Mala Zarar Verme Suçunda Meşru Müdafaa – Av. Ozan Soylu
Meşru müdafaa, bir kişinin kendisine yönelik haksız bir saldırıya karşı savunma yapması durumudur. Türk Ceza Kanunu‘nun 25. maddesinin ilk fıkrası, meşru müdafaayı ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Buna göre kişi, kendisinin veya başkasının bir hakkına yönelik haksız bir saldırıyla karşılaştığında, bu saldırıyı engellemek için zorunlu ve ölçülü bir karşılık verebilir. Kanun, bu şartlar altında yapılan savunma hareketlerini suç saymamakta ve kişiyi cezalandırmamaktadır. Böylece hukuk sistemi, haksız saldırıya uğrayan kişiye kendini müdafaa hakkı tanımış ve bu hakkın makul şekilde kullanılmasını koruma altına almıştır. Bu yazımızda meşru müdafaa hakkının mala zarar verme suçu özelinde kullanılıp kullanılamayacağını inceleyeceğiz.
Mala Zarar Verme Suçunun Hukuki Niteliği
Mala zarar verme suçu, bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği bir eşyaya zarar vermesi durumudur ve Türk Ceza Kanunu’nda malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmiştir. Bu suçun işlendiğinden bahsedebilmek için, öncelikle ortada hukuka aykırı bir davranış olmalıdır. Yani normal şartlar altında, bir kişinin başkasının malına zarar vermesi suç sayılır. Ancak bazı özel durumlarda bu davranış hukuka uygun kabul edilebilir.
Herkes kendi malı üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunma hakkına sahiptir ve başkalarının bu hakka müdahale etmesi yasaktır. Bununla birlikte, bazı istisnai durumlarda başkasının malına zarar vermek zorunda kalınabilir. Örneğin, bir saldırıdan korunmak için saldırganın malına zarar verilmesi gerekebilir. Bu durumda kişi, kendini savunmak için saldırganın vücut bütünlüğüne zarar vermek yerine, malına zarar vermeyi tercih edebilir. Böyle bir durumda, başkasının malına verilen zarar, meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir ve suç sayılmayabilir.
1 – Mala Zarar Verme Suçunda Meşru Müdafaanın Koşulları
Bir kişinin başkasının malına verdiği zararın meşru müdafaa sayılabilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar, hem saldırıyla hem de savunmayla ilgili olmak üzere iki grupta toplanır.
A. Saldırıya İlişkin Koşullar
a. Haksız Bir Saldırının Varlığı
Meşru müdafaadan söz edebilmek için öncelikle hukuka aykırı bir saldırı olmalıdır. Burada saldırının mutlaka suç olması gerekmez, hukuka aykırı olması yeterlidir. Örneğin, belediyenin yasal olarak aldığı yıkım kararını uygulayan görevliye karşı, bina sahibi meşru müdafaada bulunamaz. Çünkü ortada haksız bir saldırı yoktur. İlginç bir durum olarak, kişi kendi hatalı davranışıyla başkasını kışkırtmış olsa bile, o kişinin saldırısına karşı meşru müdafaa hakkından yararlanabilir.
b. Saldırının Şu Anda Olması veya Kesin Olması
Meşru müdafaa hakkını kullanabilmek için saldırı ya şu anda gerçekleşiyor olmalı ya da çok yakın zamanda gerçekleşeceği kesin olmalıdır. Henüz başlamamış veya sadece tehdit aşamasında olan bir saldırıya karşı meşru müdafaa yapılamaz. Örneğin komşusunun “yarın gelip senin dükkanını dağıtacağım ” şeklindeki tehdidini duyan kişi, bu fiili engellemek için kişinin arabasının lastiklerini patlatırsa bu eylem meşru müdafaa kapsamında değerlendirilemez. Çünkü ortada henüz gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi kesin olan bir saldırı yoktur, sadece bir tehdit vardır.
2 – Savunmaya İlişkin Koşullar
A. Savunmanın Zorunluluğu
Kişinin kendini savunurken mala zarar vermesinin gerçekten gerekli olması gerekir. Kişinin saldırı esnasında mutlaka kaçması gerekmez. Yargıtay kararlarına göre, kaçma imkanı olsa bile kişi kendini savunma hakkına sahiptir. Önemli olan, yapılan savunmanın o durumda gerçekten ihtiyaç duyulan bir hareket olmasıdır.
B. Savunma ve Saldırı Arasındaki Oran
Mala zarar verirken yapılan savunma, karşılaşılan saldırıyla orantılı olmalıdır. Türk Ceza Kanunu’na göre kişi, sadece saldırıyı durdurmaya yetecek kadar güç kullanmalıdır. Saldırıyı engellemek için gerekenden daha fazla zarar veren kişi, meşru müdafaa hakkından yararlanamaz. Örneğin, arabasıyla bahçedeki bitkilere zarar veren kişinin arabasını yakmak, gerekli olmayan aşırı bir tepki olacaktır ve meşru müdafaa sayılmaz.
C. Savunmanın Hedefi
Mala zarar verirken yapılan savunma hareketi yalnızca saldırganı veya saldırganın malını hedef almalıdır. Başka kişilere veya onların mallarına zarar verilmesi meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmez. Örneğin, gece vakti eve gizlice girmek için merdiven dayayan hırsızın merdivenini kırmak, meşru müdafaa sayılır, çünkü zarar doğrudan saldırganın suç işlemekte kullandığı malına yöneliktir.
3 – Mala Zarar Verme Suçunda Meşru Müdafaanın Özel Görünüm Biçimleri
Meşru müdafaa kapsamında başkasının malına zarar verme durumu, uygulamada farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Bu durumlar, özellikle saldırının şekline ve saldırıda kullanılan araçlara göre değişiklik gösterir. Her bir durumun kendine özgü değerlendirme şartları vardır.
A. Hayvanların Saldırı Aracı Olarak Kullanılması
Not: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda hayvanlar “taşınır mal” kapsamında değerlendirilmekte olup, hayvanlara karşı gerçekleştirilen zarar verme fiilleri “mala zarar verme suçu” çerçevesinde ele alınmaktadır.
Bir kişi kendi hayvanını başkasına saldırtmak için kullanıyorsa, saldırıya uğrayan kişi kendini korumak için bu hayvana zarar verebilir. Örneğin, birinin saldırması için köpek salması durumunda, kişi kendini korumak için köpeğe zarar vermek zorunda kalabilir. Bu durumda verilen zarar meşru müdafaa sayılabilir. Ancak önemli olan nokta, hayvanın gerçekten saldırı amacıyla kullanılıp kullanılmadığıdır. Eğer hayvan kendiliğinden veya kazayla zarar veriyorsa, ona zarar vermek meşru müdafaa sayılmaz.
B. Araçların Saldırı Aracı Olarak Kullanılması
Bazen kişinin hayatını korumak amacıyla söz konusu araca zarar vermesi zorunluluğu doğabilir. Kişinin hayatına kastetmek amacıyla üzerine araç süren bir saldırganın aracının camını taş atarak kırması, saldırının bertaraf edilmesine bir örnek olarak gösterilebilir. Bu durumda araca verilen zarar meşru müdafaa kapsamında değerlendirilir. Ancak burada önemli olan, sadece saldırıyı durdurmak için gereken kadar zarar vermektir.
C. Diğer Mallara Yönelik Durumlarda
Bazen de saldırıyı durdurmak için saldırganın başka mallarına zarar vermek gerekebilir. Örneğin, eve zorla girmeye çalışan birinin kullandığı aletlere zarar vermek zorunda kalınabilir. Bu durumda da verilen zarar meşru müdafaa sayılabilir.
Bütün bu durumlarda şu noktalara dikkat edilmelidir:
- Karşılaştığımız saldırı haksız olmalı ve halen devam ediyor olmalı
- Mala zarar vermek, saldırıyı durdurmak için gerekli olmalı
- Verilen zarar, saldırıyı durdurmak için gerekenden fazla olmamalı
- Zarar sadece saldırganın malına yönelik olmalı
Bu şartlar sağlandığında, başkasının malına verilen zarar meşru müdafaa sayılır ve suç oluşturmaz. Ancak bu şartlardan herhangi biri yoksa, verilen zarar suç sayılabilir.
4 – Mala Zarar Verme Suçunda Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması
Mala zarar verme suçunda kişinin kendini savunurken gereğinden fazla güç kullanması durumunda, meşru müdafaada sınırın aşılması söz konusu olur. Türk Ceza Kanunu’nun 27. maddesi bu durumu özel olarak düzenlemiş ve bazı hallerde ceza verilmeyebileceğini belirtmiştir.
A. Korku, Heyecan veya Telaşla Sınırın Aşılması
Kendini savunan kişi, her zaman soğukkanlı davranamayabilir. Saldırı anında yaşanan korku, heyecan veya telaş nedeniyle, savunmada aşırıya kaçılabilir. Örneğin, bir kişiye saldıran köpeği etkisiz hale getirmek için öldüren birinin durumu buna örnek verilebilir. Kanun, bu gibi durumlarda kişinin içinde bulunduğu psikolojik durumu anlayışla karşılamış ve daha hafif bir yaklaşım benimsemiştir.
B. Sınır Aşılmasının Hukuki Sonuçları
Eğer kişi korku, heyecan veya telaş nedeniyle savunmada aşırıya kaçmışsa, kendisine ceza verilmez. Ancak bu duygusal durumlar olmadan bilinçli olarak aşırı güç kullanılmışsa, kişi ceza alır, fakat bu ceza normal duruma göre daha az olur. Örneğin, saldırganın aracının sadece lastiğini patlatmak yeterli olacakken, tüm aracı kullanılamaz hale getiren kişinin durumu bu kapsamda değerlendirilir.
5 – Mala Zarar Verme Suçunda Meşru Müdafaada Yanılma
A. Yanılma Durumunun Özellikleri
Bazen kişi, gerçekte olmayan bir saldırıyı var sanabilir veya bitmiş bir saldırının hala devam ettiğini düşünebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesi bu durumu düzenlemiştir.
B. Yanılgının Sonuçları
Yanılgının sonuçları, bu yanılgıdan kaçınmanın mümkün olup olmadığına göre değişir. Eğer kişinin yanılgısı kaçınılmaz ise, yani herkes aynı durumda yanılabilecek ise, ceza verilmez. Örneğin, gece karanlıkta kendisine doğru koşan ve elinde silah olduğunu sandığı kişinin aracına zarar veren biri, eğer bu yanılgısı makul ise ceza almaz. Ancak yanılgı önlenebilir nitelikte ise, ceza verilir fakat bu ceza indirilir.
Mala zarar verme suçlarında meşru müdafaada yanılma değerlendirilirken şu noktalara dikkat edilir:
- Kişinin içinde bulunduğu durum
- Yanılgının makul olup olmadığı
- Verilen zararın düşünülen tehlike ile orantılı olup olmadığı
- Kişinin yanılgıda kusurlu olup olmadığı
Yapılan değerlendirme sonucunda yanılgı kaçınılmaz bulunursa ceza verilmez, kaçınılabilir bulunursa ceza indirilerek verilir. Bu değerlendirme, mala zarar verme suçlarında meşru müdafaanın önemli bir istisnasını oluşturur.
Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.