Mal Rejiminde Tarafların İrade Serbestisi
Mal rejimi hukukunda irade serbestisi, aile hukukunun kendine özgü yapısı içinde özel bir öneme sahiptir. Borçlar hukukundaki sözleşme serbestisinden farklı olarak daha sınırlı bir çerçevede ele alınan bu özgürlük, eşlerin mali ilişkilerini düzenleme konusunda belirli bir hareket alanı sağlamaktadır. Bu çalışmada, mal rejimi sözleşmesinde irade özgürlüğünün sınırları, mal rejimi seçimindeki serbestlik ve her bir mal rejimi türü özelinde tanınan özgürlük alanı incelenmektedir.
MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİNDE İRADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARI
A. Genel Olarak Sınırların Kaynağı
Mal rejimi sözleşmesinde irade serbestisi, borçlar hukukundaki sözleşme serbestisinden farklı olarak daha dar kapsamda ele alınmaktadır. Bu sınırlı serbestinin temelinde, aile hukukunun kendine özgü yapısı ve kamu düzenine ilişkin özellikleri yatmaktadır. Kanun koyucu, toplumun çekirdeği olan aileye kamu düzenine ilişkin gerekçelerle, emredici ve şekilci hükümlerle müdahale etme gereği duymuştur. Bu müdahalenin temel amacı, sosyo-ekonomik açıdan zayıf durumda olan tarafın, sosyo-ekonomik gücü elinde bulunduran taraf karşısında korunmasını sağlamaktır.
B. Kanuni Sınırlamalar
Türk Medeni Kanunu‘nda (TMK) mal rejimi sözleşmesine ilişkin en önemli sınırlama, tipe bağlılık ilkesidir. Bu ilke uyarınca eşler, kanunda düzenlenmiş mal rejimi türlerinden birini seçmek zorundadırlar. Eşler, kanunda öngörülmeyen yeni bir mal rejimi türü yaratamayacakları gibi, kanunda yer alan mal rejimi unsurlarını birleştirerek karma bir mal rejimi de oluşturamazlar. TMK m. 203 hükmü açıkça eşlerin, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebileceklerini, kaldırabileceklerini veya değiştirebileceklerini düzenlemiştir.
Bir diğer önemli sınırlama ise mal rejimi hükümlerinin emredici niteliğidir. Eşler seçtikleri mal rejiminin içeriğini kanunun öngörmediği şekilde belirleyemezler. Örneğin, edinilmiş mallara katılma rejiminde eşler, miras yolu ile edinilen malların edinilmiş mal sayılacağını kararlaştıramazlar. Emredici hükümlere aykırılık teşkil eden mal rejimi sözleşmeleri kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olacaktır.
C. Alacaklıların Korunmasına İlişkin Sınırlamalar
TMK m. 213 hükmü, mal rejimi sözleşmesiyle eşlerden birinin veya ortaklığın alacaklılarının haklarını korumaya yönelik önemli bir sınırlama getirmektedir. Buna göre, mal rejimi sözleşmesiyle eşlerden birinin veya ortaklığın alacaklılarının, üzerinden haklarını alabilecekleri mallar sorumluluk dışında bırakılamaz. Kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan kişisel olarak sorumlu olur. Ancak söz konusu malların borcu ödemeye yetmediğini ispat ettiği ölçüde sorumluluktan kurtulabilir. Bu düzenleme ile kanun koyucu, mal rejimi sözleşmelerinin alacaklıların haklarını zedeleyici şekilde kullanılmasının önüne geçmeyi amaçlamıştır.
Bu sınırlamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mal rejimi sözleşmelerinde irade özgürlüğünün dar bir çerçevede tanındığı görülmektedir. Bu durum, aile hukukunun kendine özgü yapısı ve koruma amacı ile uyumludur. Ancak bu sınırlamalar içerisinde dahi eşlere, kendi mali ilişkilerini düzenlemede belirli bir hareket alanı tanınmıştır.
MAL REJİMİ SEÇİMİNDE İRADE ÖZGÜRLÜĞÜ
A. Yasal Mal Rejimi – Seçimlik Mal Rejimi Ayrımı
Türk Medeni Kanunu’nda mal rejimi sistemi, yasal mal rejimi ve seçimlik mal rejimi olmak üzere iki temel ayrım üzerine kurulmuştur. TMK m.202 uyarınca, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Bu düzenleme ile kanun koyucu, eşlerin evlilik birliği süresince emekleriyle elde ettikleri malvarlığı değerlerinin hakkaniyete uygun şekilde paylaşılmasını amaçlamıştır. Ancak bu düzenleme emredici nitelikte olmayıp, tamamlayıcı hukuk kuralı niteliğindedir.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler. Bu seçimlik mal rejimleri; mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimidir. Bu tercih hakkının tanınması, eşlerin farklı ekonomik ve sosyal koşullarının dikkate alınması ve irade özgürlüğüne saygı gösterilmesi bakımından önem taşımaktadır.
B. Mal Rejimi Seçme Zamanı
Mal rejimi seçimi, evlenme başvurusu sırasında veya evlilik süresince yapılabilmesi hususunda taraflara özgürlük tanır. TMK m.205 uyarınca mal rejimi sözleşmesi, ya evlenme başvurusu sırasında evlendirme memurluğuna yazılı bildirimde bulunmak suretiyle ya da noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılabilir. Evlilik öncesi yapılan mal rejimi sözleşmeleri, evlenme geciktirici koşuluna bağlı hukuki işlem niteliğindedir.
C. Mal Rejimini Değiştirme İmkanı
Eşler, evlilik birliği devam ederken diledikleri zaman mal rejimlerini değiştirme imkanına sahiptirler. Bu değişiklik, yine noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılacak bir mal rejimi sözleşmesi ile gerçekleştirilmelidir. Ancak mal rejimi sona ermeden akdedilmelidir. Bu bağlamda, rejimin sona ermesi ile birlikte bu yöndeki düzenlemeler şekle tabi olmaksızın yapılabilir.
Önemli bir husus olarak, eşler yapacakları mal rejimi sözleşmesinde sadece tabi oldukları mal rejimi türüne son verdiklerine ilişkin bir hüküm koymuşlarsa, bu halde tabi olacakları rejim, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu düzenleme, hukuki belirsizliği önlemeye yönelik tamamlayıcı bir kural niteliğindedir.
Bu düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kanun koyucunun mal rejimi seçiminde eşlere geniş bir irade özgürlüğü tanıdığı, ancak bu özgürlüğün kullanılmasını belirli şekil şartlarına bağladığı görülmektedir.
MAL REJİMİ TÜRLERİ BAKIMINDAN İRADE ÖZGÜRLÜĞÜ
A. Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde İrade Serbestisi
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin irade serbestisi özellikle malların yönetimi ve mal gruplarının belirlenmesi konularında kendini gösterir. TMK m.223/I uyarınca her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Bu düzenleme, eşlere malvarlıkları üzerinde geniş bir hareket serbestisi tanımaktadır.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara katılma rejiminin içeriğini belirli ölçüde değiştirebilirler. TMK m.221 uyarınca eşler, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Ayrıca kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.
(…) söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; eşlerin geçmişe etkili olarak mal ortaklığı rejimini seçemeyecekleri açıktır. Eş anlatımla, taraflar geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında Kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler. Dolayısıyla, böyle bir seçim hükümsüz olup, kamu düzenine ilişkin bu yasal sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz. Edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmeler; ancak ileriye etkili olarak geçerli olur ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğurur (…) – YARGITAY 8HD Esas: 2016/13151 Karar: 2017/7920 Tarih: 30.05.2017
B. Mal Ayrılığı Rejiminde İrade Serbestisi
Mal ayrılığı rejiminde eşlerin irade serbestisi en geniş düzeydedir. Bu rejimde iki tür mal grubu vardır: kadın eşin kişisel malları ile erkek eşin kişisel malları. TMK m.242 uyarınca eşlerden her biri kendi malvarlığını dilediği gibi yönetir, kendi malvarlığından istediği gibi yararlanır ve malvarlığı üzerinde tasarruf etme yetkisine tek başına sahiptir.
Bu rejimde, diğer mal rejimlerinden farklı olarak, ortak bir mal grubu bulunmamaktadır. Bu nedenle eşler, malları üzerindeki tasarruf yetkilerini kullanırken diğer eşin onayını alma zorunluluğu olmaksızın hareket edebilirler. Ancak bu serbestinin sınırı, aile hukukundan doğan yükümlülükler ve TMK m.193’teki genel sınırlamalardır.
C. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde İrade Serbestisi
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde eşlerin irade serbestisi, özellikle paylaşıma tabi olan mallar konusunda kendini gösterir. Bu rejimde paylaşıma tabi mallar, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş mallar ve ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlarla sınırlıdır.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle hangi malların ortak kullanıma özgülenmiş sayılacağını ve hangi yatırımların ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik olduğunu belirleyebilirler. Ancak bu belirleme yapılırken, kanunun temel amacına aykırı düzenlemeler yapılamaz.
D. Mal Ortaklığı Rejiminde İrade Serbestisi
Mal ortaklığı rejiminde eşlerin irade serbestisi, ortaklığın kapsamını belirleme ve yönetim konularında kendini gösterir. TMK m.257 ve devamı hükümleri uyarınca eşler, genel mal ortaklığı yerine sınırlı mal ortaklığı kurabilirler. Sınırlı mal ortaklığında eşler, sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilecekleri gibi, belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini ortaklık dışında da tutabilirler.
Ortaklığın yönetimi konusunda da eşler belirli bir serbestiye sahiptir. TMK m.262 uyarınca eşler, ortaklık mallarının yönetimini aralarında yapacakları anlaşmayla düzenleyebilirler. Ancak bu düzenleme yapılırken, ortaklık mallarının olağan yönetimi dışında kalan konularda eşlerin birlikte hareket etme zorunluluğu gibi emredici hükümlere aykırı düzenlemeler yapılamaz.
SONUÇ
Mal rejimi hukukunda irade özgürlüğü ilkesi, borçlar hukukundaki kadar geniş olmamakla birlikte, eşlere mali ilişkilerini düzenleme konusunda önemli bir hareket alanı sağlamaktadır. Bu özgürlük, hem mal rejimi seçiminde hem de seçilen rejimin kanuni sınırlar içinde şekillendirilmesinde kendini göstermektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun benimsediği sistem, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini temel almakla birlikte, eşlere farklı mal rejimlerini seçme imkanı tanıyarak dengeli bir yaklaşım sergilemektedir. Kanun koyucu, bir yandan eşlerin sosyo-ekonomik açıdan zayıf olan tarafını korumayı amaçlarken, diğer yandan eşlerin özel durumlarına uygun mal rejimini seçebilmelerine olanak tanımıştır.
Mal rejimi sözleşmesindeki irade özgürlüğünün sınırları, tipe bağlılık ilkesi ve emredici hükümlerle çizilmiştir. Bu sınırlamaların temelinde, aile kurumunun korunması, zayıf tarafın menfaatlerinin gözetilmesi ve üçüncü kişilerin haklarının güvence altına alınması düşüncesi yatmaktadır. Özellikle alacaklıların korunmasına ilişkin hükümler, mal rejimi sözleşmelerinin kötüye kullanılmasını engellemeye yöneliktir.
Her bir mal rejimi türü kendi içinde farklı düzeylerde irade serbestisi tanımaktadır. Mal ayrılığı rejimi en geniş hareket alanını sağlarken, mal ortaklığı rejimi daha sıkı bir düzenlemeye tabi tutulmuştur. Edinilmiş mallara katılma rejimi ise, hem eşlere belirli bir özerklik tanıyan hem de hakkaniyete uygun bir paylaşım sağlayan dengeli bir yapı sunmaktadır.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.