Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası *2024

Türk Ceza Kanunu‘nun 155. maddesi, güveni kötüye kullanma suçunu düzenlemektedir. Bu suç, bir kişinin, kendisine devredilen bir malı korumak veya belirli bir şekilde kullanmak amacıyla aldığı zilyetliği, devir amacı dışında kullanarak veya bu devri inkâr ederek kötüye kullanması durumunda işlenir.

 

Temel hali için, mağdurun şikâyeti gereklidir. Ancak 155/2 maddesinde belirtilen nitelikli hallerde, soruşturma resen yapılır.

 

Kovuşturma sürecinde, Cumhuriyet savcılığı, yeterli delil bulunduğunda kamu davası açar ve sanığın suçu işleyip işlemediğine karar verir.

 

Tutuklama kararı, somut delillerin varlığı ve tutuklama nedenlerinin mevcudiyeti halinde verilir. Ancak, sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Güveni kötüye kullanma suçu, basit haliyle bu kapsamdadır. Ancak nitelikli hallerde, hâkim tutuklama kararı verebilir, bunun için kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin varlığı gereklidir.

 

Güveni kötüye kullanma suçu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde düzenlenen uzlaştırma kurumunun kapsamına giren suçlardan biridir. Uzlaştırma, mağdur veya zarar gören ile şüpheli veya sanık arasında anlaşma sağlayarak kamu davasının açılmasını veya devam etmesini engeller.

 

Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 168. maddesinde belirtilen etkin pişmanlık hükümlerine tabi tutulabilir. Etkin pişmanlık, suçun işlendikten sonra failin, azmettirenin veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun zararını gidermeye çalışmasıdır. Kovuşturma aşamasında veya öncesinde pişmanlık gösterilmesi durumunda cezada indirim yapılır. Ancak, suç tamamlanmadan önce pişmanlık gösterilirse, etkin pişmanlık değil, gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır.

 

Etkin pişmanlıkta zararın tamamen giderilmesi gerekir. Kısmi tazmin durumunda ise mağdurun rızası şarttır. Kovuşturma aşamasında veya öncesinde pişmanlık gösterilmesi, sadece cezada indirim sağlar, ancak temel koşul zararın tamamen giderilmesidir.

 

Güvenin Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları

Zilyetliğin Devri: Bu suçta zilyetliğin devri, amaç dışı tasarruflar veya devir inkarıyla ilgili eylemlerle ortaya çıkar. Ancak bu eylemler için gerekli olan şart zilyetliğin devridir. Zilyetliğin devri, malın sahibi veya fer’i zilyet tarafından gerçekleştirilebilir. Ancak, sözleşmenin hukuka uygun şekilde kurulması gerekmektedir. Aksi takdirde, suç oluşmaz.

 

Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma: Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma, malı satmak, bağışlamak veya rehnetmek gibi eylemleri içerir. Bu tür eylemler kasti olarak veya ihmalkârlıkla gerçekleştirilebilir. Her durumda, zilyetliğin devri amacını aşan her eylem, suçu oluşturur.

 

Devir Olgusunu İnkâr Etme: Devir olgusunu inkâr etme, malın zilyetliğinin devredilmediğini iddia etmektir. Zilyetlik sözleşmesi sona erdiğinde, malın iadesi gereklidir. Ancak, iadeyi reddetmek veya geciktirmek, devir olgusunu inkâr etmek anlamına gelebilir ve suç teşkil eder.

 

Fail: Bu suçta fail, zilyetliği devreden kişi olabilir. Ancak, failin mal üzerinde bağımsız zilyet olması gerekir. Yardımcı zilyet, suçun faili olamaz çünkü zilyetlik iradesi ve fiili hakimiyet gereklidir. Örneğin, kütüphaneden kitap alan birinin, kitabı devredilmiş amaç dışında satarak suç işlemesi söz konusu olabilir.

 

Mağdur: Bu suçun mağduru, malın sahibi veya zilyeti tarafından malın zilyetliğini devralan kişidir. Malı sahibinden değil de zilyetinden devralan kişi de mağdur olabilir.

 

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Suça Teşebbüs: Türk Ceza Kanunu’nun 35. Maddesi, suça teşebbüs durumunda failin sorumlu tutulacağını belirtir. Bu durumda, suç işlemeye kalkışan ancak nedenlerden dolayı tamamlayamayan kişi, suça teşebbüsten cezalandırılır. Güveni kötüye kullanma suçunda da teşebbüs mümkündür. Failin zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya devir olgusunu inkâr etmesiyle suç oluşur. Teşebbüs, somut olaya bağlı olarak kolaylıkla kanıtlanabilir veya zor olabilir.

 

Suça İştirak: Güveni kötüye kullanma suçunda iştirak mümkündür. Yardım etme veya azmettirme gibi iştirak şekilleri suçun işlenmesinde rol alabilir.

 

Suçların İçtimai: Güveni kötüye kullanma suçu için genel hükümler uygulanır. Zincirleme suç ve fikri içtima bu suç için önemli olabilir. Zincirleme suç, aynı suçun birden fazla kez işlenmesidir ve faile tek ceza verilir ancak ceza artırılır. Fikri içtima ise tek bir eylemle birden fazla suç işlenmesidir. Güveni kötüye kullanma suçunda belirtilen eylemler başka suçların da oluşmasına neden olabilir ve bu durumda cezası en ağır olan suçun cezası uygulanır.

 

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası

Ceza Miktarı: Basit güveni kötüye kullanma suçunda altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılır. Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan yargılanan kişi ise bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ve üçbin güne kadar adli para cezasına çarptırılabilir.

 

Uygulanabilecek Kurumlar: Güveni kötüye kullanma suçunda uzlaşma, etkin pişmanlık, kamu davasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumlar uygulanabilir. Bu kurumlar arasından en lehine olanı, uzman bir ceza avukatının yardımıyla belirlenmeli ve mahkemeden talep edilmelidir.

 

Ceza İnfazı ve Tahliye: Güveni kötüye kullanma suçu için belirlenen cezanın infazı, cezaevine girildiği tarihten itibaren hesaplanır. Hükümlü, cezasının infazının sona erdiği tarihi, cezaevinden çıkacağı günü müddetname adı verilen belge ile öğrenir. Tahliye için başvuru yapılabilir ve şartla tahliye indirim oranı suçun işlenme tarihine göre değişebilir.

 

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması): Güveni kötüye kullanma suçunda HAGB kararı verilebilir. Bu kararın alınabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekir. Zararın tazmin edilmesi de önemli bir husustur. HAGB kararı verilmesi durumunda, denetim süresi boyunca kişi yeniden suç işlememeli ve belirli şartlara uymalıdır.

 

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Örnek Yargıtay Kararı


MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ: Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

HÜKÜM: TCK’nın 155/2, 62, 52/2-4. maddeler gereğince mahkûmiyet

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın, katılana ait oto kiralama işyerinden kiraladığı aracı süresinde getirmeyerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,

Sanıkla katılan arasında bir hizmet ilişkisinin olmadığı ve taraflar arasında adi bir kira sözleşmesinin olduğu dikkate alınarak, eylemin, suç tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu’nun 155/1. maddesinde düzenlenen ve

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi çerçevesinde uzlaştırma kapsamında olan “güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurularak fazla ceza tayini.

Kabule göre de; sanık hakkında belirlenen hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulanan kanun maddesi olan TCK’nın 50/1-a maddesinin gösterilmeyerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,

Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı Ceza Muhakemesi ve Usul Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 24.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (15CD, Esas 2015/8613 Karar 2018/5881 Tarih 24.09.2018)


 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Güveni Kötüye Kullanma

 

Yazıyı paylaşın: