kasaba halkına aittir. Davaların mülkiyet hakkı sahibi Hazine ile birlikte kullanma hakkına sahip kamu tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekir.

Dikkat Edilmesi Gereken Nokta: 6360 sayılı Kanun uyarınca büyükşehir belediye sınırları içerisinde kalan taşınmazlar yönünden ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesinin davaya dahil edilmesi zorunludur.

4. 4753 sayılı Kanun Uyarınca Toprak Tevzi Çalışmaları: Bu tür davalarda, tevzi haritaları ile kadastro paftası çakıştırılarak zemine uygulanmalı, taşınmazın tevzi sonucunda dağıtıma tabi tutulup tutulmadığı belirlenmelidir.

5. Zilyetlikle İktisabı Mümkün Olmayan Yerler: Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki meralar, yaylaklar, kışlaklar, ormanlar, dereler, akarsular ve kadim yollar, kültür-tabiat varlıkları, kayalık, taşlık, çalılık taşınmazlar, taş ocakları, iskeleler ve gedikler, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan taşınmazların özel mülkiyete konu edilemeyeceği gözetilmelidir.

Hüküm Verilmesi ve Kararın Tebliği

Mahkeme, topladığı tüm delilleri değerlendirerek bir karara varır. Hüküm verilirken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

  • Açık ve infazı kabil sicil oluşturulmalıdır.
  • Taşınmazın kim yahut kimler adına hangi paylar ile tesciline karar verildiği tereddütsüz şekilde hüküm yerinde gösterilmelidir.
  • Davaya konu tüm taşınmazlar yönünden karar verilerek sicil oluşturulmalıdır.

Örnek: Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2016/17949 E., 2020/1689 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, mera ve yaylak gibi istifadesi umuma ait taşınmazlar yönünden “çekişmeli taşınmazın 3402 sayılı Yasa’nın 16/B maddesi gereğince mera niteliği ile sınırlandırılıp özel siciline kaydına” şeklinde karar verilmelidir.

Verilen nihai karar, davanın tüm taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmelidir. 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesi ve 21/1 ve 21/2 maddelerinin uygulanması hususunda posta memurları tarafından yapılan hatalar mahkeme hâkimi tarafından denetlenmelidir.

Sonuç

Kadastro tespitine itiraz davası, taşınmaz mülkiyeti hukukunun önemli bir parçasıdır. Bu davaların doğru bir şekilde yürütülmesi, mülkiyet haklarının korunması ve tapu sicilinin sağlıklı bir şekilde oluşturulması açısından büyük önem taşır. Mahkemelerin, yukarıda belirtilen hususlara dikkat ederek, titiz bir inceleme yapmaları ve adil kararlar vermeleri gerekmektedir. Özellikle delillerin toplanması, keşif yapılması, bilirkişi incelemesi ve tanık dinlenmesi aşamalarında gösterilecek özen, davaların sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılmasını sağlayacaktır.

Kadastro tespitine itiraz davalarının kendine özgü özellikleri ve karmaşıklığı nedeniyle, bu alanda uzmanlaşmış hukukçuların varlığı da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, vatandaşların kadastro çalışmaları sırasında ve sonrasında haklarını koruyabilmeleri için, bu süreçler hakkında bilgilendirilmeleri ve gerektiğinde hukuki yardım almaları da teşvik edilmelidir.

 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İletişim Ozan Soylu

Kadastro Tespitine İtiraz Davası

 

Yazıyı paylaşın: