Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu ve Cezası

Günümüz problemlerinin başında gelmekte olan çevre kirliliği; insan sağlığı, doğadaki denge ve düzen başta olmak üzere birçok canlıyı çeşitli açılardan olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple alınan nice önlemin ve düzenlemenin yanında, bu önlemlere ve düzenlemelere aykırı davranışların da yaptırım altına alınması gerekli olmaktadır. Bu bakımdan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun çevreye karşı suçlar başlığı altındaki düzenlemelerinde, çevreye zarar veren çeşitli bazı davranışlar suç olarak sayılmış ve bunlar için yaptırımlar öngörülmüştür. İmar kirliliğine neden olma suçu, çevreye karşı işlenen bu suçlara bir örnek teşkil etmektedir.

 

TCK m.184’te düzenleme altına alınmış olan imar kirliliğine neden olma suçunun madde hükmü şöyledir;

Madde 184 – (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.

(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) (Ek: 29/6/2005 – 5377/21 md.) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNU OLUŞTURAN FİİLLER

Suçun düzenlendiği madde hükmüne baktığımızda ilk üç fıkranın birer suç düzenlemesi olduğunu görmekteyiz. Buna göre imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturan fiiller şu şekildedir;

 

Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak (TCK m.184/1)

Yapı ruhsatiyesi bir binanın inşasına başlanabilmesi için zorunlu unsurdur. Yapı ruhsatiyesi, kanunen yapılması izne bağlı tutulmuş yapıların yapılabilmesi için idare tarafından gereken iznin alındığı anlamına gelmektedir. TCK m.184/1 hükmünde, bu şekilde yapı ruhsatiyesi alınması zorunlu binalar için yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapılması veya yaptırılması suç olarak düzenlenmiştir. Söz konusu hükmün uygulama alanı TCK m.184/4’te düzenlenmiştir. Buna göre; “Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır. “ Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak fiillerinin belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde işlenmesi halinde suç oluşacağı söylenecektir.

Birinci fıkradaki bu suç düzenlemesine göre suçu işleyebilecek olanlar yapan ve yaptıran olarak düzenlenmiştir. Burada yapan ve yaptıran kişilerin kapsamını belirlemek noktasında madde gerekçesine bakacak olursak, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır.

 

Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmek (TCK m.184/2)

Şantiye; lüzum ve ihtiyaca göre inşaatın devamı süresince kullanılıp yıkılmak üzere yapılacak bina veya binalar anlamına gelmektedir. Bu fıkrada bahsedilen suçun oluşabilmesi için elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılan yerin şantiye olması gerekmektedir, aksi halde bu fıkra kapsamında suç oluşmuş olmayacaktır. Söz konusu şantiyenin suça konu teşkil edebilmesi için, belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunması gerekmektedir. (TCK m.184/4) Dikkat edilmesi gereken bir başka konu ise kanunun lafzında geçen müsaade etmek fiili ile bu fıkradaki suçun işlenebilecek olmasıdır. Müsaade edecek olan kişi karşımıza bir kamu görevlisi olarak çıkacaktır. Suçun düzenlemesinden özgü suç niteliği kesin olarak anlaşılmamakla birlikte bu fıkradaki suçun özgü suç olduğunu düşünen çokça yazar vardır. Belirtmek gerekir ki bu fıkra hükmü 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmayacaktır. (TCK m.184/6)

 

 Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek (TCK m.184/3)

İlk iki fıkradan farklı olarak üçüncü fıkradaki suç düzenlemesine baktığımızda yapı ruhsatiyesinden değil yapı kullanma izninden bahsedildiği görülmektedir. Yapı kullanma izninden anlaşılması gereken iskan iznidir. İskan izni, yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik bürolarından alınacak olan izindir. (İmar Kanunu m.30/1) Bu şekilde yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek suç olarak düzenlenmiştir. Suçu oluşturan fiil yine müsaade etmek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple müsaade eden kişinin bir kamu görevlisi olarak karşımıza çıkacağı söylenmelidir. Belirtmek gerekir ki bu fıkra hükmü 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmayacaktır. (TCK m.184/6)

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA KORUNAN DEĞER NEDİR ?

İmar kirliliğine neden olma suçu, çevreye karşı suçlar kapsamında düzenlenmiş olup burada kanun koyucunun amacı, insanların sağlıklı bir çevrede yaşam sürmesini sağlamaktır. Bunun sonucu olarak bu suç ile korunan değerin çevre olduğunu söylemek mümkündür.

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN FAİLİ KİMLER OLABİLİR?

süre tutum dilekçesi örneği

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İmar kirliliğine neden olma suçunun faillerini incelerken maddedeki her bir suç düzenlemesini ayrı ele almamız gerekir. TCK 184. maddenin 1.fıkrasında yer alan, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak şeklinde işlenen suç düzenlemesinin faili, yapı ruhsatiyesi almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi olacaktır. Burada yapan ve yaptıran kişilerden anlaşılması gereken hususunda madde gerekçesinde bilgilendirme yer almaktadır. Söz konusu gerekçeye göre sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır. Bu suç düzenlemesi özgü suç niteliği taşımadığı için yapan ve yaptıran kişi herkes olabilir.

 

TCK 184.maddenin 2.fıkrasındaki suç düzenlemesi olarak yer alan yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmek fiilinin faili, yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişidir. Bu düzenlemede müsaade eden kişi bir kamu görevlisi olarak karşımıza çıkar. Suç düzenlemesinden bu suçun özgü suç  olduğu açıkça anlaşılmasa da müsaade edecek olan ve söz konusu suçu oluşturacak olan fiili yapan kişinin kamu görevlisi olması muhtemeldir. Bu sebeple bu fıkradaki suç düzenlemesinin özgü suç niteliğinde olduğu söylenebilir.

 

TCK m.184/3’de yer alan yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek şeklinde işlenen suçun faili ise yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi olacaktır. Burada yine bir kamu görevlisinin müsaade etmesi söz konusu olduğu için bu suç düzenlemesi de özgü suç niteliği taşır.

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN MAĞDURU

Kanun koyucunun imar kirliliğine neden olma suçu konusunda yaptığı düzenlemelere ve korunmak istenen değere bakıldığında suçun mağduru toplum olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN CEZASI

vasiyetnamenin iptali davası

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

İmar kirliliğine neden olma suçunun cezası suçun işleniş şekillerine göre farklılık göstermektedir. Buna göre; TCK m.184/1’deki suç düzenlemesi kapsamında yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olan yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişinin cezası da  bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası olacaktır. Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi ise TCK m.184/3’e göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

Etkin pişmanlık cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını sağlayan şahsi bir sebep olarak karşımıza çıkar.

İmar kirliliğine neden olma suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanununun 184.maddesinin 5.fıkrasında bu suça özel bir etkinlik pişmanlık haline yer verilmiştir. Söz konusu düzenleme; “Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” şeklindedir.

Buna göre, eğer bir kişi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı daha sonra imar planına ve ruhsatına uygun hale getirdiği takdirde kişi hakkında Türk Ceza Kanununun 184. maddesinin 1. ve 2. fıkraları hakkında kamu davası açılmayacaktır. Eğer bu suç düzenlemeleri dolayısıyla kişi hakkında açılmış bir kamu davası varsa bu kamu davasının düşeceği de madde hükmünde görülmektedir. Sonuç olarak sonradan ruhsata uygun hale getirilmiş olan bina sebebiyle kişiye ceza verilmeyecektir. Ancak burada dikkat etmek gerekir ki, faile ceza verilmemiş olması yaptığı fiilin suç niteliğini kaybetmesi anlamına gelmez. Failin davranışı sebebiyle suç oluşmuştur ve bu sebeple fail hakkında beraat kararı verilmez, kamu davasının düşürülmesi kararı verilir.

İmar kirliliğine neden olma suçuna özgü bu etkinlik pişmanlık hükmü, imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturan yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek (TCK .184/3) fiili hakkında uygulama alanı bulmaz. Kanun koyucu söz konusu etkin pişmanlık hükümlerinin yalnızca birinci ve ikinci fıkrada yer alan suç düzenlemeleri açısından uygulanmasını öngörmüştür.

 

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇUNUN SORUŞTURULMASI

İmar kirliliğine neden olma suçu takibi şikayete bağlı olan suçlardan değildir. Bu sebeple savcılık tarafından re’sen soruşturma yapılarak kamu davası açılır.

İMAR KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMA SUÇU HAKKINDA YARGITAY KARARLARI

üsküdar boşanma avukatı

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

“…5237 sayılı TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina yapılması suçunda, bina niteliğindeki inşaata fiilin başlanılmasıyla suçun oluşup tamamlanacağı, sanığın ruhsatsız olarak yapmaya başladığı tek katlı inşaatının duvarlarını örmüş haldeyken tutanak düzenlenmiş olması karşısında, suça konu inşai faaliyetin bina niteliğinde olduğu gözetilmeden, mahkemece, çatı kaplaması olmayan yani üstü örtülü olmayan bir yapının bina vasfında olmadığı biçimindeki kanuni ve yerinde olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi, kanuna aykırıdır”. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – E. 2012/23458, K. 2013/20803)


 

“TCK md. 184’e göre, ruhsatsız yapılan bölümün bina vasfında bulunması gerekir. Mevcut bina içerisinde herhangi bir taşma olmaksızın binanın bölümleri ayrılarak bina vasfını taşımayan değişiklikler yapılmasının bu yasa maddesi kapsamında kabul edilmesi mümkün olmadığından, sanığın beraatine karar verilmesi yerindedir.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – K. 2012/7321)

 


 

“TCK’nın 184. maddesinin beşinci fıkrasındaki hükümden yararlanılabilmesi için kişinin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi gerekmektedir. Ruhsat alacak ya da ruhsatına uygun hale getirecek kişi, hakkında soruşturma yapılan ya da hakkında kamu davası açılmış olan veya yargılanıp ceza almış olan kişi ya da kişilerdir.

Ruhsatsız yapının 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca belediye görevlilerince yıkılması durumunda imar kirliliğine neden olma suçundan sanık hakkında doğrudan salt yıkımın gerçekleştiğinden bahisle TCK 184. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanması mümkün değildir. Zira bu halde etkin pişmanlığın zorunlu unsuru olan sanık tarafından ortaya konulmuş hiçbir aktif davranış bulunmamaktadır. Ruhsatsız yapının yıkılması idarenin bir görevi olup sanıktan bağımız olarak idare tarafından gerçekleştirilen yıkım nedeniyle yıkıma karşı çıkılmamış olsa bile anılan düzenleme uyarınca kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi etkin pişmanlık müessesesinin ruhuna ve maddenin konuluş amacına aykırı olacaktır.

Ancak, ruhsatsız yapının yıkılması, alınması gerekli önlemler, ihtiyaç duyulan teknik ekipmanlar vs. itibariyle çoğu zaman yapı sahibi tarafından gerçekleştirilemeyecek bir eylemdir. Bu nedenle yapı sahiplerinin nasıl olsa yıkım masraflarını ödeyecekleri düşüncesi ile yıkımın idare tarafından gerçekleştirilmesini beklemeleri doğal karşılanmalıdır. Böyle bir durumda ise salt yıkımın fail tarafından gerçekleştirilmediğinden bahisle etkin pişmanlık hükmünün uygulanmaması adil bir çözüm olmayacaktır. Bu nedenle yıkımın idarece gerçekleştirildiği hâllerde failin yıkıma fiilen karşı gelip gelmediği ve iradi olarak yıkım masraflarını karşılayıp karşılamadığı hususları araştırılarak failin fiilen yıkıma karşı gelmediğinin ve cebri icra gibi herhangi bir zorlama olmaksızın kendiliğinden yıkım masrafları ödediğinin tespit olunması hâlinde sanık lehine TCK’nın 184. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanma şartlarının gerçekleştiği kabul edilmeli, aksi durumda ise anılan etkin pişmanlık hükmü uygulanmamalıdır.”  (Yargıtay Ceza Genel Kurulu -K. 2019/703)

 


 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

kiracının hakları

Yazıyı paylaşın: