Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

gaiplik kararı

Gaiplik Kararı Nedir? Nasıl Alınır?

GAİPLİK KARARI NEDİR ?

Gaiplik kararı, ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş veya kendisinden uzun bir süre haber alınamayan ve ölme olasılığı yüksek olan kişilerin kişiliğine, mahkeme kararı ile son verilmesidir. Kural olarak bir kişi hakkında ölüm kararı verilebilmesi için kişinin cansız bedenine ulaşılması gerekmektedir. Ancak öyle bazı haller vardır ki; bu hallerde kişinin cansız bedenine ulaşılamadığı gibi hayatta olduğunu gösteren bir

emare de bulunmamaktadır. İşte bu sebeple Türk Medeni Kanunu’nda gaiplik müessesesi düzenlenmiştir. Gaiplik kararı, Türk Medeni Kanunu’nun 32. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre ; ”Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilirTürk Medeni Kanunu madde 32’ de gaiplik kararı alınabilmesinin koşulları düzenlenmiştir. Buna göre, gaiplik kararı alınabilmesi için;

– Hakkında gaiplik kararı alınacak kişi ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamıyor olmalı ve bu kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık olmalıdır.

– Yasal bekleme süreleri geçmelidir.

– Hakları bu ölüme bağlı olanlar tarafından başvuru yapılmalıdır.

GAİPLİK KARARINI İSTEYEBİLECEK OLAN KİŞİLER

Türk Medeni Kanunu’nda gaiplik davası açmaya yetkili olanlar “hakları bu ölüme bağlı olanlar” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kişiler;

– Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin eşi

– Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin yasal veya atanmış mirasçıları

– Belirli mal vasiyeti alacaklıları

– Eşyası üzerinde gaip lehine intifa veya oturma gibi sınırlı ayni hak kurulmuş kişi,

– Vasiyeti yerine getirme görevlisi olarak sayılmaktadır.

Bununla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 588. maddesine göre hazine, belirli koşullarda gaiplik kararı verilmesini isteyebilir. Madde hükmünde bu husus; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin mal varlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

GAİPLİK DURUMUNDA YASAL BEKLEME SÜRELERİ

Bekleme süreleri, kişinin gaip sayılmasına neden olan olaya göre değişmektedir. Buna göre;

– Ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda ölüm tehlikesinden itibaren en az 1 yıl,

– Uzun zamandan beri haber alınamama durumunda son haber alma tarihinden itibaren en az 5 yıl geçmesi gerekmektedir.

Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.

GAİPLİK KARARI NASIL İSTENİR ?

Gaiplik kararı istemi dava yoluyla kullanılmalı ve mahkemeye başvurulmalıdır. Hakları bu ölüme bağlı olan kişiler, yasal bekleme sürelerine dikkat ederek gaiplik kararı istemiyle dava açabilirler.

GAİPLİK KARARI VERİLMESİNDE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Gaiplik kararı, çekişmesiz yargı işidir. Çekişmesiz yargı işlerinde eğer özel bir düzenleme bulunmuyorsa görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir. Gaiplik kararı verilmesinde görevli mahkeme de sulh hukuk mahkemesidir. Gaiplik kararı verilmesinde yetkili mahkeme ise Türk Medeni Kanunu’nun 32.

maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre; “Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir. “

Bu düzenlemelere göre gaiplik davası açılacak mahkemenin, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi olduğu görülmektedir.

GAİPLİK KARARI SONRASI KÜTÜKTE YAPILACAK İŞLEMLER

Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesi sonucunda kütükte yapılacak değişiklikler Türk Medeni Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir; “Gaiplik kararı, hâkimin bildirmesi üzerine, ölüm kütüğüne kaydolunur.” Hükme göre kişinin ölüm kütüğüne kaydedilebilmesi için hakimin kararı gerekmektedir.

GAİPLİK KARARININ SONA ERMESİ

Gaiplik kararını sona erdiren iki hal bulunmaktadır. Bu hallerden birincisi kişinin ortaya çıkması, ikincisi ise kişinin ölümünün tespit edilmesidir. Hakkında gaiplik kararı verilecek kişi, ilan süresi dolmadan ortaya çıkar veya ölümü tespit edilirse gaiplik istemi düşer.

GAİPLİK KARARININ SONUÇLARI

Gaiplik kararı verilmesinin doğuracağı sonuçlar Türk Medeni Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre; ” İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur. “ Kanuna göre, hakkında gaiplik kararı verilen kişi, hukuken ölmüş gibi varsayılmaktadır. Aynı maddede gaiplik kararının ne zaman hüküm doğuracağı da düzenlenmiştir. Buna göre gaiplik kararı, kararın verildiği tarihten itibaren değil, son haber alma tarihinden veya ölüm tehlikesi barındıran olayın gerçekleştiği tarihten itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur.

Gaiplik kararı verilmesinin önemli bazı sonuçları vardır. Bunlardan biri, hakkında gaiplik kararı verilen kişinin evli olması halinde, evliliğin devam edip etmeyeceği noktasında karşımıza çıkar. Türk Medeni Kanunu’nun 131. maddesinde bu husus; “Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere gaiplik kararı verilmesi evliliği kendiliğinden sona erdirmemektedir. Hakkında gaiplik kararı verilen kişinin eşi, evliliğin feshini ayrıca yetkili mahkemeden talep etmelidir. Evliliğin feshi kararı alınmadığı halde evlenilmesi halinde, yapılan ikinci evlilik mutlak butlanla sakat olmaktadır. Bu sakatlık hali, Türk hukukunda çok eşliliğin yasak olmasından kaynaklanır. Gaibin eşi, evliliğin feshine karar verilmesini gaiplik davasında ileri sürebileceği gibi bu davadan ayrı olarak yeni bir dava ile de isteyebilir. Gaiplik kararı verilmesinin önemli sonuçlarını doğurduğu bir diğer alan da miras hukukudur. Hakkında gaiplik kararı verilen kişi hukuken ölmüş bir kimse gibi işlem göreceği için mirası da mirasçılarına geçer. Türk Medeni Kanunu’nun 586. ve 427. maddelerine göre, kişi hakkında gaiplik kararı henüz verilmemiş ancak tehlikeli olay gerçekleşmiş veya kişiden haber alınamıyorsa, gaiplik kararı verilinceye kadar bu kişinin malvarlığı kayyım ile yönetilir, bu kişiye başkalarından miras kalması halinde ise bu miras payı mahkemece yönetilir. Gaiplik kararı verilmesi ile birlikte, hakkında gaiplik kararı verilen kişinin mal varlığı teminat karşılığı mirasçılarına geçer. Medeni Kanunumuzun 584. maddesine bakıldığında, söz konusu teminatın istenilmesinin sebebini de açıkça kanun koyucunun düzenlediğini görmekteyiz. Madde hükmüne göre; mirasçılar, ilerde ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine bu malları geri vereceklerine ilişkin bu teminatı göstermek zorundadır. Aynı maddenin devamında teminatın süreleri de öngörülmüştür. Şöyle ki; teminat, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda 5 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda 15 yıl ve her halde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için verilir. Bu sürelerin hesaplanması noktasında başlangıç kabul edeceğimiz olaylar, ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinde tereke mallarının teslimi, uzun zamandan beri haber alınamaması halinde ise son haber alma tarihidir. Söz konusu sürelerin dolması yahut gaibin yüz yaşını doldurması halinde artık tereke tamamen mirasçıların olur. Ancak bu durumda dahi gaip geri dönerse veyahut üstün hak sahipleri ortaya çıkarsa, mirasçılar her halde terekeyi geri vermekle yükümlüdür.

GAİPLİK KARARI İLE İLGİLİ ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

“…Dava konusu olayda, mahkemece 836 ada 10 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olan …, …, … ve …’in gaipliğine karar verilmiş ise de, gaipliğine karar verilen kişilerin nüfus kayıtlarından ayrıntılı araştırılıp ölü mü sağ mı oldukları, bu kişilerden en son haber alma tarihi tespit edilmemiştir. Bu itibarla, gaiplikleri istenilen …, …, … ve …’in nüfus kayıtları getirtilerek açık kimlik bilgileri, ölü mü sağ mı oldukları tespit edilip gerekli araştırma yapılarak en son haberin alındığı tarih belirlenip bu tarihin karar yerinde açıkça gösterilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile infazda tereddütlere neden olacak şekilde yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…” 18. Hukuk Dairesi , 2015/10885 E. , 2016/6792 K.

“…Gaipliği istenilen kişinin adres kayıt sistemine kayıtlı en son adresinin … Şahinbey/Gaziantep olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Gevaş İlçe Jandarma komutanlığı tarafından yapılan araştırmada gaipliği istenilen kişinin son yerleşim yeri adresinin … Yüreğir/Adana olduğunun bildirildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 32. maddesi uyarınca gaipliğe karar verilmesi istemine ilişkindir. Farklı bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinde kalan ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarının giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemelerdir. 4721 sayılı Kanun’un “Gaiplik kararı” başlıklı 32 nci maddesi şöyledir “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.” 4721 sayılı Kanun’un “Yerleşim yeri” başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.

”Dosya kapsamından, gaipliği istenilenin 2012 yılında kaybolmadan önceki son adresinin Adana ili Yüreğir ilçesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Açıklanan sebeplerle; 6100 sayılı Kanun’un 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.03.2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.” 5. Hukuk Dairesi , 2023/640 E. , 2023/2685 K

Yazıyı paylaşın: