Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası

İnanç Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası

İNANÇ SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI VE İNANÇLI İŞLEM

İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası konusuna değinmeden önce inançlı işlemin ne olduğu, inançlı işlemin tarafları, kapsamı, ispatı ve inançlı işlemin geçerlilik şartları nelerdir ve inanç sözleşmesinin ne olduğu ve kapsamı konularına değinmek istedik.

İNANÇLI İŞLEM NEDİR?

İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi, kullanmasının, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini gerekli kılan işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnanç sözleşmesine, yasalarca düzenlenmemiş olmasına karşın uygulamada mülkiyetin ve alacağın devri gibi tasarruflarda sıklıkla başvurulmakta olup hukuk sistemimizdeki yeri doktrin ve yargı içtihatları vasıtasıyla gelişmiştir. İnanç sözleşmesinde tarafların borçları, inanç gösterenin inançlı işlemin sebebi her ne ise, belirli bir amaç doğrultusunda yahut belirli bir süreliğine, bir hakkını inanç gösterilene geçirmesi; inanç gösterilenin de bu hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak, onun emir ve talimatları ile bağlı kalarak amaç gerçekleşip belirlenen süre dolunca hakkı inanç gösterene verme olarak özetlenebilecektir. Bu kapsamda borçlunun işlem konusu eşya üzerinde alacaklıya rehin gibi sınırlı bir ayni hak tanımaktansa mülkiyetin devri gibi son derece ağır sonuçları olan daha kapsamlı bir koruma sağlamak amacında olduğu söylenebilmektedir.

İNANÇLI İŞLEMİN TARAFLARI KİMLERDİR?

İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.

İNANÇ SÖZLEŞMESİNİN KAPSAMI NEDİR?

İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilmektedir.

İNANÇ SÖZLEŞMESİNDE İSPAT NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.

İNANÇ SÖZLEŞMELERİNİN GEÇERLİLİĞİ

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçlan belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini, devredilen hakkın inanılan tarafından iade şartlarını ve süresini belirleyebilirler. Bunun dışında akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmede yer verebilirler. Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olmadığı müddetçe geçerli sayılır.

İNANÇ SÖZLEŞMESİ NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI 

İnananın borcu ödemesinin akabinde inanç gösterilen inanç konusu taşınmazı iade etmediği takdirde inananın inanç konusu şeyi geri alma hakkı bulunmakta olup bu hakkını dava yolu ile ileri sürebilecektir. İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası, taşınmazın mülkiyetinin kendi adına geçirilmesi talebi ile inananın, inanılan aleyhine açtığı bir eda davasıdır.

DAVANIN TARAFLARI 

İnananın inanç konusu şeyi geri isteme hakkı inanç sözleşmesine dayalı kişisel bir hak olup kural olarak sözleşmenin karşı tarafı olan inanılana karşı ileri sürebileceği kabul edilmekte ise de inanç gösterilen kişinin inanç konusu taşınmazı muvazaalı bir işlem sureti ile iyi niyetli kabul edilemeyecek başka bir üçüncü kişiye devretmesi halinde anılan dava bu kişiye karşı da açılabilecektir.

Genel itibariyle, inanç sözleşmesi sebebiyle açılacak tapu iptali ve tescil davalarında davacı sıfatına inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasını inanç gösteren kişi ya da onun mirasçıları sahip olabilmektedir. İnanç sözleşmesi sebebiyle açılacak tapu iptali ve tescil davası taşınmazın mülkiyetinin devredilerek tapuda malik sıfatını kazanan inanç gösterilen kişi yahut bu kişinin vefat etmesi durumunda mirasçılarına yöneltilecek olup bu kişiler davalı sıfatına haiz olabileceklerdir.

İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA SÜRE NEDİR?

İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarının mevzuatımızda düzenlenmemiş olduğundan önceki açıklamalarımızda bahsedilmiştir. Bu kapsamda bu davalara uygulanacak olan zamanaşımı sürenin tespiti genel hükümlere göre yapılacak olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 146’da yer alan kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir hükmünden hareketle bu davalarda 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. İnanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımın­dan tarafları bağlayıcı, diğer yandan mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Dolayısıyla zamanaşımı süresinin başlaması için inanç ilişkisi sona ermeli ve alacak muaccel hale gelmelidir. İnanç konusu taşınmaz inanılanda, alınan para inananda kaldığı sürece zamanaşımı süresi başlamayacaktır. Buna mukabil taraflar bir süre kararlaştırmış, borç bu süre içerisinde ödenme­miş olsa bile, inanç ilişkisinin devam edeceği sabit olup sürenin başlangıcı ifa imkânın doğmasına rağmen iade borçlusunun taşınmazın tapusunun kendisine verileceği ümit ve inancının sona erdiği tarihten başlar, iade borçlusunun buna yanaşmadığının anlaşılması ile dava hakkı doğar.

İNANÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

İnanç sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil davaları malvarlığına ilişkin bir dava niteliğinde olup dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemelerinin görevli olması sebebiyle asliye hukuk mahkemelerinde görülecektir.

Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

İnançlı işlem, inanç sözleşmesi ve inanç sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası konusunda daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Yazıyı paylaşın: