Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

Mirastan Feragat

Mirastan Nasıl Feragat Edilir? *2024

Mirastan Vazgeçme: Mirastan Feragat Sözleşmesi Nedir?

”Mirastan Vazgeçme” olarak da bilinen ”Mirastan Feragat Sözleşmesi”, mirasbırakan ile gelecekteki muhtemel mirasçı arasında yapılan bir anlaşmadır. Bu anlaşma, gelecekte doğacak miras hakkından kısmen veya tamamen vazgeçmeyi amaçlar.

Bu sözleşme ile miras hakkından vazgeçilir, ancak bu hakkın mevcut olmadığına dikkat çekmek önemlidir. Miras hakkı, mirasbırakıcının ölümüyle birlikte doğar ve mirasçılar, bu hakları mirasbırakıcının ölümüyle kazanır. Dolayısıyla, mirasbırakıcının ölümüyle birlikte miras mallarına ilişkin mülkiyet hakları da doğar.

 

Miras Hakkından Kısmen veya Tamamen Vazgeçmeyi Amaçlayan Anlaşma

Mirastan feragat sözleşmesi, beklenen hakkın tamamını veya belirli bir kısmını içerebilir. Bu durumda, feragat tam veya kısmi olabilir. Tam feragat durumunda, mirasçı tüm hakkından vazgeçer ve genellikle mirasçılık sıfatını kaybeder (Medeni Kanun m.528/II). Ancak kısmi feragatte, mirasçılık sıfatı genellikle devam eder ve yalnızca mirasın bir kısmından vazgeçilir, bu durumda mirasçının terekeye olan hakları orantılı olarak azalır.

 

Mirastan Feragat Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

Mirastan feragat sözleşmesi, miras sözleşmelerinden biridir ve bu nedenle Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi gereğince noter huzurunda resmi bir vasiyetname şeklinde düzenlenmelidir. Mirası reddetmek gibi, mirastan feragat etmek için belirli bir süre sınırlaması, hak düşürücü süre veya zamanaşımı bulunmamaktadır.

 

Feragat Sözleşmesinin Tarafları ve Kapsamı

Medeni Kanunun 528. maddesi, bir mirasbırakanın, bir mirasçıya karşılıksız veya karşılıklı bir şekilde mirastan feragat sözleşmesi yapabileceğini belirtir. Bu düzenleme, her türlü mirasçı ile feragat sözleşmesinin mümkün olduğunu ifade eder. Örneğin, birinci zümrede mirasçı varken, ikinci zümredeki bir mirasçıyla da feragat sözleşmesi yapılabilir.

Feragat sözleşmesi, saklı payı olan veya olmayan yasal mirasçılarla veya vasiyetname ile atanmış mirasçılarla da yapılabilir. Ancak, mirasbırakan, saklı payı olmayan yasal mirasçıları ve vasiyetname ile atanmış mirasçıları, ölümüne bağlı olarak her zaman mirasçı olmaktan çıkarma yetkisine sahip olduğundan, bu mirasçılarla feragat sözleşmesi yapması gerekli değildir. Asıl önemli olan, saklı payı olan mirasçılarla yapılan feragat sözleşmesidir.

 

Mirasbırakanın ve Mirasçının Hakları ve Yükümlülükleri

Mirastan feragat eden kişi, Medeni Kanunun 528/II maddesi uyarınca miras haklarını kaybetse de, 574. maddesinde belirtildiği gibi, karşılık alınarak yapılan feragat sözleşmelerinde alınan karşılığın (ivaz) tenkis davası nedeniyle geri verilmesi gerekebilir. Bu durumda, feragat eden mirasçı, tenkise tabi tutulan değeri geri ödeyebilir veya aldığı karşılığı tamamen iade ederek, hiç feragat etmemiş gibi paylaşıma katılabilir.

Bu hükme göre, karşılık alınarak yapılan miras sözleşmelerinde, feragat eden mirasçının miras haklarının sona ermesi, aldığı karşılığın tenkise tabi olduğu durumunda, feragat eden mirasçının aldığını tamamen geri vermeme koşulunu kabul etmek gerekir.

Başka bir deyişle, bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde, feragat eden mirasçının miras haklarının sona ermesi, eski durumda olduğu gibi şüphelidir. Bu ihtimalin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, tereke hesabının ve ardından tenkis hesabının yapılmasından sonra belirlenebilir. Dolayısıyla, 528/II maddenin karşılık alınarak yapılan feragatler bakımından doğrudan uygulanabilmesi her zaman mümkün değildir.

 

Mirasçıların Korunması ve Sınırları

Bu dönemde, mirasçılar için koruma sağlanmıştır, ancak bu koruma sınırlı ve dolaylıdır. Örneğin, saklı paylar kanun hükümleriyle korunmuştur ve mirasbırakan bu paylara tasarruf edemez. Diğer mirasçılar açısından, mirasbırakanın yaptığı miras sözleşmesini tek taraflı olarak iptal etme hakkı yoktur.

Ayrıca, mirasbırakanın miras sözleşmesi dışındaki ölümüne bağlı tasarruflarına ve sağlararası bağışlarına itiraz edilebilir (Medeni Kanun m.527/II). Ancak, bu korumalar, mirasbırakanın terekesi üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunmasını tamamen engellemez.

Saklı pay sahibi olası mirasçılar ve atanmış mirasçılar, mirasbırakanın ölüm anında terekeye kalan miktar üzerinden pay alacaklardır. Bu nedenle, olası mirasçıların miras hakkıyla ilgili beklentileri doğrudan bir güvence olarak kabul edilemez.

 

Feragat Sözleşmelerinin Çeşitleri

Mirastan feragat sözleşmeleri çeşitli türlere ayrılabilir. En temel ayrım, karşılık alınarak yapılan (ivazlı) ve alınmayan (ivazsız) feragat sözleşmeleri arasındadır. Diğer bir ayrım ise tam veya kısmi feragat şeklindedir. Bunun yanı sıra, alt soya etkisi olan veya olmayan, tek taraflı veya karşılıklı olarak yapılan feragatlar gibi çeşitli feragat şekilleri de vardır.

Yasa, bu çeşitleri kısmen veya tamamen düzenlememiştir. Bazı feragat sözleşmeleri çeşitleri ise, teorik olarak öğretide mümkün olduğu kabul edildiğinden, yasada düzenleme bulunmaması doğaldır.

Bu özellikler göz önüne alındığında, mirastan feragat sözleşmeleriyle ilgili olarak kanunda bazı boşluklar olduğu ve hatta feragat sözleşmelerine yönelik bazı hükümlerde açık veya örtülü boşluklar bulunduğu belirtilmelidir.

 

Karşılıklı ve Karşılıksız Feragat Sözleşmeleri

Feragat sözleşmesi, karşılıklı (ivazlı) veya karşılıksız (ivazsız) olarak yapılabilmektedir, ancak genellikle karşılıklı olarak gerçekleşir. Karşılıklı feragatta, mirasçının aldığı karşılık, Medeni Kanunun 565. maddesinde “Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar” olarak tanımlanır.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, feragat eden mirasçı, ileride doğacak miras hakkını peşin olarak almış olur. Bu durumda, mirasçının aldığı karşılığın ileride doğacak saklı payından daha az olması önemli değildir.

Bu nedenle, feragat eden mirasçı, aldığı karşılığın saklı payından daha az olduğuna dair bir itirazda bulunamaz. Ayrıca, mirasbırakan, feragat eden mirasçının mirasçı olmasını engelleyen koşullar meydana geldiğinde verdiği karşılığı geri isteyemez.

 

Miras Hakkından Feragat Sözleşmelerinde Karşılık ve Altsoya Etkisi

Medeni Kanunun 528. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur.” Bu düzenleme, karşılıksız feragat durumunda ise, feragat eden mirasçının altsoyunun mirasçılık sıfatını kaybetmeyeceğini belirtir.

Miras hakkından feragat sözleşmesinde, feragat eden mirasçının, beklenen miras hakkının tamamından veya bir kısmından feragat etmesi mümkündür.

Ancak, Mirastan feragate ilişkin hükümleri bir arada değerlendirdiğimizde, yasadaki düzenlemelerin genellikle tam feragata odaklandığını görüyoruz. Kısmi feragate ilişkin doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır.

Yasadaki mirastan feragate ilişkin hükümlerin tam feragatı esas aldığını kabul edersek, gelecekteki miras hakkının belirli bir oranından feragat etme durumunda, bu oran saklı pay veya saklı pay ile miras payı arasında kalan oran dahi olabilir.

 

Mirasın Feragat Edilmesi ve Yararlanan Kişiler

Medeni Kanunun 529. maddesine göre, “Mirasın feragat edilmesi belirli bir kişi lehine yapılmışsa ve bu kişi herhangi bir sebepten dolayı mirasçı olamazsa, feragat geçersiz olur.” Aynı maddeye göre, “Mirasın feragat edilmesi belirli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bu kişiler herhangi bir sebeple mirasçı olamazsa, feragat yine geçersiz olur.”

Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, feragat sözleşmesi belirli bir kişi lehine yapılabileceği gibi, feragattan yararlanacak bir kişi belirlenmeksizin de yapılabilir. Lehine feragat edilen kişi üçüncü bir kişi, bir mirasçı veya birkaçı da olabilir. Belirli bir kişi lehine yapılan feragat, aynı zamanda mirasçı atama tasarrufunu da içerir.

 

Belirli Kişi Lehine Feragat ve Geçersizlik Durumu

Bir kişi lehine yapılan feragat sözleşmesinde, bu kişinin mirasçı olamaması durumunda feragatın geçersiz olacağına dair düzenlemenin, bir karşılık alınarak yapılan feragatta da uygulanıp uygulanmayacağı konusunda doktrinde görüş birliği yoktur.

Ancak günümüzde hakim olan görüş, bu hükmün bir karşılık alınarak yapılan feragatta da uygulanması gerektiği yönündedir. Çünkü bu düzenlemenin uygulama alanına ilişkin olarak kanunda bir sınırlama bulunmamaktadır.

 

Feragat sözleşmesinde, feragattan yararlanacak belirli bir veya birkaç kişinin belirlenmemesi durumunda, feragat “en yakın ortak kökün altsoyu” lehine yapılmış sayılır.

Bu durumda, eğer mirasbırakanın eşi ve birinci zümre mirasçıları mevcutsa, mirasbırakanın altsoyundan bir mirasçının feragat etmiş olması halinde, feragat belirli bir kişi lehine yapılmamışsa, feragattan yararlanacak kişiler, kanunda “en yakın ortak kökün altsoyundan bahsedildiğine göre” feragat etmemiş diğer altsoy mirasçıları olacaktır.

Altsoyda hiçbir mirasçının bulunmaması durumunda, feragat sözleşmesi geçersiz olur ve feragat eden mirasçı, mirasçılar arasında yer alır.

 

Miras Feragati ve Eşin Hakları: Feragatın Kimin Yararına Olduğu

Feragat eden mirasçının, mirasbırakanla soy bağı olan mirasçılardan olması durumunda, bu hükmün uygulanması genellikle bir sorun teşkil etmez. Ancak, mirasbırakanın eşinin belirli bir kişi belirtmeksizin mirastan feragat ettiği durumlarda, feragatin kime yarar sağlayacağı sorusu ortaya çıkar. Çünkü bu hüküm, eşin diğer mirasçılarla aynı kökten veya zümreden gelmesini öngörmemektedir.

Dolayısıyla, eşin mirastan feragat ettiği durumda, bu düzenlemenin, “eğer eş feragat etmemiş olsaydı, hangi kişiler mirasçı olacaktıysa, feragat o kişiler lehine yapılmış sayılır” şeklinde anlaşılması, amaç açısından en uygun yorum olacaktır.

 

Miras Feragati ve Saklı Pay

Belirli bir kişi lehine yapılan feragat durumlarında, mirasbırakan feragat eden mirasçının saklı payı üzerinde tasarruf edemez. Eğer mirasbırakan feragat eden mirasçının saklı payı üzerinde tasarrufta bulunursa, feragat sözleşmesi ile mirasçı olarak atanmış kişi bu tasarrufa itiraz edebilir.

Belirli kişi lehine yapılan bu tür feragat sözleşmelerinde, feragat eden mirasçının saklı payı üzerindeki tasarruf özgürlüğü sınırlanmış olsa da, bu sınırlamanın büyük önemi yoktur çünkü mirasbırakanın toplam tasarruf özgürlüğü üzerinde feragat nedeniyle artan kısmın dışında, serbestçe tasarrufta bulunabilir.

Özetle, mirasbırakanın feragat etmeden önceki tasarruf özgürlüğü miktarı, feragat sözleşmesinden sonra da aynıdır; yalnızca feragat nedeniyle artan kısımda kısıtlama vardır.

 

Belirli Kişi Lehine Yapılmayan Feragatlarda Saklı Payın Korunması

Feragatın belirli bir kişi lehine yapılmadığı durumlarda, feragat eden mirasçı ile aynı zümrede yer alan mirasçılar lehine yapılmış kabul edilir. Bu durumda mirasbırakan, feragat eden mirasçının saklı payı üzerinde tasarruf yapabilir. Yani bu kişilerin feragatten yararlanması, mirasbırakanın feragat edilen pay üzerinde tasarrufta bulunmamış olması şartına bağlıdır.

Ancak muhtemel mirasçılar (sağkalan eş hariç) bir karşılık alınmadan (ivazsız) feragat etmiş ve feragat belirli bir kişi lehine yapılmamışsa, feragat eden mirasçının altsoyu saklı paylı mirasçılar olacaktır ve bunlar saklı paylarını talep edebilecektir. Bu durumda, mirasçının feragat edilen pay üzerinde tasarrufta bulunması ancak tasarruf özgürlüğünün artması durumunda mümkündür.

 

Belirli bir kişi belirtilmeden yapılan feragatte, mirasbırakan feragat edenin saklı payı üzerinde tasarrufta bulunmuşsa ve aynı zümredeki hiç kimse mirasçı olamazsa feragat geçersiz sayılacaktır. Bu durumda, feragat eden mirasçı hiç feragat etmemiş gibi saklı payını talep edebileceğinden, mirasbırakan yaptığı kazandırmalara karşı tenkis davası açabilir. Bu durumda, mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü, feragat eden mirasçının saklı payı dikkate alınmadan hesaplanacaktır.

 

Mirastan Feragat Sözleşmesinin İptali Davası

Mirasbırakan ve müstakbel mirasçı arasında yapılan bir mirastan feragat sözleşmesi, hukuki ehliyetsizlik veya irade sakatlığı gibi nedenlerle iptal edilebilir. Ancak böyle bir durumda, mirastan feragat sözleşmesinin iptali veya feshi için dava açılması gerekmektedir. Şekil noksanlığının, bir iptal değil, geçersizlik sebebi olduğu unutulmamalıdır. Çünkü kanuni şekil şartlarını sağlamayan bir mirastan feragat sözleşmesi, hukuka uygun olarak kurulmuş sayılmayacaktır.

Ancak, hukuki ehliyetsizlik, irade sakatlığı veya şekil noksanlığı gibi nedenlerin dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı şekilde ileri sürülmesi mümkün değildir. Örneğin, ivazlı feragat sözleşmesi yapılmış ve bu sözleşme kapsamında karşı taraftan bir bedel alınmışsa, daha sonra irade sakatlığı veya şekil noksanlığı gibi nedenlerle bu sözleşmenin iptalinin veya geçersizliğinin ileri sürülmesi, dürüstlüğe aykırı olacaktır.

 

Mirastan Feragat Sözleşmesinin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Mirastan feragat sözleşmesinin iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, mirasbırakanın son yerleşim yerinin bağlı olduğu yer mahkemesidir.

 

İptal Davasında Süre

İptal sebeplerinin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, mirasbırakanın son yerleşim yerinin bağlı olduğu yargı mercilerinde dava açılmalıdır. Bu şekilde mirastan feragat sözleşmesinin iptali mümkün hale gelir.

 

Mirastan Feragat ve Mirasın Reddi Arasındaki Farklar

Mirastan feragat ve mirasın reddi, farklı kavramlar olup birbirleriyle karıştırılmamalıdır. Mirasın reddi, mirasbırakanın ölümünden sonra tek taraflı olarak gerçekleştirilebilirken; mirastan feragat, mirasbırakanın sağlığında ve onun katılımıyla birlikte, iki taraflı bir sözleşme olarak yazılı olarak gerçekleştirilir.

Mirasın reddi durumunda, mirası reddeden kişinin altsoyları genellikle bu ret işleminden etkilenmez ve mirasçı sıfatını kazanırlar. Ancak mirastan feragat sözleşmesi yapılması durumunda, mirasbırakanın altsoyu, feragat sözleşmesinin ivazlı veya ivazsız olmasına bağlı olarak farklı şekillerde etkilenebilir.

Mirasın reddi durumunda, Türk Medeni Kanunu’nun 617. maddesi aracılığıyla, mirası reddeden mirasçının alacaklılarına mirasın reddi işleminin iptali davası açma hakkı verilir. Ancak bu hüküm, mirastan feragat durumunda kıyas yoluyla kullanılamaz.

 

Mirastan Feragat Sözleşmesi Örnek Yargıtay Kararları


14. Hukuk Dairesi 2018/3787 E. , 2021/2893 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.07.2012 gününde verilen dilekçe ile mirastan feragat sözleşmesinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R
Dava, mirastan feragat sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili; davacı …’ın ölünceye kadar bakılmak için mirastan feragat sözleşmesi yapıldığını, feragat sözleşmesinin asıl amacı bu olmasına rağmen, davalıların babaları …’a bakmadıklarını, sözleşmesinin iptalini talep ve dava etmişlerdir.

Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir.

Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.
Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.

 

Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır.

Somut olayda; mahkemece, davaya konu … 1. Noterliğinde düzenlenen 19.04.2007 tarihli sözleşmeyi mirastan feragat sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de; sözleşme, … ile feragat edenler …, …, …, … yönünden mirastan feragat sözleşmesi, diğer mirasçılar arasında ise açılmamış miras payının devri sözleşmesi niteliğindedir.

Mirasçılar miras yoluyla kendilerine intikal eden hakları ister diğer mirasçılara isterse mirasçı olmayan kişilere bedelli ya da bedelsiz olarak devredebilirler.
Türk Medeni Kanununun 677/1. maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Öte yandan, TMK’nin 678. maddesinde miras açılmasından önce yapılan sözleşmelerin geçerliği mirasbırakanın katılımı veya iznine tabi kılınmış, başka bir ifadeyle mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli kabul edilmemiştir.

Mahkemece mirasçılar yönünden davanın miras taksim sözleşmesi, muris yönünden ise bağıştan rücu şeklinde nitelendirmesi doğru görülmemiş ise de; davanın reddi sonucu itibariyle doğru bulunduğundan HUMK’nun 438/IX. maddesi gereğince gerekçe düzeltilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 


 

8. Hukuk Dairesi 2013/10751 E. , 2013/11676 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

… ve … ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair … Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 06.04.2012 gün ve 61/173 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de, duruşma isteğinin değerden reddine karar verilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

 

KARAR

Davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde; 6 ada 12, 314, 293, 158, 162 ve 471 ada 1 parsellerin ortak murislerden …adına ve yeni parsel numarası 562 ve 250 olan taşınmazların ortak murislerden … adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, miras bırakanlar ile davacı ve davalılar arasında noterde ayrı ayrı düzenlenen 02.02.1957 tarih, 956 ve 957 yevmiye numaralı mirastan feragat sözleşmeleri uyarınca, “davalılar …, …, … ve …’nun 5.000.000 TL, 250 parsel ve 103 ada 1 parsel karşılığında ortak murislere ait tapulu ve tapusuz bütün taşınmazlardaki haklarından davacılar lehine feragat ettiklerini” açıklayarak, taşınmazların tapusunun iptali ile 6 ada 12 parselin davacılar adına 1/2’şer pay ile, 314 parselin davacılardan … ve 293, 158, 162 parsellerin davacılardan … adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, feragat sözleşmesinde; yer alan murislerden …’nın okuma yazma bilmediğini, yapılan sözleşmenin şekil şartı yoksunluğu nedeniyle geçersiz olduğunu, murislerin ehliyetsiz olduklarını, sözleşmeler ile davalıların saklı paylarının zedelendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, murise ait olmayan taşınmazın sözleşme kapsamına alındığını ve eski 250 parselin kısmen kamulaştırılmasından elde edilen paranın bir kısmının davacılar tarafından alındığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, “murislerin katılımı ile düzenlenen mirastan feragat sözleşmesinin mirasçılardan …’nın okuma yazma bilmemesi nedeniyle şekil şartı yoksunluğundan reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davacılar vekilinin talebi mirastan feragat sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğundan davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.

 

Mirastan feragat sözleşmesi miras bırakan ile gelecekteki muhtemel mirasçısı arasında düzenlenen, ileride doğacak miras hakkına ilişkin beklentiden karşılık alınarak veya bir karşılık alınmadan kısmen veya tamamen vazgeçmeye ilişkin iki taraflı bir sözleşmedir. Mirastan feragat sözleşmesinin konusunu murisin halen hayatta bulunması nedeniyle miras geçmediğinden miras hakkı değil buna ilişkin beklenti oluşturmaktadır.

 

TMK’nun 528. maddesine göre, miras bırakan bir mirasçı ile karşılıksız veya karşılık sağlanarak böyle bir sözleşmeyi yapabilir. Bu açıklamalar ışığında dosyada bulunan ve aynı gün birbirini takip eden yevmiye numaraları ile düzenlenen sözleşmeler birlikte incelendiğinde, ortak murislerin amacının davacı veya davalıları bir takım miras hakkına ilişkin beklentiden mahrum etmek yönünde olmadığı, aynı şekilde davacılar veya davalıların da kısmen ya da tamamen de olsa miras hakkına ilişkin beklentiden feragat etmedikleri saptanmıştır.

 

6100 sayılı HMK’nun 33. maddesi (Mülga 1086 sayılı HUMK’nun 76. maddesi) uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanması gerekli kanun hükmünü de saptayıp, çekişmeyi gidermek hakime aittir.

Dava dilekçesinin içeriği ve her iki sözleşmenin kapsamına göre; davaya konu noter sözleşmelerinin düzenlenmesinin amacı miras bırakanların sahip olduğu mal varlığının taksimine yönelik olup, bu halde davada dayanılan hukuki sebep mirastan feragat olmayıp, miras taksimine ilişkindir.

 

TMK’nun 676. maddesine göre, miras taksim sözleşmesi terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde de yapılabilir. Yine TMK’nun 677 ve 678. maddesine göre de, miras bırakanın katılımı ile bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar ile yapacağı sözleşmeler geçerlidir.

Hal böyle iken mahkemece TMK’nun 676 ve devamı maddeleri göz önünde tutulup toplanan deliller ışığında bir değerlendirme yapılarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekirken hukuki yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 12.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 

Bu konuda daha fazla yardım veya danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Mirastan Feragat Sözleşmesinin İptali Davası

Mirastan Feragat Sözleşmesinin İptali Davası

Yazıyı paylaşın: