Bize Ulaşın +90 537 430 75 73

tahliye davası

İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası

İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Nedir? Kiraya verenin konut ya da işyeri için ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilmesi Türk Borçlar Kanunu madde 350/1’de düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre ‘’ kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa’’ kira sözleşmesini açacağı tahliye davasıyla sona erdirebilir.

Bu maddeye göre ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının açılabilmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekir:

Kiraya Verenin Kendisinin, Eşinin, Alt Soyunun, Üst Soyunun veya Kanun Gereği Bakmakla Yükümlü Olduğu Diğer Kişilerin Kiralananı Konut veya İşyeri Olarak Kullanma İhtiyacının Olması

Yargıtay kararlarında ev sahibin konut ihtiyacının kabul edildiği başlıca haller vardır. Bunlar;

• Kiralayanın yani ev ya da işyeri sahibinin kirada oturmasını, ayrıca kiralayanın, kiracı olmadan bir yakını ile aynı evde oturması durumunda ihtiyaç şartının gerçekleştiğini varsaymaktadır.

• Kendi konutunda oturmakta olan ev sahibinin haklı sebeplerle kiraladığı yerde oturmak istemesi halinde de ihtiyaç şartının gerçekleştiği varsayılmaktadır. Örneğin; sağlık durumu.

• Kiralanan yerin, kiralayanın halen oturduğu kendi evine nazaran ekonomik açıdan daha elverişli olması.

​​Konut veya İşyeri Olarak Kullanma İhtiyacının Gerçek Olması

Kiralayanın, konut ihtiyacına dayanarak açacağı davada samimi ve gerçek olması gerekmektedir. Yargıtay kararlarına göre; kiralayanın, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açarak, kiralanandan çıkarmış olduğu kiracı yerine bakmakla yükümlü olmadığı yeğeninin yeni kiracı olarak gelmesi, bu ihtiyacının samimi olmadığı anlamına gelmektedir. Benzer bir şekilde, kiralayanın kendisine ait boş bir daireyi kiraya vermeyerek, kızı için açmış olduğu ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının samimiyetinden bahsedilemeyecektir.

İhtiyaç Nedeniyle Dava Açma Süresi

Kiraya veren belirli süreli kira sözleşmelerinde sözleşmesinin bitimiyle 1 ay içerisinde, belirsiz süreli kira sözleşmelerinde kiraya ilişkin Borçlar Kanunu genel hükümlere göre fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenen tarihten başlayarak bir ay içinde dava edilebilir.

Yargıtay Kararı

  1. Hukuk Dairesi         2017/4632 E.  ,  2019/1687 K.

 

Davacı; davaya konu taşınmazda kiracı iken davalıların kızlarının konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesini talep ettiğini, davalıların tahliye davası açacağını anlayınca taşınmazı tahliye ettiğini, tahliyeden üç ay sonra davalıların taşınmazı bir başkasına kiraya vermiş olduğunu ileri sürerek, 21.816 TL maddi, 3.184 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; kızlarının yurtdışında öğrenim gördüğü okuldan mezun olacağı için davacının tahliyesini talep ettiklerini, kızları mezun olamayınca davacıya taşınmazda aylık 1.700 TL kira bedeli ile kiracı olarak kalabileceğini teklif ettiklerini, davacının ise teklifi kabul etmeyip taşınmazı tahliye ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalıların kızlarınının mezun olacağını öngördüğünü, ihtiyaç ihtarının samimi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Türk Borçlar Kanununun yeniden kiralama yasağı başlıklı 355. maddesinde; “Kiraya veren, gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında, haklı sebep olmaksızın, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz. Yeniden inşa ve imar amacıyla boşaltılması sağlanan taşınmazlar, eski hâli ile, haklı sebep olmaksızın üç yıl geçmedikçe başkasına kiralanamaz. Eski kiracının, yeniden inşa ve imarı gerçekleştirilen taşınmazları, yeni durumu ve yeni kira bedeli ile kiralama konusunda öncelik hakkı vardır. Bu hakkın, kiraya verenin yapacağı yazılı bildirimi izleyen bir ay içinde kullanılması gerekir; bu öncelik hakkı sona erdirilmedikçe, taşınmaz üç yıl geçmeden başkasına kiralanamaz. Kiraya veren, bu hükümlere aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kirabedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlüdür.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda; davacının 01.05.2011 başyangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı iken davalılar tarafından 17.10.2014 tarihli ihtarname ile kızları Berrin’ in konut ihtiyacı nedeniyle taşınmazın tahliyesinin talep edildiği, bu ihtarname sonucunda davacının kiralananı tahliye ettiği ve taşınmazın 01.03.2015 başlangıç tarihli sözleşme ile 3. kişiye kiralandığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar gereksinim, yeniden inşaa ve imar amacıyla bir tahliye davası açmamıştır. Davacı kiracı taşınmazı bir yargı kararı veya icra marifetiyle tahliye etmemiştir. Bu durumda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 355. maddesi uyarınca tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Tahliye Davası hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.

Yazıyı paylaşın: